Şu andan itibaren sağlık durumunuz ne olursa olsun, tek yapmanız gereken şey, “parmaklarınızın ucunda ki bilgileri okuyup, anlayıp kullanarak”, düşüncenizi ve yaşamınızı değiştirerek kendinizi iyileştirmek ya da iyi tutmak için mücadeleye başlamanızdır.
-Tarih boyunca bir çok alim, araştırmacı, düşünür, üstad, şifacı ve ileri görüşlü insan “kendini tanı” demiştir. Çünkü farkındalığınız varsa seçeneğiniz de vardır; seçeneğiniz varsa sağlıklı olma özgürlüğünüz ve ona erişime imkanınız da vardır. Bundan sonraki sloganınız “kendini tanı ve kendini iyileştir” olmalıdır
-İç bilgeliğinizi keşfederek, kendi vücudunuzu tanımak, hakkında daha fazla şeyler öğrenmek zorundasınız. Sağlık sorunlarınızın tamamını başkalarının, “sadece doktorların çözeceği inancından vaz geçerek”, sağlığınız için kendi başınıza da bir şeyler yapabileceğinize inanın.
-Tüm insanlık olarak kendimizi hasta edebilecek, ya da iyileştirecek kadar güçlü olduğumuzu unutmadan, vücudumuzun verdiği tepkilerden ve ortaya çıkan problemlerimizden ders almayı öğrenerek gerekli değişiklikleri yapabileceğimizi fark edin.
-Hasta olduğunuzda şunu aklınızdan asla çıkarmayın ve ona göre davranın; “sağlığınız asla aynı yerde kalmaz” ya daha kötüye gider ya da daha iyiye gider. Bu nedenle “sadece semptomları” (belirtileri) ortadan kaldıracak (ateş düşürücü, ağrı kesici, tansiyon dengeleyici gibi) kimyasal ilaçları kullanmayın.. “Hasta oluş nedenlerinizi öğrenerek, onları ortadan kaldırmaya çalışın”.
-Kainat hakkındaki kıt bilgilerimizden dolayı, en azından bu dünyadaki yaratıklar içerisinde, “Allah’ın şaheseri olduğuna inandığım insana”, kendisine verilen “akıl ve iradeyi kullanarak”, kendi hayatına hükmetme ve yeryüzündeki sonsuz kaynakları kullanma fırsatı verilmiştir. Ayrıca “Allah’ın yeryüzündeki halifesi” tayin edilerek onurlandırılmıştır.
Bu nedenle; sağlıklı ya da hasta her insan, yaratıcısı olan Allah’la hiçbir şekilde irtibatını kesmeden, “duanın gücüne inanarak” her türlü derdine çözüm istemekten çekinmemelidir.
-Hastalık adına şikayetiniz ne olursa olsun “umudunuzu asla kaybetmeyin.” Yusuf suresi Ayet 87 de Allah; “Kafirlerden başkası Allah'tan umudunu kesmez” diyor. Bu nedenle hiçbir şekilde umudunuzu kaybetmeden, moralinizi bozmadan, iyileşeceğinize ya da problemlerinizin çözüleceğine yürekten inanarak mücadelenize devam edin.
-Bizim bilinçli olarak hiçbir müdahalemiz olmadığı halde, muazzam bir düzen içerisinde çalışan, akıl almaz derecede karmaşık, hücrelerin, organların, sistemlerin dokularının “başıboş çalışmadığını bilerek” küçük büyük demeden her türlü şikayetiniz için, hastanelere giderek sık sık fabrika ayarlarınızla oynatmayın.
-Bebekliğimizden itibaren okul, aile, tv, basın, sosyal medya ve çevre tarafından “düşünceniz etrafına örülen” duvarları yıkarak “kendi kişiliğinize” dönün.
“Düşüncenizi değiştirerek, hayatınızı değiştirecek güce sahip olduğunuzu bilin ve inanın”. Düşündüğümüz şeyler yavaş yavaş bilinçaltında kalıplaşıp eyleme dönüşerek, bir gün gerçek olarak karşımıza çıkabilir.
-Acılı geçmişlerimizi “sadece ders alarak”, olgunlaşmamız için bir araç olarak kullanmayı öğrenmeliyiz. Acılara ve üzüntülere anlam katıp kabullendiğimiz taktirde acı çekmek zorunda olmadığımızı, aksine büyük bir tecrübe kazanarak birikimimize katkı sağladığını görürüz.
-Hayatta “üstlendiğiniz mevcut rolü” en iyi şekilde oynamaya bakın. Sizi hastalıklara mahkum ederek, “hayatınızı mahveden”, dargınlık, kızgınlık, korku, endişe, öfke, depresyon, kıskançlık, hasetlik, umutsuzluk ve başarısızlık gibi, yok edici, olumsuz duygu, düşünce ve inançlardan bir şekilde mutlaka kurtulun.
-Bu hayatta “yaşam tarzınız ve düşüncelerinize göre de kan değerlerinizin değiştiğini unutmayın”. Yapılan birçok araştırmada, bir oyunda rol alan tiyatrocuların bile, oynadıkları role göre bağışıklık sisteminde ve kortizol seviyelerinde değişiklikler olduğu görülmüştür. “Trajediler hastalığa yol açarken komedilerin; oyuncuların bağışıklıklarını güçlendirdiği görülmüştür”.
-“Bedeninizin bilgeliğiyle irtibata geçip, sezgilerinizi kullanmayı öğrenin”. Vücudunuzun şikayetlerini fark edip, ona göre davranıp hatalarınızı düzelterek, iyileşmesine destek olmanız gerektiğinin farkında olun.
-“Yaşam tarzımızın, beslenme alışkanlıklarımızın, işlerimizin, ilişkilerimizin ve davranışlarımızın” yaptığımız doğru ya da yanlışların, sağlığımızı nasıl etkilediği konusunda bedenimizin var gücüyle bir şeyler anlatmaya çalıştığını görmeye çalışın.
-“Beynimizdeki gücü keşfedin” ve bu gücü olağan üstü iyi şeyler üretmek için kullanın. Eğer vücudumuzdan gelen mesajlara dikkate almaz, yapmamız gerekenleri zamanında yapmaz isek, vücudumuzun patronu olan beynimiz “yaşamak istemediğimizi kabul ederek”, bizleri olabildiğince çabuk ahirete gönderme programları yapabilir.
-Sürekli pozitif düşünmek, “yeri geldiğinde kahkaha atabilmek”, güler yüzlü olmak, zaman zaman göğüs kemiğimize parmaklarımızla vurarak masaj yapmak, kalbimizi normalden daha fazla zorlayacak fiziksel hareketlerde bulunmak, “Timüs bezinin çalışmasını” daha düzenli hale getirerek bağışıklık sistemimizin güçlenmesine katkıda bulunacaktır.
-Sağlık konusunda en önemli faktörlerden birinin de “mikro gıda yetersizliği ve aşırı toksin birikimi” olduğunu mutlaka dikkate alın. Dengeli beslenme kurallarını öğrenerek, mümkün olduğu kadar uygulamaya çalışın.
Toksin kaynaklarını öğrenerek elinizden geldiğince uzak durmaya çalışın. Antioksidan meyveler, bitkiler, sebzeler ve Detoks sistemleri ve programları hakkında yeteri kadar bilgi sahibi olarak, gerektiği şekilde faydalanmaya çalışın.
Kimyasal ya da sentetik ilaçların çok etkili toksin kaynakları olduğunu dikkate alarak, mümkün olduğu kadar uzak durmaya çalışın ve çok mecbur olmadıkça kesinlikle kullanmayın.
-Birçok hastalık için en iyi tedavinin "açlık" olduğunu dikkate alarak, haftada bir ya da iki gün 16 veya 24 saatlik oruç tutmayı alışkanlık haline getirmeye çalışın. Ancak bir öğün veya bir gün aç kaldıktan sonra, bir diğerinde iki katı yemeyin. Boş bir sindirim sistemini tıka basa doldurmak kesinlikle sağlığımız için çok zararlıdır.
-Aşırı stres, üzüntü, kaygı ya da aşırı yoğunluğa bağlı olarak gelişen “Bağışıklık sistemi çöküşü” nün, özellikle genç kızlarda ve hassas yapılı insanlarda, MS, Vitiligo, egzema, sedef gibi çeşitli alerjiler ve benzeri birçok hastalığa zemin hazırladığının bilinerek, “Stres Yönetimi” ni öğrenmelerinin şart olduğunu bir kez daha vurgulamak isterim.
“Yüreğinizi açın, rahatlayın, gevşeyin, gülümseyin, neşeyi, sevmeyi, şefkati, merhameti, iyi niyeti ve iyilik yapanlardan olmayı hayat tarzınız haline getirerek bağışıklık sisteminize destek olun”.
tavsiyeleriniz için çok teşekkürler, emeğinize sağlık