Zaman değişiyor, çağlar değişiyor, mekanlar değişiyor, imkanlar değişiyor, aletler değişiyor, fakat temel zaafları, alışkanlıkları, hataları, ihtirasları ve istekleriyle insan değişmiyor. İyi ki “insanı yaratan Allah insanın isteklerini, heveslerini, zaaflarını, zayıflıklarını, başına gelenleri ve gelecek olanları kişinin kendisinden çok daha iyi biliyor.”
“Hiç Yaratan bilmez mi? O en ince işleri görüp bilmektedir ve her şeyden haberdardır.” – Mülk Suresi ayet 14
Bildiği içindir ki; “insanı maddi ve manevi her türlü kirden, pislikten, toksinlerden temizleyip arındırarak, vücudumuzun bozulan fabrika ayarlarını düzeltecek hem ruhen, hem fiziki olarak sağlığına kavuşturacak en doğru reçeteleri de Allah yazıyor.” İşte oruç bu reçetelerin en önemlilerinden birisidir.
Evet; “alkolden, sigaradan vazgeçemiyorum, bir türlü bırakamıyorum” diyenler,
*“Damar tıkanıklığından şikayetçi olup, kalp krizi veya beyin kanaması korkusuyla doktor kontrolünde yaşamaya çalışanlar,”
*Kolesterolüm yüksek, ürik asidim yüksek, trigliseridim yüksek, karaciğerimde yağlanma var diye dert yanıp “hasta olduğunu zannedenler,”
*”Göbek çapım sürekli genişliyor bir türlü kilo veremiyorum, su içsem kilo alıyorum” diyenler,
*”Çikolata, tatlı, gofret, bisküvi, kek vesaire gibi abur cubur yemekten kendimi alı koyamıyorum bağımlısı oldum” diyenler,
Ramazan ayı sizin için gerçekten bir fırsat. “Bilinçli bir şekilde oruç tutarak bu fırsatı değerlendirin.”
Oruç tarih boyunca değişik şekillerde de olsa “tüm dinlerde yer almıştır” ve tamamın da da nefis terbiyesi ve sağlık üzerindeki etkilerinden bahsedilmektedir. Özellikle Kuran’ı Kerim’de birçok ayette değişik şekillerde yer alır ve kesin bir emirle “Müslümanlara oruç tutmaları farz kılınır.” Ayrıca binlerce yıl öncesinden bu yana tarihe mal olmuş Peygamber, filozof düşünür ve hekimler de orucu hep tavsiye etmiştir.
- “Ey iman edenler Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı“ – Bakara Suresi 183. ayet
- “Oruç tutasınız ki (madden ve manen) sıhhat bulasınız” Hazreti Muhammed (as) (efendimiz) – Heysemi 203 lll, 179
- “Fiziksel ve zihinsel verimlilik için oruç tutarım”– Platon (Eflatun) Milat’tan önce 427-347
- “Oruç en iyi tedavidir, içimizdeki hekimdir” – Paracelsus – İsviçreli doktor ve kimyager (1493-1541)
Günümüzde ise, teknolojik gelişmelere paralel olarak, sindirim sistemi ve genel olarak tüm vücudumuz üzerinde yapılan bilimsel çalışmalar da hiçbir tereddüde yer bırakmayacak şekilde orucun yani bilinçli bir şekilde aç kalmanın faydalarını detaylı olarak ortaya koymuştur.
Örneğin Amerikan Ulusal Yaşlanma Enstitüsünden Prof. Mark Mattson ve araştırma ekibinin “Oruç ve beyin fonksiyonları” üzerine yaptığı çalışmalarda; “oruç halinde iken, beyinde bazı koruyucu mekanizmaların harekete geçtiği, Beyin hücrelerinin yenilenme ve büyüme hormonu olarak kabul edilen BDNF (Brain Derived Neurotrophic Faktor) ve benzeri hormon salgısını artırarak kök hücrelerden yeni sinir hücreleri oluşturduğu, mevcut hücrelerin içinde yer alan ve enerji üretiminde görevli olan mitokondrileri artırdığı ve fonksiyonlarını iyileştirdiği gözlenmiştir.”
Günümüz insanının “neredeyse hiç hareket etmeden çeşit çeşit yiyeceğe sahip olması mümkün.” Her geçen gün hazır yiyecek ve içecek çeşitliliği artıp temini kolaylaşırken, hareket alanımız ve fiziki aktivitelerimiz de azalmaktadır. Bunun neticesinde de kilo problemi ve birçok hastalık RİSKİ ortaya çıkmaktadır.
Eğer az yiyerek çok hareket etmeyi hayat tarzınız haline getiremiyorsanız ya da yeteri kadar fırsatınız yoksa “kilo kontrolü ve damar tıkanıklığı gibi başınıza gelebilecek birçok hastalıktan korunabilmek için zaman zaman oruç tutmak zorunda olduğunuzu vurgulamak için sizlere kısaca Otofaji işleminden” bahsetmek istiyorum.
Otofaji; “12 saati geçen açlıktan sonra vücudumuzdaki sağlıklı hücrelerimizde bulunan atık değerlendirme tesislerinin aktif hale gelerek bozulan, hasarlı ya da ölü hücrelerden işe yarar kısımların ayrıştırılıp yeni hücre yapımı ve enerji üretiminde kullanılmasıdır.”
Doksanlı yılların başından itibaren açlığın hücreler üzerinde ki etkilerini (otofaji işlemini) araştıran Japon hücre biyoloğu Prof. Yoshinori Ohsumi 12 saat açlıktan sonra hücrelerimizde bulunan atık değerlendirme tesislerinin çalıştığını ve olumlu etkilerini ortaya koyduğu için “2016 yılında Nobel Tıp Ödülüne layık görülmüştür.”
Ramazan ayında “sahur ve iftarda yediklerimize dikkat ederek tutacağımız” 30 günlük orucun en belirgin faydalarını kısaca özetleyecek olursak:
*Otofaji işlemi sayesinde “hücrelerimiz kendi fabrika ayarları ile” sağlıklı hücrelerin korunmasını destekleyerek, bazı kanser türleri, parkinson, demans, kalp-damar hastalıkları, tansiyon ve diyabet gibi birçok hastalığı önleyebilmektedir.
* “Bilimsel olarak bir insanın herhangi bir şeyi alışkanlık haline getirmesi veya herhangi bir şeye bağımlı hale gelmesi ya da mevcut alışkanlıklarından vaz geçmesi 21 ila 28 gün civarında bir zaman alır.” Ramazan ayı boyunca istikrarlı bir şekilde uygulayacağınız bir programla “bağımlısı olduğunuz içki, sigara ve şeker gibi ağır toksik maddeleri bırakmanız” kolaylaşacaktır.
*”Öğlen yemeği ülkemizde son 100 yılda yaygınlaşmış, tüketime yönelik sağlıksız bir alışkanlıktır.” 30 günlük orucun bize sağlayacağı en basit ama en önemli faydalarından birisi “öğlen yemeğini hayatımızdan çıkarmak olacaktır.” Bu sayede “hem kilo vermeniz kolaylaşacak hem de ürik asit, trigliserit ve kolesterol yüksekliği ile karaciğer yağlanması gibi problemlerin ortadan kalkması sonucu birçok hastalık riskiniz azalacaktır.”
*Eğer Ramazan ayı boyunca iftar ve sahurda yediklerinize dikkat ederek, “lokmalarınızı küçültüp ağzınızda 20-30 defa çiğneyerek yeme sürenizi uzatıp, midenizi rast gele tıka basa doldurmadan sofradan kalkarsanız,” mideniz küçülerek normal ölçülerine dönecek ve kalıcı olarak kilo vermeniz kolaylaşacaktır.
Ayrıca Ramazan ayından maksimum faydayı sağlayabilmek için: “Orucun sadece kendi sağlığımız için yapılan bir ibadet olduğunu bilerek hiç değilse takım tutanlar kadar istek, heyecan ve aşkla, hiç olmazsa zar atanlar kadar şevk ve umutla, en azından boğazına kadar günaha batanlar kadar cesaretli ve pervasızca oruç tutalım.”
Yani sadece bir emri yerine getiriyormuş psikolojisi ile mızmızlanıp şikayet edip sinirlenerek kerhen değil de, yaratıcımız olan Allah’a gönülden teslim olup gönülden isteyerek kendi ruh ve beden sağlığımız için oruç tutalım ki; yeme içme güdümüzü ve diğer zaaflarımızı kontrol altına almayı, kısaca “kendimizi tutmayı, sabretmeyi öğrenelim.” Neticede hem bedenimiz hem ruhumuz temizlensin arınsın, yenilensin ve sağlığına kavuşsun.
Sağlık anlayışımızın değişmesine katkı sağlaması ve iyiliklere vesile olması umuduyla…
Hem bedenen hem ruhen sağlıklı, sabırlı ve mutlu bir ramazan geçirmemiz dileğiyle…