Türkiye son derece bir hızlı bir atmosferde pupa yelken genel seçimlere doğru sürüklenirken, ortaya çıkan siyasal olayların ve bunlara bağlı olarak gündeme gelen gelişmelerin ne anlamlara geldiği ve bundan sonraki aşamalarda, ne gibi olaylar ve tepkilerle karşılaşılacağı konularında, kamuoyu önünde bir netleşme olmadığı gibi, bu durumun tamamen aksi yönlerde ortaya çıkacak belirsizlikler üzerinden kaos yaratan olaylarla birlikte, giderek her yönü kapsayan bir kaotik ortam öne çıkmaktadır. Dünyanın geleceği ile yakından ilgilenen batı dünyasının önde gelen bilim adamları ve siyaset araştırmacıları, yeryüzünde var olan haritaların gündeme getirdiği siyasal düzenin zaman içinde çöktüğünü ve bu doğrultuda giderek artacak karma karışık gelişmeler aracılığı ile, insanlığın yoğun bir biçimde kaotik ortama sürükleneceğini öne sürmektedirler. İnsanlığın geleceği için böylesine ağır bir kavramın yarattığı tedirginlik sürecinde giderek kaotik ortam tırmanmalar gösterirken, geleceğin giderek belirsizlik süreci yaratmasıyla kaotik koşullar artmakta ve zaten başlamış olan karmaşık gelişmeler birbirini izleyerek, daha büyük bir kaos ortamı üzerinden var olan yer yüzü haritalarını bozarak, on milyara yaklaşmakta olan dünya nüfusunu bir oldu bitti ile karşı karşıya bırakarak, geleceğin kaotik dünyasını tartışma ortamına getirmektedir. Birbirini izleyen olaylar ve bunlara bağlı olarak öne çıkan siyasal gelişmeler kaos yaratmaya devam ederken, geçmişten gelen bütün düzenlerin ve hukuk yapılanmalarının birbiri ardı sıra yıkıma doğru sürüklendikleri anlaşılmaktadır. Yeryüzü haritaları doğrultusunda kurulmuş olan devlet düzenleri ve hukuk yapılanmalarının geçici mahiyette oldukları, değişen koşullar ile birlikte bunlara bağlı bir biçimde düzen değişikliklerinin birbiri ardı sıra gündeme geldikleri ve böylece gerçekleşen değişim süreçleri sonucunda, zamanla yeni değişim programlarının da gündeme gelmesiyle birlikte, var olan toplum düzenlerinin ciddi değişim rüzgarlarının baskılarıyla sarsılarak, siyasal kaotik oluşumların önünün açıldığı görülmektedir.
İnsanlık tarihi yirminci yüzyıla kadar belirli bir oluşum çizgisi izlemiş ve bunun sonucunda bugünkü dünya düzeni ortaya çıkmıştır.
İnsanlığın tarih sahnesine çıkmış olduğu son on bin yıllık tarih içerisinde siyasal gelişmeler birbirini izlemiş ve olaylar ortaya çıkarken, birbirini tetikleyerek on bin yıllık tarihin ortaya çıkış, gelişim ve dönüşüm çizgilerini belirlemiştir. Yıllar geçtikçe artan nüfus ve insan sayısının artmasıyla birlikte, yeryüzü kıtalarına dağılan yeni nüfus yapılanmalarıyla bütün yeryüzü karalarına insanlar yayılmıştır. İlk ve Orta çağ dönemleri sonrasında yeni ve modern çağlara doğru insanlık yol alırken, kıtalara yayılan imparatorluklar dağınık durumda yaşam savaşı veren insan gruplarını beş yüz yıla yakın bir süre bir arada tutarak, bunlara dayalı bir biçimde ulusal toplumlar ile gene buna bağlı bir biçimde ulus devletlerin tarih sahnesine çıkışına giden yolun önü açılmıştır. Bu süreç yirminci yüzyıla kadar devam ederken insanlık önce imparatorluklara sonra ulus devletlere bağlı siyasal düzenler aracılığı ile yönetilmiş dünya savaşları sonrasında ortaya çıkan yeni dünya düzeni arayışları, yirmi birinci yüzyılda öne çıkarak ve insanları imparatorluk ile ulus devletlerden kurtararak, etnik, kültürel ve dinsel alt kimlikler aracılığı ile daha küçük devlet yapılanmalarına doğru yönlendirmişlerdir. Yirminci yüzyılın tamamlanmasıyla birlikte eski sömürgeler ulus devletlere dönüşmüş, yirmi birinci yüzyılda ise uzay ve teknolojik gelişmeler çizgisinde, daha küçük devlet arayışlarına doğru yönelme başlamıştır. Bir yanda din öne geçerken tarikatlar siyasal partilerin yerini almış, diğer yandan şirketler küresel devlere dönüşürken, devletler küçültülerek yavaş yavaş şehir devletleri ve eyaletler düzeyinde daha küçük devlet örgütlenmeleri öne çıkarılmaya başlanmıştır İnsanlık yirmi ikinci yüzyıla doğru giderken eyalet ve şehir devletleri daha da öne çıkmaya başlamış ve bu durumun sonucunda da iki yüz ulus devlet, iki bin eyalet ya da şehir devletine doğru değişim yaşamaya yönlendirilmişlerdir. Böylesine bir çözülme ve dağınıklık ortamına gidiş, bilinçli olarak yaratılan kaotik sürecin devamı olarak ortaya çıkınca, bütün ulus devletler bölünme riskiyle karşılaştı.
Her devletin tarih sahnesine çıkışı ve yoluna devam etmesi, yönetim düzeni ve yönetici değişikliğine bağlı olduğu için, devletlerin devamlılığı ve siyasal rejimlerin cumhuriyet ve demokrasiler arasındaki siyasal dengeleri çerçevesinde, genel seçimler aracılığı ile ülkelerin ve devletlerin yönetim sorunları çözülmüştür. Bu doğrultuda ortaya çıkan bütün siyasal yapılanmaların geleceğe yönelen süreklilikleri, toplumsal ve siyasal boyutları çerçevesinde kurumsallaşma ile elde edilmeye çalışılmıştır. Bir anlamda, genel seçimler devletlerin kendisini yeniden yaratarak, geleceğe yönelen bir yenilenme aracı olarak ele alındığı zaman, birçok sorun birlikte çözüme kavuşturulmaya çalışılmıştır. Her devlet ya da her rejim kendisini yenileyerek kurmuş olduğu yönetim düzeninin de istikrarlı bir mekanizmaya dönüşmesini hedefleyerek ve geleceğin koşullarında sahip oldukları sistem ve düzenlerin sürekliliğini sağlayarak, kurumsal bir yapılanma aracılığı ile siyasetin sonsuzluk hedefini güvence altına alabilmiştir. Devletlerin sonsuza kadar yaşayabilmesi ve devamlılığın her aşamada güvence altına alınması doğrultusundaki yönelişlerinde, her devletin sonsuza kadar var olabilme şansını güvence altına alarak, diğer siyasal örgütlenme ve örgütler ile rekabet düzeni içinde yarışa kalkışmaları genel anlamda ortaya çıkmaktadır. Siyasetin beklenmeyen ya da önceden görülemeyen yeni koşulları dikkate alındığı zaman, tarihin ilk dönemlerinden başlayarak geleceğin sonsuzluğuna doğru gelişmeler gösteren siyasal alan ve ortamların ülkelerin ve devletlerin geleceğini açıkça belirledikleri görülmektedir. Bu durumun farkına varan ve bu doğrultularda siyaset yapan siyasal merkezler ile liderlerin, geçmişten gelen siyasal birikimin desteklerinden yararlanarak, yaşanmakta olan günleri ve dönemlerin perde arkasındaki yeni koşullarını anlamaya çalışarak ve yaklaşmakta olan geleceğin belirleyici koşulları üzerinden, yeni siyasal gelişmelerin öngörüsünü tamamlayarak siyasal alandaki yarışı kazanmaya çalışmaktadırlar. Bütün ülkelerdeki siyasal yapılar ve gelişmeler dikkatle izlendiği zaman aşağı yukarı benzer tablolar ve gelişmeler ile karşılaşılmaktadır.
Tarihsel süreçler gelip geçerken bazı dönemler ve de bu dönemlerin içinde yer alan istisnai özel yıllar siyasal yaşamın akışında son derece etkili olmakta ve bazı köşe başlarını öne çıkararak hareket eden önemli merkezler, siyasal alana kendi damgalarını vurarak, beklenen gelişmelerden çok daha farklı çizgideki olayları sürpriz olarak yaratabilmektedirler. Böylesine girişimler siyasal alanı sarsarken beklenmeyen gelişmelerin gündeme gelmesi üzerine de siyasal gelişmeler önceden görüldüğü ya da beklendiği gibi değil, güç merkezleri arasındaki çekişme ve çatışmaların güç merkezlerinin elindeki olanaklar ve potansiyel kuvvetler aracılığı ile yönlendirildiği ve bu gibi durumlarda ortaya çıkan beklenmeyen gelişmelerin, birbiri ardı sıra gündeme gelerek siyasetin kaygan zemininde bazı oluşumları alan dışına doğru sürükleyerek , güç merkezlerinin istedikleri çizgide eskisinden daha farklı gelişmeleri öne çıkarabilmektedirler. Şimdiye kadar yaşanan süreçler ve birbirini izleyen olaylar dikkate alındığı zaman, genel siyaset bilimi açısından ortaya çıkan bu gibi gelişmeleri açıklığa kavuşturmak gerekmektedir. Siyasal alanda beklenmeyen olaylar olduğu gibi, çeşitli manevralar ya da komplolar olarak hazırlanan bazı uzun süreli hazırlıkların da farklı koşullar yaratarak, siyasal gelişmelere fazlasıyla etki ettikleri, ya da beklenmeyen durumların önlerini açarak siyaset dünyasına kendi çıkarlarına öncelik tanıyan bazı beklenmeyen ortamlar yaratarak, yarış alanında ön plana geçebildikleri görülebilmektedir. Genellikle komplolar beklenmeyen siyasal gelişmeler üzerinden tezgahlanırken, bunların birbiri ardı sıra devreye girmesiyle birlikte, kaotik ortamlar belirli süreçlerin sonrasında ortaya çıkarak siyasal yönlendirmelerde bulunabilmektedirler. Kaos ortamları zaman içerisindeki siyasal gelişmelerin ve siyasetin gündemini belirlemeye başlamasıyla, eskisinden çok daha farklı ve hiçbir biçimde beklenmeyen gelişmelerin siyasetin önüne olmayacak ya da beklenmeyen bir denklem koyabildiği görülebilmektedir. Bu gibi durumlarda reel politik koşulların gündeme getirdiği, normal siyasal ortam ile bu gibi gelişmelere karşı çıkacak derecede etkin olabilecek yeni adımların atılmasıyla birlikte ülkelerin ve devletlerin gelecekleri ile oynanabilmektedir. Böylesine durumlarda normal ve anormal koşullar birlikte gündeme gelirken, beraberlerinde bir çatışma ortamını da siyaset sahnesinin tam da göbeğine oturtabilmektedirler.
Siyasal kaos ortamları kendiliğinden gündeme gelebildiği gibi, aynı zamanda çeşitli komplolar aracılığı ile yapay bir süreç içinde yaratılabilmektedirler. Emperyalist devletlere bu açıdan bakıldığı zaman, dünyaya hâkim olmak üzere karalara ve kıtalara yayılan emperyal devletlerin istihbarat işleriyle fazlasıyla uğraştıkları ve bu gibi konularda çalışmalar yürüten birçok güvenlik ve düşünce kuruluşlarını harekete geçirerek ve kendi hegemonya düzenlerinin temelinde sağlam bir altyapı örgütlenmesi yaparak, oluşturdukları hegemonya alanlarını devletin merkezine doğru, sağlam kamu örgütlenmeleriyle bağladıkları görülmektedir. Devletlerarası rekabet düzeni çerçevesinde her devlet kendi başının çaresine bakmaya çaba gösterirken, geçmişten gelen geleneksel kamu kurumları ile sonuç alabilmenin çok zor olduğu ve bu nedenle bütün devletlerin yeni ortaya çıkan elektronik devrimi çizgisinde yapılanmalar ile öne çıkmaya başladıkları anlaşılmaktadır. Güvenlik konuları eskiden kara-deniz-hava alanlarında üçlü birliktelik aracılığı ile yürütülürken, bugün gelinen aşamada insanlığın uzaya açılmasıyla birlikte, uzay boyutu da bu üç alana eklenerek dördüncü bir güvenlik kurumlaşması, ABD’nin uzay ordularını kurması üzerine gündeme gelmiştir. ABD’nin öncülüğünde elektronik devrim ve uzay alanında güvenlik yapılanmasının öne çıkmasıyla siyaset alanına da son yeniliklerin gelmesinin önünü açmıştır. Elektronik devriminin getirdikleriyle güvenlik alanında siber güvenlik diye yeni bir bilim dalı gelişerek, bilimsel gelişmelerde söz haklarının daha fazla bilim adamı ve düşünce merkezlerine doğru yönelmesine yol açmıştır. On bin yıllık bir geçmişe sahip olan dünya bilgi birikimi işin içine uzay alanı ve elektronik devriminin girmesiyle birlikte, daha da genişlemiş ve sibernetik bilimi bu aşamada sıçrama yaparak ve insanların içinde yaşadıkları toplumsal ve siyasal düzenleri de etkileyerek köklü yeniliklerin önünü açmıştır. Bilgi birikimine uzaysal ve elektronik yeniliklerin eklenmesiyle birlikte, dünya bir yönü ile daha tehlikeli diğer yönü ile de daha güvenli bir yaşam düzenine doğru ilerleme göstermiştir. Sibernetik bilimi terör amaçlı kullanılabildiği gibi aynı zamanda güvenlik amaçlı da kullanılarak yeni dengeler aranmaya çalışılmıştır.
Elektronik devrimi bütün seçimlerde kullanılmaya başlanmış ama bu aşamadan sonra seçim sandıklarında güvenlik kalmamıştır. Sadece sandıklara elektronik bağlantılar sağlanmasıyla seçimlerin güvenliği her yönü ile tehlikeye girerken, Atlantik emperyalizmine karşı direnen ve mücadele eden üç büyük devletin devlet başkanları üzerlerinde, hiçbir biçimde elektronik alet taşımayarak bu alandaki tehlikeli durumu dünya halklarına göstermeye çalışmışlardır. Elektronik sistemi istihbarat amacıyla kullananlar hem sandıklardaki sonuçları etkileyerek kendi istediklerinin seçimleri kazanmalarını sağlamışlar, hem de uzay teknolojisinden yararlanarak geliştirdikleri, elektronik dinleme ve gözetleme merkezleri üzerinden bütün dünyayı ve de ülkeleri zorla baskı ve izlemeye başlamışlardır. Aynı zamanda hem bütün gelişmeleri izleyerek kontrol edecek hem de büyük emperyal devletlerin siyasal çıkarları doğrultusunda dünyanın genel gidişatını etkileyecek siyasal oyun, senaryo ve komploların birbiri ardı sıra uygulama alanına getirilerek kullanılması sayesinde, giderek dünya ülkeleri yer kürenin yeni sömürgeleri konumuna düşürülmüştür. Elektronik alanında ya da uzay teknolojisinin kullanılması doğrultusunda emperyalist ve hegemonyacı devletlerin kendi çıkar ve koşulları çizgisinde dünya ülkelerini hizaya sokmaya çalışmaları, beraberinde iç ve dış savaş senaryoları ile birlikte bölgesel sıcak olayları kışkırtabilmekte ve bugün gelinen yeni aşamada işi bütün dünyayı kaosa sürükleyecek derecede, karıştırıcılık misyonlarını büyük devletlerin ajanlarının sırtlarına yüklemektedir. Bütünüyle sosyal bilimlerin ve teknik bilimsel bilgilerin birlikte ele alınarak kullanıldığı siyasal senaryoların her türlü bilgi birikiminden yararlanılarak kullanılması sayesinde, bütün dünyanın küresel bir karışıklığa ya da kaos ortamına mahkûm edilmesini, Birleşmiş Milletler çatısı altında yer alan iki yüz den fazla devletin kabul etmesinin mümkün olamayacağını, yirminci yüzyıldaki siyasal senaryolar ortaya koymuştur. Bu aşamadan sonra yirmi birinci yüzyılda dünya yoluna devam ederken, insanlığın tarihten dersler aldığını, jeopolitik biliminin insanlığa yön gösteren ilkelerini artık herkesin öğrendiğini ve kütüphanelerdeki bilgi birikimini bütün devletlerin bilerek hareket ettiklerin, tüm dünya ülkelerindeki emperyalist merkezlerin birbirlerini izleyerek siyasal etkinlik yürüttükleri artık açıkça görülmektedir.
Dünya kaosa doğru sürüklenirken ve bu aşamada bütün devletleri parçalayacak derecede güçlü bir çöküş senaryosu, batının önde gelen emperyalist devletleri aracılığı ile uygulama alanına getirilirken, yeryüzü ülkelerinde birbiri ardı sıra genel ve yerel seçimlere gidilerek seçimler yolu ile devletlerin yeni yönetim kadroları belirlenirken, Türkiye yeni bir genel seçimler sürecine girmiştir. Dünyadaki diğer genel seçimler ile karşılaştırılarak basında fazlasıyla yer alan Türkiye seçimleri sonucunda hem bir devlet başkanı hem de yeni yönetimi belirleyeceği için son derece önem taşımaktadır. Küresel basın-yayın organları tarafından geleceğin dünya yapılanmasının ilk adımlarının Türk seçimleri ile birlikte atılacağı açıklanmaktadır. Bu doğrultuda dünya barışı açısından Türk halkına çok önemli bir sorumluluk düştüğünü, Amerikan ve Avrupa gazeteleri önemli makaleler yayınlayarak, bu durumu dünya kamuoyunun bilgisine sunmaktadırlar. Son aşamada Türkiye genel seçimlere giderken, seçim sonuçlarının Türkiye ve dünyanın yeni dönem yapılanmasında birinci derecede etkili olacağı açıkça belirtilmektedir. Büyük devletlerde yapılan genel seçimler iktidara gelen partilerin programları ile sınırlı bir durumda iken, Türkiye’deki seçimlerin çok yönlülük koşulları nedeniyle herhangi bir ülke ile karşılaştırılarak değerlendirilmesi mümkün değildir, çünkü Türkiye tek boyutlu bir devlet değil aksine üç büyük kıtanın tam merkezinde yer alan çok boyutlu bir devlettir. Türk devleti dünyanın tam merkezinde çok önemli bir jeopolitik konuma sahip olan merkez ülke olarak, Avrupa, Asya ve Afrika gibi üç büyük kıtanın tam ortasındadır. Balkanlar-Kafkaslar-Akdeniz ve Karadeniz gibi dört çok önemli coğrafi alanın kesişme noktasında olduğu için, dünyanın bütün kıtalarından gelen yansımalar, orta dünya denen bu merkezde ya bütünleşmekte ya da çarpışarak sıcak çekişmelere yol açmaktadır. Bu durumda Türkiye Cumhuriyeti’nin dünyanın en önemli ve en hassas jeopolitik koşullarına sahip bir ülke olduğu ve bir ulus devlet olarak da diğer devletlerle ciddi bir stratejik komşuluk ilişkilerine sahip olduğu açıkça göze çarpmaktadır. Yeni bir dünya düzeni kurulurken ortaya çıkan kritik bölgeler, Türkiye’nin sınırları boyunca uzanmakta ve üç kıta ile dört önemli bölgenin ortasında yer alan jeopolitik yapılanmasıyla, Türkiye Cumhuriyeti dünyanın en önemli jeopolitik örgütlenmesidir. Türkiye’nin batısı batı, doğusu doğu, kuzeyi kuzey ve güneyi güney jeopolitik alanlardır ve merkezi ülke olarak Türkiye bunların hepsi ile komşuluk bağlantısına sahip bulunmaktadır.
(Devam Edecek)
Sayın Hocam, aramıza hoş geldiniz. Bol okuyucular dilerim. Sizlerle daha renkli, daha demokratik ve daha güçlüyüz. Çok teşekkür ederim.