Bursa Arena E'Gazete
2016-12-21 16:21:42

Kargaşadan fayda sağlamak..

NECATİ UĞUR ÖZTÜRK

21 Aralık 2016, 16:21

Gündem yoğun ve karışık, aslolan ve önem arz eden ise tüm bu karmaşa içerisinde doğru ve inanılan hedefe doğru ilerleyebiliyor olmaktır.
Türkiye’nin dünya coğrafyası üzerindeki konumu sadece politik yapıyı değil, jeopolitik konumu da önemli kılmaktadır. Ülke üzerinde oynanmaya çalışılan oyunların ve sahnelenen senaryoların ilham kaynağı da budur zaten.

Ülke üzerindeki oyunlar, bölüm bölüm sahnelenmek yerine aynı anda ve bir arada sahneleniyor ve toplumsal reflekslerin organize dağılımı ile reflekslerin zayıflatılarak asıl amaca tepkisiz kalma yada toplumun tepkiye mecalini bırakmama amaçlanıyor. Tabloyu net okuyabilenler bu amacı fark edebilecek ve tedbir alacaklardır.

Yıllar önce Libya, Tunus ve Mısır olayları patlayıp, toplumda demokrasi adına (!) “Arap baharı”
algısı oluşturulurken bugünlerin zemini hazırlandığını söylemiş ve “bu arap baharı denilen şeyin ülkemiz ve bölge için ARAP KABUSU olacağını” belirtmiştim.. Gelinen noktaya baktığımız zaman maalesef ülke ve devlet bu kabusun tam ortasında.
Öyle ustaca örülüyorki bu kabus taşları;
 toplumda oluşan algı ancak en şiddetli hali yansımaya başlayınca fark edilebiliyor. Ülkenin içerisine sürüklendiği ateş çemberi azalmak yerine katlanarak daralıyor ve çıkış umudu noktasında yine algı operasyonu başlıyor.
Dikkatlerden kaçmayan en önemli şey, ülke böylesine sarsıcı gündemlere gark olurken, gündemde tutulan ve sanki “çıkış umudu”
gibi gösterilen şey “Başkanlık sistemi” Başkanlık sistemi adı tepkilere neden olunca, su kurnazlığı devreye giriyor ve adı “Cumhurbaşkanlığı Sistemi” oluyor. Oysa içerik aynı, sistem aynı. Sistem belli, yürütme ve yargı’nın tek elde toplanması ve yasama görevinin de KHK ler ile bu güce devredilmesi.
Söylenen şu; “daha güçlü parlemento oluşacak ve sadece yasama ile uğraşacak”
Peki partili Cumhurbaşkanı partisinin milletvekillerini rahat mı bırakacak yada kend isteklerinden ayrı hareket etmesine izin verecek mi ? 
Denetim mekanizmalarının dahi oluşturulmadığı bir parlementer sistem sadece sözde kalmayacak mı ?

Mevcut parlementoda temsil edilen siyasi partilerin temsilcilerinin kişisel kaygılarından faydalanılarak ortaya sürülen bir taslak mevcut duruma göre sanki kabul görecekmiş gibi bir algı oluşturulmaya çalışılıyor.

Önümüzdeki süreç çok önemlidir.
İktidar partisinin yöneticileri, hükümet ve başkanlık sistemini çok arzulayan Cumhurbaşkanı dahi konuyu geri plana çekmiş iken, MHP
Genel Başkanı sayın Bahçeli’nin ani ve arzulu çıkışı maalesef “anayasa değişikliği” konusunu gündemin başına yerleştirmiştir.
Sayın Bahçeli etrafındaki çemberin daraldığını görüp ve gerçekler ile yüzleşmeye başlayınca, çıkış umudu olarak daha 6 ay öncesine kadar şiddetle karşı çıktığı ve ihanet olarak nitelendirdiği sistemi can simidi olarak görmüş ve kendince gereğini yaptığını ve parti içerisindeki konumunu sağlama aldığını düşümektedir.
Neden?
Çünkü sanıyorki, MHP
içerisinde değişim isteyenler üzerinde hükümetin desteği ve hukuka etki yöntemi ile mağlubiyete uğrattı, genel başkan adaylarını ihraç edince kontrol sağlanır ve parlementodaki milletvekilleri kontrol altında tutulur.
Yine sanıyorki, MHP
tabanı duygusaldır ve yapılan her şeye rağmen oyunu MHP de muhafaza eder. Bu nedenle teşkilatları kapatmak, üyeleri silmek, yeni ve farklı üyeler ile göstermelik seçimler yapmak yeterli olur, eğer oy düşüş ihtimali var ise, iktidar partisinin desteği ile baraj puanı aşağı çekilir ve MHP yönetimi parlementodaki yerini alır.
Yine sanıyorki, MHP
tabanı üzerinden istediğim pazarlıkları yapmaya devam edebilirim. Bu gerekçe ve sanmalar o kadar çokki sayfalar yetmez anlatmaya. Ancak gözardı edilen yada unutulan bir şey var bu hesaplarda..
Ülkücü irade, ülkücü iradenin kontrol ve tekel sağlayamayacağı ve bu iradenin, gücünü inanç sisteminden aldığını herkes ya unutmuş yada gözardı ediyor.

Ülkücü iradenin ön plana çıkardığı değişim hareketinde, öncü olacak kişi tabanın ve toplumun kabulüne sunulan ve kabul görmüş olan sayın MERAL AKŞENER
olarak belirlenmiş görünüyor. Sayın Akşener’in etrafındaki yakın çalışma ekibinin, meseleyi salt yanında durabilmek ve işlem tamamlanmış makamlar ne durumunda mantığından çok öte olması gerekmektedir.
Fotoğraf çektirme yarışının önüne geçip, fikir ve proje sunumu yarışına dönüştürmelidirler meseleyi.
Meral hanımın tek başına yükü taşırken bir de üzerine ilave yük bindirmemeleridir yakın ekibin görevi.

Çok derin ve tehlikeli bir dönemden geçiyoruz, bu süreçte terlemeyen, kafa yormayan, koşturmayanların Meral hanımın yanında durmasının kimseye faydası olmayacaktır.. Meral hanımın ve değişim isteyenlerin çok ciddi bir tercih durumu vardır ve yapılacak olan da bir an önce yapılmalıdır.

Anayasa değişikliğinin ilk ve en önemli ayağı meclisteki oylamadır, burada 330’u bulamayanlar için siyaset ve gelecek yeniden gözden geçirilecek demektir.
Aynısı 330 geçerse karşı çıkanlar için de söz konusudur.
Şayet AKP kendi meclis aritmetiğine güvenmiş olsaydı Devlet bey’in desteğine ihtiyaç duymadan farklı yöntemler ile konuyu çözmeye çalışırdı.
Devlet bey de kendine çok güvenmiş olsaydı, partideki en açmaz haline düşene kadar beklemez, durum tespitini netleştirmeye çalışıp, kendi ve yönetiminin çaresizliği üzerine hesap yapmazdı.

Değişim isteyenlerin amacı
; ülkücülerin hakettiği irade gücünde olması ve iktidar mücadelesine girmesidir. Bu MHP’nin iktidarı ile olsun denilmektedir. Eğer MHP nin iktidarı, yönetimi elinde tutanların hukuktaki boşuklarından ve desteklerinden faydalanarak gerçekleştirilmiyor ise geriye demokratik mücadele için konumu yeniden belirlemek kalıyor.
Anayasa değişikliği mecliste iken, kurulacak bir siyasi parti hem MHP içerisindeki ve hem de AKP içerisindeki bir çok milletvekilinin desteğini alacaktır.
30 yada üzerinde milletvekili ile kurulmuş yeni bir siyasi parti;
Hem anayasa değişikliği oyununu hem de MHP ni fiilen yok etme planını BOZAR..
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.