Bizler bir zamanlar ne kadar da hatır sayar, örf, adet bilen bir toplumduk.
Değişen zamanla beraber, teknolojik gelişmeler, herkesin kendine has ailevi sorumluluk ve telaşları, derken akıp giden zaman birçok şeyi unutturdu bizlere.
Bayramlarda eş, dost, akrabaya pullu, simli tebrik kartları yazar postayla gönderirdik.
Şimdi yerini cep telefonları ile gönderilen teknolojik mesajlar aldı.
Uzaktaki yakınlarımıza, askerdeki evladımıza mektuplar yazardık, bunları unuttuk.
Bayramlarda sevdiklerimizi ziyarete, komşularımızla birbirimizin evine çay içimi sohbetlere giderdik.
Komşuluk ilişkilerini de unuttuk.
Birbirimizi gördüğümüzde; "Merhaba komşum nasılsın, buyur gel kahve keyfi yapalım. İki lafın belini bükeriz" diyenler bitti.
Evde tuz, kahve v. s. küçük ihtiyaçlar tükendiğinde o an komşuya bir koşu gidip; “Ayşe teyze, annem bir pişirim kahve istedi, alınca vereceğiz” diye ödünç istemeyi,
“Komşum, benim mandallar çamaşır asarken, sizin balkona düştü” demeyi,
Komşu teyzemizin, “Ahmet oğlum bir koşu köşe bakkaldan bana bir ekmek alıp geliversen..” diyen seslerini unuttuk.
Sokakta keyifle cıvıl cıvıl oynayan çocuk seslerini, balkondan aşağı bakkala uzatılan ip bağlı sepet sarkıtıp içine bakkaldan alışveriş yapmayı, kışın mahallede kartopu oynamayı, kardan adam yapmayı unuttuk.
Kış akşamları soba üstünde kestane, ekmek kızartırdık. O sımsıcak soba keyiflerini unuttuk.
Sokaktaki “eskiciiii” nidalarını, sabah sabah “taze simiiiiit..” diye bağıran simitçileri. Velhasıl hepsini birer birer unuttuk.
Fırsat olunca anne, baba, dede, nine ziyaretleri; yerini tatil yerlerine bırakınca, aile büyüklerine zaman ayırmayı da unuttuk..
Günler o kadar çabuk geçiyor ki, toplumsal olaylarda gündem hızla değiştiği için bizler birçok şeyi unuttuk.
Çok yer ve çok insana güven tükendi. Başlarına kötü bir şey gelir endişesiyle çocuklarımızın yalnız başına evimizin önünde dahi oyun oynamasına, hatta bunun da ötesinde kapı komşularımıza dahi "güvenmeyi" unuttuk.
Çocuklara acımasızca davranan sadist ruhlu, hastalıklı sapıklar yüzünden çocukları özgür bırakabilmeyi unuttuk.
Cep telefonlarına, bilgisayarlara hapsettik dünyamızı,
Kalabalıklar içinde yalnız kalmayı tercih ettik..
Herkes için geçerli olmasa ve yürekler acısı olsa da çoğu kişi şöyle diyebilmeli;
“Bizler, insan olmayı unuttuk..”
Sevgi ve saygıyla kalın.