BURSA ARENA / Haber Merkezi
Tunceli’nin Pertek ilçesindeki Vasgirt köyünde bulunan ve Türk tarihi açısından çok önemli bir değere sahip koç başı ve işlemeli mezar taşları, definecilerin ve kaçakçıların saldırısına uğradı. Koç- koyun ve at başlı mezar taşlarının Türk tarihi açısından önemli bir yere sahip olduğunu Kırım Haber Ajansına anlatan Prof. Dr. Mustafa Aksoy, “Etnografik veya arkeolojik maddi kültür unsurları, yazılı bilgilerden daha eski tarih hakkında bilgiler aktarıyor.” dedi.
İlin Pertek ilçesi Vasgirt köyündeki Türk tarihi açısından çok önemli bir değere sahip, Akkoyunlu Devleti geleneğinde de var olan koçbaşı ve taş işlemeli mezar taşları, definecilerin ve kaçakçıların uğrak mekanı oldu. Son olarak, 24 Ağustos 2020 tarihinde gerçekleşen çirkin talan ve saldırı girişimi sonrası bölge halkı, yaşanan olaydan dolayı tarihi mezarlığın sit alanı haline getirilmesini ve korunmasını istedi.
KOÇBAŞI FİGÜRÜNÜN TÜRK TARİHİ AÇISINDAN ÖNEMİ NE?
Koç, koyun, at başlı veya insan üsluplu mezar taşlarının kesinlikle Türk mezar taşı geleneğinden geldiğini belirten Prof. Dr. Aksoy, bu mezar taşlarının yazılı olmayan Türk tarihinin belgesi olduğunu savundu. Bilinen ilk koç-koyun başlı mezar taşlarının Hakasya Bölgesinde bulunduğunu aktaran Aksoy, “Koç, koyun, at başlı veya insan üsluplu balbal tarzı mezar taşları kesinlikle Türk mezar taşı geleneğidir. Burada karıştırılan bazı hususlar var; ‘Mısır’da da Yunanistan’da da koç başı heykeller var’ gibi cevaplar alıyoruz. Bir defa insanlar yaşadıkları coğrafyada gördükleri hayvanların, cisimlerin heykellerini ve resimlerini yaparlar. Bu çok başka bir durumdur. Koç, koyun ve at başı gibi heykellerin mezar taşı olarak kullanılması çok başka bir şeydir. Bu anlamda koç-koyun başlı mezar taşları Türk tarihi açısından yazılı olmayan bir kültür belgesidir. Bu konuda ilk araştırmayı Rus araştırmacılar yapmıştır. 1722’de Hakasya coğrafyasındaki Yenisey ırmağı yatağında 6 tane koç-koyun başlı mezar taşı bulunmuştur. Bu mezar taşını bulan arkeologlar bunun Türk geleneği olduğunu söylüyorlar. Diğer taraftan bu mezar taşlarının tahlilleri yapıldıktan sonra M.Ö. 1000’li yıllarda yapıldığı tespit edilmiştir.” dedi.
HAKASYA’DAN TUNCELİ’YE UZANAN YOLCULUK
Aksoy, koç-koyun başlı mezar taşlarının çok geniş bir coğrafyaya yayıldığını belirtti. Türklerin, tarih boyunca farklı coğrafyalarda bulunduklarını ancak mezar taşı geleneklerinin değişmediğini vurgulayan Prof. Dr. Mustafa Aksoy, şöyle konuştu:
“Hakasya Özerk Cumhuriyetinde bir damga vardır; yuvarlak ve dört köşeli… Sibirya arkeolojisinde çok önemli bir yeri olan L. R. Kyzlasov isimli arkeolog, Hakasya’da bu damganın yer aldığı bir koç başlı mezar taşı bulmuştur. Kyzlasov, bulunan mezar taşının M.Ö. 3000 yıl önce yapıldığından bahsetmiştir. Bu mezar taşlarının ilk kaynağı Hakasya’dır. Daha sonra Moğolistan, Doğu Türkistan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Azerbaycan, İran, Ermenistan ve Gürcistan’dan sonra Tunceli’ye kadar bu mezarlar görülmektedir. İnsan üsluplu balbal mezar taşları ise Moğolistan’dan başlayarak Kazakistan, Türkmenistan, Ukrayna, Moldova, Bulgaristan, Makedonya ve Kosova’da karşımıza çıkmaktadır. Yani şunu söylemek mümkündür; Türkler tarihleri boyunca coğrafyalarını, dinlerini ve hatta dillerini değiştiriyorlar ama geleneksel hale gelmiş olan mezar taşı geleneğini değiştirmiyorlar. “
“UKRAYNA’DAKİ MEZAR TAŞLARININ AYNISI TÜRKİYE’DE”
Ukrayna’da bulunan mezar taşlarında bulunan figüre dikkat çeken Aksoy, aynı mezar taşlarının Türkiye’de de bulunduğunu belirterek,“2011 yılında Rusya, Beyaz Rusya ve Ukrayna’yı ziyaret ettim. Oralarda benim dikkatimi çeken unsur şu oluyor. Rusya ve Ukrayna coğrafyasında insan üsluplu, at başlı veya koç başlı mezar taşlarının altında yazan yazılar ve onların bazı eserlerinde yazan ifadeler şu; İskit, Kıpçak, Kuman… Bu mezar taşlarını Ruslar ve Ukraynalılar tanımlarken, İskitler ve Kumanlar ile ilişkilendiriyor. Ukrayna’nın Harkiv şehrinde, uzun saçlı ve saçları örgülü insan üsluplu mezar taşları bulunuyor. Bu mezar taşlarının aynısı, Elazığ’ın Baskil ilçesinde bulunan bir köyde de var. Türk tarihindeki hatalarımızdan bir tanesi Türkiye tarihinin Osmanlı ve Oğuz boyu ile açıklanmasıdır. Oysa Anadolu’ya ilk akınlar ile gelen Türkler, Kıpçak asıllı Türklerdir.” dedi.
“İSKİTLER, HUNLARIN ATASIDIR”
Türklerin Anadolu’ya Malazgirt Zaferi’nden çok daha önce geldiğini ifade eden Aksoy, “Tarihçi Heredot, İskitlerden bahsetmiştir. Heredot, ‘İskitler, Anadolu halkından farklı bir halktır. Anadolu halkına benzemezler. Bunlar attan süt çıkarıp süt içerler’ diyor. Dünyada attan süt çıkarıp süt içen iki halk vardır; biri Türkler biri Moğollardır. Rus kaynaklarında da İskitlerin Hint- Avrupalı olduğunu yazmakla beraber, İskitlerin, Hunların da atasının olduğunu yazan çok sayıda eser bulunuyor. Ünlü Alman Arkeolog Dr. Jörg Wagner, 2014 yılında Doğu Türkistan’ın Turfan şehrinde dünyanın ilk pantolonunu buldu. Wagner, bu coğrafyada İskitler de yaşamıştır ve Hunlar da bu pantolonu giymiştir dedi. Şunu söylemek istiyorum; Etnografik veya arkeolojik maddi kültür unsurları, yazılı bilgilerden daha eski tarih hakkında bilgiler aktarıyor. Bu bilgiler, bir devletin memurlarının yazdığı tarih değil, bu halkın yazdığı tarihtir. Bu nedenle bu unsurların yazılı kaynaklardan daha gerçekçi olduğunu düşünüyorum.” diye konuştu.
“VATANDAŞLARIMIZ BU MEZAR TAŞLARINDA HAZİNE ARIYOR”
Koç, koyun ve at başlı mezar taşlarına yapılan tahribatın yanlış bir inanıştan kaynaklandığını söyleyen Aksoy, “Koç-koyun başlı veya at başlı mezar taşlarının boyunlarında muskalar var. Anadolu’da çobanlar, hayvanlarının içinde en iyilerinin boyunlarına muska yaparlar ki nazar değmesin, başına bir şey gelmesin. Bu defineciler de bu muskanın hazineyi veya orada antika eser olduğunu işaret ettiğini sanıyor. Halk arasında, bu mezar taşlarındaki işaretlerin defineyi gösterdiği inanışı bulunuyor. Halkımızda maalesef bu inanıştan dolayı bu mezar taşlarını baş kısmından kırıyor. Burada yerel yetkililere ve kültür makamlarına görev düşünüyor. Bu konuda halkın bilinçlendirilmesi gerekiyor.” dedi.
KIRIM’DA KULLANILAN DAMGAYI AMERİKAN YERLİLERİ DE KULLANIYOR
Kırım’da 2005 yılında saha çalışması gerçekleştirdim. Kırım’da Müslüman Türklerin halı ve kilimlerinde kullandığı damgaların aynısı Kazakistan’da, Kırgızistan’da ve Türkiye’de; Tunceli, Balıkesir, Çanakkale’de bulunuyor. Öte yandan Amerika’da da bu damgaların aynısını görüyoruz. Amerika yerlileri, “Asya’dan geldik ve Asya’dan geldiğimizi biliyoruz” diyorlar.
PROF. DR. MUSTAFA AKSOY KİMDİR?
Prof. Dr. Mustafa Aksoy 1959 yılında Kadirli’de dünyaya geldi. Fırat Üniversitesi Sosyoloji Bölümünden mezun olan Aksoy, İstanbul Üniversitesi’nde yüksek lisans ve doktorasını tamamladı. Daha sonra Aksoy, Marmara Üniversitesi, Atatürk Eğitim Fakültesinde çalışmaya başladı. Tunceli’de bulunan koç-koyun ve at başı mezar taşlarını araştırmak isteyen Mustafa Aksoy, 2020 yılında kendi isteği ile Munzur Üniversitesi Sosyoloji Bölümüne geçti ve şuan bölüm başkanlığı yapıyor. 22 ülke ve 30 özerk cumhuriyette saha çalışması yapan Aksoy, Doğu Türkistan’da çalışmalarını gerçekleştirdi.
Ozan Barış ERİM/ QHA Ankara