Necip Hablemitoğlu neden öldürüldü

Her cinayetin özellikle de siyasi cinayetlerin bir nedeni olur. 

O halde, Necip Hablemitoğlu neden öldürüldü? 

Bu sorunun yanıtını, cinayet soruşturmasını konu alan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın hazırladığı iddianamede aradım. 

Soruşturma savcısının temel dayanağı, Necip Hablemitoğlu'nun ölümünden önce kaleme aldığı ve Fetullahçıların güvenlik bürokrasisindeki etkinliğini ortaya koyan "Köstebek" isimli kitabın yayınlanmasını engellemek olarak ortaya konuluyor. 

Bu nedeni güçlendirecek de oldukça fazla tanık anlatımı iddianamede bulunuyor. 

KİTAP İÇİN Mİ ÖLDÜRDÜLER?

Öyle ki,

FETÖ'nün önemli isimlerinden Mustafa Özcan bu konuda girişimlerde bulunuyor. Öncelikli olarak eski AKP milletvekili Ramazan Toprak, eski Sağlık Bakanlarından Halil Şıvgın, Necip Hablemitoğlu ile kitap konusunu konuşuyor. 

Sonrasında ise devreye Enver Altaylı, Levent Göktaş, Serhat Ilıcak isimleri giriyor. 

İddianamede, Mustafa Özcan, Enver Altaylı ve Levent Göktaş'ın bu süreç içinde sıklıkla telefon görüşmesi yapmalarının altı çiziliyor. 

Gerçekten de iddianamede ortaya koyulan delilleri incelediğinizde, Necip Hablemitoğlu'nun öldürüldüğü 18 Aralık 2002 gününe kadar Mustafa Özcan, Enver Altaylı ve Levent Göktaş arasındaki telefon konuşmalarının yoğun olduğunu görüyorsunuz. 

Mustafa Özcan

Burada dikkat çekici bir husus da şu,

Her üç isim de, bu telefon görüşmelerini şoförleri ve güvendikleri adamlarının telefonları üzerinden yapmaları. Aralarındaki bağı gizlemek için kullandıkları bu yöntem, "şüpheli" bir duruma ve "gizli" bir organizasyona işaret ediyor. Tanık anlatımları da Necip Hablemitoğlu'nun kitabından dolayı Fetullahçıların duyduğu rahatsızlık ve kitabın yayınlanmaması yönündeki çabayı güçlü bir şekilde gözler önüne seriyor. 

MİT YARIŞI 

Savcılığın bir diğer cinayet nedeni olarak işaret ettiği nokta ise Necip Hablemitoğlu ve Levent Göktaş'ın MİT Müsteşarı olma istekleri. 

İddianamede tanıkların anlatımına göre, aynı dönem içinde hem Necip Hablemitoğlu hem de Levent Göktaş kendilerini MİT Müsteşarlığına aday olarak görüyordu. 

Ergun Poyraz

Yazar Ergun Poyraz, savcılıkta verdiği ifadesinde bu konuyu şu sözlerle anlattı: "Kırıkkale Valisinin düzenlediği bir yemek sırasında, kendisine iki üst rütbeli asker tarafından MİT Müsteşarı olma görevinin teklif edildiğini söyledi. Bana bu askerlerden birinin mason olduğunu, kendisinin de mason olması gerektiğini teklif ettiklerini bana söylemişti."

MİT MÜSTEŞARLIĞI TEKLİFİ ASKERLERDEN 

Eski Sağlık Bakanı Halil Şıvgın da yine savcılıkta verdiği ifadesinde: "Necip Hablemitoğlu, 'Alman vakıfları ve Fetullah Gülen ile ilgili araştırma ve inceleme yapıyorum'dedi. Bunun üzerine ben, 'Alman vakıfları önemli bir meseledir, dikkatli olman gerekir. Bunları senden kim istiyor, neden yapıyorsun bunu' dedim. 'Bunu yapmamı benden asker istedi, ben MİT Müsteşarı olacağım' dedi" 

İddianamede, Necip Hablemitoğlu'na MİT Müsteşarlığı teklif ettiği öne sürülen askerlerin kim olduğunun tespiti veya tanıkları ile ilgili bir bölüm ise bulunmuyor.

Halil Şıvgın

LEVENT GÖKTAŞ DA ADAYDI

Aynı şekilde Levent Göktaş'ın da MİT Müsteşarlığına talip olduğu vurgulanıyor. Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda görevli astsubay Mehmet Narin ifadesinde bu durumu şöyle anlatıyor: "Levent Göktaş beni aradı. Bana kendisiyle ilgili hazırlanmış CV'leri verdi. Konya'ya gideceğimizi söyledi. MİT Müsteşarlığına aday olduğunu, Konya'da CV'sini dönemin Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener ile görüşeceğimizi, CV'leri vereceğimizi söylemişti"  

İddianamede Levent Göktaş'ın kendisi gibi MİT Müsteşarlığına aday olan Necip Hablemitoğlu'nu devreden çıkartmak için de bir motivasyona girmiş olabileceğine dair vurgu yapılıyor. 

ALMAN SENARYOSU 

Necip Hablemitoğlu'nun "Alman vakıfları" ile ilgili yaptığı çalışmalar ve cinayetin bu saikle, uluslararası bir organizasyon tarafından işlenmiş olabileceği senaryoları ise iddianamenin en başında çürütülüyor. 

Savcılığa göre, mermilerden birinin Alman menşeili Luger Fruntier olması hedef saptırma amacı güdüyordu.

Savcılık, cinayetten sadece 8 gün sonra 26 Aralık 2002'de Alman Vakıfları ve Bergama dosyasına ilişkin davayı da bu kapsamda değerlendirdi. 

Bu konuya şu sözlerle noktayı koydu: "Gerçekten farklı bir şekilde olayın arkasında yabancı bir orjin olduğu izlenimi yaratılmak istenmiş olabileceği değerlendirilmiştir. Keza, maktulün ölüm tarihinin Alman Vakıflarına ilişkin görülecek dava tarihine çok yakın bir zaman olması ayrıca bu kanaati güçlendirmektedir"

Gerçekten de Necip Hablemitoğlu'nun öldürülmeden önce Star gazetesinde Yasemin Güneri'ye verdiği son röportajın konusu da Alman vakıfları ve Bergama dosyasına ilişkindi. 

Cinayetteki "Alman vakıfları" nedeni savcılık tarafından yok sayılmış olsa da  iddianame de dikkat çekici ifade yer aldı. 

SON GÖRÜŞMESİ ALMAN VAKIFLARI 

Bu, cinayet gününden saatler önce Necip Hablemitoğlu ve Star gazetesi muhabiri Cemal Doğan ile yaptığı telefon görüşmesiydi. 

Gazeteci Cemal Doğan'ın cinayet günü olan 18 Aralık 2002'de Star gazetesinde, "İşte Bergama üçleme-Altın-rüşvet-cinayet" başlıklı haberi yayınlandı. 

Haberin yayınlanmasının ardından kendisini arayan kişi ise Necip Hablemitoğlu'ydu. "Bu adamlar senin bu haberinden sonra senin üzerine gelecekler ve davalar açacaklardır. Ben sana bu konuda yardımcı olacağım" diyerek belgeler göndermeye başladı. 

Gün içinde defalarca telefonla konuştular. 

Son görüşmelerini yaptıklarında saat 17:00-17:30 sıralarıydı. Alman vakıfları ve Bergama dosyası ile ilgili belgeleri fax olarak geçeceğini söyledi. 

Sadece 2,5-3 saat sonra Necip Hablemitoğlu öldürülmüştü. 

HABLEMİTOĞLU CENAZESİ VE FETÖ SIZINTISI 

İddianameyi okurken ve savcılığın ortaya koyduğu ve elediği cinayet nedeni senaryolarını düşünürken aklıma Necip Hablemitoğlu'nun cenazesinin olduğu gün geldi. 

Devlet tam kadro cenazeydi. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Başbakan Abdullah Gül, bakanlar, milletvekilleri, muhalefet liderleri, bürokratlar, askerler...

Cinayet sonrası oluşan ortam henüz iktidarın başındaki AKP için kaygı vericiydi. 

Ulusalcılık dalgası, o günlerdeki asker fobisi... 

Acaba, 

Necip Hablemitoğlu cinayeti, "ulusalcılık" ve "asker fobisi" içindeki AKP'yi kendi kıskacına almak için FETÖ'nün bir planı olabilir miydi ? Yoksa durumdan vazife çıkartıp bu durumu da kendi lehlerine mi kullanmışlardı. 

Bu da Necip Hablemitoğlu cinayetinin nedeni olabilir miydi ? 

Necip Hablemitoğlu cinayetine ilişkin iddianameyi incelemeye devam edeceğiz. 

Son sözlerimiz Necip Hablemitoğlu'nun "Köstebek" kitabındaki mottosu olsun. 

"Pirincin içindeki siyah taştan değil beyaz taştan korkun!" 

Toygün Atilla / Odatv

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.