Taksim Meydanı'nda başlayan eylemde, Almanya Başkonsolosluğu ve Beşiktaş Kulübü'ne tepki gösterildi.
İsrail'in Gazze'deki savaşının birinci yılı yaklaşırken, Filistin Eylem Komitesi İstanbul'da yürüyüş düzenlendi.
Atatürk Kültür Merkezi önünde toplanan kitle, “Filistin direnişi kazanacak, soykırımcı İsrail ve suç ortakları yenilecek” pankartıyla Dolmabahçe'ye yürüdü.
Saat 16.00 itibariyle başlayan eylemde, eylemciler Filistin ve Lübnan halklarıyla dayanışma sloganları atarken, İsrail ve ABD’ye tepki gösterdi.
Yürüyüş boyunca İsrail'i kınayan sloganlar atan eylemciler, "Hamaseti bırak, ticareti kes" sloganlarıyla Türkiye'nin İsrail ile ekonomik bağlarını koparması gerektiğini vurguladı. Filistin'in işgalinin yanında Lübnan'ı da unutmayan eylemciler, "Siyonist İsrail yenilecek, Lübnan'ın hesabı sorulacak" sloganlarıyla desteklerini belirtti.
Dolmabahçe Sarayı'nın önünü dolduran kitle, basın açıklamasını okudu.
Taksim Meydanı'nda geniş güvenlik önlemi
Eylem öncesinde Taksim Meydanı'nda toplanan eylemciler için polis geniş güvenlik önlemleri aldı. Filistin Eylem Komite'sinin önde bulunduğu kortej için yollar kapatıldı. Konuşlandırılan polisler, Atatürk Kültür Merkezi'nin önünü ve meydanı bariyerlerle abluka altına aldı.
Almanya'ya konsolosluk önünde tepki
Alman Konsolosluğu önünde korteji durduran eylemciler, Almanca astıkları "Nehirden denize özgür Filistin" pankartıyla Almanya'nın iş birliğini kınadıklarını belirtti. Eylemde "Katil İsrail, iş birlikçi Almanya" sloganları atıldı. Almanya, İsrail ile ilişkilerini kesmeye davet edildi.
Tüpraş Stadı önünde eylemlerine devam eden protestocular, Beşiktaş'ın Maccabi Tel Aviv ile yapacağı maça da tepki gösterdi. Kulübü maçtan çekilmeye ve "İsrail'in takımı" ile yapacakları karşılaşmaya çıkmamaya davet eden eylemciler, kulübün maçtan çekilmemesi durumunda da taraftarların seyirci olarak maça gitmemesi gerektiğini vurguladı.
Yürüyüşün başında "Türk bayrağı" krizi yaşandı
Yürüyüş eyleminin başlangıcında Türk bayrağı sallayan bir kadın tepkiyle karşılandı. Komite görevlilerinden biri Türk bayraklı kadına tepki gösterdi. Kadının elindeki Türk bayrağını almayan çalışan görevli, polisin müdahalesiyle karşılaştı. Polis görevliyi kadınla tartışmaması için uyardı. Münakaşaya devam eden görevli ise Türk bayraklı kadın tepkilerin ardından alandan uzaklaştı.
İşte o anlar:
Atatürk Kültür Merkezi’nin önünde başlayan yürüyüş, Dolmabahçe Sarayı'na doğru ilerliyor. " />
Komite adına açıklamayı Gülyeter Aktepe okudu. Aktepe, Filistin halkının yüz yıldan fazla süredir İsrail’in saldırılarına maruz kaldığını belirterek, emperyalist güçlerin desteğiyle Filistin topraklarına yerleştirilen İsrail’in “ırkçı siyonist rejim” uyguladığını vurguladı.
Eylemde Ayşenur Ezgi Eygi unutulmadı
İsrail askerleri tarafından öldürülen Ayşenur Ezgi Eygi de eylemde anıldı. Filistin direnişindeki yeri vurgulanan Ayşenur Ezgi için "Ayşenur Ezgi onurumuzdur" sloganları atıldı.
"Filistin halkını ve meşru direnişini bir kez daha selamlıyoruz!"
Filistin Eylem Komitesi'nin basın açıklaması şöyle:
"100 yıldan fazladır saldırı altında olan Filistin halkı, emperyalist güçlerin Filistin toprağına yerleştirdiği ve ırkçı bir siyonist rejim olarak cisimleşen İsrail'in soykırım saldırısıyla karşı karşıya. Bu soykırıma ABD ve Batı Avrupa ülkelerinin doğrudan askeri, siyasi desteği eşlik ediyor. On yıllardır sürekli öldürülen, topraklarından sürülen, kaynakları yağmalanan Filistin halkı, yüz yıldır sürdürdüğü varoluş mücadelesini 7 Ekim 2023'te işgal rejimini şaşkına çeviren, onun sömürgeci emellerini sarsan Aksa Tufanı hamlesiyle taçlandırdı ve ne pahasına olursa olsun özgürlüğüne sahip çıkacağını tüm dünyaya göstermiş oldu.
Filistin halkını ve meşru direnişini bir kez daha selamlıyoruz!
Emperyalizmin çıkarlarını korumakla görevli ve dünyanın en yüksek teknolojisiyle donatılmış ırkçı siyonist İsrail rejimi, sömürü ve abluka altında yaşayan halkların sınırlı imkanlarla sürdürdüğü direnişi kıramadığı her gün daha da vahşileşiyor. Hiçbir kurala ve hukuka tabi tutulmayan bu rejim, Filistin'in her bölgesinde, Lübnan'da, Yemen'de, Suriye'de, İran'da kan dökmeye devam ediyor. On binlerce insan emperyalist güçler bölgemizde kalıcı hale gelsin diye öldürülüyor, milyonlarca insan sömürge altında yaşamayı reddettiği için her gün ölüm ve yaralanma tehdidi altında yaşıyor, kuşatılarak açlığa mahkum ediliyor, evlerini terk etmeye zorlanıyor. Bu kitlesel imha saldırısı, tüm dünyayı yağmalama hakkını kendinde gören emperyalist merkezlerin, işgal ve soykırımdan nemalanan sermayedarların ve sömürgeciliğe itaat eden işbirlikçi bölge rejimlerinin desteğiyle yürütülüyor.
Bu pervasız saldırganlığa on yıllardı göğüs geren Filistin halkı, sömürgeciliğe karşı tüm dünyanın umudu oldu, mücadelesi bugün dünyanın her yerinde yankılanıyor! Filistin bayrağını dünyanın her yerinde dalgalandıran sömürge karşıtı dünya halklarının parçası olarak bugün bize düşen görev, bulunduğumuz her yerde soykırıma İsrail’i tecrit etmek, ona güç veren her türlü mekanizmayı engellemektir. Filistin'de süregiden işgal ve soykırımı mümkün kılan ve bu insanlık suçlarından menfaat sağlayan devlet ve şirketleri hedefimize koyarak bu suç ortaklığından dolayı bedel ödetmek, Filistin halkının zaferi için en acil ihtiyaçtır.
Unutulmamalıdır ki Türkiye'deki siyasal iktidar, bu soykırım sürecinin en şiddetli dönemi olan ilk yedi ay boyunca, ölüm saçan işgal devletine gerekli olan tüm hammaddeleri; çeliği, kimyasal maddeleri, yakıtı doğrudan temin etti. Bu suç ortaklığını bitirmek isteyen kitleler sokağa çıktı ve Filistin davasını sahte destek söylemiyle istismar eden iktidar geri adım atmak zorunda kaldı ancak bu suç ortaklığı, işgal devletinin soykırımı ve tüm bölgeye saldırısını mümkün kılacak şekilde; petrol Türkiye üzerinden, elektrik Türkiye sermayesi tarafından sağlanmaya devam ediyor, işgal devletine lojistik destek dolaylı biçimde sürüyor. Bu utanç yetmiyor, Türkiye gösteriş için katıldığı Güney Afrika'nın açtığı soykırım davasında Uluslararası Adalet Divanı’nın tedbir kararına rağmen, hala kendi topraklarındaki askeri üsler yoluyla işgal devletine istihbarat desteği veriyor, savunma sanayii alanında -Baykar ve Zorlu gibi- Türkiyeli şirketler işgal devletiyle ortaklık kurmayı sürdürüyor.
Tüm bunlara karşılık Filistin halkının yanında durmanın bir onur olduğunu gören kurumlar ve bireyler olarak, Türkiye'nin işgal devletiyle kurduğu askeri, ticari, diplomatik tüm ilişkilerin kesilmesi için, işgal ve soykırımdan para kazanan şirketlerden hesap sorulması için yürüttüğümüz mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz.
Soykırımcı İsrail'i kınamak ve hamaset dolu nutuklar yetmez; bugün Filistin halkına verilebilecek en önemli destek;
-İsrail'le tüm askeri anlaşmaların feshedilmesi ve askeri ambargo uygulanması
-Serbest Ticaret Anlaşması’nın feshedilmesi ve tüm ticaret yollarının siyonist rejime kapatılması
-Diplomatik ilişkilerin tamamen kesilmesi
-İşgal devleti İsrail'deki tüm yatırımların geri çekilmesi ve işgal devletini tecrit etmekten geçiyor.
Filistin direnişinden aldığımız ilhamla, Filistin 'nehirden denize özgür olana dek' mücadelemize devam edeceğiz.
Zafer, Filistin halkının özgürlük Filistin toprağının olacaktır."
T24