Özet
Ermeni soykırımı iddiaları (Sözde Ermeni soykırımı ya da asılsız Ermeni iddiaları), bazı kişilerin, 1915 yılının Mayıs ayından Kasım ayına kadar Osmanlı Devletinin Doğu Anadolu’da iç güvenlik nedeni ile gerçekleştirdiği Ermeni tehcirinin, gerçekte bölgedeki Ermeni toplumunu yok etme amaçlı olduğu ve 1.5 milyon Ermeni’nin bu gerekçe ile öldürüldüğü iddialarıdır.
Birinci Dünya savaşının başlangıç yıllarında Osmanlı Devleti İttifak devletleri ile birçok cephede savaşırken, Ermeniler, Doğu’da İç Anadolu’ya kadar olan bölgede Rus ordusu ile birlikte Osmanlı ordusuna saldırmış ve birçok şehirlerde de isyanlar çıkarmışlardır. Bu isyanların önüne geçebilmek için Osmanlı Devleti, başta Ermeni Patriği olmak üzere Mebuslar Meclisindeki (Meclis-i Mebusan) Ermeni Milletvekilleri ve Ermeni toplumunun ileri gelenleri ile ortak bir toplantı yapmış ve kendilerine Ermenilerin Doğu Anadolu’da yerel Müslüman halkı öldürmeye devam etmeleri halinde karşı önlemler alacağını bildirmiştir.
Bu uyarının dikkate alınmaması üzerine Osmanlı Devleti 24 Nisan 1915’de isyanları organize eden, destek veren ve örgütlenmeyi sağlayan tüm Ermeni Komitelerini ve yerel kuruluşlarını kapatarak lağvetmiş, elebaşılık yapan 235 kişiyi tutuklatmış ve 27 Mayıs 1915 tarihinde de “Sevk ve İskan Kanunu”nu çıkartmıştır. Bu kanuna göre Doğu Anadolu’daki Ermenilerin bir kısmının Suriye, Lübnan ve Irak’a göç ettirilmesi kararlaştırılır.
Ermenilerin iddialarına göre Sevk (tahcir) adı altında katliam ve soykırım yapılmış, 1.5 milyon kişi öldürülmüştür.
Bu makale söz konusu katliam iddialarının temelini ve yasallığını oluşturacak öldürüldüğü iddia edilen 1.5 milyon Ermeni’nin gömüldüğü toplu mezarlar ile ilgili olup, toplu mezarların var olup olmadığı konusunu araştırmak amaçlı hazırlanmıştır.
Abstract
According to some sources, The Armenian Genocide Appeals (the so-called Armenian Genocide or the Unfounded Armenian Claims) indicate that the Armenian deportation, which was carried out by the Ottoman State in Eastern Anatolia for internal security reasons from May to November 1915, was aimed at destroying the Armenian community in the region, Millions of Armenians are alleged to have been killed by this reason.
In the early years of the First World War, the Ottoman State while fighting in many fronts with Allied Powers, the Armenians attacked the Ottoman army jointly with the Russian army in the region up to Central Anatolia in the East, and rebelled in many cities. In order to overcome these rebellions, the Ottoman State held a joint meeting with the Armenian Patriarchs, especially the Armenian Members of the Ottoman Parliament (Meclis-i Mebusan), and the leaders of the Armenian community, and informed them that the Ottoman State would take countermeasures if the Armenians continued to kill local Muslim people in Eastern Anatolia. On the basis of this notion, the Ottoman State in April 24, 1915 arrested 235 people who had organized the rebellions and closed down all the Armenian Committees and local organizations that supported and organized the rebellions. The Ottoman State promulgatiated the Temporary Law of Deportation, in 27 May 1915. Accordingly, it was decided some of the Armenians in Eastern Anatolia would be displaced to Syria, Lebanon and Iraq. According to the Armenians’ claims, massacre and genocide were carried out under the deportation title and 1.5 million Armenians were killed. This article is about the mass graves of 1.5 million Armenians which would form the basis of the massacre allegations, the size, how and by whom they were dug, how the massacred Armenians buried and how the mass graves covered with soil. The paper is written to investigate whether there are mass graves or not.
Keywords: Ottoman, Armenian, Deportation, Mass grave, Genocide
Giriş
Osmanlı Devleti tarafından yüzyıllar boyunca millet-i sadıka olarak kabul edilen Ermeniler, Avrupa devletlerinin politikaları neticesinde, XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren zayıflayan Osmanlı idaresine karşı ciddi bir sorun teşkil etmeye başlamışlardır. Rus destek ve etkisinin görüldüğü bu teşekküller, şiddet ve terörle kalmamış, şimdi de yaptıkları lobi çalışmalarıyla Ermenilere soykırım yapıldığı yönündeki tezlerini dünyaya yaymaya çalışmaktadırlar. Türk Tarih Kurumu eski Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, Osmanlı Hükumetinin Ermeni tebaaya karşı çıkardığı yasa ve tedbirleri şu sözlerle anlatır;
“… Osmanlı arşivlerinde (Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık arşivi) göçe tabi tutulan Ermeniler için yolculuk sırasında rahatlarının sağlanması, can ve mallarının korunması için buyruklar olduğu görülmektedir. Osmanlı Bakanlar Kurulu’nun 30 Mayıs 1915 tarihli kararıyla, Ermenilerin canlarının ve mallarının korunmasını, göçmen ödeneğinden geçimlerini sağlayabilmeleri için yardımın yapılmasını, ihtiyaçlarına göre mal ve toprak dağıtılmasını, hükümet tarafından evler yapılmasını, alet ve teçhizat temin edilmesini, yiyecek ve diğer ihtiyaçlarının sağlanmasını, sağlık durumlarının hergün doktorlar tarafından kontrol edilmesini, hasta, kadın ve çocukların trenle gönderilmesini ve alınması gereken daha pek çok önlemi bildiren emirler yayınlamıştır. Ayrıca, tehcir sırasında Ermenilere karşı herhangi bir saldırıda bulunanların tevkif edilerek, Divan-ı Harp Mahkemesine sevk edilmesi ve en ağır şekilde cezalandırılmaları da karara bağlanmıştır…” (Halaçoğlu, 2013)
Böylesi insani ve göç ettirileceklerin yaşamlarını, sağlıklarını ve ikametlerini dikkate alan, hasta kadın, yaşlı ve çocukların trenle sevke edilmesini emreden bir kanunu çıkaran Osmanlı Devletinin, sevk (tehcir) maskesi altında soykırım yaptığını iddia etmek, mantık olarak değil, matematiksel hesaplama olarak da gerçeklerle bağdaşmamaktadır.
Matematiksel değerlendirme
Ermenilerin iddialarına göre sözde soykırım Mayıs ayının sonundan Kasım ayının ortalarına kadar beş buçuk aylık dönem içinde gerçekleştirilmiştir. İddiaların içinde yer alan “Binlerce Ermeni soğuktan donarak ölmeye zorlanmıştır” söylemlerinin söz konusu dönem içindeki iklimsel koşullarla gerçekleşmesi mümkün görülmemektedir.
Matematiksel olarak düşünüldüğünde ve hesaplandığında Mayıs ayının sonunda başlayıp Kasım ayının ortasında biten bu sözde katliam veya soykırım sürecinde toplam olarak bir buçuk milyon Ermeni öldürülmüş ise, ortalama olarak Osmanlı Devletinin görevlendirdiği kolluk güçlerinin her gün on bin kişiyi sistematik bir şekilde katletmesi gerekmektedir.
En iyimser bir şekilde, katledilen her bir Ermeni’nin tek bir kurşunla öldürüldüğü varsayılırsa, her gün için 10,000 kurşun ve toplamda da 1.5 milyon kurşun harcanması gerekmektedir. Balistik Tabloya göre 7.65 mm bir kurşunun ağırlığı ortalama 6.5 gramdır. (Balistik tablo, http://www.paganx.org/balistics.htm) Günlük gereksinim olan 10,000 adet merminin toplam ağırlığı 65 kg, kasalar ile birlikte, 85 kg. tutmakta, toplamda da 12.75 ton mermi gerekmektedir. Dağda, bayırda bu mermiler ancak hayvan sırtında taşınabileceğinden sadece günlük mermilerin katliam alanına taşınması için en az 2 vardiya şeklinde 2 merkep veya 2 deve ile 4 kişilik bir ekibin hiç durmadan çalışması gerekmektedir.
Söz konusu 10 bin kişiyi denetim altında tutabilmek ve katletmek için silahlı bir birlik veya kolluk güçleri de olması gerekmektedir.
Söz konusu yıllarda kazı ve taşıma günümüzde olduğu gibi ekskavatör ve kamyonlarla yapılamadığı için, toplu mezarları kazmak, çıkan toprağı atmak, katledilenleri çukurlara atmak ve tekrardan üzerlerini örtmek için de binlerce kişi gerekmektedir. Katliamı yapacak veya soykırımı gerçekleştirecek söz konusu bu binlerce kişi için yiyecek, içecek, barınma, tuvalet ve yıkanma amaçlı hizmet verecek bir hizmet ekibinin de katliam veya soykırım alanında olması lazımdır.
Dünyamızda yaşanmış katliamlar ve bulunan toplu mezarlar
2018 yılında Myanmar’ın Arakan eyaletinde Müslüman nüfusa yönelik katliamın boyutlarını gözler önüne seren 5 yeni toplu mezar tespit edilmiştir.
(http://www.hurriyet.com.tr/dunya/arakanda-5-yeni-toplu-mezar-bulundu-40728105)
Associated Press (AP) haber ajansına göre, Arakan eyaletinin kuzeyindeki Buthidaung bölgesine bağlı Gu Dar Pyin köyünde, daha önce bilinmeyen ve 400 kişinin gömüldüğü en az 5 toplu mezarın varlığı teyit edilmiştir. (Atwood, 2018)
Tuzla’daki DNA Merkezi’nin başkanı Amor Maşoviç’in anlatımına göre;
“…2015 yılını dahil ettiğinizde ülkede bulunan toplu mezarlık sayısı 800’dür. 32 bin 152 kişinin kayıtlara “kayıp” geçtiği savaşın hala resmi anlamda “soykırım” kabul edilmemiş olmasına inanmıyorum. 1995 yılında cesetlerin toplu mezara kepçelerle gömülürken Amerikan Satelit uydusu tarafından görüntülendi. Kimi toplu mezarda 1200, kimisinde 200 kişiyi bulunmakta…”
Özetle Amor Maşoviç, 32,152 kişinin katledildiği ve bu kişilerin, toplu mezarlar bulunmasın diye yerleri 3 kez değiştirilen 800 adet toplu mezara gömüldüklerini beyan etmektedir. (Masoviç, 2015)
Yeni Şafak Gazetesinin 24 Mart 2018 tarihli sayısında da, bir toplu mezar haberi verilmektedir:
“PKK/PYD’lilerin şehit ettiği 110 ÖSO’lu askerinin Suriye’de Meydanki Barajı yakınındaki Hallubi köyünün yanındaki boş arazide gömüldükleri toplu mezar bulundu.” (Yeni Şafak, 2018)
Türkiye Gazetesi’nin 24 Nisan 2001 tarihli haberinde, 1954-1962 yılları arasında, Fransa’nın Cezayir’de yaptığı katliamlara ait toplu mezar bulunduğu haberi, şu satırlarla okuyucuya aktarılmıştır:
“Cezayir (İHA) – Cezayir’de Fransızlar’ın 1954-1962 yılları arasında yaptığı katliamların izleri hala kaybolmadı. Cezayir’in doğusundaki Tebessa kentinde bir su kanalı kazısı sırasında 1954-1962 Cezayir-Fransa savaşı döneminde öldürüldükleri tahmin edilen 300 Cezayirli savaşçının cesedi bulundu. Savaş Gazileri Bakanlığı sözcüsü, bulunan cesetlerin Milli Kurtuluş Cephesi askerlerine ait olduğunu ve iskeletlerin üzerinde işkence izlerinin bulunduğunu açıkladı. Bu toplu mezarın, Milli Kurtuluş Cephesi askerlerinin gömüldüğü son on yılda bulunan en büyük toplu mezar olduğu ifade edildi.” (Türkiye, 2001)
Dünyada uygulanmış soykırım ve toplu mezarlara ait yukarıdaki 3 farklı yöre ile ilgili haber, toplu katliamlardan sonra katledilenlerin gömüldükleri toplu mezarların kısa veya uzun bir müddet sonra doğal işaretler, kazılar veya da görgü tanıklarının ifadeleri ile ortaya çıkarıldıklarını ve asla bulunamaz olduklarını ortaya koymaktadır. Özellikle de Bosna’da yapılan katliamdan sonra toplu mezarlar bulunamasın diye 3 kez yerlerinin değiştirilmesine rağmen araştırmaların sonunda bulunması, hiçbir toplu mezarın saklı kalamayacağını ispatlamaktadır.
İnsan bedeninin boyutları
Hesaplamaları genelleyebilmek için insan vücudunun boyutlarının ortalamasını almak gerekmektedir.
Doğu Anadolu yöresinde yaşayan insanların ortalama boyutları:
Omuz genişliği : 0.50 m.
Boy uzunluğu : 1.68 m.
Vücut kalınlığı : 0.35 m.
Vücudun yatay olarak kapladığı Alan: 0.84 m2
Vücudun yatay olarak oluşturduğu hacim: 0.294 m3
Asılsız Ermeni iddialarına göre beş buçuk ayda 1.5 milyon Ermeni’nin öldürüldüğü iddialarına göre her gün ortalama katledilen kişi sayısı: 10,000 kişi, bir toplu mezarda 3 adet insanın üst üste konulduğu farz edilirse çıkacak sonuç matematiksel olarak şu olmalıdır:
Her bir yatay sırada insan adedi: 3334 kişi
Üst üste 3 kişinin oluşturduğu hacmin yüksekliği: 1.05 m.
Söz konusu 3 kişinin üstüne örtülmesi gereken asgari toprak yüksekliği: Asgari 0.65 m.
Toplam kazı derinliği: Asgari 1.05 + 0.65 = 1.70 m.
Toplam kazı alanı: 3334 (bir yatay sırada insan adedi) x 0.84 (vücudu yatay alanı) = 2800 m2
Kazılması gereken hacim: 1.70 m. (Kazı derinliği) x 2,800 m2 (Toplam kazı alanı) = 4760 m3
Futbol sahasının ebatları
Futbol saha ölçüleri, dikdörtgen biçimindedir. Futbol sahasının eni 45 ile 90 metre arasında, boyu 90 ile 120 metre arasında olmalıdır. Uluslararası standartlarda yapılan nizami futbol sahaları ise bu ebatlar en olarak 64 ile 75 metre arasında, boy olarak da 105 metre ile 120 metre arasında olmaktadır.
Ortalama bir futbol sahasının eni 50 m., uzunluğu da 100 m. olarak kabul edilirse, söz konusu futbol sahası yaklaşık 5,000 m2 alan kaplamaktadır.
Kazılması gereken toplu mezarın alanının asgari 2800 m2 olması gerektiğinden, kıyaslama yapabilmek açısından bu alan, futbol sahası olarak yaklaşık 1/2 futbol sahası veya da 50 m. eninde ve 56 m. uzunluğunda bir dikdörtgen olarak tanımlanabilir.
Ekskavatör kazı kapasitesi
Günümüzde 0.75 m3 kepçe kapasitesi ve yüzde 90 kepçe doluluk oranı ile bir ekskavatör hiç durmaksızın bir saatte kolay-orta ve orta zor toprak ortalaması ile ancak 258 m3 kazı yapabilmektedir. Böylesi bir kepçe 4760 m3’lük bir kazıyı hiç durmaksızın 18.5 saatte, yemek ve ihtiyaç molaları ile 22.5 saatte kazabilmektedir. (Celal et al, )
El ile kazı kapasitesi
Kral Fahd Petrol ve Mineral Üniversitesi (King Fahd University of Petroleum and Minerals) hesaplamalarına göre 3 işçi ve ustabaşının kazı kapasitesi toprak yapısına göre 16 saatte 40 metre küp veya da toprak yapısına göre 2-4 m3/saattir. Bu bulguya göre bir işçinin 1 saatlik kazı kapasitesi ortalama 0.5 m3 bulunmaktadır. (King Fahd, 2017)
Bir başka kaynağa göre; bir insanın günde aralıksız 2 saat çalışıp 15 dakika mola vererek ve öğleyin de 45 dakika ara vererek, toplamda yaklaşık 10 saatte yapabileceği kazı miktarı ortalama 4.0 m3’dür. (Calin et al, 2003: p 201). Bu bulguya göre bir işçinin toprak kapasitesine göre 1 saatlik kazı kapasitesi ortalama 0.4 m3 bulunmaktadır.
Goldenseal şirketinin deneyime dayalı bulgularına göre 1 işçi 2.5 saatte 1.308 m3 kazı yapabilmektedir. (Goldenseal, 2017) Bu bulguya göre 1 işçinin kazı kapasitesi, toprak yapısına göre ortalama saatte 0.52 m3 dir.
Bu 3 farklı bulgunun ortalaması alındığında, 1 işçinin kazı kapasitesi, toprak yapısına göre ortalama saatte 0.48 m3 alınabilir.
Goldenseal şirketinin deneyime dayalı bulgularına göre bir işçi 2.5 saatte, 1.308 m3 kazılmış toprağı kazı çukurunda dışarı atabilmektedir. Bu bulguya göre, 1 işçinin toprak atma kapasitesi toprak yapısına göre ortalama saatte 0.52 m3 dir. (Goldenseal, 2017)
Bu atılan toprağı da bir başka işçi ortalama 2.6 saatte 1.308 m3 kapasite ile el arabasına koymakta ve 10 metre uzağa döküp geri gelmektedir. Bu bulguya göre, 1 işçinin toprağı taşıma kapasitesi toprak yapısına göre ortalama saatte 0.50 m3 dir. (Goldenseal, 2017)
Bu bulgulara göre ortalama olarak 1 saatte 0.5 m3 toprağın kazılması, kürekle dışarı atılması ve atıldığı yerden de gömü sahası dışına çıkarılması için 3 işçi gerekmektedir.
10,000 kişiyi gömmek için gerekli olan minimum toplu mezar alanı: 2800 m2
Minimum kazı derinliği: 1.70 m.
Kazılması gereken toprak hacmi: 2800 m2 x 1.70 m = 4760 m3
4760 m3 toprak hafriyatının en fazla 10 saatte yapılabilmesi için gerekli kişi sayısı:
4760 m3 ÷ 10 saat ÷ 0.48 m3/saat/işçi = 992 işçi. (Çukur kazma)
1 saatte kazılan toprak miktarı = 4760 m3 ÷ 10 saat = 476 m3
1 saatte kazılan 476 m3 toprağı dışarı atmak için gerekli olan işçi sayısı;
476 m3 ÷ 0.52 = 916 işçi (Toprak atma)
1 saatte kazı çukurundan dışarı atılan toprağın yaklaşık üçte birinin ( 1.70 – 1.05 = 0.65 m) kazı alanının dışına taşımak için gerekli olan işçi sayısı:
1 saatte kazılan toprağın üçte biri = 476 m3 ÷ 3 = 159 m3
159 m3 toprağın kazı alanı dışına çıkarılması için gereken işçi sayısı:
159 m3 ÷ 0.5 m3 = 318 işçi (atılan toprağın fazlasını saha dışına taşıma)
Katledilen kişilerin bedenlerinin gömü sahasına taşınması, kazı devam ederken bitmesini beklemeden kazılan çukurlara hemen atılması, 3 sıra üstü üste istiflenmesi ve üzerlerinin 65 cm. toprakla örtülmesi için her 1 m2 kazı alanı için gerekli ilave insan sayısı 2.
Kazı alanı = 2800 m2
10 saatlik süre içinde her 1 saatte kazılması gereken alan = 2800 m2 ÷ 10 saat = 280 m2
280 m2 kazı alanına gömü için gerekli ilave insan sayısı:
280 m2 x 2 kişi = 560 kişi (Gömü ve üzerini örtme)
10 saatlik bir çalışma süresi ile 1 gün içinde kazı (992 kişi), toprağı dışarı atma (916 kişi), toprağı dışarı taşıma (318), gömü ve üzerini örtmek (560 kişi) için gerekli olan işçi sayısı: 992 + 916 + 318 + 560 = 2786 kişi.
150 gün süre ile söz konusu işçilerin aralıksız her gün 10 saat çalışmaları mümkün olmadığından, günlük 5 saatlik vardiyalar ile 2 ekibin çalıştığı düşünülürse, gerekli olan minimum toplam işçi sayısı: 2786 x 2 = 5572 işçi.
Günde 5 saat, iki vardiya çalışan 5572 kişinin yemek, içme suyu, dinlenme, uyku, sigara, hastalık, tedavi, ilkyardım, yıkanma suyu ve tuvalet gereksinimlerini karşılamak için gerekli olan insan sayısı, en iyimser ve asgari tahminle;
Kumanya tedariki: 25 kişi
Seferi mutfak ve bulaşık yıkama: 50 kişi
İçme suyu ve yıkanma suyu tedariki: 45 kişi ve 20 su taşıma arabası, 40 inek ve bakımı.
Seferi yatakhane kurulması ve bozulması: 50 kişi
Seferi hastane ve tedavi reviri: 15 kişi
Toplam hizmet elemanı: 185 kişi
Esir alınan 10 binlerce kişinin aç ve susuz bırakıldığı düşünülse bile, ortada Nazilerinkine benzer etrafı dikenli tellerle çevrili esir kampları olmadığı ve esirlerin açık havada bir yere toplatıldığı varsayılırsa, söz konusu esirlerin sadece kaçmalarını ve isyan etmelerini önlemek için gerekli olan asgari asker sayısı asgari olarak 2500.
1.5 milyon insanın, beş buçuk ay boyunca katledilebilmesi için, sistematik olarak günde 10 bin kişinin katledilmesi, 50 x 56 m. boyutundaki çukurların açılması, katledilenlerin gömülmesi ve üzerlerinin örtülmesi gerekmektedir. Bu işlemleri yapmak için toplamda da asgari 8257 kişi gerekmektedir. (5572 işçi + 185 mutfak ve tedarik + 2500 asker)
İnsan gücüne ilaveten yaklaşık 1000 kazma (kazı için 992 kişi), 1000 kürek (toprağı dışarı atmak için 916 kişi), dışarı atılan toprağı el arabasına yüklemek için 200 kürek (toprağı dışarı taşıma için 318 kişi), 200 el arabası veya kollu tepsi ve gömü üzerini örtmek için 600 kürek (gömü ve üzerini örtmek için 560 kişi), toplamda:
Yedekleri ile birlikte 1000 adet kazma, 200 el arabası veya kollu tepsi ve 1800 kürek gerekmektedir.
1915 yılında Anadolu’daki Ermeni nüfusu
Arşivlerde 1882’den 1915’e kadar yapılmış olan nüfus sayımları bulunmaktadır. Osmanlı Devletinin nüfus sayımları yerine Fransızların, İngilizlerin, Almanların, Amerikalıların ve oradaki misyonerlerin ve özellikle de Ermeni Patriğinin her sene Osmanlı Devleti’ne vergi ile ilgili olarak verdiği bir nüfus bildirimlerini incelemek, 1915 yılında Doğu Anadolu’daki Ermeni nüfusunun tespitine çok yardımcı olacak, doğru rakamların bulunmasını kolaylaştıracaktır.
Ermeni Patriği N. Varjabedian’ın 1881 yılında açıkladığı Ermeni nüfusu
Ermeni Patrikhanesine göre Katolik ve Protestan Ermenilerin 6 eyaletteki nüfusları aşağıdaki gibi açıklanmıştır. (Atun, 2013)
Eyalet Yıl 1881
Erzurum 128,478
Van 133,859
Bitlis 130,460
Diyarbakır –
Elazığ 107,059
Sivas 243,515
TOPLAM 743,371
1882 yılında yapılan açıklamaya göre; (Atun, 2013)
Eyalet Yıl 1882
Erzurum 280,000
Van 400,000
Bitlis 250,000
Diyarbakır –
Elazığ 270,000
Sivas 280,000
TOPLAM 1,630,371
Listeler yan yana konduğunda bir yıl içindeki nüfus artışının 887 bin kişi, yüzde 120 olduğu görülmektedir ki, artışın normal değil, yanıltıcı ve bilinçli olarak kalem oyunu ile yapıldığıdır.
İngiliz Elçiliğinde nüfus ile görevli uzman Albay Henry Trotter, Patriğin açıklamasındaki tutarsız rakamları fark ederek bir rapor hazırlamış ve 15 Şubat 1882 tarihinde İngiliz Büyük Elçisine Erzurum ve Van bölgelerinde ikamet eden Ermeni sayısını 372,500 ve Nasuri sayısını 85,000 olarak beyan etmiştir. (Atun, 2013)
Anadolu’daki Ermeni nüfusu ile ilgili diğer resmi belge ve açıklamalar
1912 yılında Marcel Leart yaptığı çalışmada, Erzurum, Van, Bitlis, Harput, Diyarbakır ve Sivas bölgesinde yaşayan nüfusun toplam sayısının 2,615,000 olduğunu ortaya koyar. Bunun 666,000’nin Müslüman, 1,018,000’nin ise Ermeni nüfusu olduğu görülmektedir. (Atun, 2013)
Richard Hovannisian, “Armenia On The Road To Independence” (Bağımsızlık yolunda Ermenistan) adlı kitabında 1914 yılında Osmanlı Devleti sınırları içinde yaşayan Ermenilerin nüfusunun, İstanbul dahil, bir buçuk ile iki milyon arasında olduğunu açıklamaktadır.
Hrant Pasdermadjian, “Histoire de l’Armenie” (Ermenilerin tarihi) adlı kitabında 1914 yılında Osmanlı Devleti sınırları içinde İstanbul dahil, 2,100,000 Ermeni’nin yaşadığını, dünyada ise Ermeni nüfusunun 4,100,000 olduğunu açıklamaktadır.
12 Şubat 1919 tarihinde A. Aharonian ve Boghos Nubar tarafından imzalanmış olan ve Ermeni Delegasyonu tarafından Paris Barış Konferansına sunulan andıçın içeriğine göre o günün tarihi itibarı ile Anadolu’da yaşayan Ermenilerin sayısı 1,400,000’dür. (Atun, 2013 & Aya, 2013)
Yunanistan Başbakanı Venizelos tarafından 12 Şubat 1919 tarihinde Paris Barış Konferansına sunulan andıçın içeriğine göre Anadolu’da yaşayan Ermenilerin sayısı yaklaşık 1,400,000’dür. (Atun, 2013 & Aya, 2013)
1921 yılında Suriye’de yaşamakta olan Ermenilerle ilgili Yakın Doğu Yardım (Örgütü) Raporuna göre, (Near East Relief Report) Ankara Hükümeti ile imzalanan F. Boullion Anlaşmasından sonra İngiliz-Fransız işgalleri akabinde 300,000 Ermeni Kilikya bölgesine geri dönmüş ve tekrardan 1921 yılında bölgeden göç etmişlerdir. Rapor açık ve net olarak 200 bin ile 300 bin arasında Ermeni’nin Suriye bölgesinde hayatta olduğunu ve insani yardım istediğini belirtmektedir. (Atun, 2013 & Aya, 2013)
1921 yılında Ermenistan’da yaşamakta olan Ermenilerle ilgili Yakın Doğu Yardım Raporuna göre, (Near East Relief Report) 1921 yılında Kafkasya’daki Ermenistan’da yaşamakta olan Ermenilerin sayısı bir milyondur ve bunların yarısı (500,000) insani yardım almak için Yardım Örgütüne başvurmuştur. (Atun, 2013 & Aya, 2013)
ABD Senatosu’nun 22 Nisan 1922 tarihli ve 266 numaralı Kararına göre 31 Aralık 1921 tarihi itibarı ile Anadolu, Suriye ve Rusya’da yaşayan Ermenilerin sayısı 1,414,000’dir ve herhangi bir kelime, mana veya ima ile soykırımdan bahsedilmemektedir. (Atun, 2013 & Aya, 2013)
1922 yılında ABD Dışişleri Bakanı W. R. Anderson tarafından imzalanmış ABD hükümeti dokümanı olan Yetki Belgesi 1-8-58’nin içeriğine göre dünya üzerinde yaşayan Ermenilerin toplam nüfusu 3,000,000’dir. Bunlardan 817,873 tanesi Anadolu’dan göç etmiştir ve 281,000 tanesi de halen Anadolu’da yaşamaktadır. (Atun, 2013 & Aya, 2013)
1923 yılında Lozan Barış Konferansına sunulan 2 Şubat 1923 tarihli Andıç içeriğine göre Osmanlı toprakları içinde 760,000 Ermeni yaşamıştır. (Atun, 2013 & Aya, 2013)
Şükrü Server Aya’nın, ABS Senato’sunun “31 Aralık 1929 tarihli Yakın Doğu Yardım Raporu” ile ilgili incelemesinin sonuç bölümünde verdiği bilgilere göre, söz konusu tarihte hayatta olan Ermenilerin sayısı 1,300,000’dür ve ölen Ermenilerin sayısı inanılmaz düzeyde düşüktür. ABD Senatosu’nun resmi Raporuna güvenildiği takdirde, açlık, yoksulluk, hastalık ve bölgesel çatışmalar sonucu ölen Ermenilerin sayısı en fazla 300,000’dir. (Atun, 2013 & Aya, 2013)
Sonuç
Osmanlı arşivlerindeki kayıtlara göre söz konusu tehcirin, 1915 yılının Mayıs ayında başlayıp, Kasım ayında sona erdiği görülür. Tehcirin, ilkbaharın son ayında tamamlanması, yani, bütün yaz boyunca ve sonbaharın ilk aylarında gerçekleşmiş olması nedeni ile kayıtlarda, soğuktan donma sebepli herhangi bir ölüm vakasına rastlanmamıştır.
ABD Hükümetinin oluşturduğu Yakın Doğu Yardım Örgütünün Raporu, herhangi bir paragrafta sözü edilen katliam ya da soykırım ya da benzer bir anlam ya da bağlam içeren başka bir kelimeden ya da başka bir içerikten söz etmemektedir.
(Atun, 2013 & Aya, 2013 & http://armenians-1915.blogspot.com/2008/02/2335-free-e-book-near-east-relief.html)
Ermenilerin iddia ettikleri gibi 5 aylık tehcir süresi içinde bir buçuk milyon (1,500,000) Ermeni öldürülmüş ise basit bir matematik hesaplaması ile ortalama olarak günde on bin (10,000) kişinin öldürülmüş olması gerektir.
Bu ortalama ölüm sayısına göre, asgari olarak 150 tane, 2800 m2 büyüklüğünde, yaklaşık 50 x 56 m. boyutlarında toplu mezarın kazma ve kürekle kazılması ve bunların bir yerlerde olması gerekmektedir.
Hukukun en temel prensibine göre bir cinayet iddiasının mahkemede yargılanabilmesi için öldürülen kişinin bedeninin bulunması ve emare olarak mahkemeye sunulması şartı mevcuttur. (David, 2003, 817)
Serebneritsa`daki Sırpların acımasızca katlettiği 8 bin Boşnak`ın toplu mezarları 3 kez yer değiştirilmesine rağmen bulunduğu halde, söz konusu 150 tane toplu mezarın bugüne değin bulunamamış olması, bazı kişilerin kasıtlı olarak ortaya attıkları sözde Ermeni Soykırımı iddialarını yalanlar mahiyettedir.
Böylesi büyük boyutlarda bir katliam veya da soykırım eyleminde görev almış 8,257 kişiden hiç birinin yaşamları boyunca ağızlarını açmamış veya müzevirlik yapmamış olmaları ve hiçbir kimsenin bir tane bile iddia edilen soykırımda öldürülen kişileri içeren toplu bir mezar gösterememiş olması, soykırım iddiaları üzerine gölge düşürmekte ve Ermeni tezlerinin inanılırlığını sarsmaktadır.
1915 yılında Anadolu, Suriye, Irak ve Ermenistan’da yaşayan Ermeniler ile ilgili yazılan raporlar incelendiği vakit Ermenilerin sayısının 600 yüz binden 1 milyon 700 bine kadar değişen rakamların olduğu görülmektedir. İddia edildiği gibi 1915 yılında 1 buçuk milyon Ermeni katledilmiş olması halinde, -savaş sonrasında ABD Senatosu tarafından yayınlanan raporlarda görüldüğü gibi- 1923 yılında Anadolu, Suriye ve Rusya’da yaşayan Ermenilerin sayısının 1,414,000, ABD ile Avrupa’ya göç eden Ermenilerin sayısının da 817,873 olamayacağı matematiksel olarak açıktır.
ABD Hükümetinin söz konusu yıllarda Anadolu’ya gönderdiği Yakın Doğu Yardım Örgütü Heyetinin Raporlarının herhangi bir paragrafında da, sözü edilen katliam, soykırım ile benzer bir anlam içeren başka bir kelimeden veya başka bir içerikten söz edilmemektedir.
Ata Atun, Yurdagül Atun
Kıbrıs İlim Üniversitesi
NORTH CYPRUS
yurdagulbeyoglu@hotmail.com, ataatun@gmail.com
.....
Referanslar
Celal Karpuz, A. Günhan Paşamehmetoğlu, Yadigar Müftüoğlu. Hidrolik Ekskavatör Performanslarıyım Kazılabilirlik Tayini.
http://www.maden.org.tr/resimler/ekler/b5c8441a8ff8e15_ek.pdf
Slumber Jack, (12.2.2011). Hand Excavation Productivity. Contractor Talk.
http://www.contractortalk.com/f62/hand-excavation-productivity-108557/
Calin M. Popescu, Kan Phaobunjong Nuntapone Ovararin. (2003). Estimating Building Costs, New York: Marcel Dekker Inc. s.201
Goldenseal Reference Manual. (2017). Goldenseal Unit Costs. Soil Removal Cost, Difficult Hand Loading. USA. 15 Nisan 2018 tarihinde alıntı yapılan yer;
https://www.turtlesoft.com/Construction-Costs/Excavation/Remove_Soil_Hand_Hard.htm
King Fahd University. (2017). Pricing Excavation & Backfill. King Fahd University of Petroleum and Minerals, Saudi Arabia.
15 Nisan 2018 tarihinde alıntı yapılan yer;
http://faculty.kfupm.edu.sa/CEM/alkhalil/PDF_CEM_511/Pricing%20Sitework.pdf
David A. Moran. (2003). In Defense of the Corpus Delicti Rule. Detroit: Wayne State University Law School, Detroit, Michigan. Ohio State Law Journal. Vol. 64 no. 3 (2003). 817-854
Halaçoğlu, Yusuf. (2015). Sürgünden Soykırıma Ermeni İddiaları. İstanbul: Babıali Kültür yayınları.
TASAM. (2011). Tarihi Gerçekler Işığında Ermeni İddiaları. İstanbul: Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi.
Atwood, Haleigh. (2018). AP finds evidence of mass graves, systematic killings in Myanmar.
AP, February 5, 2018. 15 Nisan 2018 tarihinde alıntı yapılan site;Masoviç, Amor. (24.12. 2015). Bosna Hersekteki Soykırım unutulmaz.
15 Nisan 2018 tarihinde alıntı yapılan site;
Yeni Şafak Gazetesi. (2018). PKK/PYD’nin şehit ettiği ÖSO’lulara ait toplu mezar bulundu. İstanbul: Yeni Şafak basımevi, 24 Mart 2018
15 Nisan 2018 tarihinde aşağıdaki siteden alınmıştır.
https://www.yenisafak.com/video-galeri/dunya/pkk-pydnin-sehit-ettigi-110-osolunun-gomuldugu-toplu-mezar-bulundu-2175809
Türkiye Gazetesi. (2001). Cezayir’de Fransızlar’a ait bir toplu mezar daha. İstanbul: Türkiye Gazetesi Basımevi.
15 Nisan 2018 tarihinde aşağıdaki siteden alınmıştır.
http://m.turkiyegazetesi.com.tr/Genel/a106895.aspx
Atun, Ata. (2016). Armenian Population in Eastern Anatolia between Years 1878-1915.
http://jml2012.indexcopernicus.com/abstract.php?icid=1048495&id_lang=3
Atun, Ata. (2013). ARMENIAN POPULATION IN EASTERN ANATOLIA AROUND 1915: A BRIEF HISTORY OF ARMENIAN HOAXES. Asian Journal Social Sciences & Humanities
http://jml2012.indexcopernicus.com/abstract.php?icid=1056159&id_lang=3
Atun, Ata. (2013). ARMENIAN POPULATION IN EASTERN ANATOLIA AROUND 1915.Academic Research International
http://jml2012.indexcopernicus.com/abstract.php?icid=1058355&id_lang=3
Hovanissian, Richard. (1963). Armenia On The Road To Independence, Los Angeles, s.9
Pastermadjian, Hrant. (1949). Histoire de l’Armenie, Paris, 1949, 2.nd Ed. Douredjián, 1987, s.374
Aya, Şükrü Server. (2013) Review of Near East Relief Report 31 Dec 1921, US Senate, 67th Congress 2nd Edition, Document No. 192, Washington, Government printing Office, 1922
http://armenians-1915.blogspot.com/2008/02/2335-free-e-book-near-east-relief.html