Aylardır hem masraflarını karşılayamadıklarına hem de halkın ilaca erişemediğine dikkat çeken eczacılar eylem kararı aldı: 'Ülke merdiven altı ürün cenneti oldu. Halk sağlığı kimsenin umurunda değil. Meslektaşlarımızın çoğunluğu artık bir değil, iki kredi kullanarak ayakta kalmaya çalışıyor. Yaşatmak için yaşaması gereken eczanelerimiz bugün can çekişiyor.'
8 Temmuz’da yayımlanan ilaç fiyat kararnamesinin yetersiz olduğunu ve uzun zamandır eczanelerin ve halkın ilaç ve maliyetler konusunda yaşadığı sıkıntıları çözmediğini söyleyen Türkiye Eczacılar Birliği ve Eczacılar Odası, ülke genelinde iş bırakmaya hazırlanıyor.
Eczacılar, uzun zamandır, artan enflasyon ve döviz kurları nedeniyle hem masraflarını karşılayamadıklarına hem de halkın ilaca erişimde sıkıntı yaşadığına dikkat çekiyordu.
Türkiye Eczacılar Birliği, 6 Haziran’da yaptığı açıklamasında ülke çapında 28 bin 700 eczanenin yarısının kapanma noktasına geldiğini söylemiş, ilaç fiyat kararnamesinin yeniden ele alınması ve günün koşullarına uygun ve gerçekçi düzenlemelerin yapılmasını talep etmişti.
8 Temmuz’daki düzenleme ile beşeri tıbbi ürünlerin fiyatlandırılmasını belirleyen lira cinsinden bir euro değeri, yüzde 25 artırılmış, ilaçların depocuya satış fiyatının 100 TL’ye kadar olan kısmı için eczacı kârı yüzde 25’ten yüzde 28’e çıkarılmıştı.
Düzenlemenin yetersizliğini vurgulayan eczacılar, fiyatların ve sistemin, eczacı ve halkın yararına uyugun şekilde güncellenmesini istiyor.
Yaşatmak için yaşaması gereken eczanelerimiz can çekişiyor
Son düzenlemenin ardından İstanbul Eczacılar Odası Başkanı Ecz. Pınar Özcan, 25 Temmuz’da yazdığı ‘Çığ altında kalmak ya da harekete geçmek’ başlıklı yazısında şunları söylemişti:
“Dünyamız, ülkemiz ve mesleğimizin kronikleşen sorunlarının gölgesini üzerimizde çok daha fazla hissettiğimiz günleri yaşıyoruz. Ülkemizde yaşanan ekonomik krizin etkilerini bizler de mesleğimiz özelinde çok derinden yaşıyoruz. Sağlıkta dönüşüm, sağlıkta çöküş noktasına geldi.
Aylardır ilaç yok. Ama yok demek yasak. Aylardır hastalarımıza ilaç bulamıyoruz:
- İlaç bulsak kamu kurum iskontosu eksik, külliyen zarar.
- Ayakta kalmamıza destek olan mal fazlaları bitti.
- Her ilaç fiyat artışı, her zam, eczacının kâbusu haline geldi.
- Öyle bir kısırdöngüye girdik ki; artık boğuluyoruz.
- Enflasyon ezdi geçti. Asgari ücret arttı, masraflar katlandı.
Ülke merdiven altı ürün cenneti oldu. Otorite ise seyrediyor. Halk sağlığı kimsenin umurunda değil…
Meslektaşlarımızın çoğunluğu artık bir değil, iki kredi kullanarak ayakta kalmaya çalışıyor. Yaşatmak için yaşaması gereken eczanelerimiz bugün can çekişiyor.
Matematik net; bu hesaplarla, bu “kârsızlıkla” yaşamamız mümkün değil. Bitmeyen bir döngü içinde hastalara hizmet vermeye çalışıyoruz. Sistemin bütün yükünü biz eczacılar sırtlanmış durumdayız.
Yaşayabilmek için eylem kararı aldık
Cumhuriyet’ten Dilan Ayırkan’a konuşan Özcan, bu talepleri yerine getirilmezse ayakta kalamayacaklarını ve bu yüzden eylem kararı aldıklarını açıkladı:
“Eczacıların kârını belirleyen TL baremi 13 yıl öncesine ait. 13 yıl önceki 10 TL, bugünkü 10 TL değil. Bizim kârımız her güncellemede eriyor. Her zamla bu kârın düşmesi, bizi kredi çekmeye itti. Meslektaşlarımız mesleklerini bırakıyor. İki eczaneden biri kapatma tehlikesi ile karşı karşıya. Güncelleme, enflasyon oranında yapılmadığı için bizi tatmin etmedi. Yaşayabilmek için bu eylem kararını almak durumunda kaldık.”
Eylem takvimini ilerleyen günlerde açıklayacak olan eczacılar, nöbetçi eczane sayısını arttırarak eczane hizmetlerini aksatmayacak.
İlaç firmalarının istediği zammı alamadığı için piyasaya ilaç sürmemeyi tercih ettiğini belirten Özcan özellikle hormon ilaçları, antidepresanlar, tansiyon, kanser ve diyabet ilaçlarını bulmakta zorluk çektiklerini de vurguladı:
“İlaç kuru şu an 7-8 Avro olarak hesaplanıyor. Ancak gerçek ve yaşadığımız kur 17-18 bandını geçti. İlaç şirketleri maliyetlerini karşılayamadığı için devlet ile karşı karşıya geliyor. Ülkemizin ilaç fiyat politikası nedeniyle yeni üretilen ilaç bileşenlerinin de çok büyük bir bölümü Türkiye’ye girmiyor. Çünkü firmalar istedikleri ödemeyi alamıyor. Avrupa’da sattığı 100 Avroluk ürünü ‘Türkiye’de 10 avroya satacaksın’ dayatması bir firmanın talebini karşılamaz. O nedenle hastalıklarla ilgili çıkan yeni bileşenleri, ülkemizde göremiyoruz. Bunların sayısı giderek artıyor.”
Yeşil Gazete