Yıllar öncesiydi,
Bir gün arkadaşımla eve gelmiştim,
Rahmetli babam ;
“Oğlum, hırlı mı hırsız mı alıp alıp geliyorsun” dedi.
Doğrusu o zaman bu sözden pek bir şey anlamamıştım.
Evde kız kardeşlerim var diye babam bir kızgınlık göstermiş diye düşündüm.
Acaba ben “Hayırsız” bir evlat mıydım.
Ya da “Hayırlı” bir evlat nasıl olmalıydı.
Eskilerin kullandığı bir başka söz daha vardı aklımda kalan.
“Hayırlı evladın var malı neylersin. Hayırsız evladın var malı neylersin.”
İş gelip evladın hayırlı olup olmamasına dayanıyor.
Hz. Ömer ( RA) bir sözünde şöyle der ;
“Bir çocuğun en büyük düşmanı, kendisine Allah’ı anlatmayan, onu tanıtmayan, sürekli bu dünyada yaşayacakmış gibi yetiştiren anne ve babasıdır “
Halbuki başta babam olmak üzere annemle birlikte bize ilk öğrettikleri “Allah” olmuştur.
Hakka riayet etmek olmuştur.
Babam görevini yerine getirdiyse o zaman benim nasıl bir kusurum vardı?
Resulullah (SAV ) bir hadisi şerifinde şöyle buyurur :
"Allah katına ulaşması engellenmeyen dört dua vardır. Onlardan biri, babanın evlâdı hakkındaki duasıdır..”
Ben yine biliyorum ki rahmetli babam beş vakit namazın ardından evlatlarını hiç ayırmadan dua ederdi. Bizlerin “Salih Kulların Zümresine katılmamızı” isterdi.
Yine ilim kitaplarından geçme kafamın köşesinde yazılı duran bir söz daha vardı.
“Kişinin öldükten sonra geride bıraktığı şeylerin en hayırlısı, kendisine dua eden bir salih evlad, sevabı kendisine ulaşan sadaka-i cariye, kendisinden sonra halkın amel ettiği ilimdir “
Babamın ardından her zaman dua edip hayır ile yad etmişimdir.
Babamın istediği gibi yetişmiş ve görevini yapan bir kul olmuştum.
Öyleyse başka bir kusurum olmalıydı.
Hayırlı bir evlat nasıl olmalıydı?
Düştüm bu sözün peşine.
Halk deyişi olmuş bir sözdü bu.
“Hırlı mı Hırsız mı”
Belki babam bile ne anlama geldiğini bilmiyordu.
Daha sonra bu söz veya benzeri sık sık karşıma çıkmaya başladı.
Düşündüm taşındım en sonunda kararı mı verdim.
Hayırlı bir evlat “Hırlı” ve “Hırsız” olmalıydı.
Bu şekilde evladı olan insanların çooook rahat ettiğine inandım artık.
Yazıyı okuyup da buraya gelen insanların;
“Yazar çıldırdı” ya da “Adam ne dediğini bilmiyor” gibi düşünenlerin olduğunu da tahmin ediyorum. Ama kararımdan da dönecek değilim.
Bağıra bağıra söylüyorum.
“İyi bir evlat Hırlı ve Hırsız olmalı”
Shapespeare şöyle der :
“Nankör bir evlada sahip olmak yılan dişinden daha fazla acı verir”
Hırlı ve Hırsız evlatların acı verdiğini düşünmüyorum.
Neden mi?
Pek çoğumuzun dikkat etmeden geçtiği sözler duyarız bazen.
Bir grup “Hır” çıkardı.
Sen fazla “Hır” lıyorsun.
Bir köpek “Hır”ladı işte.
Ben de tuttum lügatleri karıştırdım.
Karşıma ilginç ifadeler çıktı.
Hır : yeğin tartışma, kavga, dalaş, kargaşa
Hırlı : 1- güvenilir, dürüst, doğru, iyi, uslu (kimse). 2- işe yarar, yararlı, hayırlı, uğurlu (şey).
Nasıl hak verdiniz mi?
Hayırlı bir evlat Hırlı ve Hırsız olmalı..
Yine Kur’andan bilelim ki ;
“İyi bilin ki, mallarınız ve evlatlarınız sizin için ancak birer imtihan sebebidir” ( Enfal suresi ayet 28 )
Bunun bilincine varalım lütfen.