Cumhuriyet Halk Partisi üyesi olmak dünya üzerinde sahip olunabilecek en yüce makamdır. Nedenine gelince; Cumhuriyet Halk Partisi, 7 düvele karşı verilmiş bir kurtuluş savaşını ve savaş sonrasında da ülke ekonomisini örgütlemiş bir partidir. Bu parti üyeliği de böylece yüksek bir önem kazanmıştır. Diyeceksiniz ki; bu gün şartlar o dönemdeki gibi değil, dolayısıyla Cumhuriyet Halk Partisi üyeliği önemini kaybetmiştir.
Hayır!.. Cumhuriyet Halk Partisi kurucu iradeyi temsil eder, bunu artık hiçbir kişi, kurum ve olay değiştiremez. Hala Cumhuriyet Halk Partisi üyeliği dünya üzerinde sahip olunabilecek en yüce makamdır.
İlk olmayı işaret eder ki ilk olmak; İzmir ‘in Yunan işgali sırasında Hasan Tahsin‘in düşmana doğrultmuş olduğu ilk tabanca, o tabancadan çıkan ilk kurşun, o tetiğe basan ilk parmak, ilk el, ilk kol, ilk adam olmaktır.
Beni benimle bırakın, ben böyle düşünüyorum. Benim gibi düşünenlerin başımın üstünde yeri vardır, ha benim gibi düşünmeyenler mi? Onlarla ilgili de herhangi bir sıkıntı yok… Gün gelir onlarda benim gibi düşünürler. Ama iş işten geçer, geçsin, hiç önemli değil. Hayat tekerrürden ibarettir derler, döner dolaşır insanoğlu aynı yere gelir yine…
Cumhuriyet Halk Partisi bu topraklarda değişimi, gelişimi, çağdaşlaşmayı temsil eder. Her zaman bunun mücadelesini vermiştir, bu konuda diretmiş ve direnmiştir de aynı zamanda.
Çağdaş olmaya işaret eder ki; çağdaş olmak, yine İzmir ‘de gericilere karşı direnen, vazgeçmeyen, bu uğurda can veren Kubilay'ın ortaya koyduğu Mustafa Kemal’in devrimlerine sahip çıkma iradesidir. Kubilay'ın gösterdiği iradeyi koruyan, kollayan da Mustafa Kemal olmuştur.
Cumhuriyet Halk Partisi bu topraklarda ilelebet var olmayı ilke edinmiştir. Bu ilkeli tutumu ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin, Türk Milletinin sonsuza kadar yaşayacağının da garantisidir.
Bu garanti Anadolu kadını tarafından cephelere taşınan mermilerin üzerine onların terleri, kanları ve yolculuklarında kaybetmiş oldukları anaları, babaları, evlatları ile birlikte yazılmıştır.
Cumhuriyetin savundukları nelerdi?
Tam bağımsızlık…
Bireysel hak ve özgürlükler…
Barış, kardeşlik, eşitlik…
Ekonomik özgürlük, refah ve refahın insanca paylaşımı…
Çağdaşlaşma…
İnanç özgürlüğü…
Peki… Emperyalizm tam bağımsızlığı kabul eder mi? Asla ve kat’a kabul etmez…
Kişisel hak ve özgürlükleri kabul eder mi? Asla ve kat’a kabul etmez…
Barış, kardeşlik ve eşitliği kabul eder mi? Asla ve kat’a kabul etmez…
Ekonomik özgürlük, refah ve refahın insanca paylaşımını kabul eder mi? Asla ve kat’a kabul etmez…
Çağdaşlaşmayı kabul eder mi? Eder ama sadece ve sadece kendine…
İnanç özgürlüğünü kabul eder mi? Evet eder ama yine sadece ve sadece kendine…
Şimdi ülkemizi yöneten zevata bir seslenme gereği duyuyorum. Nasıl hitap edeceğimi bilemiyorum, çünkü bugüne kadar kullanmış oldukları ayrıştırıcı çatal dilleri yüzünden onların benim kardeşim mi, düşmanım mı olduklarını gerçekten anlayabilmiş değilim. İnsan olmadıktan sonra siyaseti çok iyi bilmek kimseyi ihya etmiyor. Örnekleri var tarihte; Napolyon, Hitler, Mussolini, Churchill vs. vs.
Yine de kültürüm terbiyem başka türlü bir hitaba izin vermiyor ki, sesleniyorum;
Ne yapıyorsunuz kardeşim..! Ne yapıyorsunuz?
Yeter ya canımızı burnumuza getirdiniz, yeter…
Kurmaya çalıştığınız sistem Cumhuriyet'in alternatifi olamaz, bu sevdanızdan vazgeçin…
Bakın, dikkat edin…
Karşınızda 95 yıldır vazgeçmemiş ve daha 95 yıllar boyunca vazgeçmeyecek bir Cumhuriyet Halk Partisi var…
Geri adım atan namerttir…
“Bayram değil seyran değil eniştem beni niye öptü” dediniz gibi geldi.
Hayat devam ediyor...
Bize savaşmayı değil ölmeyi emreden, hedefimizi gösteren irade ve karakter karşısında yok olup gideceksiniz, bunu bilin istedim.
Çok uzatmaya da gerek yok.
Mesele bu kadar basit…
Eline beynine sağlık