Temel İtalya’da trafik polisidir.
Bisikleti ile yol trafiğini ihlal eden bir papazı durdurur.
- Papaz bisikleti durdurur misun, sana ceza yazacağum,
- Ceza mı ? Sayın memur bana ceza yazamazsın,
- Haçan niçin yazamayrum ki,
Papaz gülerek cevap verir.
- Benim sağ kolumda İsa, sol kulamda ise Meryem var,
Temel heyecanlı bir şekilde bağırır.
- Uy da, sana ceza yazayrum. Bisiklete üç kişi bineysunuz..
İnsan yaptığı işin bilincinde olacak. Bir sorumluluk duygusu taşıyacak. Ne kadar sorumlu olduğunu bilecek. Sorumluluğuyla ilgili olarak asla eğilme, bükülme ve taviz verme yoluna gitmeyecek.
İbnü Ömer (RA)’dan rivayet edilen bir hadisi şerifte Peygamber Efendimiz (SAV)
“Hepiniz çobansınız ve hepiniz sürünüzden mesulsünüz. İmanı çobandır ve sürüsünden mesuldür. Kadın, kocasının evinde çobandır, o da sürüsünden mesuldür. Hizmetçi, efendisinin malından sorumludur ve sürüsünden mesuldür. “ buyurmuştur.
Çoban, korunması için emanet bırakılan güvenilir muhafızdır.
Milletin sahipleri de elbette ki devletin çobanlığıdır. Devleti idare edenler de bu milletten mesul ve sorumludurlar. Amere El-Kindi (RA) dan rivayet edilen bir hadiste “Bir işe memur tayin ettiğimiz kimse, bizden bir iğne veya ondan daha küçük bir şeyi gizlemiş olsa, bu bir hıyanettir. Kıyamet günü onu getirecektir” buyurulmuştur. Devleti idare edenlerin milletin malına el uzatmaları affedilir bir hadise olmaktan çıkmaktadır. Bu nedenle halk arasında “tüyü bitmedik yetimin hakkı” ifadesi çağdan çağa nakledilerek gelmiştir.
Erkeğin çobanlığı, işlerin idaresi, hakların yerine getirilmesi, rızık ve iaşenin temini, çocukların kontrol ve ihtiyaçlarının giderilmesi, iskan etme, okutma vs. ihtiyaçlardır.
Kadının çobanlığı, çocukların yetişmesinde gereken edep ve terbiyeyi göstermek, tasarrufa riayet etmek. Bugün ekmeğin çöplere atılması, gereken muhafazayı göstermemesinden kaynaklanmaktadır. Eğer çocukta diş çürümesi baş göstermişse annenin diş fırçalamasını çocuğuna göstermemesinden kaynaklanmaktadır. Irza ve namusa bir halel gelmesi, kadının gereken itina ve özeni göstermeyerek, iffet ve edep kuralları içerisinde hareket etmeyerek gölge düşürmesinin bir neticesi olarak ortaya çıkacaktır.
Evlat, babasının şeref ve haysiyetinin korunmasından mesul ve sorumludur. Hayat ve tecrübe noktasında evlat tabi ki babanın gösterdiği performansı yakalamada gecikebilir. Hatta bazen yüzünü çevirerek ilgi ve alakayı da kesebilmektedir. Bu noktada G.D.Annuzio “Bir baba yüz evlada bakar da yüz evlat, bir babaya bakamaz.“ diyor. Ne kadar haklı olduğunu çevremizdeki umudunu yitirmiş ve bakım evlerine düşmüş insanların yüzlerinden okunduğunu umutsuz hallerinden görmekteyiz.
Memurluğun da kendine göre hak ve sorumlulukları vardır elbette.
ı- Sorumluluk sahibi olan memurlukta kul hakkına riayet etmek ve adaletli olmak gibi manen mesuliyeti ağır yük yüklenmektedir.
ıı- Liyakatsizliğin iş başına getirilmesi gibi bir sıkıntıyı doğurmaktadır.
ııı- Aşırı kadro şişkinliği, üretimin azalması, devlet imkanlarının bu alana kayarak yatırımların ihlaline sebebiyet vererek tüketici bir kesimin oluşmasına neden olabilmektedir.
Memurluğun hakkı verilmelidir.
Hakkını vermeyenleri ahirette rüsvaylık ve pişmanlık beklemektedir. Bu hususta Peygamber Efendimiz (SAV)den kendisini memurluğa tayin etmesini isteyen Ebu Zerr (RA)’a Resulullah şöyle demiştir : “Ey Ebu Zerr, sen zayıfsın, memurluk ise bir emanettir. (hakkını vermediği takdirde) kıyamet günü rüsvaylık ve pişmanlıktır. Ancak kim onu hak ederek alır ve onun sebebiyle üzerine düşen vazifeleri eksiksiz eda ederse o hariçtir” buyurdu.
Burada görev istenmez verilir prensibi ortaya çıkmakta ve liyakat sahiplerinin değerlendirilmesi gerektiği zuhur etmektedir. En önemlisi de insanların sorumluluk duygusunu taşımalarıdır. J.B.Moliere “Yalnız yaptıklarımızdan değil, yapmadıklarımızdan da sorumluyuz.” Diyor.
Bir imtihan dünyası sorumluyuz ey gardaş
Taşıdığımız candan bize verilen maldan
Belki de bir şeyler der dağdan yuvarlanan taş
İzinsiz alma sakın bahçene sarkan daldan. (Dermanî)