Mertek
Ağlarım kendimce arada biraz
Yaş döker dokunur ıslanırım az
Gülün az buyurdu çok ağla vaaz
Üstümde ibreti mezar ve mertek
Nihayet epeyce tefekkür gerek
Rüya
Bu gün var olanlar paralananlar
Mertekler binince varlığı anlar
Ölümsüzlük nerde hangi alemde
Mizân, kazananlar ve aldananlar
Kaybeder
Ahlakı kaybeden ar'ı kaybeder
Sevgiyi kaybeden yâr'ı kaybeder
Nifak fısk fücur yalan kin zulmet
Gayya deresinde var'ı kaybeder
Şişek
Eşekten adam olmaz
Adamlar eşek olur
Bir de davarlar var ki
Süt vermez şişek olur
Yazmam
Anamın gözyaşı bendeki yara
Tapınan körlere kızmam artık ben
Muhabbet pazarda ahlak beşpara
Tepinen körlere yazmam artık ben
Cuma
Vuslat secde aşk şölen
Cuma bir tatlı hüzün
Takvimine gölgelen
Nurla öpüşsün yüzün
Gelmesin
Dost nerede akraba kim sen nesin
Sus micingirt seyredenler gülmesin
Alın gidin birkaç şâir sessizce
Düzenbazlar mezarıma gelmesin
Allah'ım
Şuur dağlarının atları doru
Ahlâk ve âşk gerek kirsiz dupduru
Neden dağınıklık kahreden soru
Allah'ım ümmeti toparla koru
Tebessümler
Cumanın bahçesinde muhabbete dem verip
İnşirâh soluklattı mesâiye beş kala
Ne desem ben bilmem ki tevazuuyla yön verip
Tebessümler yeşertti Ağabey Fikri Pala
O Gün
Heybende alın terim
Ve tükenmişliklerim
Hasat harman ve mahşer
Gün o gün Allah Kerim
Dava
Yalan şöhret ihtiras
Dava deyip ağladı
Hicvedip yaza yaza
Kalem kabuk bağladı
Hiç ve Hâl
Hiçi vaaz eder başka söyler hâl
Adam cennet ister dünyaya meyyâl
Hiç ölmeyecekmiş gibi yiyen kim
Hiçbir şey değildir bizim diyen kim
Vesselam
Üç beş mısra neşe elem
Şuurla ağaran kelâm
Feryattaki muammayı
Teselli bilin vesselam
Feraset
Yalanı süsleyelim, artıralım yalanı
Yalanlar satıyoruz bayraklaşıyor haset
Kamyon kamyon müşteri çoktur pek çok alanı
Hakikat merhalesi neredesin feraset
Buğz
Hakikate hile olmaz
Maddeci de çile olmaz
Haksızlığın karşısında
Buğz bilene bela olmaz
O Gün
Karlarla yıkayıp yaslayın dağa
Köyün yamacına az olsun eğim
Öfkelerim dökülmesin toprağa
Deyyuslardan uzak merhaledeyim
Unutmayalım
Dostluk sulayalım yâr’in bağında
Sevgi büyütelim salıncağında
Husumet kin nedir edep yayalım
Toprağın altını unutmayalım
Öküz
Mermerden mezarı büyük yaptıran
Mermerin göğsüne öküz resmi çiz
Ölümün dehşetli vaktidir o ân
İkinize dön bak öküz hanginiz
Sükût
Sükûta ihânet verdiğin hasar
Kulaktan ziyade ruhu eşiyor
Zağarlanıyorsun insan bi susar
Hodgam barbarlıklar makulleşiyor
Selâm Olsun
Kalbin kadar yaran olur
Sabrın yoksa virân olur
Varmadan da varan olur
Varanlara selam olsun
Tükürün
Şirk kültürü makulleşti şu nette
Ruhtan kopmuş kof aydınlar siz ürün
Küfür saymam tükürmeyi elbette
Âkif dedem ne demişti; tükürün
Kim
Hava bozuk bulutladık niyazı
Dörtlük değil bir iç çekiş bu yazı
Harman nerde hasat kimin ne desek
Kim sıçrattı hakikatsız marazı
Diyemem
Tevbekâra cehennem
Hodgama er diyemem
Ve kutsanan putlara
Ehven-i şer diyemem
Hakikat
Yekpare yalanlar tarihe sinmez
Bir sabah boşalır inkârın hurcu
Göğü saran riyâ zembille inmez
Hakikat gerçeğin boynun borcu
İstila
Fücur kulübesi kasırlarımız
Vicdan kalınlığı nasırlarımız
Kahpe medeniyet ve istilası
Su-i zan tüfekli nesirlerimiz
Ego
Ahlâkî ünsiyet
Kalbin ehline düşür
Secdeli enâniyet
İblisliğe dönüşür.
Tek Perde
Hayat ciddi bir nefes
Oyun zorlu tek perde
Burçla oynaşır herkes
Akrep bekler siperde
Ahval
Kimileri vardır arıya kovan
Kimileri baldır sefer tasında
Kimileri boşa dönen yelkovan
Kimileri şeytan İns deltasında
Sapan
Şuur emperyala sapan sürüyor
Köpek anırıyor eşek ürüyor
Köpekler anırıp eşek ürer mi
Bu tür ahmak sözler beni yoruyor
Rütbe
Kulluk mertebesi rütbenin hürü
Sırat-ı müstakim kalbin huzuru
Bütün mesele de fıtrat edeptir
Sünnet-i Seniyye gözümün nuru
Kadın
Köpüren tebessüm içimde bâde
Ötenin şevkiyle ruhumu sarar
Eşsiz hazinedir lakin dünyada
Vuslatı bilmeyen eş neye yarar
Trajedi
Kadim dost teselli veya akbaba
Kalbi serinletir kimi akraba
Kimiler mebius tedavisi yok
Kini pek zehirli benzer akrebe
Kar
Kar yağar uzaktan deseler Kars’a
Kavrulur içimde yanar ne varsa
Keyfiyet yoruyor bakışlarımı
Kalbi teşebbüsler şahittir Bursa
Gökgürültüsü
Kalbim çiy tanesi ateşe esin
Dilim susa yorgan sabır örtüsü
Niçin gelmiyorsun nerelerdesin
Güzel ölümlere gökgürültüsü
Rıfk
Kalbin parıltısı şuur türküsü
Ölümsüz zarafet yüreğin süsü
Kabalıktan uzak rıfk medeniyet
Tahammüle deniz sabra gökyüzü
Maalesef
Ruhu boğup mideleri besleyip
Fâiz sağıp kovalara az dedik
İsrafları ikramlarla süsleyip
Hayratları hanemize yaz dedik
Aklet
Şu karşı mezarlık şehit şüheda
Çınarlar heybetli selviler diktir
Âlem-i berzah hem yükselen sada
Yokluğu yok eyle hiçlik biriktir
İnsaniyet
Madem iki yol var hayır ya da şer
Riya bulaştırma tertemiz dine
Mizanlar kurulup gelmeden mahşer
İnsaniyet ek samimiyetine
Muteber
İnsin alçakları şeytana yaver
Asker kaçakları askeri över
Üslup pek mustarip edip talihsiz
Budur panorama kimler muteber
Gelmesin
Ben hep menziline akan bir nehir
İhtiyar mevsimler hicran vakitler
Hamitlere taşır beni bu şehir
Ardımdan gelmesin riyakâr itler
Ahlak
İman binasının direği ahlak
Sırat-ı müstakim gereği ahlak
Ahlaksız her dava şeytana parya
Yunus Şeyh Şamil’in sarığı ahlak
Oyun
Ciddi bir imtihan tek perde oyun
Tek perde diyorum akledin duyun
Hakiki saâdet ya sonsuz azap
Ya cennet cehennem "İkra" okuyun
Dava
İstikâmettir dâvâ
Ne şöhrettir ne hevâ
Erdem tadili erkân
Hidâyet yok bedava
Kabir
Gerçek hayat kula kabirden gelir
Kabrin güzelliği sabırdan gelir
Kabri unutanın yaşayış tarzı
Yâr’a lâubâli, kibirden gelir
Allah’ım
Şuursuz şâirden yönsüz âlimden
Yalancı vâizden dinsiz ilimden
Hakikatı haykırmayan kelâmdan
Mehmet’i Mehmet’ten koru Allah’ım
Külliyen
Korklar yılan söyler
Hodgamlar nalan söyler
Gün gelir şeytanlaşır
Külliyen yalan söyler
Ben
Çoban desen olamadık
Koyun güden kavallı
"Ben" nedir ki nefse tutsak
Gayesi zevk zavallı
Münafıklar
Hâysiyet şuur sahte
Emperyalist tanıklar
Lâubâlidir âhde
Secdeli münafıklar
Mizân
Sisi yüzlü alimler
Duyun ulân zalimler
Mahşer dehşet mezâr dar
Vallâhi âhiret var
Sıdk
Sadâkat mahvoldu çarpık halesi
Söz irkiliyor en merhalesi
Ebediyet düşün yakında her ân
Ölümsüz ayrılık sevinç duygusu
Akıl
Hakikati akledip
Varmak içindir beyin
Başkasına terk edip
İzzeti kaybetmeyin
Mahrem
Yüreğine ahlâkı
Hâline edeb giydir
Mahreminle meşgul ol
Mahremiyet herşeydir
Hakikat
Bir lodos esince geçer karakış
Sabreyle şükreyle tevekkül eyle
Dünya kime kaldı kiminle gardaş
Dile hakkı söylet yahut lâl eyle
Uyan
Hodgam sloganlar yeter mi gardaş
İkra’yı bilenler yatar mı gardaş
Uyan rüyadasın akletmek bu mu
İnsan sonsuzluğu satar mı gardaş
Takva
Hucurât tevâzu, dile edeb sür
Sinsi alçaklıktır ene tekebbür
Buyurdu üstünlük üstlük takvada
Eşrefi mahlûkat lütfetti şükür
Hırs
Varlığa düşkünlük düpedüz putun
Vallahi ölüm var siz hakkı tutun
Peşin hükümlerden şeytanlık türer
Hakikat söyleyin hırsı uyutun
Olmalı
Kimi kırık bir gönül
Kiminin dünya malı
İnsanın çürümeyen
Bir âmeli olmalı
Merhâle
Paylaşmak merhâle şuur ahlaktır
Fedakârlık yapar, yaptım demezsin
Duyarsız toplumda şahsiyet yoktur
Haysiyet erdemi var edemezsin
Münafık
“Söz”den cayar ulân söyler münafık
Konuşunca “yalan” söyler münafık
“Emânet”e hıyânettir kavgası
Üç alâmet bilen söyler münafık
Ahlâk
Ahlâk şecaattir, ahlâk de sığın
Ahlâk ölçüsünde İslamsızlığın.
Ahlâk sadakattir, vefadır âhde
Ahlâk yoksa boştur imân sandığın
İsraf
Bereketin sarığıdır iktisat
Şükretmenin direğidir iktisat
Ehl-i takvâ israf ehli olamaz
Hem imanın gereğidir iktisat
Kaçınız
Ahlâk ruhu meşrebin
Ötesini geçiniz
Ahlâk yoksa yoktur din
Uzaklaşıp kaçınız
Tefekkür-i Mevt
Gelir cenazeler hep aynı yerde
Makam rütbe mansıp denk olur “er”de
Cürümler dökülür açılır perde
“Tefekkür-i mevt” mevt, bilmem ne yazsam
Mısralar içine mezar mı kazsam
Mizân
Oyun yolcu gölge mezar ve beşik
Mezardan sonrası mahşere eşik
Mahşeri dert etmez anıran eşek
Birkaç satır yazı soğuk iki taş
İnsan ölmek gerek insan arkadaş
Sonsuzluk Telâşı
Tam ölümün yaşında ben
Sonsuzluk telaşında ben
Ötesini umursamam
"Ömer haktır" peşinde ben
Allah'ım
Sana yakarışım sanadır âhım
Karanlığı aydınlatan Allah'ım
İnşirâh ver, sen sahibim sensin yâr
Sen vermezsen hâşâ başka kimim var
Münafık
Devrin düzenbazları ahret bilmez v’az eder
Atar tutar savurur büyük büyük söz eder
Ar namustan dem vurup; yârini dansöz eder
Yazacağım susarsam yazan eller kurusun
Hakikati horlayıp münafığı hazzeder
Hakikat
Ciddiyetle ve de şartsız
Hakikatin temeliyiz
Haksız baba olsa bile
İncitmeden demeliyiz
Vahdet
Ayrılıklar dört hecedir aşasın
Ne fark eder ağa çoban paşasın
Tüm renklerle tek bayrakta kucaklaş
“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın”
Hakikat
Hasbi düşün hâle dayan bir ömür
Hakkı haykır duysun duyan bir ömür
Haysiyet ne buğz ne demek vecd nedir
Hakla yatıp âşkla uyan bir ömür
Unutma
Helâllik bilmezsen eylersin aman
Musalla taşına geldiğin zaman
Bütün debdebeler mahşerin olur
Ocağın dağılır savrulur harman
Suizan
İmân ve küfürün farkına varın
Müridi olmayın çalan çanların
Nifâk canavarı âh be kardeşim
Olma müstevlisi suizanların
Yok
Yalancının sıratı yok
Zevâl mutlak saati yok
Şöhret alır şirret satar
Secdesi var fıtratı yok
Mahşer Var
Din ahlaktır âhlak dertlenmek gerek
Riyâkar secdeler boşuna kürek
Akletmez beyinler ot dolu merek
Yürekler şefkatsiz, yürek mi yürek
İyilik kötülük hayır ve de şer
Vallâhi ölüm var, mahşer var mahşer
Bolşevik
Sokakta tefeci camide vâiz
Zekâtlar repoda fitreler fâiz
Alın teri yalan lafız bolşevik
Din imân nerede, sâhi biz neyiz
Ne Oldu
Sâmimi kardeşlik hazinedir bil
Muhafazası âşk, ‘İnsan-ı Kâmil’
"Müminler kardeştir" âh be Hucurât
Neden hep Ebrehe emre mukabil
Mizan
Din iman para oldu
Ne kaldı bir tek mizan
Yüzümüz kara oldu
Yalan riyâ sûizan
Demans
Her şeyi unuttuk ceplerden gayri
Savruluyoruz hep, seyreyle seyri
Demans'tan da dehşet hastalığımız
Şuursuzluk bastı köy bucak şehri
Gayri
Sabır kulun Hira’sıysa
Oruç sabrın yarısıysa
Herkes kardeş kıble birse
Seni uzak eyleyen ne
Ramazan
Vaktin eşiğinde âşktır yaşanan
Kutsi sonsuzluktur kalbe boşanan
Sofrasında büyük resmi düşünen
İftar sofrasına müjdeler olsun
Mütekkebir
Büyüklük kimedir haddini aşma
Üslup bilmez kulelerde dolaşma
Gösterişi sevmez ahiret yurdu
Sen seni terkedip ateşe koşma
Çağrı
Sonsuzluk tasası bendeki ağrı
Rahmete açılmış bu ayın bağrı
Renk soy ayırmadan sarar herkesi
Bilal’in sadası ve büyük çağrı
Ramazan
Bu ay özel gözetene hürmet var
Bağışlanma kalpte yanma rahmet var
İbadetler itaatler ikrâmlar
Kurtuluş var bereket var hikmet var
Hakikat
Madem ki insansın er olacaksın
Öksüz sofralara ter olacaksın
Bir'e kulluk edip hür olacaksın
Büyük kavgalarda hakkı haykırıp
Salâ ertesinde var olacaksın
Ezgi
Türkü değil her ezgi toprak kokan söz lazım
Dere boylarında su sevdalara dökülen
Köklerinde mananın telindeki öz lazım
Tevhitle süslenerek gönderlere çekilen
Mühlet
Zincirlenmiş iblisler, ins şeytanlar ürüyor
Sağır kör ve dilsizler; vicdan nere yürüyor
Konforun uşakları, rahatın bekçileri
Buğz bilmez suskunluğu mühlet veren görüyor
O’na
Ne bir mertek kalır ne geriye han
Her bir şey geçici her bir şey yalan
Sen O’na sığın git yalnızca O’na
O’na âşkın göster O’na sevdalan
Edebiyat
Şunsuz ütopyalar çağıltısında
Şairler mangası sızar geceye
Bu mu edebiyat hadi be sende
Mısra şapırdatır üstsüz geceye
Tek
Her şey nasip işi rıza gayedir
İrşâd güzel ahlâk vefa hayâdır
Takva mükemmellik dosdoğru yaşam
Tek perdelik oyun tek hikâyedir
Dosdoğru
Hakikat müminin vicdan sesidir
Sekînet kelâmın ferâcesidir
Sabır "dosdoğru" şey sarsılmaz silah
Tevekkül imanın derecesidir
Emperyal
Düzen hodgam emperyal
Ne hâk bildik ne de âh
Kadı sağır vâiz lâl
Cennet tamam maşallah
Ne Kadar
Ahlâkî mevt dini dar
Muâmelât kini var
Ey nefsini beyenen
Hırs leğeni ne kadar
Dalkavuk
Körlükler sarmaş dolaş kulağından kör
Gövdeleri kemiksiz dilsiz ve nankör
Adam yüreği çerçöp fikirsiz beyan
Dalkavukluk sakallı şirk aratmayan
Nefs
Tutsun hırs celladı orucu tutsun
Taşı var riyânın her köşesinde
Kokuşmuş lügatla nefsi büyütsün
Gayya kuyruğunda şirk şişesinde
Mizân
Buğz pahalı gözde nem
Mizân gelecek bir gün
Allah bilir v’az etmem
Herkes ölecek bir gün
Kalemim
İsmim Ömer mâdem adalet payım
Besmeleyle başlar serde başlangıç
Haysiyet ve şiir ok ile yayım
Ruhum hep müsellâh ben hep serdengeç
Elveda
Buluştuk hasretle onbir ay koştuk
Minare minberle secdeyle hoştuk
Elveda nidası hasret kalbinde
İşte geldin geçtin bir ay görüştük
Allah'ım
Yâ rab nasip eyle tezden şehâdet
N'olur beni boş ahtlara bırakma
Kindarlardan gayri eyle imdat et
İfsat ehli bedbahtlara bırakma
Taşlıyorum
Egoizm dudağında ağızlık
Diyemem ki her eşeğe damızlık
Çüş diyorum hoşt damgası taşıyor
Taşlı yorum yobazlıksa yobazlık
Kemikli
Hür fikrin koşucusu samimiyetinde din
Vefakâr hakikatte dosttur Ertuğrul Muhsin
Kardeşlikte fıtrâtı, fıtrat ile el ele
Rüyaları Sivas'ta ruhu hep Çanakkale
Helâl
İster hamal ister vali
Dünya malı dünya malı
Helâl kıymettar ve mühim
Alın teri çok pahalı
Namaz
Tefekkür yakarış amandır namaz
Aşka bahşedilen zamandır namaz
İmtisal bereket yâr’la hasbıhâl
Kulluğa hicrettir imândır namaz
Düşünceler
Hakikat çeşnisi ruhumdaki yük
Istırap dokunur hüznümden büyük
Düşüm pek ihtiyar hayaller zakir
Yordu düşünceler yorgun yürüdük
Gıybet
Varla yok arasında kayıyor zemin
Bu günlere erdirdi rabbelalemin
Şu şöyleydi diyemem dile zulüm var
Ölü eti yiyemem mâdem ölüm var
T/uzak
Hüznü eksik etme gamdan uzak dur
Temeli ter kokmaz damdan uzak dur
Kıstasız gayesiz yürüyen adam
Şan şeref şöhretten namdan uzak dur
Cemil Meriç
İmânı kâmil hem kalemi hürdü
Dava diyenlerin birçoğu hariç
Fazilet nakşedip ahlak götürdü
Müteffekkir deha o Cemil Meriç
Kıstas
Önce ahlâk gerek sonra başarı
Ahlâk her mecliste çok hükmündedir
Ölçü ve hakikat beşerin varı
Kıstasız tüm varlar yok hükmündedir
En
Putların râb diye karşılandığı
Bir acayip çarpık günlere kaldık
Şöhrete boyandı irfân sandığı
Zilletten aşağı "en"lere kaldık
?
İmgeler imtisal imlalar yarım
Mısralar ürkütür vakti sayarım
Varlık yokluk hesap mizan kurallar
Bilmem ki ne zaman nokta koyarım
Kim Bilir
Eskimez mi sandın yaşadığın han
Mermer parıldatır ismini yazan
Kemikler çürüyüp gelmeden mizân
Koşup iki büklüm dur kendine gel
Ensende şu anda belki de ecel
Kuru Çiçekler
Selvi bakadurur süzer bulutlar
Gözyaşı dökmeyin bende zaten var
İbriği bırakıp geçin sağıma
Kuru çiçekler dikin toprağıma
Hakikat
Hak ve batıl açık duru ve nettir
Hakikatsız tarafkirlik cinnettir
Kime zakkum cehennemin yemeği
Hakikatin meyveleri cennettir
Ey Ahmak
Hükümranlık kimleri şad eyledi
Şan ve şöhret kimi abad eyledi
Hakikatin sadasıydı adl Ömer
Dost ağladı düşmanlar yâd eyledi
Arafattan
Arafattan geldik kavruk serinde
Adem dedemlerin tevbe yerinde
Kefenli milyonlar garip gönüller
Ağlaştık mahşerin âşk minderinde
Maalesef
Yalan makinası oldu ise dil
Alnında seccade olsa da sefil
İslam istikamet ahlaktır ahlâk
Ne desen anlamaz böğürür rezil
Nasip
Önce gayret gerek sonra tevekkül
Takdirine yaslan huzura çekil
Her şey tedbir madem peki sen nesin
“Kısmete razı ol rahat edesin”
Sessizce
Kabe yanağımdan öpüyorken tam
Cuma namazına hizâyım dedim
Utangaç yakarış körpe niyâzla
Sessizce bir dörtlük yazayım dedim
Ağustos Cuma- Kabe
Satamam
Kindar yüzler tuzağına düştüm tam
Dava büyük ruhum yorgun gün tamam
Susuyorum tevekkül ben ve sabır
Hakikattir adım benim, satamam
Affet
Dâvâ olmuş günah gaflet
Koşturanlar atlı gibi
Huzurum mevt yâ Rab Affet
Yaşıyorum mutlu gibi
Kalem
Madem ki yolcusun eyle hazırlık
Gücün barzununda kirletme yüzün
Beklenen mahşeri etme pazarlık
Kalemin hâk yazsın gece gündüzün
Eyledik
Mantık diyen sırtımızdan hançerler
Ölü toprağından azık eyledik
Kerâmet ehliymiş Mahmut Tuncerler
İns’in irfanına yazık eyledik
Kendime
Fıtratım adımda saklıdır hürüm
Hüznün lehçesinde sessiz yürürüm
Taştan kaldırımlar gibi ıssızım
Kendimi görürüm kendime körüm
Duyun
Oyun içinde oyun
İzâh gerekmez tek tek
Duyun deyyuslar duyun
Tüm putlar geberecek
O Gün
Kefen gelir tabut öper er derler
"Adalet-i mahza"ya Ömer derler
Hak namına engizisyon yapana
Musibet der felâket der şer derler
Gülümseyişler
Josef ruhumu oydu
El uzattı terime
Kanattı nefret koydu
Gülümseyişlerime
Üslup
Kinden ve öfkeden beslenmez şâir
Vicdanın sadası sarsılmaz öğüt
Yanlışlara alkış övgü vesair
Üslup izzet giyer akletse şayet
Yalan
Çok konuşan ifsat eder
Ahlâk sözün kısasıdır
Rezil rüsvay hasat eder
Yalan zulmün esasıdır
Şefkat
Şefkat olmayanın hak neyi var ki
Vahşi hayvanda yok şefkatin terki
Merhametsizliğe etmeyin meyil
Meyleden insan mı hayvan da değil
Kıyl-ü kâl
Gözyaşları sahte vicdanları lâl
Avurtlar upuzun diller kıyl-ü kâl
Hüznü kucaklayıp geçmek isterdim
Ruhsuz gümbürtüden kaçmak isterdim
Dünyaperest
Hep ben hep ben hep ben diyen
Din ile dünyayı yiyen
İbni Asakir'den beyan
İnsanlığın kötüsüdür
Hakikatsız
Putçular zenginleşti küfür eken filimler
Tasmalandı züppeler kula kulluk talimler
Her taraf Şaron ya hu, fason fason hıyânet
Hakikati çifteler hakikatsız z/alimler
Cerbezedar
İblise sermaye sende dindarlık
İşin nifak fücur ve hilekârlık
Cerbezedar kezzâb yaz hınçlarımı
Sabırla biledim kılıçlarımı
Görmek
Nehir gibi çağla gürlesin göze
Körler ülkesinde gör katma söze
Görüp düşünmektir belki gözyaşı
Görmek mukaddestir herşeyin başı
Hicivler
Mana gerek her satır
Hicivler taş sopadır
İmgeleri tart sına
Çomarın kafasına
Hakikat
Tarafgirlik güçse bela getirir
Büyük afetleri dile getirir
Yapma zâyî etme hakkı kardeşim
Hakikati batıl hâle getirir
Mikyas
Kıyasa gerek yok Kur’an ispat hem
Yol odur önder o Resul-i Ekrem
Gayrisi hüsrandır aklet oku duy
Dön fıtrata gel akla mikyas koy
İnsan
Hoş sadâ bıraka insansa insan
Öyle şuna buna minnet istemez
Eşref kime denir âh bir anlasan
Cemale vurgunlar cennet istemez
Mağrur
Hodgam ne desem sana
Nefis senden usandı
Kaybettin anlasana
Git tevazu kazandı
Sefil
Yalan makinası oldu ise dil
Alnında seccade olsa da sefil
İslam istikamet ahlaktır ahlâk
Ne desen anlamaz böğürür rezil
İfşa
Fikirlere vicdan yüreklere nem
Hakkı akledenler şükreder herdem
Yalanla kutsanmış efsaneleri
Tarih yargılayıp fâş eder erdem
At İzi
Ahlâk pazara inmiş
Pazar çok şeye sebep
Derviş üstü giyinmiş
Kamyon kamyon Ebu Leheb
İt izi
Cüppe domuzdan deri
Kalemler güce çeri
Çokluk mevt edip bâkir
Sorgulamam kaderi
Sinek
Ne debdebe sonsuz ne bir şan kalır
Hayat mal mülk mansıp ne nişan kalır
Pahası bir sinek Nemrud misali
Şöhret müptelası perişan kalır
Sarıkamış
Mavzerlerim Kafkaslarda görüldü
Şehadettir benim için karakış
Şehâmetin lâhdi göğe örüldü
Sarıkamış heyhât ben Sarıkamış
Şairler
Hakikat söylerler manada varlar
İslam’ın nuruyla imgeler parlar
Şiir bahanedir tebliğ yaparlar
Sonsuzluk derdinde gerçek şairler
Had
Değer yargıları bana ne deme
Şayet insan isen gerektir ölçü
Medeni cesaret ölçüsüzlük mü
Sözün bir haddi var herzeler yeme
Put Çağı
Bir damla su gibi adam kıtlığı
Hepsi çıkıp gitti kalanlar öldü
İbrahim nerede devir put çağı
Nemrutlar çoğaldı putlar dikildi
İstikâmet
Fıtri olan her şey azgınlığa set
Akleden yolcuya yokuşlar düzdür
Sadakat metanet birde feraset
Hakk'ın erlerine gece gündüzdür
D/önem
Sabır sabredenin yâre bağıdır
Bundan ötesinin önemi yoktur
Benlik zorbaların hastalığıdır
Sonsuzluğa kadar dönemi yoktur
Noel
Noel’e kurban ettik
Bu gece de culuğu
Yortulara han ettik
Mukaddes yolculuğu
Çoğalttık
Kin ifrit yalan dolan
Çukurlarda kaybolan
Sağa sola çemkirip
İblislerle haşrolan
Adamları çoğalttık
Sabır
Hiçbir cürüm daim olmaz
Döner elbet birgün devran
Önce gayret sabır biraz
Davran sen Micingirt davran
İkindi Ezanı
Rüzgâr eser kuşlar öter
Her sesin bir pahası var
Başucuma bu ses yeter
Bu ses bir aşk dahası var
Yunus
Geçmişini sakla erdir yarına
Yarında bu günün telafisi var
Hakikat aksetmiş mektuplarına
Mektuplar irşattır ihlâsla boyar
Mizân
Elin yetmiyorsa buğz eyleyip duy
Nerde zulumat var vicdanlara yay
Madem ki ahiret hesap mizân var
Ne makam beş para ne kervansaray
Zân
Zannın mertebesi pek hoş görülmez
Hüsnü edep ile takınmak gerek
Eşref sıfatıyla görmelidir göz
Sabrın gazabından sakınmak gerek
Keşke
Kalemim kök söker tıpkı bir pulluk
Keşke kırık gönül yapabilseydim
Leşçiller yanıma sokulamazdı
Taptuk Emre gibi tapabilseydim
Afedersiniz
Kravatlar ibrişim
İpektendir döşekler
Şerre eşik oldular
Eşek oğlu eşekler
Budur
Hep hayal ederim ümitlenirim
Büyük neticeye kilitlenirim
Yaratılış aşktır imtihân budur
Aşksız tüm kelamlar dedikodudur
Aklet
Aslandan çoban olmaz kurt arıcı olamaz
Ambulans hasta taşır kurtarıcı olamaz
Aklet der kitap sünnet var edenin hitabı
Asalak hurafeler kurtarıcı olamaz
Sığın
Göç vakti gelecek bir gün senin de
Abdestli sövünce abdeste sığın
Görmeyen gözlere büyült parmağın
İrfan üretilmez kin mahzeninde
Şaronlara
Dili kin püskürtür hile gözleri
İfşa kapısına gele gözleri
Çöke tuzakları asra döküle
Dehşet ateşlerde kala gözleri
Kefil
Rızka kefil, yok endişe
Gayret etki sana düşe
Hırs duygusu gütme sakın
Demem o ki helâl pişe
O,na
Ezan sesi duyan şükür demeli
Kalpler diri secdeler hür demeli
Sekinetle dili kalbe vurdurup
Çok teşekkür çok teşekkür demeli
Rızk
Kul rızk için kaygı etmez
Var edenin vaadi var
Hiçbir gücün gücü yetmez
Tedbir takdir saati var
Hayır ve şer miadı var
Mihenk
Ölçüsünü almak için
Bir insana makam verin
Sabreyleyip seyre geçin
Yürüyüşü nasıl görün
Çok
Çok şeylerden çark etik
Çok şey girdi araya
Çok şeyleri terk ettik
Çomarlı manzaraya
Suizan
Dervişlik taslıyor gösteriş boy boy
Ecnebiden beter devşirilen huy
Fısk fücur ambarı öğüt suizan
Utanmayan çehre değişmeyen şey
İfrit
Şiir değil benim gayem
Bu dert beni tez boğacak
Bitti ömrüm ve sermayem
İfrit doldu kucak kucak
Metresler
Suizanlar başköşede durursa
Birçok iblis çığlık atar bayılır
Vicdansızlar asra tuzak kurarsa
Alkış tutan metresleri sayılır
İmhal
İmhal hak ihmal yok tavizsiz yasa
Mansıplar dürülür devrilir masa
Hakkı çapalarım imge yeşertir
Ruhu pıhtılaşmış ah bir anlasa
Kutuplaştırma
Kulptur ayrılığa nifaktır şucu
Ensende dolaşır gayyânın tucu
Sözlerim Araf'ta getirdim dile
Siz hangi tarafta haydi rastgele
Halvet
Tufan kopsa soysuzlara
Bırakamam bu yurdu
Halk içinde Hak'la olmak
Marifettir buyurdu
Sabır
Vatan diyor vatan sırtüstü yatan
Göbeği dizinde emeksiz yutan
Çok şey var yazacak dilim ucunda
Sabredeni sever yüce yaratan
Ölçüler
Yalan hikayesi kinden nalçalar
Hayatlar söndürür ocak parçalar
Çok şey var yaşanır anlatılamaz
Artık pek emperyal bizim ölçüler
Sağanak
Geceyi delince şu ezan sesi
Huşu sağanağı başlıyor parkta
Sevinçle gözyaşı coşar şafakta
Ve aşka celb eder hemen herkesi
Şüreka
Yalan büyük aktör büyük oynuyor
Siyon vazifesi Siyon zekâsı
Tağut kandan doymaz tağut kaynıyor
İnsanlığa düşman hin şürekası
Seciyesiz
Ahlak ile yükselirler yiğitler
Metanetle uğurlanır şehitler
Gösterişler seciyesiz selfiler
Nerelerde türemiştir bu itler
Fotoğraflar
Yakıcı bu günler ölümler soğuk
Vicdanlar mevt sessiz iğdiş ve boğuk
Tükürün dalgalar zift suratlara
Islak fotoğraflar ne yazsam soluk
Allah'ım
Tağutları çoğalttık dağıldık biz yâr
Biz hep kusurluyuz biz hep günahkâr
Sonsuzdur himayen mağfiretin bol
Affet inşirah ver eyle bahtiyar
Kâbe
Ağlayamıyoruz ağlayanlara
Bulutlar yağmıyor iklim kapkara
Kâbe reddediyor ne oldu bize
Sorum size değil ölülerimize
Teneşir
Keşke diyebilsem mim gibiyim mim
Beni üstün kılmaz mansıbım bilgim
Üstünlük takvada gayrısı yalan
Beşik mürekkebim teneşir silgim
Emânet
Siyon için kadın ettir
Reklam meta fıtrat rettir
Peygamberin(sav) hitabında
Kadın yâr'dan emanettir
Ene
Ey ben ben diyen putlar
Biz nerede hani biz
Ey ölümlü haydutlar
Biz hepimiz faniyiz
Feraset
Oku aklet anla sez
Cehâlet şâd edemez
İlmiyle kibredenler
Ruhu irşâd edemez.
Hakikat
Sabrın ayazında mazlumlar üşür
Virüsler çarpınca maskeler düşer
Camiler reddeder arsız ümmeti
Kahreden sessizlik cürme dönüşür
Cuma
Ümmeti kovdu Kâbe ağlıyor Hirâ cuma
Yüzdük zillet içinde düşmüşüz dara cuma
İlâhî ceza mıdır ibretlik gazap mıdır
Temiz ağızlar lazım Yâr'a yalvara cuma
Unuttuk
Benim Sahibim Allah diyen hürü unuttuk
Tevekkül teslimiyet teşekkürü unuttuk
Dünyevî ve uhrevî ölçüleri yitirdik
Mağfiret dilenmeyi hamd şükür’ü unuttuk
Ya Rab
Lütfeyle toparla dağıldık biz Yâr
Biz hep kusurluyuz biz hep günahkâr
Sonsuzdur rahmetin mağfiretin bol
Affet inşirah ver eyle bahtiyar
Stok
Stok yapan doyuran mı aç mısın
İnsan mısın dert misin ilaç mısın
Müslüman mı Yahudi mi Haham mı
Kâbe kovdu kiliseye haç mısın
Biraz Tefekkür
Erdem hor dava mevt gayrısı izim
Gerçeklere vicdan körlüğü sızım
Şu mübârek günler biraz düşünün
Düşünün utanın yüze âr lazım
Önyargı
Akletmek yok ne bilgi var ne sorgu
Çağımızın hastalığı bu kurgu
Alçak hâin kâfir türü yaftalar
Helak eder vallah bizi önyargı
Hâşa
Bana üstad diyor bir gönlü paşa
Mâna sülûkunde zannetmem hâşa
Hakikata nefer olamıyorum
Yakın şiirlerim atın ataşa
Şuâra
Dünya kabir âhiret yöneliş kim pâye ne
Şâir edip düşünür şûara hikâye ne
“Her vadide gezerler” hüsrana uğrayanlar
Şân şiire ihânet hakikat kim gâye ne
Oyun
Rüya içinde rüya
Kul o kalbinde duya
Sonu sonsuz bu oyun
Rabbim kulundan saya
Siccin
Mısralarım tıpkı benzer tor taya
Hecelerim "siccin" olur zorbaya
Tesirlidir en dehşetli hucumdan
Gayrı güç yok hâşâ iman gücünden
Ahval
Konfor müptelası kölesi kasrın
Kıyametindeyiz galiba asrın
Azdı ve şaşırdı insan büsbütün
Kök saldı ruhlara zillet günbegün
Unutma
Ruhsuz insan pis ettir
Yalan fıtratı rettir
Ey nefret yayan adam
Bu dünya bir gutbettir
İnşAllah
Ezân okunuyor dinle beni yâr
Bir sabah ülkeme güneş doğacak
İnşAllah tersine esecek rüzgâr
Zulmün merkezine ateş yağacak
Vaaz
Bir toz asrı yakar korona dersin
Bir âh arşı yıkar ne zannedersin
Bu son musibetler kimine sazdır
Kimine uyarı ikaz vaazdır
Haysiyet
Tağutluk geleneği
Kula kullar aramak
Hakikatle cem olur
Haysiyeti korumak
Anne
Saygı hürmet sevgi şefkat
Anne dünya anne cennet
Öf demek mi hâşâ neyim
Yaşmağına divaneyim
Hâşâ
Mabetler kapalı kimsesiz Hira
Temiz yüzler lazım yalvara yâra
Ümitsizlik yoktur kaderde hâşâ
Bu bahar veyahut başka bahara
Ramazan
Peşinden hasretle onbir ay koştuk
Nereye acele biz senle hoştuk
Gözlerinde gözüm ellerin elim
Razı mısın bizden helâlleşelim
Münafıklar
Müstâkim der tağutlara taparlar
Komşu ağıdıyla bayram yaparlar
Yerli münafıklar kâfirden eşed
Vicdan satar haram lokma teperler
İfsat
İfsat İblis kinidir
İslâm irşat dinidir
İstiğfar tevbe gerek
Derinden iç çekerek
Ya Râb
Bilâl sadakati lütfet kuluna
Adalette Ömer eyle Allah'ım
Şâir Nabi gibi ağlat yoluna
Beytine kul nefer eyle Allah'ım
Benzemez
Kalpler kararınca karaya benzemez
İnsan bozuldumu paraya benzemez
Düşman hançerlese yara acımaz
Dostun yaraları yaraya benzemez
*****