İstanbul-İzmir-Bursa-Kocaeli ve Ankara… 24 Ocak NEO LİBERAL EKONOMİ kararları uygulayıcısı Turgut Özal’ın, köyde yaşamı ve köylülüğü yok eden sanayileşme politikası sonucunda nüfusları sürekli artan şehirler haline geldiler.
Cumhuriyet kurulur kurulmaz sanayileşmeyi yurdun dört bir yanına dengeli dağıtan Mustafa Kemal ATATÜRK’ün kurduğu karma ekonomi modeli ve sanayi yatırımları, “Özelleştirme" adı altında yok edildiler.
Büyükşehir Belediye bütçeleri çok yüksek olan kamu kurumlarıdır.
1999 Depremleri sonrası deprem yönetmeliği çıkarıldı.
3 Kasım 2022’de iktidara gelen AKP, 22. senesine girdi. Deprem konusunu dikkate alarak konut yapmak yerine, yeni müteahhitlerin piyasaya çıkmasına yol verdi.. Böylece ülkenin kalkınacağını ileri sürerek, ağırlıklı yatırımları ucube gibi yüksek binalarla şehirlerimizi “Betonlaşmaya” sürükledi. Üreten önemli sanayi şirketlerimiz özelleştirme adı altında satıldılar. Satılan bazı fabrikalar yıkıldı ve onların üzerlerine de inşaatlar yapıldı. Sonuçları ortada görüyorsunuz. Halkın ve ülkenin yararına üretim düşünülmeyen bu Liberal Ekonomi sistemi halen de devam ediyor.
Önümüzdeki 31 Mart günü Belediye Başkanlık seçimleri yapılacak.
22 senedir Eskişehir’den YILMAZ BÜYÜK ERŞEN dışında, başarılı denilebilir bir büyükşehir belediye başkanı olmadı.
Özellikle ilk 5 büyük şehirde belediyeler, fay üzeri, bataklık veya deniz kenarında dolgu zeminler olmasını dikkate almadan inşaatlara izinler verdiler. 6 Şubat ANTAKYA-K.MARAŞ depremi sonrası akıllarına deprem yeniden geldi.
Şimdi, tüm belediye başkan adaylarının vatandaşa en önemli 2 vaadi var: Birisi “Kentsel dönüşüm”, diğeri de “Trafik sorununu çözmek”..
Adayların sosyal ve ekonomik konularla ilgili söylemleri de var. Geçenki yerel seçimlerden hatırlıyorum da, şimdi bu söylemler masal gibi geliyor insana... Ben bu defa trafik sorunu ve ekonomik yatırımlara değinmek istiyorum.
Deprem bölgesi olan ülkemizde “Kentsel Dönüşüm önemli ve en iyisini biz yaparız” diyor tüm partiler. Nasıl bir yöntem ile kentsel dönüşüm yapacaklarını ise anlatmıyorlar. Çünkü söylemlerinin karşılığında, kendilerine yakın müteahhitlere rant aktarmak var. Aktarılan rantlardan da paylar mutlaka alınacaktır. Hala yapılmakta olan kentsel dönüşümler konusunda, belediyeler inşaat yapılacak bölgeye minimum %50 emsal artışı veriyorlar. Müteahhitler emsal verilmeyen yerlere zaten talip olmuyor. %50 emsal olan yerlerde de en az %50, hatta fazlası oranda net kar elde ediyorlar.
Verilen emsal artışlar, ilgili bölgede inşaat alanını %50 artırdığı gibi nüfusu da %50 oranında artıracaktır. Artan nüfusa alt yapı ve yollar nerede nasıl yapılacaktır. Bu önemli zira trafik eskisinden de beter olacaktır.
“Trafik sorununu biz çözeceğiz” diyorlar. Örneğin Bursa’da, geçmişe göre trafik sorununda iyileşme gören var mı? Aksine her geçen gün “yanlış kentsel dönüşüm” izinleri ile daha da kötüleşmektedir. Belediye öncülüğünde yıkılıp müteahhitlere verilen kentsel dönüşüm bölgelerinde trafik daha da kötüye gitmektedir. Bursa’nın 1050 Konutlar bölgesinde 1200 konut olan yere 2500 adet konut izinleri neden ve nasıl verildi acaba?
Maalesef tüm adayların modelleri de budur.
Farklı şekilde, "müteahhitlere rant sağlayacak" kentsel dönüşüm yapmayacağını; "halktan yana ve nüfusu çok artırmadan" kentsel dönüşüm modeli uygulayacağını anlatan bir adayı gören var mı?
Trafik sorunu, doğrudan doğruya trafiği yoğun olan bölgelerde yapılacak kentsel dönüşümler ile çok ilgilidir. Yanlış kentsel dönüşümler trafiği felç edecektir ve “trafik sonunu çözeceğim” söylemleri palavradan öteye gitmeyecektir.
Şehrin ekonomik anlamda güçlenmesi ve elde edilecek ekonomik gücün vatandaşa yansıtılması ile ilgili madde madde neler yapacağını anlatan aday da hiç yok gibi.. Bu adaylar “Atıklardan enerji üreteceğiz, güneş tarlaları kuracağız” gibi hikâyeleri de öne sürüyorlar. Herkes diyecek ki “ne güzel başkan adayımız belediyeye para kazandıracak ve enerji üretecek, Başkan adayımız harika”... Onlar için önemli olan, vatandaşın algı sahasında karşılık bulması ve kendilerine inanması.. Ötesi ne olursa olsun..
Sonucunda Belediyelerin elde edeceği bu gelirler nerelere gidecek biliyor musunuz? Alt yapı, üst yapı işleri için ihale verdikleri müteahhitlerin ceplerine tabii ki.. Gelirler şehirde yaşayan vatandaşa yansımayacak. Belediye başkan adayları halktan yana iseler, gelirlerini önce halka yansıtırlar. Örneğin “Su Şehri” diye doğa imkânı olan kentlerde dahi su parasına sürekli zam yapmazlar.
Yine piyasada seçim öncesi şahlanan adayların, özellikle verimli topraklarımızda tarım üretimi yapan çiftçilerimiz, süt ve et hayvancılığı yapan hayvancılarımız için hangi planları var?
Şehrimize gelen ve öğrencilerin barınma, karnını doyurma sorunları konusunda neler yapacaklar?
Say say bitmez bu sorunlar..
Değerli Okuyucularım,
Sizlere tavsiyem mahallenize el sıkmaya gelerek sadece “sizi dinlemeye geldik, sorunlarınızı not ediyoruz” diyen adaylara lütfen sorunuz;
“Yapacağınız başkanlık döneminizde, belediye hizmetlerine ödeyeceğimiz fatura tutarları azalacak mı artacak mı? Bizim cebimizden fazla para çıkmasına engel olacak mısınız? Hangi bilimsel projelerle ve nasıl?..”
Sorgulamazsanız kuzu kuzu sömürülürsünüz, bunu aklınızdan çıkartmayın..