Başta Amerika olmak üzere AB ülkeleri Rusya’ya karşı ambargoyu genişletmeye çalışıyor. Ancak, Rus petrolü ve doğalgazına karşı neredeyse AB ülkeleri bölünmüş durumda.
Rusya'ya karşı 6'ncı yaptırım paketini hazırlayan Avrupa Birliği (AB), yeni paket içinde yer alan "petrol ambargosu" üzerinde uzlaşma sağlayamadı.
Başta Macaristan ve Slovakya olmak üzere enerjisi Rusya'ya bağımlı olan ülkeler, AB'den garanti isteyince, yaptırım paketi resmiyete kavuşamadı.
Çek Cumhuriyeti, Bulgaristan, Yunanistan, Malta, Kıbrıs gibi ülkeler de garanti isteyince tartışmalar uzadı. Almanya'nın başkanlığında sanal olarak toplanan G7 liderleri Rusya'ya yeni yaptırımları konuşurken, Brüksel'de toplanan AB'ye üye 27 ülkenin büyükelçileri de, "Rus petrolüne ambargo uygulanması" konusunu görüştü.
Amaç, 9 Mayıs Avrupa Günü'nden önce 6'ncı yaptırım paketinde uzlaşma sağlayarak, Moskova'ya "ambargo" mesajını göndermekti. Ancak G7 zirvesinden, "Moskova'ya olan enerji bağımlılığını kademeli olarak azaltma" kararı çıkarken, AB'ye üye 27 ülke büyükelçisi Rusya'yı hedef alacak yeni yaptırımların altıncısı üzerinde anlaşmayı başaramadı.
Komisyon, 4 Mayıs'ta üye ülkelere "6 ay sonra Rus ham petrolünün yanı sıra yılsonuna kadar da rafine ürünlerin ithalatını durdurmayı" amaçlayan bir öneri taslağını üye ülkelere sundu.
Komisyon öneriden sonra yaşanan uzun müzakerelerin ardından, "prensipte anlaşıldığı" açıkladı ve büyükelçiler bu anlaşmayı resmileştirmek üzere bir araya geldi. Ancak toplantıda da tartışmalar yaşanınca beklenen uzlaşma sağlanamadı.
Toplantıda en çok, "karayla çevrili ve büyük ölçüde Rusya'dan gelen tedariklere bağımlı olan Macaristan ve Slovakya'nın" itirazları tartışıldı.
Bu iki ülkeye 6 ay değil, 1 yıllık muafiyet verilmesi planlandı. Ancak Çek Cumhuriyeti de kendi durumunun bu ülkelerden farklı olmadığını belirtince, Çek Cumhuriyeti’nin de karardan muaf tutulmasına karar verildi.
Böylece, diğer ülkeler için 2022 sonuna kadar Rus petrolünden tamamıyla çıkmak zorunlu hale getirilirken, bu ülkelere altyapılarını ve enerji alternatiflerini düzenlemeleri için 2024 yılı sonuna kadar süre tanındı.
Üç ülke kendisine verilen muafiyetleri yeterli bulmadı, üstelik tartışmalar ilerledikçe Bulgaristan, Yunanistan, Kıbrıs, Malta gibi ülkeler de kendi zorluklarını masaya sürdü.
Bu ülkeler hem teknik fizibilite sorunlarını hem uygulamada gecikmeleri hem de finansman sorunlarını gündeme getirdi.
Ayrıca, AB'den altyapı yatırımlarının bir kısmını üstlenmesini de istediler. Budapeşte ve Bratislava "garantili bir arza" sahip olmak istediklerini dile getirdi. Rus petrolünü kestiklerinde AB'nin kendilerine "arz garantisi" vermesini istedi.
Görüşmelerde Rusya'ya petrol ambargosuna karşı çıkan ülkelerin başını çeken Macaristan Başbakanı Viktor Orban, "Bu ambargonun AB'nin birliğini baltaladığını" belirterek, "Macaristan'ın enerji ihtiyacı nedeniyle, petrol ambargosunun kırmızıçizgileri" olduğunu dile getirdi. Orban, "Enerji ambargosunun aşamayacağımız bir kırmızıçizgi olduğunu başından beri belirttik" dedi.
AB'li diplomatlar, "siyasi bir tıkanıklık olmadığını, eğer bağımlı ülkelere garantiler sağlanırsa, bir uzlaşmanın imkânsız olmadığını" dile getirdi.
Ambargoya itiraz eden, Rus petrolüne bağımlı kara ülkelerine, boru hattıyla alternatif tedarik kaynakları sağlanmasını istedi. Bu da yalnızca AB finansmanını değil, devletlerarasında anlaşmalar gerektiren yeni altyapı ve teknolojik değişiklikleri de içeriyor.
Rus petrolü, Avrupa Birliği petrol ithalatının üçte birini oluşturuyor. Bu nedenle, bazı ülkeler arasında "yeni tedarik röleleri ve tazminat mekanizmaları" bulma ihtiyacı var. Özellikle böyle bir ambargonun uygulanabilmesi için üye devletlerin oybirliği gerekiyor.
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, "Bu paketi kabul edeceğimizden eminim. Bir gün daha sürecekse, bir gün daha sürer. Ama sonunda uzlaşmaya varacağımızdan eminim" diye konuştu.
AB, daha petrol ambargosuna ilişkin kararda bölünürse, daha zorlu bir aşama olan "doğal gaz ambargosuna gelindiğinde" AB'nin aynı birliği gösterememesinden endişe ediyor. AB diplomatları, Rusya'nın Ukrayna'yı işgal ettiği 24 Şubat tarihinden bu yana, Putin'e fosil yakıt ithal ederek 50 milyar Euro ödeme yapıldığını dile getiriyor ve kararın daha hızlı alınması gerektiği konusunda ısrar ediyor.