Sabah erkenden uyandı; arkadaşı ile Işıklar Askeri Lisesi ‘nin çöplüğüne gideceklerdi. Hazırlandı, fırladı çıktı evden, biraz elektrik direğinin dibinde arkadaşını bekledi. Arkadaşı geldi, birlikte çöplüğe doğru yöneldiler.
Eskimiş subay ayakkabısı atıyorlardı çöplüğe; altı tamamen halis kauçuk olan ayakkabılar. O ayakkabıların altında iki kat kauçuk oluyordu; yere değen taban desenli, pürüzlü, ardında ikinci kat dümdüz kauçuk. Buldular bir tek ayakkabı, işlerini görmeye yetiyordu. Hemen alıp uzaklaştılar.
Karavanadan artan yemek artıklarıyla doluydu, koku hat safhadaydı. Martılar, kediler, köpekler, çocuklar, eskiciler, çeşit türlü misafirleri vardı; Askeri Lise çöplüğünün…
Ayakkabıyı alıp uzaklaştılar oradan. Bulundukları bölgede, dere yatağının olduğu alana indiler. Yanlarında bulunan jilet ile ayakkabının dikişlerini kesip, kauçuk tabanı birbirinden ayırdılar. Daha sonra tamamen düz olan tabandan, boyunca yaklaşık bir santimetre eninde şerit lastikler kestiler. Birlikte küçük bir ateş yaktılar. Ardından hemen ağaçlık alana yöneldiler.
Ağaçların arasında çatal dallara bakıyorlardı. Bir iki tane gözlerine kestirdiler, yanlarında bulunan çakı ile kesip aldılar çatal dallardan. Sonra ağaçlar taze olduğu için çatalların dallarını üst kısmından bağlayarak yaktıkları ateşte yanmayacak şekilde ısıtıp kavurdular. Kavrulan ağaç çatallar sertleşmiş ve kalıcı olarak da iyice çatal şekli almışlardı.
Çakıyı kullanarak sağını solunu temizledikten sonra çatal ağaçların şekli şemali ortaya çıkmıştı. Küçük avcılar kendilerine sapan yapıyorlardı. Ellerindeki küçük poşetten bulaşık eldiveni çıkardılar, makas çıkardılar. Bulaşık eldivenlerini sırım şeklinde kestiler. Ayakkabının meşininden kesip iki kulağını delerek çarpana yaptılar. İlk önce kesmiş oldukları kauçuk lastikleri çatallara
estetik bir şekilde bağladılar. Daha sonra çarpanayı da kauçuk lastiklere bağladılar. Kısa denebilecek bir sürede her ikisi içinde birbirine benzer iki sapan yapmışlardı.
Dere içinde birbirlerinden ayrıldılar. Küçük avcı teyzelerinin bahçesinde bulunan söğüdün dibine oturdu. Sessizlik içinde beklemeye başladı. Daha sonra bir ara “Sıçancık” diye isimlendirdikleri kuşun ötüşünü taklit etmeye başladı. Sıçancık sese karşılık vermeye başladı ve meraktan olsa gerek, sesin geldiği yere doğru yaklaşmaya başladı. Sıçancık ‘ın sesinin kuvvetlenmesinden anlaşılıyordu bu...
Kuş, küçük avcının görüş mesafesine girdiği gibi, küçük avcı sapanını gerdi ve bıraktı. Kuşu vurmuştu. Küçük avcı 10 yaşındaydı. Kuşu vurmanın günah olduğu, kuşa yazık olduğu gibi öğretiler yaş dönemi itibariyle söz konusu bile değildi. Kuşu düştüğü yerden aldı ve çekip kafasını vücudundan ayırdı. Tüylerini yolmaya başladı. Daha sonra bıçak yardımı ile kuşun iç organlarını boşalttı. Çevredeki ağaçlardan bir küçük dal kesip şiş yaptı. Daha önce yakmış oldukları ateşi biraz alevlendirdi ve şişe takmış olduğu kuşu o ateşte pişirdi. Küçük elleri ile pişmiş küçücük kuşu aldı ve iki ısırışta, çiğneyerek midesine indirdi.
Dedim ya; küçük avcı 10 yaşındaydı. 10 yaşında bir çocuk; avlanmak için kendine tamamen kendi emeğiyle av aleti yapmış daha sonra da bu av aleti ile avlanarak beslenme ihtiyacını karşılamıştı. Bu doğa içinde bizim 40 sene önce almış olduğumuz bir eğitimdi.
Bu eğitim bize ne kazandırdı. Avlanmak… Avlanmak çok ilginç ve çok değişik bir eylem… Çok ilginç ve çok değişik…
Sonraki bir iki yıl içinde küçük avcı kuş avlama konusunda uzmanlaşmıştı. Kuş avının en zor süreçlerinden biri olan “Çoban Aldatan Kuşu avlama” işi için kendini hazır hissetmiş olacak ki; sapanı ile bir Çoban Aldatan Kuşu ‘nun peşine takıldı. Çoban Aldatan Kuşları çok şaşırtıcı kuşlardı, küçük avcı önceden küçük tecrübeleri ile tanıyordu Çoban Aldatan Kuşunu… Kuş küçük avcının yaklaşık 4-5 metre önünde kuyruğunu yere vuruyor, tam küçük avcı sapanını çekip bırakacak ki kuş, 4-5 metre ileriye uçup konuyor ve yine kuyruğunu kısa aralıklarla yere vuruyordu. Küçük avcının kuşu takibinde farkında olmadan belki de bu sahne 100 kere tekrarlandı. Yaklaşık 1 kilometre mesafeyi hiç farkında olmadan kuşu takip ederken yürümüştü küçük avcı ve evine yakın bölgeden uzaklaşmıştı. Onun tedirginliği ile birlikte son kez Çoban Aldatan Kuşuna nişan aldı ve germiş olduğu sapandaki taşı hedefine doğru bıraktı. Taş Çoban Aldatan Kuşu ile buluşmuş ve kuş, taşında etkisi ile bulunduğu yerden bir yarım metre daha ileriye düşmüştü. Küçük avcı o anlatılamaz stres ve heyecan karışımı ile koşarak kuşu düştüğü yerden aldı. Kuşun başını kopardı ve bir elinde sapanı, bir elinde avı yine koşarak evinin olduğu bölgeye döndü…
Hayatı boyunca hiçbir olaydan alamayacağı bir tecrübeyi kazanmıştı küçük avcı.. Çoban Aldatan Kuşu avını başarıyla tamamlamıştı.
Kuş avlamayı bıraktıktan sonra gerçek hayatında da birçok “Çoban Aldatan Kuşu” görmüştü küçük avcı… Gerçi artık küçük avcı değil büyük avcı sayılırdı ama o meşhur deyiş var ya “insanın içindeki çocuk hep orada duruyor” diye, küçük avcı da büyük avcının içinde bir yerlerde hep duruyordu… Büyük avcı hayatındaki bütün “Çoban Aldatan” kuşlarını küçük avcı sayesinde tanıyor ve onları her zaman küçük avcının taktikleri ile bertaraf ediyordu…
Tecrübe hayat boyunca yenilen kazıkların bileşkesiymiş ya… Lütfen sizler de etrafınızdaki Çoban Aldatan Kuşlarına dikkat edin… Sizi gereksiz yere; olmanız gereken yerlerden, uzaklara götürmesinler ve gereksiz yere yormasınlar… Küçük avcının nacizane tavsiyesi…
Bu naçizane tavsiyeden sonra bir de küçük bilgilendirme yapmak isterim..;
Bizim çocukluğumuzda “Çoban Aldatan” olarak bildiğimiz kuşların genel adı “Kuyruksallayan” ‘dır.
Kuyruksallayanlar kendi aralarında da ikiye ayrılırlar; birincisi “Sarı Kuyruksallayan” diğeri ise “Ak Kuyruksallayan” dır. Aman dikkat !..
Küçük Avcı…
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Yanemit 5 yıl önce
Biz ışıklar askeri lisesinin yakınında geçirdik çocukluğumuzu. Kuş avlayanlara karşıydık. Sürekli ikaz eder kurdukları ağları bozardık.
Seyid 4 yıl önce
Sıçancık avında iken Ak kuyruksallayan gördüm, bir patlattım tüfekle yere yapıştı bende Kedime verdim.
Dr. Nazmi Kurtaş 5 ay önce
Tam bu konuda yazı yazma hazırlıkları içindeyken sıçancık kuşunun bilimsel adını araştırıyordum. Sizin yazınıza rastladım. Sapanla bütünleşen sıçancık yazınızı mükemmel yazmışsınız .Ellerinize sağlık, tebrik ederim.
Yanlış biliyor olmalısınız, Çoban Aldatan kuşu "Patoo" olarak bilinen kuş türüdür ve üstün kamuflaj becerilerine sahip olduğu için halk arasında bu adla anılır.