Yaklaşan yerel seçimlerde kullanacağınız oya seçeceğiniz başkana tesir edeceğini düşündüğüm birkaç kelam yazacağım. İnşallah faydalanırsınız.

Müslümanlar bir beldeye İslam’ı yaymak için gittiklerinde! O beldede yaşayan yöneticileri önce İslam’a davet ederler.

Kabul etmemeleri durumunda bu toprakları İslam Nizamı ile yöneteceklerini ifade ederler. Bunun için kendilerine vergi verilmesini isterler. Yok ‘biz bunu da kabullenmeyiz’ diyenlere de ‘buyurun er meydanına sizinle savaşarak bu beldeyi İslam Nizamına kavuşturacağız’ denir.

Öyle bir beldeden örnek vereceğim sizlere!

Bu minvalde çağrılar yapıldığında belde sakinlerinden müslüman olanlar olmuş.

Kendi beldelerinde yeni müslüman olanlar adil paylaşım ve adalet tesis edilsin diye İslam saflarındaki mücahitlerle birlikte savaşmışlar.

Savaş kazanılmış. Ardından elde edilen ganimet pay edilmiş. Tüm mücahitler arasında ganimetten yeni müslümanlara da pay düşmüş.

Taze müslüman olmuşlar haklarına düşen ganimeti almışlar. Bir sonraki savaştan elde edecekleri ganimete kavuşmanın zamanını iple çekmeye başlamışlar.

***

O müslüman olanlar, İslam dininde ilk önce ganimeti gördüler.

Bir de diğer müslümanlar arasında tüm insanlığın kurtuluşunu isteyen, bu doğrultuda çalışanlar, helali haramı bilenler. Bildiklerini diğer müslümanlara öğretme derdinde olanlar. Bildikleriyle amel edenler. Salih amel işleyenler...

***

Günümüzde de saydığımız insan çeşitlerinden çevremizde mevcut. Kısaca milletin derdiyle dertlenenler ve ganimetçiler diyelim.

Milletin derdiyle dertlenenler çalışmalarına canla başla devam ederken, ganimet için çalışanlar da azımsanmayacak kadar çok!

Elde ettiği ganimetin kesilmemesi için mücadeleyi canla başla sürdürüyorlar!

Millet yaşıyormuş yaşamıyormuş. Hakkını alıyormuş alamıyormuş pek umurunda olmuyor onların.

Yöneticiler, arazide, emlakta, hizmetteki kayırlamalarla bazı zenginler oluşturuyor ve kendileri de zenginleşiyorlar.

Diğer bir deyişle ganimet elde ediyorlar. Kılıfına uydurarak milletin imkanlarını adeta gasp ederek, devletin varlıklarıyla zenginleşiyorlar. Milletin malının bekçiliğini yapacakken kendilerine imkanlar oluşturup bunu kılıfına uyduruyorlar.

Bir sistemde kurumda en tepedekini örnek alır herkes. En tepedeki yöneticiler nasıl hareket ediyorsa tüm kadronun olaylara yaklaşımı bakışı benzer doğrultuda oluyor.

Merhum Hikmet Şahin İnegöl Belediye başkanıyken ‘rüşvet alan da veren de mel’undur’ tabelası asmışken, sayın Hikmet Şahin, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı olduğunda aynı hassasiyette değildi.

Melih Gökçek’in Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığını iki farklı dönemde incelediğinizde Refah Partisi ile Ak Parti saflarında aynı olmadığını göreceksiniz. Aynı kişilerin sadece partileri farklı.

Ve kişi ve kişiliklerle yol arkadaşlığı yapanlar da yöneticilerini örnek alıyor aynı yoldan yürüyor ve yol bitsin istemiyorlar.

Böylece kişi ve kişilikler ‘esfele safin’leşiyorlar.

Cenaze namazları kılınmayacak hale geliyorlar.

Ne yapsınlar inançları onlara önce ganimeti göstermiş. Kınayamıyor insan!

***

Anlattıklarım!

Son yirmi senedir alenileşmiş olarak devam edegelen bir durum değil mi? Bana bir tane örnek verebilir misiniz? Kendi imkanlarıyla makama faydası olan! Oturduğu makamdan nemalanmayan!

Makama gelmeden önce yaptığı işine geri dönüp aynı şekilde yaşam süren! Ben size vereyim!

***

Rize Kendirli’de Refah Partisi’nden belediye başkanı seçildikten sonra başkan tebrikleri kabul ediyorken belediye çalışanları aralarında bir ekip oluşturarak seçtikleri başkana hayırlı olsun ziyaretine gitmişler. Ziyaret esnasında bir çalışan, ‘başkanım biz altı aydır maaş alamıyoruz’ demiş.

Başkan çok üzülmüş üç beş gün içerisinde ailesi de başkanın üzüntüsünü öğrenmiş. Ailecek aralarında bir karar vermişler. Hatay’da atalarından aileye miras kalan arazileri satıp belediye çalışanlarının gecikmiş maaşları ödenmiş.

O başkan hala hayatta!

Yüzlercesinden bir örnek daha!

1994 seçimlerinde Diyarbakır Kayalar’da Refah Partisi belediye başkan adayı arıyor. Hiç kimse aday adayı ve aday olmuyor. Erbakan Hocamız da ‘seçimlerde her yerde adayımız olacak’ talimatını vermiş. İl yönetim kurulu üyesi seyyar satıcılık yapan Mehmet Hanifi Kılıç belediye başkanı adayı gösteriliyor. Kendisi cadde kenarında seyyar satıcılık yaparak geçimini temin eden birisi. Hasbelkader belediye başkanı seçiliyor. 1999 seçimlerinde tekrar aday oluyor, lakin o dönem bölgede bir ANAP rüzgarı var. Rüzgar sayesinde ANAP belediyeyi kazanıyor. Ardından Merhum Mehmet Hanifi Kılıç belediye başkanlığını tarihi vesika olacak şekilde ANAP’ın seçilen yeni belediye başkanına borçsuz harçsız devrediyor. Kısa süre sonra bir de bakılıyor ki Mehmet Başkan yol kenarında seyyar satıcılığa geri dönüyor.

Tekraren soruyorum yakın tarihimizde bana böyle bir örnek verebilir misiniz? Allah böyle yöneticilerimizin sayısını çoğaltsın.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.