Duygularımız, yaşam boyunca vardır, bizimledir. Temel duygular: korku, öfke, üzüntü, sevinç, sevgi, haz.
Duyguları yaşarız, önemli olan yaşadığımız duygunun kalıplaşmaması.
Neden duyarlı yerine duygusalız ?
Duygusallık, içgüdüsel davranışlardan sonra enerji kaçağı yaptığımız en geniş aralıktır. Enejimizi mesela; yemeğe, çocuğa, üzüntüye, öfkeye fazla harcadığımızda içsel gelişim için, olgunluk, kavrayış için gücümüz kalmaz. Oysa bu bizim gerçek yaşam amacımızdır. Oluşumun yenilenmesi ile yenilenmek, bilinçlenerek genişlemek, everensel akışın içinde doğal ve akışkan olmak.
ÖRNEKLEYELİM:
DUYGU DOĞAL KALIPLARI
- Korku Köpek ısırdı. Her zaman köpekten korkmak.
- Öfke Anda kızmak. Aklına geldikçe sinirlenmek.
- Üzüntü An içinde keder. Yas tutmak.
- Sevinç Olay anında doğal. Olumlu ve tadını çıkar.
- Haz, keyif Tad almak Alışkanlık. Beklenti.
- Sevgi Doğal Açıklayamadığımız bir his.
Sevgi kalıpları: Onay, övgü, takdir, güven, fedakarlık beklentileri.
Sevgisizlik kalıpları: Nefret, suçlama, hayal kırıklığı, yargı, kin. SEVGİ; Kendimizi olumlu ve olumsuz davranışlarımızla sevmediğimizde, başkası ile tamamlanacağımızı düşünüyoruz. Bu sakat düşünce bizi sakat gibi davranmaya yönlendiriyor. Sevgi akışkanlığı, sahiplenme ile doğallığa ters akış oluşturuyor.
Dikkat edersek kalıba dönüşen olumsuz duygular, yargılarımızı oluşturmakta ve kalıcı kalıba dönüşmektedir. Ego, kibir, akıl önderliğinde hayat bulurlar. Onaylanmış, öğretilmiş toplum yargılarıyla uyum gösterirler. Beklenti, öğreti, alışkanlık da olumlu duyguların akışımızı engelleyen kalıpları olabilir.
Bizler, o an için kızabiliriz ama sinirlenme hakkımız yok.
Bizler, o an kederlenebiliriz ama yas tutmak, onun tarafından da tutulmayı kabul etme hakkımız yok. Yapacağımız bir çözüm varsa onu yapmamız en doğal davranıştır. Kalıba dönüşen duygular davranışlara geçer ve varlığımız için, akışkanlığımız için zararlıdır.
Yağmur yağınca, sevindi akşam sefası,
Ve yağmur, ömrünce durmadı !
Kalıplar halinde yaşanılan duygusallık bizi dibe çeker. Akışkanlığımızı engeller. Bütünle, okyanusla beraber olamayız. Bizler ya okyanusa girip onunla yüzeceğiz, ya da ona hep uzaktan bakacağız.
Ömür elimizden kaydıktan sonra dövünmenin yararı yok..