Vahşi Ermeni milislerin masum Karabağ halkını hunharca katlettikleri elim olayın 29. yıldönümü.. Ve bu yazımı anılan vahşet olayı unutulmasın ve bir ibret olarak hep hatırlansın diye ömrüm vefa ettikçe ne yapıp yapıp bir yerlerde arada bir yayınlayıp toplumla paylaşacağım.. Yeter ki bu acımız ve bazı gerçekler hep gün ışığında kalsın, karartılmasın.
Özellikle genç okuyucularımız, aşağıdaki incelememi lütfen bir satır dahi atlamadan dikkatlice okusunlar.. Ve o masum insanlarımızı rahmetle ansınlar..;
Yakın geçmişe şöyle bir baktığınızda Azerbaycan ve Ermenistan arasında sürekli çatışmalara vesile olan Dağlık Karabağ Bölgesinin 1991’lerde kendi bağımsız parlamentosunu kurarak özerkliğini ilan ettiğini hatırlayacaksınız..
Ermenilere ciddi destek verdiği bilinen Rusya, bölgesel dengeye dikkatle bir kısım silahlı Ermeni grupları Karabağ bölgesine yerleştirmiş; Ancak 25.07.1990’da Gorbaçov tarafından yayınlanan bir kanunla bu bölgede silahlar da toplatılarak güya çatışmaların önüne geçilmeye çalışılmış idi..
Dağlık Karabağ bölgesinde Türklerin av silahları dahil silahlarına el konulduğu tarih sayfalarında yer aldı.. 1990 yılında bulunduğum Kafkas Dağlarında çok rivayetler dinledim ve Rus Ordusunun bölgedeki hükümranlığına sınır kapılarında dahi bizzat şahit oldum.. Ki keyfiyet bugün dahi aynen böyledir.
1990 yaz aylarında silahlı Ermeni milisler, sivil bölgelere saldırılarını yeniden başlatmışlar, Rusya da bu saldırılarda Ermenilere verdiği desteği sürekli reddetmektedir... Oysa 366. Alayının 1991 sonlarından itibaren Ermenilerin saflarında ve onlarla yan yana savaştıkları aleni bilgilerdir artık..
Bu alaydan kaçan askerler Rusların Ermeni milislerle birlikte savaştığının canlı şahitleridir ve bunu günümüzde bile dünya kamuoyuna hep anlatıyorlar da..
Tarih 26.02.1992..
Rus ordusu askerleriyle karışık ve onların gölgesinde ERMENİ milisler..
Başlarında SERJ SARKİNSYAN adlı gözü dönüş bir ırkçı ve hedef HOCALİ kasabası.. Görevleri de sinsice düzenlenmiş bir silahlı baskın..
...
Orta Çağ Avrupasında da değiliz fakat;
Sübyan bebeklerin hunharca öldürüldüğü,
80 yaş üzerinde savunmasız yaşlı insanların derilerinin yüzüldüğü,
Hamile kadınların karnının deşilerek bebeklerinin parçalandığı,
Velhasıl gençlerin yanısıra 60’ın üzerinde çocuk, 106’sı kadın ve 70’i de yaşlı olmak üzere tam 613 Azerbaycan Türkü'nün hunharca katledildiği insanlık dışı bir baskın..
Yine bir kısmında cesetlerin yakıldığı, hatta insanın içi almıyor ama gözlerinin oyulduğu,
başlarının kesildiği; iğrenç ve insanlığın yüz karası bir katliam..
Neticesinde yok edilen bir kasaba; 613 katledilmiş insan, 487 yaralı, 1.275 rehin ve 150 kayıp Azerbaycan Türkü.. Bu cümleleri yazarken tüylerim diken diken oldu, yüreğim burkuldu.. Ve halen aklım almıyor; insanoğlu böylesine acımasız ve böylesine duygusuz olabilir mi?
Yoksa bunlar insan değil miydi?
Bazı filmlerde gördüğümüz kan emici yaratıklar mıydı?
Yoksa hepsi özel toplatılmış birer ruh hastası mıydı?
Bilemiyorum, anlamak da mümkün değil..
Bulgarların Trakya Türkleri'ne, Rusların Ahıska Türkleri’ne, Rumların Kıbrıs Türkleri'ne, Saddam’ın Kerkük Türkleri'ne, Çinlilerin Uygur Türkleri'ne yıllar boyu yaptıkları mezalimi biliyorsunuz zaten.. HOCALİ katliamı da onları aratmayacak derecede hatta ötesinde bir facia..
Bu olayı müteakip yıllarda Ermenistan Cumhurbaşkanlığına 2 kez üst üste seçilen (Hocali katliamının komutanı) SERJ SARKİNSYAN’ın, Ermeni halkından bir defasında aldığı %77 oranındaki oyuna, analitik bir gözle baktığımızda; Ermenistan halkının da aynı oranlı nüfus kısmında, bu bebek kasabıyla özdeş olduğunu görmekteyiz, maalesef..
Hiç kimse Ermenilerin "katliama uğramış mazlum bir millet" olduğundan falan bahsetmesin artık; Ermeni Halkının Hocali Kasabı Serj Sarkinsyan’ı %77 oyla Cumhurbaşkanı seçişinden itibaren..
Hunharca öldürülen masum bebekler, kadınlar ve ihtiyarlardan, yani HOCALİ’den sonra..; Hiçbir Ermeni de tarihinin masumiyetinden bahsetmesin artık.. Zira "iştir kişinin ayinesi lafa bakılmaz.."
Değil 29 - 30 yıl, asırlar geçse de sizleri unutamayız, unutturamazlar da zaten..
Ruhunuz Şad Olsun Sevgili Hocali Şehitlerimiz....
Eyvallah Yılmaz Duman Kardeş.. Yine tüylerim ürperdi.. O derileri yüzülen yaşlılarımızı, karınları süngüyle deşilerek bebekleri dahi katledilen gelin kızlarımızı ve gözleri oyulan bebeklerimizi unutmak mümkün değil.. Bizim görevimiz de bu acıyı ve vahşeti genç nesillere taşımaktır.. Yazımın amacı da bu idi.. Hocali Katliamı'nı yad etmek, bu vesileyle şehitlerimize bir "Fatiha” okumak ve bu acıyı dünya durdukça gelecek nesillere taşımak.. Ne Hocali unutulsun ne de "Katil Sarkinsyan” ismi.. Unutulmasın.. Yorumla iştirakin için teşekkür ederim; Berhudar olasın..