“Gülmek” çoğu zaman ayıp ve utanılacak bir olaymış gibi nitelendiriliyor toplumuzda.
Bazen de nedensiz veya hoşumuza giden bir konuda katıla katıla güldüğümüzde "ayy fazla güldük, herhalde başımıza kötü bir şey gelecek galiba" derler bazıları da..
Sanki gülmek, keyiflenmek kötü bir olayın habercisiymiş gibi..
Oysa bizleri mutlu eden, huzur veren her şey tabii ki yüzümüzü güldürecektir. Her şeye rağmen gülmek, gülebilmek çok güzel..
***
- Fazla güldük, galiba kötü bir haber alacağız!
Derler ve gülmek gibi keyifli bir eylemi uğursuzluk habercisi yapar bazıları.
Olur mu hiç öyle?..
Güldüğümüzde vücudumuz endorfin salgılar. Yani mutluluk hormonu dediğimiz salgı; bütün organlarımıza huzurlu olduğumuzun mesajını verir. Bu kadar sağlıklı masum bir hormonu ayıp, uğursuzluk v. s. tenkitlerle engellemek doğru değil..
Gülmek sağlıktır. Sağlık için terapidir.
Gülmek, duyguları açığa vurmak, yüz kaslarıyla mimik ve jestlerle huzur veren, hatta bazen de bulaşıcı bir eylem değil midir.
“Gül gülebilirsen gül ki hüzün dağılsın,
Gül gülebilirsen neşene neşe katılsın,
Gül ki sağlıklı olasın..” demek varken, neden gem vurulur ki bu güzel eyleme.
Kalabalık bir insan grubunda gülmekle ilgili sorular sordum belli yaş üstü teyzelere, benzer cevaplar aldım. Çoğu da öykülü şekilde anlattılar;
- Gülmek sizce güzel mi, kötü bir şey mi ?
- Kızım bizler de sizler gibi güzel gülerdik fakat ‘çok ayıp’ denilirdi bize, ‘sus gülme’ denilirdi. Çocuktuk belki o zaman güldüysek onu da çocukluğumuza verip engellemediler.
Büyüdük, ‘sus genç kızlar gülmez’ dediler sustuk.
Evlendik, ‘sus kayınvalide, kayınpeder yanında gülünmez sen gelinsin’ dediler, sustuk.
Anne olduk, ‘koskoca annesin bir de çocuklarına örnek olacaksın sus, gülüp durma’ dediler, sustuk...
Gülmek sanki ciddiye alınmayacak, sözünün dinlenmeyeceği, saygınlığın yitirileceği bir eylem gibi tembihlenmiş insanlara!..
Neyse soru cevaplar devam etti ve bir diğer teyze de şunları söyledi;
- Bizim oralarda çok gülene ‘deli’ denirdi. Bizler de ‘deli’ sanmasınlar diye susardık, öyle ulu orta gülemezdik..
Oysa belki de gülmediği için delirdi o insanlar içine ata ata, susa susa bunu hiç bilen yok.!
- Yavrum gülmenin de zamanı var herhalde ki şimdi de içimizden bile gelmiyor gülmek.
Ah be teyzecim, gülmenin yeri, zamanı, yaşı, cinsiyeti olmaz. İçinden geldiği o an gülebilmeli insan. Yerine göre hiç olmazsa gülümseyebilmeli.. Gülümsemeleri engellenmiş insanların yerine de gülebilmek, hatta inadına gülmek desek daha iyi olacak..
"Gülünce gözlerinin içi gülüyor" gibi bir şarkımız var ya.. Ne hoş ne güzel bir anlatım.. O geldi aklıma..
Ve o muhteşem deyişimiz, “Gülmek devrimci bir eylemdir..”
Bence gülümsemeden geçen her gün, boşa harcanan zaman gibidir.
Acıların, üzüntülerin üzerinden zaman geçtikten sonra da hayatın gereği olan gülen yüzlere dönmez miyiz. Eski mutluluğumuzu kazanmak için, hafiften bir tebessümle başlamaz mıyız neşelenmeye.. Bakın, kulak verin, “Gülümse, hadi gülümse, bulutlar gitsin..” diyor bir başka şarkımız da..
***
Gülmek herkese yakışır bunu hiç unutmayalım..
Yüzümüzün en doğal aksesuarı olan tebessümleri hiç eksik etmeyelim.
Ve o gülen yüzlerimiz hiç solmasın...
.
Güzel günlere, gülen yüzlere sevgiyle..
Allah sizi ve ailenizi hep güldürsün inşAllah.