Tayvan'da meydana gelen ve son 25 yılın en büyüğü olarak nitelenen 7.4 büyüklüğündeki depremde sadece 10 kişi hayatını kaybetti ve az sayıda bina hasar gördü. Peki, Tayvan geçmiş depremlerden nasıl sonuç çıkardı ve bu noktaya nasıl geldi?
Felaketler meydana geldiğinde, özellikle de büyük depremler olduğunda, dünya medyası yıkımın en yoğun olduğu yere odaklanır. Bu anlaşılabilir bir durum olsa da çoğu kez yaşananlara dair çarpıtılmış bir tablo sunar.
Bunu Tayvan'ın Hualien şehrinde görebilirsiniz. Kamera ekipleri yan yatmış 10 katlı bir binanın etrafında toplanmış. Her şey tuhaf ve korkutucu görünüyor. Ancak bu, on binlerce kişinin yaşadığı bir şehirde yapısal olarak zarar gören bir avuç binadan yalnızca biriydi.
Polis kordonunun yüz metre ötesinde, Hualien sokakları tamamen normal görünüyor. Dükkânlar ve kafeler açık, trafik akıyor. Şehrin içinden geçerken, günler önce büyük bir depremin meydana geldiğini anlamazsınız.
Bu şehrin büyük ölçüde zarar görmeden ayakta kalması, neden ve nasıl olduğuna dair tartışmalara yol açtı.
Bir yıl kadar önce Türkiye ve Suriye'de meydana gelen yaklaşık aynı büyüklükteki depremlerde 50.000'den fazla insan hayatını kaybetmişti.
2011 yılında Yeni Zelanda'nın Christchurch kentini vuran 6.7 büyüklüğündeki çok daha küçük bir depremde kent merkezinin neredeyse tamamı yerle bir olmuştu.
Tayvan da fay hatları üzerinde yer alsa da sarsıntılarla başa çıkma konusunda önemli ilerlemeler kaydetti. Pek çok kişi, Tayvan'ın tarihindeki en kötü deprem olan 1999 Chi Chi depreminin dönüm noktası olduğunu söylüyor.
Bu deprem 2400'den fazla insanın ölümüne ve on binlerce binanın yıkılmasına neden oldu. Merkez ilçe Nantou'da birçok apartman binası devrilmişti. En çarpıcı olanı ise bunların birçoğunun yepyeni olmasıydı.
Bu durum, neden bu kadar çok yeni binanın çöktüğüne dair büyük bir öfke ve vicdan muhasebesine yol açtı. Uzmanlar tasarımlarının temelden kusurlu olduğunu söyledi. Taban sütunları yeterince büyük değildi, içlerindeki çelik miktarı çok azdı.
Bulgular tamamen sürpriz değildi: 1990'larda Taipei'de yaşadığım dönemde inşaat skandalları tekrar tekrar yaşanmıştı.
Öğrenci olarak yaşadığım bir bina, deniz kumu kullanılarak yapılan betonla inşa edildiği tespit edildikten sonra yıkılmıştı. Deniz kumu nehir kumundan çok daha ucuz, ancak tuz içeriği çok daha yüksektir. Bu da çelik donatı çubuklarını aşındırarak beton kanserine yol açıyor.
Orta şiddette bir depremin bile binayı yıkabileceği söylendi bize. Taipei belediye başkanı tarafından yapılan bir başka soruşturmada, yeni bir binanın beton sütunlarının içine eski yağ tenekelerinin yerleştirildiği tespit edildi.
İnşaat şirketi, betondan tasarruf etmek ve kârını artırmak için bu hileye başvurmakla suçlandı.
O zamandan bu yana çok şey değişti. Chi Chi depreminin ardından bina yönetmelikleri değiştirildi.
Artık tüm yeni binaların temel bir depreme dayanıklılık seviyesini karşılamaları gerekiyor: Böylece büyük yapısal arızalar olmadan belirli bir sarsıntı seviyesine dayanabiliyorlar.
Hükümet ayrıca binalar için gerekli olan depreme dayanıklılık seviyelerini sürekli olarak gözden geçiriyor ve yükseltilmesi gerekenleri belirliyor. 1999'dan sonra, sismik güçlendirme çalışmaları başlatıldı - bu çalışmalar genellikle bir binanın dış cephesine çelik kirişlerden oluşan bir çerçeve eklenmesi ya da ekstra sütunlar gibi takviyeler yapılmasını içeriyor. Bu, köprüler gibi altyapılar için de uygulanıyor.
On yıllardır ülkenin müdahale ve önleme departmanlarında çalışan Ulusal Tayvan Üniversitesi'nden Profesör Yih-Min Wu, "Tayvan tehlikeli depremlerle o kadar sık sarsılıyor ki, kalitesiz binaların çoğu çoktan yok oldu" diyor.
İnşaatlarda yolsuzluklar cezalandırılıyor. Adanın güneybatısında 2016 yılında meydana gelen Tainan depreminde 17 katlı bir gökdelenin çökerek onlarca kişinin ölümüne yol açmasının ardından, binanın yapımında görev alan beş kişi yargılanarak hapse atıldı.
Bu hafta şu ana kadar bildirilen 10 ölümden sadece bir tanesi Hualien'deki 10 katlı binanın çökmesi sonucu meydana geldi. Diğerleri toprak kaymaları ve kaya düşmeleri ile ilişkiliydi.
Bu da Tayvan'ın bu kez neden sınırlı hasar gördüğünün bir başka ana nedenine işaret ediyor.
Çarşamba günkü deprem, en yakın büyük nüfus merkezi olan Hualien'in güneyini vurmadan önce açık denizde başladı.
Sismoloji haritaları depremin merkez üssünün şehrin 30 km güneyinde olduğunu, dolayısıyla Hualien ve çevresinin en kötü sarsıntıdan kurtulduğunu gösteriyordu.
Bunun yerine güney, batı ve kuzeydeki dağlarda büyük kaya heyelanları meydana gelmiş, yollara ve köprülere zarar vermiş ve bazı ölümlere neden olmuştu.
Çarşamba günkü deprem, 1999'da Nantou'da ve geçen yıl Türkiye ve Suriye'de meydana gelen depremlerde olduğu gibi yoğun nüfuslu bölgelere çok yakın değil.
Yine de 7.4 şiddetindeki deprem sadece adayı değil, adanın ötesindeki toprakları da sarsacak derecede güçlü bir olaydı.
Neyse ki Tayvan bu kez iyi hazırlanmıştı.
Tayvan'ın depreme müdahalesinde etkili olan diğer unsurlar da şunlar:
- Erken uyarı sistemi: Adanın dört bir yanına yerleştirilen sensörler depremin ilk titreşimlerini algıluıyor ve 2-8 saniye içinde merkez üssü yakınındaki halka cep telefonları ve TV uyarıları yapılıyor. Ancak sistemde hala aksaklıklar yaşanıyor – bazı Taipei sakinlerine telefon uyarıları ulaşmamıştı.
- Halkın farkındalığı: Tayvanlılar depreme alışkın ve 1999'dan sonra okul ve işyeri tatbikatlarının zorunlu hale getirilmesinden sonra ne yapacaklarını biliyorlar.
- Hızlı müdahale ekipleri: Adanın afet müdahale ekibi sosyal medyayı aktif bir şekilde takip ediyor ve hasarı değerlendirmek için güvenlik kameralarına girerek hangi noktalara yardım gönderileceğini tespit edebiliyor.
Rupert Wingfield-Hayes / BBC News
Habere Frances Mao da Singapur'dan katkıda bulundu.