İskeçe Türk Birliği Başkanı, gazeteci Ozan Ahmetoğlu, Batı Trakya'da yaşanan insan hakları ihlallerini Kırım Haber Ajansına anlattı.
Batı Trakya Türk Azınlığının, Yunanistan hükumeti tarafından insan hakları ihlaline maruz kalması her geçen gün yeni bir boyutta gözler önüne seriliyor. Bu bağlamda İskeçe Türk Birliği Başkanı, Dostluk Eşitlik Barış (DEB) Partisi MYK üyesi gazeteci Ozan Ahmetoğlu, Kırım Haber Ajansına (QHA) bölgede yaşanan insan hakları ihlallerini anlattı.
Batı Trakya’da yaşayan Türk Azınlığı, bölgedeki baskıcı yönetimin hak ihlaline maruz kalıyor. Yıllardır süregelen bu baskı, Türklerin kimliklerini yok etmeyi amaçlayan insan hakları ihlallerini ortaya koyuyor. Batı Trakya’nın atan can damarı Gümülcine, İskeçe gibi yerlerde yaşayan Türk azınlıkları seslerini duyurmaya çalışıyor.
Bu kapsamda yaşanan insan hakları ihlallerine dikkat çekmek isteyen Kırım Haber Ajansı (QHA), İskeçe Türk Birliği Başkanı, Dostluk, Eşitlik, Barış (DEB) Partisi MYK üyesi, gazeteci Ozan Ahmetoğlu ile görüştü.
BATI TRAKYA TÜRK AZINLIĞI İNSAN HAKLARI İHLALLERİYLE KARŞI KARŞIYA
Ahmetoğlu, bölgede insan hakları ihlallerinin ciddi derecede ortada olduğunu belirterek, “Batı Trakya’da yaşayan Türkler, Lozan Antlaşması’ndan sonra azınlık statüsünde kalan bir toplum olarak ne yazık ki insan hakları ihlalleriyle karşı karşıya kalıyor” vurgusu yaptı.
Ahmetoğlu, “Batı Trakya Türkleri çok uzun yıllar vatandaşlık haklarından yoksun kaldı. Gayrimenkul satın alma, kamuda yer alma, ehliyet sahibi olabilme gibi hatta yasak bölge uygulaması nedeniyle seyahat özgürlüğü alanında bile geçmişte ciddi anlamda mahrum bırakıldı” diyerek son zamanlarda bu tür uygulamaların iyileştiğini söyledi.
Ahmetoğlu, 1980’lerin sonuna kadar vatandaşlık hakkı gaspının edinilen mücadele ile önlendiğini vurguladı. Batı Trakya Türklerinin verdiği mücadele sonucunda bazı konularda kazanımlar elde ettiğini dile getiren Ahmetoğlu, bugün halen Yunanistan’ın baskısının devam ettiğini ve bu mücadelenin sürdüğünü kaydetti.
Milli kimlik meselesinin en önemli sorun olduğunun altını çizen Ahmetoğlu, “Vatandaşı olduğumuz, vatandaşlık bağımızın olduğu, ülkemiz dediğimiz bölgede, Yunanistan devleti kimliğimizi inkar etmeye devam ediyor” dedi.
BATI TRAKYA'DA EĞİTİM SORUNU
“Türkiye ile Yunanistan arasında yapılan anlaşmalarla statüsü belirlenen ve yine uluslararası anlaşmalarla garanti altına alınan azınlık eğitimi alanında çok ciddi sorunlar yaşanıyor” ifadelerine yer veren Ahmetoğlu şunları aktardı:
“Yunanistan’da iki yıllık okul öncesi eğitim zorunlu. Buradaki eğitim Türkçe yapılamıyor. Ve bizim 4-5 yaşlarındaki çocuklarımız ailelerinden ana dili Türkçeyi öğrenirken anaokuluna gidince kendisinden yüzde 100 yabancı bir dille karşı karşıya kalıyor. Kendinizi düşünün dilini anlamadığınız bir okula öylece bırakılıyorsunuz. Türkçe anaokullarının olmamasıyla birlikte fiziki şartları elverişli olmayan okullar da var. Bunlardan en önemlisi İskeçe Anaokulu ve Lisesi. 700’e yakın öğrenci bir kısmı ahşap olan eski bir tütün deposunda eğitim görüyor. Bu sadece iki örnek, bunları çoğaltabilirim”
YUNANİSTAN TÜRK İBARESİNİ YASAKLIYOR
Ahmetoğlu aynı zamanda bölgede örgütlenme ve dernekleşme özgürlüğünün kısıtlandığını belirterek, “İçinde Türk kelimesi geçen dernekler korunmuyor. Korunmuş olanlara da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına rağmen yasal statüleri tüzel kişilikleri iade ediliyor. Yunanistan Mahkemesince başta İskeçe Türk Birliği olmak üzere Batı Trakya Türk Azınlığının isminde Türk ismi taşıyan dernekler kapatılmış durumda. AİHM’de alınan 15 yıl önceki kararlar hala uygulanmıyor. Burada uluslararası hukuk normlarının ihlal edilmesi ve uygulanmaması söz konusu” ifadelerini kullandı.
Bu sorunun, Batı Trakya Türk Azınlığının kimlik sorunundan kaynaklandığını belirten Ahmetoğlu, "Bu da AİHM Sözleşmesi imzalayan bir ülkenin imzaladığı sözleşmeyi çok ciddi anlamda ihlal ettiğini ortaya çıkarıyor” dedi.
BATI TRAKYA'DA MÜFTÜLÜK SORUNU
Öte yandan müftülük ile ilgili sorunların olduğuna işaret eden Ahmetoğlu, Temmuz ayında hayatını kaybeden İskeçe Seçilmiş Müftüsü Ahmet Mete’nin vefatından birkaç gün sonra müftülük yasası çıkarıldığını belirtti. Ahmetoğlu, “Bu yasayla birlikte Batı Trakya Türklerinin en önemli kurumları olarak gördüğü müftülük kurumu neredeyse boşaltılmıştır. Tabi bunu kabul etmediğimiz için Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulu (BTTADK) öncülüğünde müftü seçimi yapıldı. Yeni müftümüzü seçtik ama ne yazık ki Yunanistan camilerde oylayarak seçtiğimiz müftümüzü kabul etmiyor” ifadelerini kullandı.
"BU İSLAMOFOBİ, TÜRKOFOBİ VE NEFRET SÖYLEMİ OLARAK DEĞERLENDİRİLMELİ"
Azınlık statüsündeki siyasi temsilcilerin nefret söylemine maruz kaldığını ifade eden Ahmetoğlu, hem kolektif hem de bireysel anlamda insan hakları ihlallerinin yaşandığını söyledi. Ahmetoğlu ayrıca şu ifadelere dikkat çekti:
“Bu algı operasyonlarından ciddi manada rahatsızız. Bunu ciddi bir İslamofobi, Türkofobi ve nefret söylemi çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğine inanıyorum. Bunların bir an önce son bulmasını gerçekten demokratik, barışçıl, insan haklarına saygılı bir devlet anlayışının Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığına yönelik olarak hayata geçirilmesinin elzem olduğunu düşünüyorum. Zira bu şekilde devam ederse demokrasinin bölgede sakatlanmış bir şekilde ortaya çıktığını göreceğiz. Bu da hem bölgemiz için hem ülkemiz için hem de demokrasi için tabi ki iyi olmayacak”
"BİZ O ÜLKENİN ASLÎ UNSURUYUZ"
Ahmetoğlu, Kırım Haber Ajansının, "İskeçe Türk Birliği Başkanı olarak bu tür bir problem karşısında çözüm öneriniz nedir?” sorusuna şu cevabı verdi:
“İskeçe Türk Birliği 2021 yılında bir protesto gösterisi yaptı. Gösteriden 8 ay sonra yürüyüşle ilgili olarak soruşturma başlatıldı. Öncelikli olarak biz hiçbir zaman hukuktan ve demokrasiden ayrılmıyoruz. Bu bizim olmazsa olmazımızdır. Biz anayasaya saygıdan ayrılmıyoruz. Her türlü demokratik yolu kullanarak hak arama mücadelemizi sürdürüyoruz, sürdürmeye de devam edeceğiz. Bunu yaparken de toplum içinde dayanışmayı sağlamaya çalışıyoruz. Bizim talebimiz şudur: Batı Trakya Türkleri olarak Yunanistan’ın daha anlayışlı ve demokratik, azınlık bağlamında, AİHM Sözleşmesi bağlamında bir anlayış benimsemesini bekliyoruz. Batı Trakya Türklerini kendi vücudunda yabancı bir madde olarak, tehlikeli bir madde olarak görmesinden ciddi anlamda rahatsızız. Biz o ülkenin vatandaşlarıyız. Biz o ülkenin aslî unsuruyuz. Biz Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığıyız, bizim bir kimliğimiz var. Milli kimliğimiz üzerinden çeşitli oyunlar ve girişimlerde bulunmasını istemiyoruz.”
QHA