BURSA ARENA / Haber Merkezi
ABD'de Kongre binasına yönelik saldırıdan tam bir hafta sonra, aynı binada bu kez Temsilciler Meclisi üyeleri Başkan Donald Trump'ın azlini oylamak için bir araya geldi.
Ülkenin 231 yıllık tarihinde ilk kez, bir ABD Başkanı hakkında ikinci kez görevden azil kararı verilmiş oldu. Tarihi başarıları hakkında övünmeyi seven bir başkan için bu küçük düşürücü bir final.
Trump'ın azli konusunda kabul edilen tasarı, "hükümete karşı isyana teşvik" suçlamasını içeriyor. 6 Ocak'ta Washington'da çıkan olayların, Trump'ın konuşmasının ardından gerçekleştiği Demokratlar tarafından kaydediliyor. Tasarı şimdi Senato'ya gönderilecek ve burada Trump'ın suçlu olup olmadığına yönelik bir yargılama gerçekleştirilerek oylama yapılacak.
Joe Biden'ın 20 Ocak'ta görevi devralmasından önce gerçekleşmesi beklenmeyen bu süreç belirsizliklerle dolu olsa da, bunun siyasi sonuçları hakkında şimdiden kafa yormak mümkün.
Saf değiştiren Cumhuriyetçiler
Yaklaşık bir yıl önce, Temsilciler Meclisi ilk kez Trump'ın görevden azledilmesini kabul etmişti. Bu, tek bir Cumhuriyetçi üyenin bile oyu alınmadan gerçekleşti. Bu seferki oylamada ise, 10 Cumhuriyetçi üye partisinden farklı bir yolu tercih ederek tasarıya destek verdi. Üstelik Washington'da yaşanan olaylara ilişkin açıktan kınama mesajları vererek…
Eski Başkan Yardımcısı Dick Cheney'nin kızı Liz Cheney, en çok göze çarpan isimlerden oldu.
Azil tartışmalarında Demokratlar tarafından sıklıkla referans gösterilen mektubunda Cheney, "Hiçbir ABD Başkanı, görevine ve Anayasa'ya bağlılığına bu ölçüde ihanet etmemişti" ifadelerini kullandı.
New York Times gazetesi, Cumhuriyetçilerin ABD Senatosu'ndaki lideri Mitch McConnell'ın, Trump'ın azledilme eşiğine gelmesinden "memnuniyet duyduğunu" ve partinin Trump defterini kapatmasını umduğunu aktardı.
Daha önceden yargılama sonuçlanana kadar karar vermeyeceğini söyleyen Senatör McConnell'ın normalde "ketum" bilinen ofisinden gelen bu sinyaller, sürpriz olmadı. Parti içindeki mücadelede taraflar belirginleşmeye başladı.
Temsilciler Meclisi'ndeki bölünme, önümüzdeki günlerde Cumhuriyetçiler için bir tercih yapmayı gerektiriyor. Bir tarafta, 2016'da Beyaz Saray ve Kongre'yi kazandıran ancak 2020'de ikisini de kaybeden bir seçmen koalisyonu yaratan "Trump usülü siyasete" bağlılığın sürmesi var.
Diğer tarafta ise Trump'ın hararetli ve retoriğe dayanan tarzından sıyrılan ancak belirsiz bir gelecek var.
Demokratlar Trumpizm'i de 'azletti'
Washington'daki olaylardan saatler sonra, Demokratlar hem ABD demokrasisine hem de kendi yaşamlarına kast ettiğini düşündükleri bu isyan girişimini tetikleyen Trump'a en iyi nasıl yanıt verilebileceği sorusuyla boğuştu.
Sonunda, görevde son haftasına girmesine rağmen Trump'ı ikinci kez azletmenin en etkili hamle olduğuna karar verdiler.
Ancak bu hamle yalnızca, Trump'ın azledilmesini içermiyor, Trumpizm'i bir bütün olarak hedef almış oluyorlar. Azil tasarısında, Trump'ın Kasım ayındaki seçim sürecini bütünüyle baltalamasını içeren birkaç aylık sürece gönderme yapılıyor. Üstelik Temsilciler Meclisi'nde yapılan konuşmalarda, Trump'ın başkanlığı süresince takındığı tavır ve Kongre'deki Cumhuriyetçi üyelerin Trump söylemini izlemesi hedef alındı.
Trump ve Trumpizm'den ayrılmak isteyen Cumhuriyetçiler olmasına rağmen, Demokratların bir kısmı Trump'ı ve geçen haftaki kalkışmayı tüm Cumhuriyetçi Parti'ye ayak bağı etme arayışında.
Daha farklı olabilirdi
Geçtiğimiz birkaç ayın farklı şekilde geliştiğini hayal edin.
Donald Trump, seçim hezimetini gürültü çıkararak reddetmek yerine sessizce kabul etseydi, Cumhuriyetçiler muhtemelen Georgia'da bir sandalye daha kazanacak ve Senato'yu kontrol ediyor olacaktı. Trump, defterini dürmeye hevesli Cumhuriyetçilerin tehdidiyle karşılaşmayabilirdi ve belki de siyasi nüfuzunu güçlendirecekti.
2024'teki başkanlık yarışı gerçek bir ihtimal olabilirdi.
Bunun yerine, Trump köşeye sıkıştı. Çok sevdiği Twitter dahil, sosyal medyada susturuldu. Senato kararında gelecek seçimlerde yarışması engellenmese bile, Cumhuriyetçi Parti içerisindeki gücü ve etkisi ciddi zarar gördü.
Kamuoyu araştırmalarına göre, Trump'ın partide hala ciddi bir desteği alabildiği görülüyor. Ancak geçtiğimiz haftalarda yaşananlar, zaten koltuğunu yitirmiş olan Trump'a son darbeyi indirmek isteyen düşmanlarını güçlendirecek.
Trump, her zamankinden daha büyük bir risk altında.
Son beş yıldır, kendisiyle ilgili kehanetlerde bulunanların analizlerinin yanlış olduğunu kanıtlayan Trump, başka siyasetçileri çoktan devirecek skandallardan ve tartışmalardan gücünü koruyarak çıktı.
Bu sefer durum farklı görünüyor.
Senato süreci Biden için sıkıntılı
ABD'nin 46. Başkanı seçilen ve 20 Ocak'ta görevi revralacak olan Joe Biden, her gün 4 binden fazla ABD'linin yaşamına mal olan ve ekonomiyi gittikçe zorlayan Covid-19 salgınıyla boğuşmak zorunda.
Senato, Trump'ın azledilmesi süreciyle uğraşırken Biden'ın farklı gündemleri olacak.
Cumhuriyetçiler, azil sürecinin, "iyileşmeye ihtiyaç duyan" Amerikan ulusunu biraz daha ayrıştıracağı uyarısını yapıyor. Bu durumun, Biden'ın vadettiği "ülkeyi birleştirme" hedefini zorlaştıracağı kanaatindeler.
Azil süreci, başkanlığının ilk günlerinde Biden için gerçek pratik zorluklar ortaya çıkarabilir. Trump hakkındaki yargılamaya odaklanan Senato, Biden'ın "ilk 100 gün" hedeflerine odaklanmakta güçlük yaşayacaktır. Biden'ın yeni görevlendirmelerinin onaylanmasında yaşanabilecek gecikmeler de federal hükümetin yönetimini Biden açısından zorlaştırabilir.
Biden'ın talebi, Senato'nun Trump'ın yargılanma sürecine yarı zamanlı mesai ayırması ve yeni dönemin görevlendirmelerine de mesai harcaması oldu.
Ancak bu planın Cumhuriyetçi ya da bağımsız Senato üyeleri tarafından benimseneceğinin garantisi yok.
Yeni başkanlar için ilk 100 gün, siyasi etkinin en yüksek düzeyde olduğu kritik bir süreç olmuştur. Biden'ın mesaisinin bir kısmının bu mücadeleye aktarılacağını söylemek mümkün.
Anthony Zurcher
BBC Kuzey Amerika Muhabiri