Sen Hiç Ateş Böceği Gördün Mü ?
Ben gördüm, şanslıyım demek ki...
Ateş Böcekleri en şaşırtıcı böcek türlerindendir. Karanlıkta vücutlarından ışık çıkarma özelliklerinden dolayı bu ismi almışlardır. Bazılarınız gece karanlığında otların arasında veya havada uçarken parıldayan, yanıp sönerek sarı-yeşil bir ışık veren bu böcekleri görmüş olabilirsiniz. Yanlarına yaklaştığınızda ışığını söndüren, gece karanlığında kaybolup giden bu böceğin ismi Ateş Böceği 'dir.
Adı Ateş Böceği olmasına rağmen, aslında böceğin verdiği ışık, ateşle de sıcaklıkla da alakalı değildir. Bilimsel olarak Ateş Böceğinin çıkardığı ışığın adı ‘soğuk ışık’tır. Bu ışığın yapay olarak üretilmesi günümüz teknolojisi ile hala başarılamamıştır. Dünyada milyonlarca yıldır mevcut olan bu doğal ışık teknolojisinin önce çalışma mekanizmasını çözmek sonra da taklit ederek insanlığın hizmetine sunabilmek için bilim adamlarının çalışmalarını sürmektedir. Sürtünme veya ısı olmadan ışık elde etmenin mümkün olmadığı düşünülürken, Ateş Böcekleri sayesinde farklı düşünceler oluşmaya başlamıştır. Ateş Böceklerinin moleküler seviyede kimyasal bir işlem ile ışık ürettikleri düşüncesi ile yapılan araştırmalarda bazı moleküllerin ayrışarak daha yüksek enerjili hale geldikleri ve bu fazla enerjiyi ışığa dönüştürebildikleri tespit edilmiştir. Ateş Böcekleri kimyasal bir reaksiyon ile üretmiş oldukları ışık ile kendi dünyalarında mesut ve mutlu bir şekilde yaşamlarını sürdürmektedirler.
Ateş Böceğinin karın bölgesinde bulunan ışık organında, ışık elde etmede kullandığı iki kimyasal maddeden bir tanesinin kimyasal yapısı aydınlatılmış ve bu madde yapay olarak elde edilmiş, ikinci kimyasal maddenin yapısındaki gizem çözülmüş olmasına rağmen bu kimyasal madde daha yapay olarak üretilememiştir.
Bu maddelerin üretimi ile birlikte ışığın sürtünme ve ısı olmadan üretilmesi insanlığın geleceğine farklı bir yön verecektir. Işığın sürtünme ve ısı ile elde edilmesinde yüksek miktarda enerji kaybı yaşanmaktadır. İnternet üzerinden yapmış olduğum araştırmalar neticesinde tespit ettiğime göre normal bir ampul kendisine verilen enerjinin yüzde 4’ünü, floresan ampul ise yüzde 10’unu ışığa dönüştürebiliyormuş ve geri kalan enerjiyi ısı olarak yayıyorlarmış. Ateş Böceğinde de benzer bir durum olduğunu düşünen bilim insanları, böceğin kullandığı enerjinin tamamını ışığa dönüştürdüğünü tespit edince şaşırmışlar tabii ki.
Araştırmalar devam ederken, Ateş Böceklerince üretilen iki kimyasalın birleşiminin ışığı oluşturmaya yetmediği, böceğin ışık bölgesine yakın solunum organının, ışık verme anında kimyasalları, oksijenle beslemesi gerektiği de bulunmuştur. Bulunamayan bir başka konu ise bu ışık sistemini hangi anahtarın açıp kapadığıdır. Ateş Böceklerinin yaklaşık iki bin çeşidi vardır. Erkekleri kanatlı olup uçabilir, dişileri kanatsızdırlar, buna karşılık en iyi ışık verimini gelişmiş dişiler verir. Erkekler dişileri aramak için geceleri uçarlar ve ışıklarını birbirleri ile iletişim kurmak için kullanırlar. Ateş Böcekleri geceleri kesintisiz 3 saat süreyle ışık verebilirler. Ateş Böcekleri genel olarak ısırarak zehirledikleri salyangozları yedikleri için kireçli toprakların olduğu nemli bölgelerde daha çok görünürler.
Ateş Böceklerini yiyen canlılar, Ateş Böceğinin vücudunda barındırdıkları kimyasal maddeler yüzünden kusmak zorunda kalırlar ve bir daha da ateş böceği yemeye teşebbüs etmezler.
Şimdiiii...
Gelelim konuya...
Sen hiç Ateş Böceği gördün mü ?
Soruyu biraz daha genişletelim mi ?
Siz hiç Ateş Böceği gördünüz mü ?
Bir film repliği hatırlıyorum. Eskilerden... Allah gani gani rahmet eylesin, üstat Müşfik Kenter 'in bir repliği... Üstat, deniz kıyısında bir yerde, filmdeki rol arkadaşı Zuhal Olcay 'a şöyle diyor; "Ateşin var mı? Sigara içmez misin? Allah bilir rakı da içmezsin, konuşmasını da bilmezsin, di mi? Sen kuşları da sevmezsin, çiçekleri de, söyle öyle di mi, çocukları... Canın çekmez mi hiç keyif etmeyi, parayı sever misin parayı, onu da mı? Erkeklerden nefret ediyorsun ha... Eee sana da bu yakışır... At kendini denize ne duruyorsun, boşuna bu dünya de be... Benim yarı yaşım kadar bile yoksun, güzelmişsin de, derdin mi çok, benden de mi çok, at kendini şuradan denize seni o paklar ". Zuhal Olcay, çakmağını çıkartır ve Müşfik Kenter 'in sigarasını yakar. Üstat devam eder konuşmasına; "Madem ateşin var, ne duruyorsun karanlıkta, hadi koş hayata..."
Siz hiç Ateş Böceği gördünüz mü? Gördünüzse zaten biliyordunuz, görmedinizse ben yazımın başında anlattım Ateş Böceğini ve de nasıl ateşiniz olabileceğini...
Hadi şimdi koşun hayata...
Ateşinizle, ışığınızla koşun hayata...
Ateş Böceği olun ve karanlıkları aydınlatın...
Kişisel özgürlüğünüzü başkasına kaptırmayın...
Yakın ışıklarınızı Cumhuriyetin Ateş Böcekleri, yakın... Karanlıkları aydınlatın ki; çıksın ortaya gizlenmeye çalışılan tam bağımsızlık, Cumhuriyet, demokrasi, parlamenter sistem, erkler ayrılığı, bireysel hak ve özgürlükler, evrensel hukuk, bilimsellik, çağdaşlaşma, kültürel bütün değerlerin korunması, bütün inançların özgürce yaşanabilmesi, kardeşlik, barış... Çıksın ortaya gizlenmeye çalışılan sevgi, saygı, hoşgörü ve mütevazilik de yarış... Gerekirse gezin Anadolu 'yu karış karış... Ve yakın ışıklarınızı Cumhuriyetin Ateş Böcekleri, yakın... Lütfen... Lütfen... Ne olursunuz, karanlıkları aydınlatın...