BURSA ARENA / Haber Merkezi
Nilüfer Belediyesi Misi Akademi’de bu hafta “Okuma ve Yazma Ekseninde Acının İyileştirici Gücü” konulu çevrimiçi atölye düzenledi.
Yazar Nihan Kaya, yürütücülüğünü yaptığı atölyede kitapları üzerinden acının iyileştirici gücü ve yaşanan sorunların çözümüne ışık tutacak çalışmalara değindi.
Nilüfer Belediyesi Kütüphaneleri’nin iki haftada bir düzenlediği “Misi Akademi” nin bu haftaki konuğu sevilen yazar Nihan Kaya oldu. Kaya’nın “Okuma ve Yazma Ekseninde Acının İyileştirici Gücü ve Annie G. Rogers” başlığıyla yürüttüğü atölyeye ilgi büyüktü.
Pandemi nedeniyle çevrimiçi gerçekleşen ve Bursa dışından da katılımcıların yer aldığı atölyede, Nihan Kaya, eserleri ışığında, psikanaliz ve klinik psikoloji profesörü olan Annie G. Rogers’ın hikayesi ile söylemleri üzerinden “Yaralı şifacı” (the wounded healer) kavramı üzerine konuştu.
Tüm yaratıcılıkların merkezinde acı olduğunun altını çizen Nihan Kaya, “Önemli olan başımıza gelen acıyla ne yaptığımız. O acıyı neye nasıl dönüştürebildiğimiz. O acıyı yaratıcı şekilde dönüştürebiliyor muyuz buna bakmak gerekir. Acı dönüşmez ise bize zarar verir. Acıyı hayatta olumlu kullanmak önemlidir. Psikolojiye katkı sunan önemli isimlerin geçmişinde büyük acılar yaşadığını görebiliriz. Bunu olumlu kullanıp yaşamlarına ve çalışmalarına faydalı şekilde yansıtmışlar. Fikirler acıyı dönüştürmekten çıkar. Fiziksel acıyla ruhsal acıyı ayırt edebilmeliyiz. Ruh ve beden bir birinden ayırt edilebilir ama ayrıştırılamaz. Sinir bilimi de bunu doğrular” dedi.
Nihan Kaya: Herkes acı çeker ve acısız hayat yoktur
Psikanalizde, bakış açısının amacının tedavi olmadığına, sonucun temeline bakıldığına değinen Nihan Kaya, “Ünlü Psikanalist Carl Gustav Jung, “Yara iyileştirir, yeter ki siz onun iyileştirici gücünü keşfedin” der. Yine Jung, nevrozun bizi iyileştirdiğini söylüyor. Herkes çekilen acılara farklı tepki gösterebilir. Hepimiz aslında hayatta kalma çabasındayız. Acı çekenin duygusal geçmişine bakmalı. Çocuklukta çekilen acılar, insana büyüyünce görmek zor gelir. Küçük yaşlarda yaşanan acıları göremiyorsak çocuklarımızın acılarını da anlayamaz ve dönüştürmelerine yardımcı olamayız. Çocukluğunda çok acı çeken ve gözlemleyebilen annelerin çocuklarına daha iyi bağlandığını görüyoruz. Bilinçaltımız bizim yaşamımızı kontrol eder. Bilmediğimiz acıların farkına varabilirsek bilinçaltının kontrol edebilirliği azalır. Hafıza aslında bedenimizde yaşar. O bizi zaman zaman farkına varmasak da domine eder. Herkes acı çeker ve acısız hayat yoktur” diye konuştu.
Anne babaların çocukların acılarını iyi anlaması gerektiğini belirten Nihan Kaya, “Hepimizin hayatta hatası olacaktır. Anne babaların çocukların acısını dindirmek gibi gücü olmayabilir ama onların acısını anlamak önemli. Çocuklara güvenmek gerekir. Çocuklar bazen hedeflerine ulaşamıyor büyüklerinin güven duygusunu yakından hissedemediği için. Çocuklar hayallerini ve fantezilerini yaşamalı. Bu olursa bilinçaltına atılan ve hayatta ileride kendini olumsuz etkileyecek durumlar ortaya çıkmaz” şeklinde konuştu.
İki gün süren atölyede Nihan Kaya, anti-psikiyatrinin kurucusu R. D. Laing, Winnicott, Anna Freud ve Giegerich’in de psikoterapiyle ilgili görüşlerine dayanarak, psikoterapi hakkında doğru bilinen yanlışları irdeleyip, katılımcıları “Yazma Cesareti” kitabının alt başlığı olan “Acının Yaratıcılığa Dönüşümü” hakkında da bilgilendirdi. Nihan Kaya, atölyeye büyük ilgi gösteren katılımcıların sorularını da içtenlikle cevaplayarak, sorunların çözümüne yönelik çalışmalar hakkında tavsiyelerde de bulundu.