10-12 yaşlarında bir kız çocuğu.
Bir dükkanın karşısında beni durdurdu.
Şunu alacak gücüm yok bana alır mısın? dedi.
Nefis çekmiştir diyerek dükkana girdik.
İstediği şeyin tartılmasın beklerken bu arada konuşuyoruz.
-Okula gidiyor musun,
-Evet,
-Kaç kardeşsiniz,
-4 kardeşim var,
-Baban ne iş yapıyor,
-Annemle babam ayrıldı. Bize babaannem bakıyor.
Yüreğim cız etti.
İstediği paketi verdik kız gitti.
Dükkan sahibi ;
-Siz hayır yapıyorsunuz ama, bunlar burada hep birilerini çevirip böyle söylerler, dedi.
Olmaz kabilinden baktım ama yapacak bir şey yok.
Biraz sonra yola çıkıp yürümeye başladım.
150-200 metre ileride kız çocuğuyla karşılaştık.
Beni görünce başını önüne eğip yanımdan geçip uzaklaştı.
Bu sırada 8-9 yaşlarında bir erkek çocuğunun elinde 5-6 paket dikkatimi çekti.
Bunlardan birisi de benim aldığım paketti.
..
Bu insanları bu duruma getiren bir sebep olmalı mutlaka.
Hadi:
“Üstteki (veren) el, alttaki (alan) elden daha hayırlıdır. Sen, (vermeye) geçimini sağladığın ailenden başla!..” hadisi şerifi gereğince vermeye çalışıyoruz.
Yine de aklımıza takılıyor. Şimdi bu durumda biz hayır mı yapmış oluyoruz.
Yoksa bu insanların bizim duygularımızı sömürmesine müsaade ederek,
Onların dilencilik işini bir meslek haline getirmesine yardımcı mı oluyoruz ?
..
Belli ki insanların yumuşak yerlerinden giriyorlar.
Onların duygularının hassas olan bam tellerine basıyorlar.
Verdiğimiz üç beş kuruş bir önemi yok ama,
Eskilerin dediği gibi "Cevizin bini bir para ütüldüğüme yanarım".
..
Şimdi gelirken dikkat ediyorum.
500 metrelik yolumun üzerinde meğerse bu türden bu işi yapan 6-7 çocuk varmış.
Burada şunu ifade etmek istiyorum ki ;
Eğer bu çocuklar bu işi bu hale getirdiyseler mutlaka görevini yapmayanlar var.
Bizler insan olarak görev yapmadığımız için onlara bu zemini hazırlamış oluyoruz.
Yetkililer bu işi önlemek için bir gayret sarf etmiyorlar ve gizli bir deste vermiş oluyorlar.
Bu işi üstlenecek kurumlar da bu işe bigane kalmış.
Bilemiyoruz bu insanlar gerçekten ihtiyaç sahibidir.
“...Yalnızca şu üç kişi dilenebilir: Çok fakirlik çeken, ağır bir borç altında bulunan ve kan bedelinin altında ezilen.” Hadisi şerifi mucibince el açmış da olabilirler.
Fakat bu bizim ağyar olmadığımız anlamına gelmez. Toplum için için çürümeye başlamış.
..
Hz Ömer (RA) ı hatırladım bir an ;
"Dağlara buğday serpin, Müslüman ülkede kuşlar aç kaldı demesinler" diyen bir Adaletin timsalini.
Şu hale bakın ki, dağlardaki kuşları düşünen bir Müslüman toplumundan,
Şehirdeki insanları düşünemeyecek bir hale gelmişiz.
İlimden ve irfandan yoksun kalan milletlerin hali galiba bu.
Resulullah ne buyuruyor ;
“Sizden birinizin urganı alıp (dağa giderek) bir bağ odun getirip satması ve böylece Allah’ın onun itibarını koruması, birşey verip vermeyecekleri belli olmayan kimselerden dilenmesinden daha hayırlıdır.”
Rabbim bu millete feraset versin. İlim ve irfandan, okumaktan uzak düşürmesin.