Türban, AİHM kararına göre siyasal İslam’ın simgesi olarak kabul edilmektedir ve emperyalizm destekli siyasal ılımlı İslam kadınının üniformasıdır; şeriat için takılır. Başörtüsü ise Müslüman Anadolu kadınının tozdan, rüzgârdan korunmak amacıyla taktığı geleneksel bir örtüdür. Türbanı, başörtüsü olarak yutturmak isteyenler, sahtekârdır ve emperyalizmin maşalarıdır. Bugün Türkiye'de yasal olmamasına karşın türban sorunu yoktur.
CHP grup başkan vekili olarak katıldığı televizyon programında türban için “bir metrekarelik bez parçası” ve “başörtüsü ile okula gitmek hukuka aykırıdır” diyen Kemal Kılıçdaroğlu, genel başkan olduktan sonra türban konusunda saçmalamaya, yalpalamaya başlamıştır.
Genel başkan olduktan sonra 22 Ağustos 2010 tarihinde İstanbul Çağlayan mitinginde Kemal Kılıçdaroğlu şöyle demişti; “söz veriyorum, türbanı da biz özgür kılacağız. Sözümün arkasında duracağım.” Üniversitede türban sorununu çözeceğini dile getiren Kemal Kılıçdaroğlu’nun sözlerinden güç alan YÖK, üniversitelerde türbanı serbest bıraktı. Üniversitelerin ardından türban, önce lise ve ortaokullara, ardından ilkokul ve ana okullara kadar indi. Türban daha sonra meclise, yargıya, orduya, polise kısaca tüm kurumlara girdi. 31 Ekim 2013 tarihinde AKP’li dört milletvekili TBMM’ye türbanla girince, yeni CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bu olayı “bugün çok mutluyum” sözleriyle anlatıyordu.
Helalleşme çağrıları kapsamında türban konusunda harekete geçeceklerini bildiren Kılıçdaroğlu, “bizim de hatalarımız oldu, yarın bu yarayı sonsuza kadar kapatmak için bir kanun teklifi sunacağız” dedi. Böylece 4 Ekim 2022 Salı günü türban için hazırlanan yasa önerisi TBMM’ye sunuldu. Bu girişim ile 4 Ekim 1926 tarihinde Medeni Kanun’un yürürlüğe girdiği gün Atatürk’ün laiklik ilkesi ve devrim yasaları çiğnenerek, CHP tarihinin en büyük ihanetine imza atılmış oldu. Kısaca CHP'nin yaptığı devrime, yeni CHP karşı devrim gerçekleştirmiştir. Cumhuriyeti kuran partiye, 100. yılında cumhuriyetin yıktırılması görevi verilmiştir. Bu ihanete ortak olunamaz, karşı çıkmak gerekmektedir.
İran’da kadınlar örtünme yasaklarına karşı ölümüne bir özgürlük mücadelesi verirken, Afganistan’da kadınlar dinci terör örgütü Taliban’a karşı kızların okuması için ayaklanmışken, yeni CHP türbanı yasal güvence altına alan yasa teklifini TBMM’ye sunmuştur. Bu teklifi Abdullah Gül, Bülent Arınç, altılı ganyanın AKP’den dönenleri ve Sivas kıyımcısı ile HDP olumlu karşılamışlardır. Bu destek bile, olayın ne olduğunu kanıtlamaktadır.
CHP içinde ise bu kanun teklifinin anayasaya aykırı olduğunu bile bile destek verenler vardır. Tayyip Erdoğan’ın iktidardan gitmesi için, CHP yöneticilerine yapılan haklı eleştirilere karşı “şimdi zamanı değil” diyenler, belki iyi niyetli olabilirler ama yaptıkları aymazlıktır ve ihaneti görememektedirler. Türban çıkışıyla AKP ile gericilik yarışına giren yeni CHP genel başkanıyla birlikte, bu yasa tasarısına imza atan CHP milletvekillerinden hesap sorulmalıdır.
AKP genel başkanı Tayyip Erdoğan partisinin 4 Ekim Salı günü yapılan grup toplantısında Kemal Kılıçdaroğlu’nun türban teklifine yanıt vererek, anayasa değişikliği önerisinde bulundu. Bu değişiklik ile anayasadaki devrim yasaları ve ilk dört maddenin de değiştirileceği gündeme gelecektir. Yani pası Kılıçdaroğlu veriyor, golü Tayyip Erdoğan atıyor.
Ayrıca Kılıçdaroğlu’na şunları da söyledi; “Bu ülkede başörtüsünü örten niye örtüyor? Rabb'imin emri olduğu için örtüyor bu seni neden rahatsız ediyor?” Eğer örtünme Tanrı’nın emriyse son İslam halifesi Abdülmecit Efendinin (1868-1944) kızı Dürrüşehvar Sultan’ın (1914-2006) hiç türban takmaması nasıl değerlendirilmeli? Dürrüşehvar Sultan’ın açık başıyla fotoğraflarını herkes görmüşken, Tanrı’nın emri diyerek, örtünmeyi dayatmak nedir? Bugün türban takanlar, halifenin kızından daha mı Müslümanlar? Türban ile örtülmek istenen nedir; sahtekârlıklar mı, yolsuzluklar mı?
CHP genel başkanı bu önerisiyle, hem partisinin tabanında derin bir tartışmaya yol açtı, hem de toplumun asıl sorunlarının tartışılmasını bir süre için engelledi. Ülkemizde ekonomik kriz büyük boyutlardayken açlık, yoksulluk, işsizlik, enflasyon alıp başını gitmişken, hukuksuzluk, taciz, tecavüz, cinayetler sürerken, teröre şehitler verilirken, mülteci sorunu varken, açıkça ülkemiz yangın yerine dönmüşken ve TBMM’de yeni bir sansür yasası görüşülürken, türbanı gündeme getirmek, siyasi iktidara destek anlamındadır. Bu yapılan siyasi yanlışlık olarak açıklanamaz, bilinçli bir tercihtir.
Kılıçdaroğlu, türban için bir metrekarelik bez parçası demişti; şimdi türban için yasa teklifi verilmesini sağlıyor. Yıllardır yaptığı eylemlerle, söylemlerle ve bu çelişkilerle Atatürk’ün partisinin başında durulamaz. Sürekli CHP işgal altında diyoruz, hatta artık ihanete ulaşıldı. Atatürk’ün kurduğu laik Türkiye Cumhuriyeti, yok edilmek isteniyor. Bu kabul edilemez. Bu yasa teklifine imza verenlerin tümü, hain olarak anılacaktır. Bunu böyle bilmek zorundayız; sessiz kalınmamalı ve gereği yapılmalıdır.
10 Ekim 2022