Ağzımızdan düşürmediğimiz BİLİNÇ kavramını masaya yatırma zamanımız geldi.
Bilinç nedir?
“Kuantum işlemenin birincil yerleri olan beyin hücrelerinin mikro-tübüllerinde bilinç bulunur.” Stuart ve fizikçi Sir Roger Penrose
“Mikrotübüllerdeki kuantum bilgileri yok edilmez, sadece evrene büyük oranda dağılır.” Dr Hameroff
Yaşam, özgür akıştan (sezgisel), bilinçli bir akışa (Düşünsel) doğru gidilen yoldur, bu yol BİLİNÇTİR.
Bilinç, (idrak) devreye girinceye kadar yaşamak amaç olabilir, ama enerji, yol, bilinçlenme sonsuzdur. “Bilinçaltı” kavramı da yalnıştır, var olan herşeyin, ışığın, titreşimi (bilinci) vardır. Daha çok bellek ya da hafıza anlamı yerine kullanılmıştır.
Yaşadıktan sonra düşünmek, bilinçlenmeye götürür. Önce sezgi sonra akıl ayakları ile bilinçlenmeye yürürüz. Düşünsellik, sezgileri, düşünceyle beraber kullanabilme bilincinde olabilme halidir. Özellikle sezgiyi fark edip bilinçli olarak, bütünsel bilinçten faydalanmayı kapsar. Aklın ürettiği bir teori başka bir akıl tarafından çürütülebilinir. Akıl bilincin ham halidir ve bize belli bir ölçü ile verilmiş yetidir. Ancak bilinçli bir çalışmayla kapasitesini artırabiliriz. Bazen sezgilerimizi, aklımızın kendini beğenmesine feda edebiliyoruz. Aklımıza, sezgiden gelene saygı duymayı öğretebiliriz. Yoldaki çukuru, rüzgarın sesini, yanımızdakini, görünmeyeni, duyulmayanı da farketmektir bilinç. Bilmediğimizi sezmek, sezgilerden bilinçli olarak faydalanmak düşünselliktir. Düşünsellik bilinçlenmenin bir sonucudur. Çok zeki olan biri, sezgileri ile bütünselleşmediği zaman yetilerini de kullanmakta zorlanır.
Bilinç; dere, göl, deniz, okyanus gibi genişler. Bu genişleme zamanımızda ölçülebilitor da! Birinci katta oturanla, yirminci katta oturan kişinin ufku, görüş alanı ve titreşimi farklıdır. Oturduğu kata göre de alış veriş merkezleri çoğalır. Bilinç artması; bulunduğumuz kaptan taşmaktır. Her seferinde daha büyük bir kaba gerek duyar, salyangoz ve yılanın kabuk değiştirmesi gibi. Dost Yunus'un ünlü sözünü hatırladınız değil mi? Hamdım, piştim, yandım, oldum.
Bilgili olan kişi bilinçli midir?
Kuantum düşüncesine göre ışık, hem maddeye dönüşebilen hem de düşünceden geçerek devinim halinde dolaşan bilinçtir. Örneğin, güneş enerjisi maddeleşmiş fiziksel enerjidir. Bizler de bir ışık sistemiyiz. Zihnimiz evrene sürekli yayın yapan dinamolardır. Işığımızın frekansı bilinç düzeyimize göre çoğalır. Düşüncemizi olumluya çevirirsek enerjimiz yükselir. Alçak titreşimli olunca fiziksel ve ruhsal hastalıklar bizi bulur. Güzel de kötü de domino taşlarına benzer, bilinçli insan kötüden iyiye yön değiştirebilir. Örneğin oğlan annesini, anne annesini, annenin arkadaşı da annesini tatile davet etme zinciri oluşur.
Bilgi, kana karışmış ise kullanılmıştır, yoksa yüktür. Bilinç, bilmek değil, yapabilmektir. Bir boşluğu doldurması, bir ayma yaratması ile oluşur. Bilinçlenmenin başı merak etmek, soru sormaktır. Eğer soru sormazsak boş bir alanda oluşmaz, eskilerle dolu dolabın hava alamaması yaşanır. Soru sormazsak yanıtları göremeyiz, yanıtlarla rastlaşamayız, karşılaşamayız. Kafamızdaki tilkiler dolaşmaz, kavga ederler! Gevşeme hali, korku ve egomuzu uzaklaştırır, akışkanlığı artırır, çöpü boşaltır! Sorumuzu sorduktan sonra içinden uzaklaşamazsak da yanıtı göremeyiz.
Güzel de kötü de domino taşlarına benzer, bilinçli insan kötüden iyiye yön değiştirebilir. Örneğin oğlan annesini, anne annesini, annenin arkadaşı da annesini tatile davet etme zinciri oluşur. Bilinçlenme halinde deney ya da bilgi sonunda, A!, hım, vay! gibi ünlemlerle fark ettirir. Bir anda ayma, ışık gibi çakma halidir. Her bilinçlenme bizdeki titreşimi artırır, genişletir. Bizi zihinsel ve duygusal sadeliğe, berraklığa taşır. Yatay ve dikey enerji ile uyumlanmamız bilinçlendikçe kolaylaşır. Olumsuz enerjiler bilinçli kişiye zarar vermeden akıp giderler. İnsan hücrelerinin daha bilinçli olması nedeniyle ölen insan, dünya tireşimini dengeleme etkisi de yapabilir.
Bilgi sınırlı iken, bilinçlenme sınırsız ve sonsuzdur. Bilgi beklentilerle, bilinç sürprizlerle seker. Bilgi görünenden ezberlenirken, bilinç görünmeyenden sezilir. Bilinç yaratmayan bilgi bizde ağırlık yaratır. Aman dikkat, bilgi birikintileri içinde boğulmayalım! Bir gün, iki bilgili kişiye aynı soruyu sordum, ikisi de o kadar bilgi içinden, sade yanıta ulaşmakta zorlandılar! Sorulara hemen yanıt veriliyorsa genellikle ezberlenen yerdendir! Yeni soruya yanıt bulmak biraz zaman ister! Ama bu olayda bilgilerde sadeliği yakalayamamak oldu. Bilgi ile hareket eden kişi ile bilinçle hareket eden kişi kıyaslanamaz. Bilinçlilikte bakış genişledikçe yargısızlık ve sonrasında da bütünlük doğal olarak oluşur. Sezgi ve akıl birlikteliği hep beraber çalışırsa, gerçek bilgi ona ulaşır.
BİLİNÇ, BİLİNÇLE BESLENİR.
Besin zincirinin altında olan canlılar, bir üst bilinçli canlının besini olurlar. Tavuk, kurbağa, tavşan, keçi mesela. İnsan olgunlaştığında bir üst bilinci (ruh) besler. Eğer tekamülde yol almamış isek hayvanların üst bilinçlilerine biz besin olabiliriz. Alt bilinçli hayvanlar alt bilinçli insanlarla bir enerji döngüsü oluşturabilir. Bu nedenle bana göre; üst bilinçli hayvanlar, insanlar tarafından tüketilmiyor, köpek, maymun, kedi gibi. Tam tersi üst bilinçli hayvan, alt bilinçli insanla beslenebilir. Üst bilinçli hayvanlara bir şey öğretmek zordur. Mesela ineğe tuvaletini ahır dışına yapmasını öğretemeyiz. Bu oluşum insan ruhunun amacına uymadığında, olgunlaşmadığında hayvan ruhuna dönüşebilir ve cehennem olgusu yaşanır. Tabii, bilinçlenme işleyişinde yol almak “cennet”, yol alamamak, “cehennem” kavramlarına denk gelebilir! Ne dersiniz?
Bilinç, yerçekiminin tersi bir hareket içindedir. Farkında olmadıkça toprağa yakınlaşır ve çamurlaşırız.
MİDEMİZDEKİ GAZ, TOPRAKTAKİ HAVA GİBİ
BİLİNÇTE YUKARI DOĞRU GENLEŞİR.