Bir tarih yazmıştın kendince; adam gibi, insan gibi emeğinle, yüreğinle yaşadığın hayat kavgasıyla...
1936 yılında başlayan hayat hikayen, 1999 yılı 8 Kasım'ında son bulmuştu, Hak'kın yazgısıyla...
Hani denir ya; bir daha dünyaya gelsem yine seni seçerdim diye... Ben bin defa daha gelsem, hep seni seçerdim, defalarca...
Bu saatte neden uyumadım diye düşünüyordum; hem Cuma gecesi hem de Mevlit Kandili arefesi, Allah'ı anma vakti ve aynı anda da ulvi bir zamanda, ulvi bir adamı anma vaktiymiş meğer...
Damarlarımda varlığın akıp gidiyor zamanla birlikte ve ben var olduğum müddetçe de akıp gidecek. Yokluğun zor mu, zor.. Zor ama iyi ki vardın ki; sadece dünyanın değil, insanın değil ruhun da var olduğunu ve ruhu besleyen şeylerin, en uçta yaşanan acılarla ve yine en uçta yaşanan sevinçler, sevgiler, aşklar olduğunu öğrettin bizlere...
Üzülmüyorum, huzur içindeyim Babam...
Ben var olduğum sürece; sen, benim cennetimdesin, içimde en müstesna yerde yaşıyorsun, sefan olsun, hakkındır.
Yine de temennim, duam; rahmetin bol, mekanın cennet olsun..
...
Baba! Sana müteşekkirim; beni bir insan evladı olarak yetiştirdiğin için... Yıllar önce sen özüne döndün, tertemiz toprak oldun gittin... "Benim sadık yarim kara topraktır" diyen Aşık Veysel misali yarine kavuştun.. Şimdi hangi çiçeğin renginde, hangi ağacın dalında, hangi meyvenin tadındasın bilmiyorum. Ama ben, senin benim kanımda, canımda, ruhumda varlığını sürdürdüğünü her zaman hissettim ve hissediyorum.
Son dönemde insanlar Atatürkçülüğün tarifini yapmaya çalışıyorlar. Bu tarifi yapmaya çalışırlarken, işçi sınıfının temsilcisi olarak senin hayatına bir göz atabilme imkanları olsa, onlar bundan çok büyük çıkarımlar elde edebilirler.
Çocuklarına sünnet elbiselerini ilk giydirdiğinde soluğu Atatürk Anıtı'nın önünde alıp, çocuklarıyla birlikte resim çektiren dokuma işçisi Mehmet'in tükenmiş hayatında, Atatürkçülüğün tarifini kolaylıkla bulabilirler aslında...
Yaşar Kemal'in Ince Memed'i gibi senin de bu topluma öğretebileceğin çok şeyler vardı mutlaka. Olsun ama bizim de diğer insanlar yanında şansımız olsun. Sen, benim tanıyabileceğim en büyük öğretmen idin ve bana hiç kimsenin öğretemeyeceği bir şeyi öğrettin, insanca yaşamayı...
Ne mutlu bana...
Senin gibi bir babam vardı...
...
Benim hayatımda iki Atatürk oldu;
Biri ailemizin kurucusu babam Mehmet Tekin,
Diğeri ise ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'tü...
Babamı 8 Kasım 1999 tarihinde kaybettik,
Mustafa Kemal Atatürk'ü 10 Kasım 1938'de...
Hasretlerinden bir ömür de ben eskitiyorum,
Her ikisinin de ruhları şad ve mekanları cennet olsun...
Her ikisi de bana özgür ve onurlu bir hayat verdiler ve de aynı zamanda beni bana verdiler...
Ne güzel atalarım oldu..
Şükürler olsun..
İyi ki vardılar,
İyikilerim oldular...
Ne mutlu bana...
Ne mutlu bu duyguları yaşayabilme şansı bulanlara...
...
8 Kasım 2019
Babamın 20. ölüm yıl dönümüydü...
10 Kasım 2019
Atatürk'ümüzün 81. ölüm yıl dönümü olacak...
Köşemi özelime kullandığım için okurlarımdan özür diliyorum ama düşüncelerimi ve duygularımı paylaşmak istedim...
Saygı ve sevgilerimle; hepimizin ölmüşlerine rahmet diliyorum, mekanları cennet olsun...