Gençlik yıllarımın başlangıcıydı.
Amcam ve arkadaşları sohbet ederken dinlemiştim bu fıkrayı.
Adam gece karanlığında tuvalete çıkmaya korkarmış.
Tuvalete gitmek istediği zaman karısıyla beraber çıkarmış.
Yine böyle dolunayın çıktığı bir gece dışarı çıkmışlar. Adam havaya bakmış;
“Bu havada da ne hovardalık olur amma..” demiş. Karısı da;
“Hele önce haltını yapmayı öğren de ondan sonra hovardalığa çık” demiş.
Dolunay bu, insanın hovardalığını tetikliyor.
Tabi öyle boş keseyle de olmuyor bu iş. Bayağı pahalı bir meziyet.
..
Dolunay bizim ayranımızı kabarttı.
Ülke olarak aya gitmek istiyoruz.
Ama işin bir de gerçekleri var.
Onları halletmeden bunları yapmaya kalkmak, hovardalıktan öte geçmiyor.
Her ne kadar “Aya dört şeritli yok yaptık desek, inanan insanlar çıkar “ sa da sittin sene bu gidişle, bu yürüyüşle oraya varamayız.
..
Bir defa önümüzdeki gerçekleri görüp yüzleşemiyoruz.
Önümüzde kütükler dururken, onları görmeyip bodoslama varıp tosluyoruz.
Gözümüzdeki merteği görmeden başkasının gözündeki kertiklere göz dikiyoruz.
Sonra da hiç bilmediğimiz bir âlemde milimetrik hesaplar yapacağımızı iddia ediyoruz.
Her şeyden önce kendi internet sistemimiz yok.
İşlemleri yapacağımız bir alt yapımız yok.
Yazılımlarımız, arama motorlarımız, patentlerimiz ve programlarımız yok.
Bu işe yetecek sermayemiz yok.
Anlayacağınız hovardalık pahalı bir iş.
..
Bırakın ayı, bir ülkeden bir ülkeye geçişi sağlayan;
Pasaportumu yenileyip süresini uzattırmak istedim.
Bu işleri şimdi nüfus idareleri yapıyor.
Belgelere baktıklarında “Emekli işlem belgesi” nin olmadığı gerekçesiyle, tekrar iş yerinden emekli olduğuma dair bir belge getirmemi istiyorlar.
Bu işleri yapan önceki kurum evrakları olduğu gibi devretmemiş.
Ne gariptir ki bir kurumdan bir kuruma devredilirken bile entegrasyon işlemini beceremiyoruz.
Sonra da milimetrik hesapların uygulandığı aya gidiş programını açıklıyoruz.
..
İstedikleri belgeyi e-devlet üzerinden alıyorum, kabul etmiyorlar.
Islak imzalı belge olacakmış.
O zaman insan ister istemez şu soruyu soruyor;
e-devleti niye kurdunuz?
e-devlet ne işe yarıyor?
..
Devletin maiyetinde çalışan memur, Devletin kurduğu sistemden alınan belgeyi kabul etmiyor.
Belgeyi daha sonra iş yerinden almak için birçok çamur çiğnetiyorlar adama.
Bu sefer de belge de mühür olmadığı için kabul etmiyorlar.
Hâlbuki Valilik makamına yazılan yazılarda mühür vurulmuyordu.
Sağlık Bakanlığı’nın pandeminin sona erdiğini bildirdiği ülkede,
İçişleri bakanlığının devam edecek genelgesiyle hayat bulan bir Türkiye’de bu işleri gayet normal karşılıyorlar.
2-3 gün içinde çıkacak belgeyi 2 ay sonra Genel müdürlüğe uğrayarak aldım.
Burası da başka bir garabet.
Kapıda bilgisayarda yoklatıyorsun,
Çıkmışsa almak için karşıdaki postaneye yönlendiriyorlar.
Neden?
..
Ve bu hovardalıkla aya gitmeye çalışıyoruz.
Dedik ya bu ay çok kişiyi sarhoş etmiştir.
Çok kişiye sevda çektirmiştir.
Nice şairlere şiirler yazdırmış,
Nice güzellere yüz teşkil etmiştir.
Nice gariplere umut olup yol göstermişti.
Ziyasından heder olmayan yoktur.
Halesinden yolunu şaşırmayan yoktur.
..
Galiba damadın aya yaptırdığı dört şeritli yol üzerinden yaya gidip gelinecek.
Bu şartlar içinde bunlar umut taciri olmaya,
Aklını emanet edenler de hayal almaya devam edecektir.
..
Bu millet silkelenip kendine gelmeden yapabileceği bir şey yok.
Avucumuzda Resulü Kibriya’nın kâfirlere gösterdiği “Şakk-ul Kamer” den başka bir şey yok.
Ondan da bihaberiz.
Zaten İkr’a emrine uyacak olsak onu bilmiş olurduk.
Yaradan’ın “Aklını kullanmayanların başına bela yağdırdığını” da bilmiş olurduk.
Anladık mı şimdi bize bela nerden geliyor.
“Kula bela gelmez hak yazmadıkça
Hak bela yazmaz kul azmadıkça”