Hayâlî Hz.
Cihân-ârâ cihân içindedir ârâyı bilmezler
Ol mâhîler ki deryâ içredir deryâyı bilmezler
buyurmaktadır. Allah’ın tevhitliği içinde, Allah’ın Kendiliğinde, Allah’ı Kendisinden ötekileştirerek, Allah’a cahil olmak, Allah’ı bilmemek! Balık da denizin içinde denizi ötekileştirip gayba attığından, deniz dediğinin içinde bulunduğu ortama gelip görünmesini bekliyor. O zaman denize şahit olmayı, zannındaki denizin gelip o yosunu eliyle hareket ettirmesi, o balığı yüzdürmesi zannediyor ve onu bekliyor. Öyle yok! Şehadet, varlığın denizin kendiliği oluşunu kabullenişle ve bu gözle nazar etme anlamdır.
Balığa “Senden ve bütünden mevsuf olan denizdir” diyoruz. Şimdi denizin kendiliğindeki balıktan, midyeden, yosundan, sudan mevsuf oluşu hangi anlamı kazandı? Zaten hep öyle olduğunu fark ediş, balıktaki hayatiyetin, ilmin, iradenin, görmenin, işitmenin, kelamın ve yaşamsallığını devam ettirişin denizin kendiliğinde kendisini zikri ve muhabbet edişi, denizin kendisini bilinirliğe çıkartışı ve bilmekliği olduğu anlamını kazandı. Hayatiyetin yanında bir hayatiyet, iradenin yanında bir irade, ilmin yanında bir ilim beklemeyeceğiz. Çünkü deniz denizin kendisinden öteki değil. Ne yapıyoruz, denizi denizin kendisinde zikretmeye başladık, ötekileştirmekten geçtik. Öze, uzaklaştığımız merkeze geri döndük. Balığa diyoruz ki, kim diyor bunları, Muhammedî irfaniyet, Nur-u Muhammediye, tevhit irfaniyeti söylüyor. O gelinceye kadar, biz kendimizi ötekileştirdiğimiz için Allah’ı Allah’ın Kendi tecellisinden, Kendiliğinden, ötekileştiren bir anlayıştaydık. O gelmeseydi ne Allah’ı bilirdik ne meleği ne Kur’an’ı bilirdik. Dolayısıyla da Eşhedü en la ilahe illallah da diyemezdik. O geldi ve hakikat görülür oldu. İşte bize O söyledi ve biz de O’nun bu söylediğinin Hak olduğuna iman ettik. Doğru olduğuna güveniyoruz.
Balığa, “Senin vücudunla vücutlanan, cümle vücutlarla vücutlanıp mevcut olan deniz” dedik. Burada devreye ne giriyor? Denizin deniz olmaklığının özelliği giriyor. Nedir o? Vücut, Kıdem, Beka, Vahdaniyet, Muhâlefetün li'l-havâdis, Kıyâm bi-nefsihî.
Vücut nedir? Denizin varlığının kendiliğinden oluşu. Deniz deniz olduğu için denizdir. Bunun en net cevabı bu. Muhiddin Arabi Hz. diyor ki “Allah’ı anlamaya ve tanımlamaya uğraştım bir müddet. Her şeyle Allah’ı yan yana getirip kıyaslarla anlayıp tanımlayacağım. Onunla kıyasladım olmadı, bununla baktım olmadı, olmadı, olmadı” Neden? Çünkü Allah’ın karşısına koyduğun her şey Allah’ın tecellisi ve yarattığıdır, denk değildir. Şimdi varlığı kendiliğinden olanı neyle kıyaslayarak tanımlayabilirsin. Kıyas tuttuğun şeyin varlığı kendiliğinden değil, Allah. Nasıl denk olacak! Evveli olmayan, varlığının bir başlangıcı olmayanı neyle kıyaslayacaksın, kıyaslayacağını Allah yarattığı için bir başlangıcı var. Varlığının sonu olmayanı, baki olanı neyle kıyaslayacaksın? Kıyasladığının bir sonu var. Güneş bile her gün doğup batıyor. Hep bir yenilenme, başlangıç ve son var. Varlığının ihtiyaçlığı olmayanı, varlığı tek olanı neyle kıyaslayacaksın? “O zaman şuraya vardım, Allah Allah olduğu için Allah’tır. Bunun dışında söylenecek başka bir söz bulamadım” diyor Muhiddin Arabi Hz. “Allah’ı yine ancak Allah’la tanımlayabilirsin, anlayabilirsin” demek istiyor.
.....
Yazının devamı için tıklayınız
.....