Gündemde Binali Yıldırım’ın TBMM Başkanlığı’nı bırakmaması ve Tank Palet Fabrikası’nın dolaylı yoldan Katar firmasına verilmesi vardı. Ancak, sosyal medyada patlayan #10Years-Challenge (10 yıl önceki ve bugünkü durum) ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Fazıl Say konserini izlemesi öne geçti.
Sosyal medyada birçok kişi #10Years-Challenge etiketini kullanarak, 10 yıl önceki görüntüsü ile bugünkü halini bir arada paylaşıyor ve böylece ‘yıllara meydan okuyuşunu’ sergiliyor veya değişip değişmediğini dostlarının görüşüne sunuyor.
Ünlülerin katıldığı 10 yıllık meydan okuma akımında siyasetçiler de boy gösteriyor. Ve tabi, bu akım devam ederken, sadece kişilerin değil, olay ve gelişmelerin de 10 yılı sorguya alınıyor.
Örneğin ekonomideki gelişmeler... 2008’de 8 milyon olan icra dosyası sayısı, 2018’de yüzde 150 artarak 20 milyona yaklaşmış. 2008 ‘den günümüze dek, hazine her yıl giderek artan hızda borçlanmış. Hazine borcu artmakla kalmamış, özel sektörün döviz cinsinden borcu yüzde 62 artarak 305 milyar doları bulmuş. Kişi başına borcu ise 4 bin dolardan 5 bin 500 dolara yükselmiş. Hazine giderleri artmış, kişi başına gelir azalmış, yurttaşın vergi yükü artmış, enflasyon ikiye katlanmış. Hazine’nin toplam dış borcu 2008’de 78,3 milyar dolar iken 2018’de 137 milyar dolar, özel sektör’ün dış borcu 2008’de 188,4 milyar dolar iken, 2018’de 305,8 milyar dolar, Türkiye’nin toplam borcu 2008’de 280,8 milyar dolar iken 2018’de 448,4 milyar dolar olmuş.
***
Kısa bir süre önce ‘Cumhurbaşkanını Mozart dinlemeye zorlamak faşistliğin dik âlâsı” diyen Erdoğan’ın, ‘Atatürkçü ve laik feryatları konçertolarından ziya ses getiren’ Fazıl Say’ın konserine gitmesi büyük olay oldu.
Fazıl Say’ın dehasını, kimliğini, kişiliğini yok sayıp, ‘vay sen Erdoğan’ın önünde nasıl eğilirsin’ diyenler, O’nun hiçbir konserini izlememiş olanlar diye tanımlandı. Bunun seçim öncesi bir yatırım olduğunu söyleyenler de oldu.
Fazıl Say’a saldıranlara bir yanıt da değerli meslektaşım Fatih Güllapoğlu’ndan geldi Güllapoğlu, sosyal medyadaki paylaşımında şöyle diyordu:
‘Yahu insanları ne kadar çabuk gömüyoruz, farkında mısınız?
Cumhurbaşkanı Erdoğan Fazıl Say'ın konserine gitti. İster seçim öncesi politik amaçla ister samimi olarak gitmiş olsun. Hiç farketmez. Daha önce saydırdığı bu büyük sanatçımızı izledi mi? İzledi.
Fazıl Say'ın, Erdoğan'ın önünde öne eğik ve elleri önde bitişik fotoğrafını gören bazılarımız mal bulmuş mağribi gibi acımasızca ona saldırıyorlar. Bunu yapanlara kocaman bir "Y U U H" diyorum. Neden mi?
1- Fazıl Say'da skolyoz ya da benzeri bir rahatsızlık var ve o nedenle duruşu zaten omuzdan öne doğru eğik. Yani fiziksel bir hastalık bu acımasızlar. Utanın!
2- Fazıl Say uluslararası bir değerimiz. Ve bu değerimiz her konserinden sonra seyircilerini hep böyle selamlar. Ama onun hiç bir konserine gitmeden işkembeden konuştuğun için bilmezsin bunu... Ve Fazıl Say olması gerekeni yaptı. Aynı görüşte olmasa da, sevmese de bu ülkenin Cumhurbaşkanlığı "MAKAMI"nı, tıpkı diğer seyircileri selamladığı gibi selamladı.
Şimdi anladınız mı acımasızlar? Fazıl Say'ı sizin gibilere Y E D İ R M EM!’
***
2018'in sonunda yayınlanan Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle özelleştirme kapsamına alınan Sakarya 1'nci Ana Bakım Fabrikası'nın (Tank Palet Fabrikası) satışına karşı Türk Harb-İş Sendikası büyük bir miting düzenledi. Sakarya Gar Meydanı'nda düzenlenen mitinge Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, CHP Grup Başkan Vekili Engin Özkoç ve İYİ Partili milletvekilleriyle birlikte binlerce vatandaş katıldı.
Ethem Sancak ile Katarlı bir firmanın ortaklığında olan BMC firmasına işletme hakkının ‘ücretsiz' verileceği iddia edilen tank palet fabrikasının, Türkiye'nin en stratejik kurumlarından biri olduğuna işaret eden Türk İş Genel Başkanı Ergün Atalay, Telekomle ilgili 10 yıl önce başlayan süreci hatırlattı. Atalay, şöyle devam etti:
“İhaleyi alan firma Telekom'u kullandı, para kazandı, çekti gitti. Telekom ortada kaldı. Milli Savunma Bakanlığının 27 tane fabrikası var. Biz Altay Tankı’nın en güzelini bu fabrikalarda yapıyoruz. Yabancı sermaye, özel firma gelip yardım edebilir ancak yetki bizde olmalı, patron biz olmalıyız, Türkiye Cumhuriyeti olmalı.”
Bu arada Tank Palet Fabrikası’nın özelleştirilmesi yargıya götürüldü. Halkın Kurtuluş Partisi (HKP) avukatları tarafından Danıştay’a yapılan başvuruda; Arifiye İlçesinde kurulu Askeri Tank Palet Fabrikasının 19 Aralık 2018 tarihli Cumhurbaşkanlığı işlemiyle işletme devredilmesinin, Anayasanın 5. maddesine ve 4046 Sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun’a aykırı olduğu belirtildi.
Tank Palet Fabrikasının özelleştirilmesinin Türkiye’yi getireceği son noktayı ise Yılmaz Özdil, Sözcü’deki köşesinde şu anlamlı özdeyişiyle ortaya koydu:
“Türk tankının Arap’a teslim edilmesi Türk süvarisinin atına takılan nal değil, Türk ordusunun tabutuna çakılan çividir..”
***
Türkiye 21 Mart 2019’daki Yerel Seçime hızla yaklaşırken siyasi partilerde aday memnuniyetsizlikleri, karşılıklı karalamalar, ittifak çatlakları, hukuksuzluk, kuralsızlık ve hayali seçmen iddiaları sürüyor. Seçim Kurullarının ise, birçok ihlale ilişkin itirazları reddettiği öne sürülüyor.
YSK, Binali Yıldırım’ın AKP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı gösterildiği halde TBMM Başkanlığını bırakmamasına ilişkin itirazlara ise, Seçim Takvimi’ndeki adımlara dikkat çekerek cevap veriyor.
Seçim Takvimine göre Siyasi Partiler Belediye Başkan Adaylarının listelerini 19 Şubat’ta YSK’ya teslim edecek. 3 Mart’a kadar olan süreçte geçici aday listeleri ilan edilecek, adaylara yapılan itirazlar YSK tarafından incelenecek ve karara bağlanacak. Bu ve benzeri işlemler tamamlandıktan sonra Kesin Aday Listeleri 3 Mart Pazar günü yayımlanacak.
İşte, Binali Yıldırım’ın hem aday olması hem de TBMM Başkanlığını sürdürmesi sorununun 19 Şubat ile 3 Mart arasındaki süreçte çözülmesi bekleniyor. Bu süreçte ya Binali bey TBMM Başkanlığından istifa edecek ya da yapılacak itiraz üzerine YSK bir karar verecek.
Yıldırım'ın istifa etmemesi, YSK’nın bu işe karışmak istememesi ve Binali beyin seçimi kazanması halinde ne olacağı sorusuna Prof. Dr. Hikmet Sami Türk, 9 Kasım 1963 tarihinde Yüksek Seçim Kurulu’nun aldığı kararı hatırlatarak yanıt veriyor;
YSK’nin 1963’teki kararı
‘Yüksek Seçim Kurulu, 9.11.1963 tarih ve K. 226 sayılı Kararında “Belediye başkanlığı seçiminde, başkanlığa seçilen kimsenin seçim tutanağı, itiraz üzerine, daha önce var olan bir sebeple iptal olunursa, o kimseden sonra en çok oy almış olan kimsenin belediye başkanı seçilmiş sayılacağına... oybirliğiyle” karar vermişti
Yüksek Seçim Kurulu’nun 5.12.1963 tarihli kararından sonra İstanbul İl Seçim Kurulu da, 9.12.1963 tarihli olarak “AP Belediye Başkan Adayı Avukat Nuri Eroğan’ın seçilme yeterliğine sahip olmadığı yönünden yapılan itiraz üzerine bu kişinin tutanağının iptaline dair Kurulumuzdan verilen karar Yüksek Seçim Kurulunca onanmış olmakla gerek Kurulumuzun, gerek Yüksek Seçim Kurulu’nun kararlarında belirtildiği üzere, adı geçenden sonra en çok oy almış olan CHP adayı Haşim İşcan’ın İstanbul Belediye Başkanı seçilmiş sayılması lazım gelmiş olmakla, Kurulumuzca kendisine tutanağının verilmesine, hazırlanacak tutanaklardan birisinin İstanbul Valiliği’ne gönderilmesine ve bir hafta süre ile bir örneğinin Kurulumuz kapısına asılması suretiyle ilân olunmasına... karar” vermiştir’
Prof. Dr. Hikmet Sami Türk, YSK’nın o kararını ve şimdiki durumu şöyle değerlendiriyor:
‘Sosyal ve siyasal yaşamda benzer koşullar, değişik zamanlarda çoğu kez benzer sonuçlar verir. Bu anlamda “Tarih tekerrürden ibarettir.” sözü boşuna söylenmemiştir. TBMM Başkanı Yıldırım’ın anayasanın 94. maddesinin VI. fıkrasına aykırı olarak İstanbul Büyükşehir Başkanlığı’na aday gösterilmesi durumunda, 17 Kasım 1963 günü İstanbul Belediye Başkanı seçiminde yaşanan olaya benzer bir sonuç, 56 yıl sonra, 31 Mart 2019 günü İstanbul Büyükşehir Başkanlığı seçiminde ortaya çıkabilir. Bu, gözden uzak tutulmaması gereken ciddi bir olasılıktır.’
İyi hoş da, Binali Yıldırım seçildiği halde YSK tarafından Belediye Başkanlığı makamına oturtulmazsa, CHP’nin adayının başkan yapılması günümüzde mümkün mü? Yoksa, ‘Binali bey istifa eder, Belediye Meclisine girecek olan Bilal Erdoğan Belediye Başkanlığı makamına getirilir’ diye ‘uçuk’ yorumlar yapanlar haklı mı çıkacak?
---
İyi Haftalar
remzidilan_48@hotmail.com