AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, son ABD gezisinde katıldığı bir televizyon programında sunucu, “İnsan hakları örgütleri yüz bin kadar vatandaşın sadece size hakaret etmekten soruşturma geçirdiğini söylüyor’ diyerek, görüşünü soruyor. Erdoğan ise, ‘Benim hakkımda açılmış böyle davalar falan yok. Bakın, sizi de aldatıyorlar. Siz de bunlara inanıyorsunuz. Siz bunları kaynağında araştırıyor musunuz?” yanıtını veriyor.
Cevap yanlış. Tabii ki Erdoğan hakkında açılmış bu tür dava yok. Eski TBMM Başkanı İsmail Kahraman ‘Anayasanın ilk 4 maddesi değişmeli’ dediği halde, bu değişikliği CHP lideri Kılıçtaroğlu’nun istediğini öne süren Erdoğan, sunucunun sorusunu da ters yüz ett.
Neyse, konumuz bu değil. Konumuz bu iddiaların kaynağından araştırılıp araştırılmadığı…
Kaynağına ulaşmak için saatlerce, hatta günlerce araştırma yapmaya gerek yok. Çünkü resmi bir kaynak var: Adalet Bakanlığı verileri.
Adalet Bakanlığı’nın verilerine göre, 2016 yılında 38 bin 254, 2017 yılında 20 bin 539, 2018 yılında 26 bin 115, 2019 yılında 36 bin 46 ve 2020 yılında 31 bin 297 olmak üzere 5 yılda toplam 160 bin kişi hakkında Türk Ceza Kanunu’nun 299’uncu maddesine dayanılarak, Cumhurbaşkanına hakaretten soruşturma başlatılmış. Bu kişilerden 35 bin 500’ü hakkında dava açılmış.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, bu bilgilerle ilgili olarak şunları söylüyor:
“Bu tabloda; vatandaşıyla kavgaya tutuşan bir cumhurbaşkanı var. Bu tabloda, yürütmenin etkisi altına girmiş bir yargı var. Bu tabloda, paspas edilen ifade özgürlüğü var. Bu tabloda, bütün bir ülkeyi ceza tehdidiyle susturacağını zanneden bir kişi var. Bu tabloda, kanunların sadece tek bir siyasi partinin genel başkanını korumak amacıyla kullanılması var. Bu tabloda, parti-devlet var. Sizin, kanunlar karşısında, Dersimli Kemal’den, İzmitli Meral’den, Mardinli Mithat’tan, Osmaniyeli Devlet’ten ne farkınız var? Bakkal Ahmet amcadan, üniversite öğrencisi Levent’ten yasalar önünde nasıl bir ayrıcalığınız olabilir ki? Aynı anda hem cumhurbaşkanı hem de parti genel başkanı olmayı çok isteyen sizdiniz. 2017 anayasa değişikliğinin özü budur. Hem cumhurbaşkanı hem de genel başkan olabilmektir. İstediğine istediğin gibi konuş, aynı şeyi bir başkası sana söylerse hemen hakaret davası aç. Böyle bir şey var mı? Adalet bu değil, hakkaniyet bu değil. Bu tablo utanç tablosu. Taraflı ve partili bir cumhurbaşkanının kanunları, vatandaşlarına karşı sopa olarak kullanmasının tablosudur.”
KILIÇDAROĞLU’NDAN BÜROKRATLARA UYARI
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, ‘siyasi cinayetler işlenebileceğinden kuşku duyduğuna’ ilişkin açıklamasından sonra, bu kez sosyal medya hesabından gündemi ikinci kez değiştiren bir video yayınladı. Çalışma odasından açıklama yapan Kılıçdaroğlu, bürokratlara şöyle seslendi:
“İktidarın değişmesine az kaldı. İktidar değiştiğinde soruşturmalar başlayacak ve eminim ki bu bürokratların bir kısmı 'efendim emir aldık uygulamak zorunda kaldık' diyeceklerdir. Siz Erdoğan ailesinin değil, bu devletin şerefli memurlarısınız. ‘Emir almıştım’ diyerek bu kirli işlerden sıyrılamazsınız. Size kanun dışı her ne yaptırılıyorsa, (18 Ekim 2021) Pazartesi itibariyle durun. Bu illegal, paralel sistemlerden elinizi eteğinizi çekin.”
Kılıçdaroğlu’nun bu uyarıları Erdoğan ile iktidar partisi çevrelerini sinirlendirdi. Bürokratlara yönelik açıklaması ise muhalif çevreleri sevindirdi. Ancak en çok sevinen sayın Orhan Keskinsoy oldu.
Öğretmen kökenli – yazar Keskinsoy, sosyal medyada yaptığı, 'KILIÇDAROĞLU BENİM DEDİĞİME GELDİ' başlığını taşıyan paylaşımında şunları vurguluyor:
‘11 Ağustos 2021 tarihinde paylaştım. Başta Kılıçdaroğlu olmak üzere(AKP-MHP-BBP-Perinçekgiller hariç) tüm muhalefet partisi liderlerine adlarıyla hitap ederek; Eyy TÜİK deyin, Eyy RTÜK deyin…yarın bu hukuksuzlukların hesabını teker teker sorarız. Kanunsuz emirleri uygulamayın…deyiniz demiştim. Bugün Kılıçdaroğlu onlara bir gün süre verdi. Pazartesinden itibaren (18.10.2021) takibe alınıyorsunuz…
Sakın bunun peşini bırakmayın
-Boğaziçi öğrencilerine saldırı mı oldu…Hemen bu amirlerin ve emir veren makamların adlarını not ettik deyin
-RTÜK kanunsuz ve hukuksuz bir iş mi yaptı. Hemen çıkıp; not ettik, bunun hesabını sorarız,
-TÜİK yalan yanlış haber mi yaptı, bunların hesabını soracağız gibi…
Bakalım öyle cirit atabilecekler mi? Ama burada kalmasın.
Dosyaları tutmaya başlayın..: Bakalım kaç bin hukuksuz işlem olacak seçime kadar…’
Son not da benden olsun… Anayasa’nın ‘Kanunsuz emir’ başlığını taşıyan 137’nci maddesi şöyle diyor:
MADDE 137- (Değişik: 16/4/2017-6771/16 md.) Kamu hizmetlerinde herhangi bir sıfat ve suretle çalışmakta olan kimse, üstünden aldığı emri, yönetmelik, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi, kanun veya Anayasa hükümlerine aykırı görürse, yerine getirmez ve bu aykırılığı o emri verene bildirir. Ancak, üstü emrinde ısrar eder ve bu emrini yazı ile yenilerse, emir yerine getirilir; bu halde, emri yerine getiren sorumlu olmaz.
Konusu suç teşkil eden emir, hiçbir suretle yerine getirilmez; yerine getiren kimse sorumluluktan kurtulamaz.
Askerî hizmetlerin görülmesi ve acele hallerde kamu düzeni ve kamu güvenliğinin korunması için kanunla gösterilen istisnalar saklıdır.
---
İYİ HAFTALAR
remzidilan_48@hotmail.com