Haklarında kesinleşmiş yargı kararları olduğu gerekçesiyle CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu ile HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven ve HDP İstanbul Milletvekili Musa Farisoğulları’nın milletvekilliklerinin düşürülmesi siyasetteki gerginliği artırdı.
Muhalefetin, aylarca Meclis Başkanlığı’nda bekletilen kararların aniden Genel Kurula getirilmesine ilişkin eleştiri ve suçlamaları bir yana asıl tartışma Anayasa’nın geçici 20 maddesi üzerinde yoğunlaşmaya başladı.
CHP’li milletvekillerinin büyük çoğunluğunun ‘Hodri Meydan’ diyerek kabul oyu verdiği düzenleme, bugün ‘Enis Berberoğlu’nu yakan madde’ olarak tanımlanıyor.
Anayasa’ya 2016 yılında eklenen Geçici Madde şöyle:
GEÇİCİ MADDE 20- (Ek: 20/5/2016-6718/1 md.) Bu maddenin Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edildiği tarihte; soruşturmaya veya soruşturma ya da kovuşturma izni vermeye yetkili mercilerden, Cumhuriyet başsavcılıklarından ve mahkemelerden; Adalet Bakanlığına, Başbakanlığa, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına veya Anayasa ve Adalet komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Başkanlığına intikal etmiş yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin dosyaları bulunan milletvekilleri hakkında, bu dosyalar bakımından, Anayasanın 83 üncü maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesi hükmü uygulanmaz.
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren onbeş gün içinde; Anayasa ve Adalet komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Başkanlığında, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığında, Başbakanlıkta ve Adalet Bakanlığında bulunan yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin dosyalar, gereğinin yapılması amacıyla, yetkili merciine iade edilir.
Enis Berberoğlu’nun 2018 Genel Seçiminde yeniden seçilip dokunulmazlık kazanmasına rağmen hakkındaki yargılamanın devam etmesine bu geçici maddenin sebep olduğu söyleniyor.
Nitekim, CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce de, Anayasanın Geçici 20 maddesi konusunda partisinin taktik hatası yaptığını savunuyor. İnce, 'Anayasaya aykırı ama evet diyeceğiz' dediler. Ben hayır verdim. Benim bunda hiçbir günahım yok. Bugün CHP yönetimi gelinen durumu eleştiriyor. Hiç mi payınız yok? Bunu öngöremediniz’ diyor.
Durum böyle olunca da, ‘CHP kendi ayağına kurşun sıktı’ ya da ‘CHP kendi kalesine gol attı’ yorumları yapılıyor.
HUKUKİ GÖRÜŞ AYRILIKLARI
Ancak bu konuda hukukçular arasında görüş ayrılıkları var.
Uludağ Üniversitesi Hukuk Fakültesi Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kemal Gözler, ‘Geçici 20. maddenin 27. Yasama Döneminde uygulanamayacağı’ görüşünde. Anayasa profesörü Gözler şöyle diyor:
“Geçici 20’nci maddenin kapsamı, 20 Mayıs 2016 tarihinde ‘Adalet Bakanlığına, Başbakanlığa, TBMM Başkanlığına veya Karma Komisyon Başkanlığına intikal etmiş yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin dosyalar’dır. Bu dosyalarda kaldırılması istenen yasama dokunulmazlıkları, 3 Kasım 2015 tarihli milletvekili seçimleriyle kazanılmış olan yasama dokunulmazlıklarıdır. Zaten yasama dokunulmazlığı sürekli bir şey olmadığına ve her seçimle yeni bir yasama dokunulmazlığı başladığına göre, 26’ncı yasama döneminde yasama dokunulmazlığını ortadan kaldıran bir sebep, 27’nci yasama döneminde geçerli olamaz. 26’ncı dönem için geçerli olan bir sebeple, bir milletvekilinin 27’nci dönemde de yasama dokunulmazlığının sağladığı korumadan mahrum bırakılması, anayasa hukukunda geçerli olan yasama dokunulmazlığı teorisinin bütün temellerinin altüst olması anlamına gelir. Eğer böyle bir şey mümkün ise, Yargıtay Onaltıncı Ceza Dairesinin yasama dokunulmazlığı teorisini yeniden yazması gerekir."
Prof. Dr. Ersan Şen ise, geçici 20. maddeyle kaldırılan milletvekili dokunulmazlığının, o konuyla ilgili yargılama bitinceye kadar süreceği görüşünü savunuyor:
“Geçici 20 maddenin 1. fırkasının sonunda ‘bu dosyalar bakımından Anayasa’nın 83. maddesinin 2. fırkasının birinci cümlesi hükmü uygulanmaz diyor. Bu dosyalar bakımından dokunulmazlıklar kaldırılır demiyor.
Eğer bir yıl ve daha fazla ceza alırsan milletvekili sıfatını kaybettirmeni gerektiriyorsa 84. maddenin 2. fıkrası özel hükümdür, o öne geçer. 83. maddenin 3. fıkrası anlamını yitirir..
Diyorlar ki ki ‘Yeniden seçilen milletvekili hakkında kovuşturma soruşturma Meclis’in dokunulmazlığı yeniden kaldırılmasına bağlıdır. Bizim de milletvekillerimiz hakkında sırada kesinleşmiş karar yoktu. O sırada milletvekilimiz yeniden seçildiği için 83. maddenin 4.göre dokunulmazlığı devam eder’ diyorlar.
O görüş kesinlikle yanlış. Şöyle doğru. Geçici 20. madde olmasaydı ya da 20. maddenin 1. fıkrasının son kısmında dokunulmazlıklar kaldırılır denseydi elbette doğru olurdu ama ne diyor orada.
Bu dosyalar maddeler için Anayasa’nın 83. maddesinin 2. fıkrasının birinci cümlesi hükmü uygulanmaz. Yeniden seçilsen de.
Anayasa Mahkemesi’nin 28.01.1992 tarihli kararı var. Orada diyor ki. Biz özel geçici hüküm varsa önce uygulanır sonra diğer hükümler uygulanır.”
İKİ LİDERİN KORUMASINA DOKUNULDU
Ankara’da, siyaset kulislerinde konuşulan diğer konulara gelince…
Ana muhalefet CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Koruma Müdürü Koray Aslan ile eski Başbakan (Gelecek Partisi Genel Başkanı) Ahmet Davutoğlu’nun Koruma Müdürü Sabri Yıldız’ın, usulen de olsa liderler bilgilendirmeden emekli edilmelerini en hafif tabiriyle büyük bir nezaketsizlik olarak değerlendiriyorum.
Söz nezaketsizlikten açılmışken, Ankara Çubuk’ta linç edilmek istenen Kılıçdaroğlu’na geçmiş olsun demeyen kıdemli bazı siyasetçileri de aynı kefeye koyduğumu belirtmek istiyorum.
Bu arada, iki Koruma Müdürünün emekli edilmelerini ‘rutin işlem’ diye niteleyen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, Kılıçdaroğlu’nun koruması Koray Arslan’a bir ara ‘kafayı taktığı’ iddialarını anımsadım. Hikaye şöyle:
‘Çubuk’ta Kılıçdaroğlu’na yönelik linç girişiminden sonra Bakan Soylu, CHP liderinin şehit cenazesine katılacağının ilgili makamlara bildirilmediğini açıklamıştı. CHP yetkilileri ise, cenaze töreninin yapılacağı köye Genel Başkan ve beraberindekilerin gideceğinin Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne zamanında bildirildiğini söylemişti.
Çubuk’taki linç girişimiyle ilgili savcılığın açtığı (bugüne kadar hala dava açma aşamasına getirilmeyen) soruşturma sırasında Koray Aslan’ın herhangi bir görev eksiği olmadığı müfettiş raporuyla kanıtlanmıştı.
Söz konusu emekliye sevk olayı üzerine, “demek ki kafayı takma meselesi sürüyormuş’’ yorumu yapılmaya başlandı
AYASOFYA NEDEN ISITILDI
Peki, durup dururken bu, Ayasofya’nın ibadete açılması söylemleri niye temcit pilavı gibi yeniden ısıtıldı? Bunun cevabını Siyaset danışmanı/araştırmacı Dr. İbrahim Uslu veriyor:
AK Parti, Milli Görüş gömleğini çıkardıktan sonra evrensel değerler üzerinden seçmenini etkileyen bir tarzı vardı. Bunun külfetli, bir süre sonra daha ağır maliyetler üretmesinin muhtemel olduğunu hissettiği andan itibaren aks değiştirmeye karar verdi. Fakat orada rakipleri vardı. O aşamadan itibaren yeni bir tarih ve dindarlık bilinci üreterek ciddi bir endoktrinasyon çabasına girdi.
- Örnek?
Mesela, günün birinde AK Parti Hayme Ana’yı keşfetti. Sonra Söğüt şenliklerine katılmaya kalktı, MHP ile kavga ettikleri için bir daha katılmadı, Çanakkale’yi, Malazgirt’i keşfetti. Kut’ül-Amare’yi fark etti, Diriliş Ertuğrullar, Abdülhamitler gibi yeni bir tarih ve dindarlık bilinci üzerinden AK Parti tipi muhafazakarlık üretmeye çabaladı. Medyası, cemaatleri, diyaneti ve STK’larıyla bu bilinci oturtmaya çalışıyor. İnsanları bir arada tutabilmek için buna ihtiyaç var. Yeni ideoloji MHP’yi de içine alan, kültürel olarak AK Parti’ye yaklaştıran bir ideoloji. Bunu üretirken Ayasofya çok değerli bir şey haline geldi. AK Parti devlet törenlerine artık mutlaka müftü ya da diyanet işleri başkanını çağırıyor. Mutlaka duayla açılıyor. Diyanet İşleri hükümet söylemlerini Cuma hutbelerinde okuyabiliyor. Ben 54 yaşındayım. İlk oruç tuttuğumda sekiz yaşındaydım. 46 yıldır bütün Ramazanları hatırlıyorum ama 46 yıldır ramazanda hiç eşcinsellik tartışıldığını hatırlamıyorum. Dolayısıyla AK Parti kendini yeniden üretmeye çalışıyor, seçmeni yeniden formatlamaya çalışıyor.. Bu formasyonla belediye meclislerinde yüzde 50,2 oy almayı başardı. Bunu da gözden kaçırmamak lazım.”
Cumhuriyet’e ve Halk TV’ye konuşan İbrahim Uslu’ya göre, iktidar bu yıl erken seçime gitmez, sonbahardaki ABD Başkanlık seçiminin sonucunu görüp ona göre tavır alır. Bu nedenle erken seçim 2021 yılında olabilir. Hem, seçim ve siyasi partiler kanunlarında yapılacak değişikliklerin seçimde uygulanabilmesi için Anayasa gereği bir yılı aşkın bir süre beklemek gerekiyor ya…
O zaman Ali Babacan’ın DEVA partisi ile Ahmet Davutoğlu’nun GELECEK partisi geçen bu sürede teşkilatlanmalarını tamamlayarak seçime girmeye hak kazanacak duruma gelmeyecek mi? Olsun. Onun da kolayı var. İttifakların içinde yer alacak Siyasi Partilere yüzde 5 oranında seçim barajı getirilir. Millet İttifakında yer alacak küçük partiler, yüzde 5 barajını aşacak sayıda oy almadıkları taktirde milletvekili dağılımında dikkate alınmaz, böylece TBMM’ye giremezler olur biter. Hele bir de Millet İttifakını dağıtmak için HDP ile İyi Parti’yi kapıştırdın mı deyme gitsin.
İyi Haftalar.
Remzidilan_48@hotmail.com