Bursa Arena E'Gazete’deki bu 200. yazımda, yani ‘İkinci Dalya’mda, Ak Parti’nin 7. Olağan Büyük Kongresi’nden izlenimlerimi yazmam kısmetmiş.
Önce şunu söyleyeyim: AKP, Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde artık ‘iki başlı’ yönetime geçiş yaptı.
Binali Yıldırım ile Numan Kurtulmuş, Genel Başkanvekilleri (eş başkanlar) olarak görev yapacak.
81 ilde, pandemiyle (salgınla) mücadele tedbirleri dikkate alınmadan ‘lebaleb’ (ağzına kadar dolu) kalabalıklarla yapılan ilçe ve il kongrelerinden sonra bu kez Başkent’te, hafta ortasında (24 Mart 2021 Çarşamba günü) AKP 7. Olağan Büyük Kongresi gerçekleştirildi.
Kapasitesi 12 bin olmasına karşın yaklaşık 15 bin kişinin doldurduğu Ankara Spor Salonu’ndaki (lebaleb) kongrede, Kovit 19 virüsüne adeta rest çekildi, onunla insanımızın üzerinde ‘altın vuruş’ denendi.
Oysa, kongrenin yapıldığı gün, ‘salgının yayılması konusunda Türkiye’nin Avrupa’da birinci, dünyada dördüncü sırada olduğu, Ankara’da aktif hasta sayısının 10 bine, ülke çapında ölüm oranının yüzde 7.68’e ulaştığı, İstanbul, İzmir ve Ankara’nın en yüksek riskli seviyeye geldiği’ açıklanıyordu.
AKP için bu tablonun sanki hiçbir önemi yoktu. Önemli olan, muhalefetin ‘yıkıldı, çöktü, sonu geldi’ dediğinin, ‘üyeleriyle, teşkilatlarıyla, üst kadrosuyla dimdik ayakta olduğu, halkın AKP’ye sevgisinin giderek arttığı ve ülkenin geleceğinde de var olacağı’ algısını yaratmaktı.
Bu büyük oranda sağlandı, ancak lebaleb (hıncahınç) kongrelerin salgının yaygınlaşmasına katkısı konusunda ise olanlar oldu.
ERDOĞAN’IN KONUŞMASINDA DİKKATİ ÇEKENLER
Erdoğan’nın, kısa adı İstanbul Sözleşmesi olan, ‘Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadele Hakkındaki Avrupa Konseyi Sözleşmesi’ni neden feshettiğini kongre konuşmasında açıklamaması dikkati çeken birinci husustu.
Basına dağıtılan konuşma metninde bu konuda yer alan 3 paragrafı okumayarak es geçen Erdoğan, ailenin ve kadının önemine dikkat çekek, ‘Kadın haklarını vicdan yerine kağıtlarda arayanlara söyleyeceklerimiz var’ dedi.
Oysa kadınlarımızın ve çocuklarımızın güvenliği ‘vicdan’lara bırakılamazdı, bırakılamayacak kadar önemliydi.
Yeni Anayasa’nın hazırlanmasında şeffaflığa ve bütün tarafların katkısına önem vereceklerini söyleyen Erdoğan’ın, ‘Önümüzdeki dönemde dostlarımızın sayısını artırıp, husumetleri gidererek bölgemizi huzur adasına çevirmekte kararlıyız’ sözleri dış politikada yumuşamanın işaretiydi.
Yani, daha önce ‘dışarıya sert, içeriye yumuşak’ politika izleyen Erdoğan, bundan sonra ise aksine, ‘dışta yumuşak içerde sert’ politika izleme kararı almış oluyordu.
Kongrenin yapıldığı saatlerde Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, Brüksel’deki NATO Dışişleri Bakanları toplantısında ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile bir araya gelmesi, ertesin gün Avrupa Birliği Liderler Zirvesi’nin yapılması Erdoğan’ın dış politikada değişikliğe gitmesinin nedenlerinden bazılarıydı.
BAY KEMAL’LE GÖLGE BOKSU
Konuşmasına başlamadan önce 23 dakika süreyle, 81 ilin adını ve özelliğini sayarak ‘Hoş geldin’ diyen Erdoğan, ‘Türkiye’ye kazandırdıklarımız’ başlığı altında, AKP iktidarının 19 yıl boyunca yaptıklarını sayıp döktü
Bu sırada 4 kez ‘Bay Kemal’ demeyi de ihmal etmeyerek, Ana muhalefet lideriyle "gölge boksu" yapmayı sürdürdü.
Sonuç olarak denebilir ki, içindeki bazı dikkat çeken ayrıntılara rağmen, Erdoğan’ın kongre konuşması bir manifesto değildi. Bu nedenle toplumda ‘dağ fare doğurdu’ yorumu ağırlık kazanıyordu.
KONGREDEN DİĞER AYRINTILAR
Tüzük değişikliği yapılarak Genel Başkanvekilliği’nin 2’ye, MKYK’nın üye sayısının da 50’den 75’e çıkarıldığı kongrede oya sunulan listede 19 kadının yer alması, gençlerin varlığının korunması ve çeşitli toplum kesimlerinden kanaat önderlerine yer verilmesi dikkat çeken unsurlardan oldular.
Bir başka dikkat çeken husus ise, oy verme sırasında sandığın Erdoğan’ın oturduğu salona kadar götürülüp, lider ve eşinin oturdukları yerde oy kullanmalarının sağlanmasıydı.
Nihayetinde seçim işlemleri bitti ve yeniden Genel Başkan seçilen Erdoğan’ın teşekkür konuşmasıyla AKP 7. Olağan Büyük Kongresi çalışmalarını tamamladı.
AKP GENEL MERKEZİNDEKİ TOPLANTI
Yeni seçilen 75 MKYK Üyesi ve yedek üyeler bu kez AKP Genel Merkezindeydi. Erdoğan’ın başkanlığında yapılan MKYK (Merkez Karar ve Yönetim Kurulu) toplantısında, Merkez Yürütme Kurulu Üyeleri şöyle belirlendi:
Binali Yıldırım, Genel Başkan Vekili
Numan Kurtulmuş, Genel Başkan Vekili
Ömer Çelik, Parti Sözcüsü
Erkan Kandemir, Teşkilat Başkanı
Fatih Şahin, Genel Sekreter
Hayati Yazıcı, Siyasi Hukuki İşler
Ali İhsan Yavuz, Seçim işleri
Hamza Dağ, Tanıtım ve Medya
Efkan Ala, Dış İlişkiler
Jülide Sarıeroğlu, Sosyal politikalar
Özlem Zengin, Sivil toplum Halkla ilişkiler
Mehmet Özhaseki, Yerel yönetimler
Nurettin Canikli, Ekonomi işleri
Vedat Demiröz, Mali ve İdari İşler
Mustafa Şen, ARGE
Leyla Şahin Usta, İnsan Hakları
Ömer İleri, Bilgi ve İletişim
Çiğdem Karaarslan, Çevre şehir kültür
Parti Sözcüsü Ömer Çelik’in açıklamasına göre, Genel Merkeze alınan Özlem Zengin’in yerine Mahir Ünal Meclis Grup Vekili olmuştu. Mustafa Elitaş (yeniden), Bülent Turan, Muhammed Emin Akbaşoğlu ve Cahit Özkan da Grup Başkanvekilliklerini paylaşmıştı.
Eski bir Parlamento Muhabiri olarak burada benim dikkatimi çeken şuydu: AKP Meclis Grubu toplanmadan ve seçim yapılmadan bu şahıslar, (özellikle Mahir Ünal) nasıl Grup Başkanvekili görevine getirilmişti? Anlaşılan, islim arkadan gelecek ve önümüzdeki hafta toplanacak AKP Meclis Grubunda bu liste oya sunularak seçilmeleri sağlanacaktı. Hoş, Büyük Kongrede MKYK üye listesinin oylanması ve seçilen yeni MKYK’nın ilk toplantısında Merkez Yürütme Kurulu listesinin oya sunulup kabul edilmesinde aynı yöntem uygulanmadı mı?
AKP ve MHP kongrelerinde sistem aynı sistem: Liderin komutları sonucu belirler…
CHP, İyi Parti ve diğer partilerde ise tam böyle değil ama ‘kısmen’ diyelim ve yazıyı noktalayalım.
---
İYİ HAFTALAR
remzidilan_48@hotmail.com