Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in sözleri malumun ilanıdır. Eğitimde gelinen noktayı en güzel şekliyle ifade etmiştir.
Bakan tarikatlarla yapılan anlaşmayı savunarak, bunların birer Sivil Toplum Örgütü (STK) olduğunu söyledi. Anlaşma sayılarını da “toplasanız 10 protokolümüz var” diye açıkladı. Duy da inanma!..
Önceleri tarikatlarla yapılan iş birlikleri tam anlamıyla açıklanmıyor, bir kısmı gizleniyordu. Bakan ilk kez bu kadar açık konuştu. Ancak bu sefer de açıklamasını STK’ların arkasına saklanarak yaptı.
Bunlarla yapılan protokolleri ise 'çocukların dağa çıkmasını engellemek için yaptıkları'nı ve yapmaya devam edeceklerini açık açık vurguladı.
Çocukların dağa çıkmasını engellemek amacıyla tarikatlarla iş birliği yaklaşımı, ancak “özrü kabahatinden büyük” şeklinde yorumlanabilir. Demek ki devlet yurttaşlarının can ve mal güvenliğini koruyamıyor, dağa çıkışları, yanlış olan başka yan yollarla gidermeye çalışıyor.
O zaman Güneydoğu Anadolu’daki terör eylemlerini azaltmak veya gidermek için oralara bu kişileri göndererek etkin sonuç alabilir. Bu niye yapılmıyor?
STK’lar her şeyden önce demokratik kuruluşlardır, faaliyetlerini bağımsız olarak yürütürler, sosyal konuları hedef alırlar, hükümetler, kamu makamları ve siyasi partilerden bağımsızdırlar, ticari çıkar gözetmezler, kâr amacı gütmezler.
Bunlardan hangisi tarikatların yapısına uyuyor acaba? Tarikatlar, kâr elde etmek amacındadırlar; hükümetle, kamu makamları, siyasi partilerle iş birliği ve ticari çıkar ilişkisi içindedirler. Ayrıca tarikattaki mürit, şeyhinin karşısında “ceset gibi olmalıdır”. Sadece itaat vardır, şeyhe hizmet vardır, düşünmek, tartışmak, fikir beyan etmek söz konusu değildir.
Bizim eğitim sistemimiz de şu an, bu tip insan yetiştirmek üzere planlanıp programlanmış durumda.
Milli eğitimimiz giderek millilikten uzaklaştı, dini eğitim durumuna geldi. Laiklik, bilimsellik, yaratıcılık, özgür düşünce gibi eğitimin esası niteliğindeki konulardan da uzaklaştırıldı. Okullar medreseleştirilmeye çalışılıyor, sınıflara öğretmenin yanı sıra din görevlileri de girmeye başladı.
Diyanet İşleri Başkanlığı, 2023 yaz tatilinde üç milyon civarında öğrencinin yaz kuran kursuna gittiğini ve bu kursların 11 Eylül’de MEB’na bağlı okullarla birlikte faaliyetlerine 8 ay boyunca devam edeceğini açıkladı.
Ülkemiz her alanda, tarikatlarla ahtapotun kolları ile sarılır gibi sarılmıştır, sarılmaya da devam etmektedir. Görevli Eğitim Bakanı ise bunu itiraf etmiştir. Böylece ülkemiz, “ümmet ve biat toplumu” na doğru hızla yol almaktadır.
Çok geç kalınmasına rağmen, eğer herkes elini taşın altına koymaz, bu gidişe dur demezse, ulaşılacak sonucu düşünmek bile istemiyorum.