Her kuşak kendinden önceki kuşakları beğenmez, onları eleştirir. Bu geleneksel bir durum, vak’a-i adiyattandır. Şimdi de böyle.
Belli yaş grubundakiler gençleri sürekli eleştirdiler. Ellerinde telefon, bilgisayar, dünya ile ilgileri yok. Fırsat buldukları an yurt dışına gidecekler, ülkelerine sahip çıkmıyorlar diye. Onların dünyayı ellerinde taşıdığını anlamadılar.
Son günlerde kazanılmış hak olmasına rağmen, İmamoğlu bahanesiyle iyi eğitim almış hocaların bile diplomalarının iptali, yolsuzluk soruşturması bahanesiyle yapılan “demokrasi darbesi”ne en büyük tepki gençlerden geldi. Sokaklara döküldüler. Özgür Özel de bunu değerlendirdi.
Gençlerin taşıdıkları pankartlar ve polisle yaptıkları konuşmalar ilginçti.
“Tayyip bizim gibi üç çocuk daha ister misin?”, “Hocam derse gelemiyorum, diplomanızı korumakla meşgulüm”, “Senin yok diye bizim diplomamızı alamazsın”, su sıkan polise “Yurtta duş alamıyorduk, duş yapmaya geldik” demeleri..
ODTÜ’de TOMA’ların önüne oturup J.J. Rousseau’nun “Toplum Sözleşmesi” eserini okuyan öğrenci.. Polisin dövdüğü kızın, “Sen şehit olsan ben ağlardım” demesi. “Merak etme çocuğum, gelecekteki annen ve baban burada” diyerek polis barikatı önünde evlenme teklifinde bulunan genç..
ODTÜ’ye giren bir polisin öğrenciyi “Akıllı ol oğlum” diye uyarmasıyla, öğrencinin “Abi sen buraya elinde copla giriyorsun, ben 550 puanla girdim. Daha nasıl akıllı olayım?” cevabı..
Mansur Yavaş’ın Doğu’da nevruz kutlaması yapanlara polislerin pamuk şeker verdiğini, ama Saraçhane'dekilere pamuk şeker yerine biber gazı sıktığını söylemesi üzerine, gençlerin “Biz de pamuk şeker isteriz” diye talepte bulunması.
Şimdiki Z kuşağı dediğimiz gençler, harika ötesi.
Büyüklerini sonuna kadar mahcup ettiler. Ummadık taş baş yararmış dedirttiler. Gençlerimiz sorumluluk sahibi imiş, iş başa düşünce gereğini yapıyormuş. Büyükler ön yargı ile görmek istemiyormuş meğer. Oysa ben onlara ders vermiş ve gençleri tanıyan bir öğretim üyesi olarak, onlardan ümidimi hiç kesmemiştim.
Onlar Tanzimat’tan bu yana, büyük mücadelelerle elde edilen çağdaşlaşmaya, haksızlığa, hukuksuzluğa, adaletsizliğe, demokrasiye, laikliğe, özgürlüklere sahip çıkarken, “sivil darbeye” karşı durdular. Hatta büyüklerine örnek oldular, ilham verdiler. Onları eleştirmeden önce anlamaya çalışalım. Hepimize düşen görev budur.