Ülkemizin gündemi yetişilemeyecek kadar yoğun. Hangisini ele alacağımızı şaşırıyoruz. Son derece dinamik bir toplumuz. Yabancı ülke diplomatlarının yerinde olmak istemezdim. Ama çoğu tali gündem mi acaba diye düşünmeden edemiyoruz. Asıl hedef, ekonomik durumun vahametinin üstüne bir şal örtmek mi acaba?
Teğmenler soruşturması, Apo olayı, CHP’li belediyelere yapılan kıskaç, Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) MHP ile yaptığı protokol, emekli ve asgari ücretlilerin yoksulluğu, aile hekimlerinin durumu, elbette ki ekonomimiz.
Bir çırpıda birçok sorun saydık.
Daha önce MEB, Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB) ve tarikatlarla cemaatleri şemsiyesi altında topladığı bilinen çeşitli vakıflarla protokoller imzalamıştı. Bakanlık böylece giderek eğitim yapma görevini başka kurumlara devrediyor ve onlara kaynak aktarıyordu. Nitekim Bakan bu anlaşmalara devam edileceğini de açıklamıştı.
Dediğini yaptı ve bu kez de MHP ile anlaşma imzaladı. Anlaşmanın içeriği konusunda çelişkili açıklamalar var. Bakan Tekin, anlaşmanın Halk Eğitim Merkezleri ile sınırlı olduğunu söylerken, Eğitim İş Sendikası Genel Başkanı Kadem Özbay aksini açıklıyor.
Her ne şekilde olursa olsun, sonuçta MHP’ye Bakanlığın bir şekilde kaynak aktarması söz konusu. Bakanlık bu işi kendi yapabilecekken niye başkalarına ihale ediyor. Bunda ister istemez kasıt aranıyor. Siyasi telkin yapılmasına mı yol veriliyor, yoksa birileri zengin mi ediliyor. Belki ikisi de söz konusu.
Çocuklarımız artık ne yazık ki gerçek anlamda çağdaş, bilimsel, laik eğitim alamıyorlar. Kesin olan bu.
Çağdaşlığın, bilimselliğin, laikliğin sembolü olan kurucu liderimize atıfla, ‘Mustafa Kemal’in Askerleriyiz’ demenin suç sayılıp soruşturma açıldığı bir ülkede, başka ne beklenir ki?
Biz böyle mi Dünya ile yarışacağız, yapay zekâ ile baş edeceğiz?