Türkiye'nin ürettiği İHA’lar, uluslararası politikada iki tarafı keskin bıçak haline gelebilir

BURSA ARENA / Haber Merkezi

İHA’lar nedeniyle uluslararası politikaların iki tarafı keskin bıçak haline gelebileceği ne sürülüyor

Ukrayna ordusu, 14 Nisan'da Rus Karadeniz Filosu’nun amiral gemisi Moskova’yı batırdığında dünyayı hayrete düşürdü. Uluslararası basında geniş yankı uyandıran habere göre Ukraynalılar sahip oldukları gelişmiş savunma sistemlerine rağmen gemiyi yerli yapım Neptün füzeleriyle vurmayı başardılar. Diğer yandan bazıları yeterince bahsetmediyse de bu olağanüstü saldırıda yerli yapım olmayan insansız hava araçları (İHA) kullanıldı. Ukraynalı yetkililere göre saldırı, geminin radarından kaçan ve füzelere hedefleme için doğru koordinatları sağlayan iki adet Türk yapımı Bayraktar TB2 model İHA kullanılarak düzenlendi

Aslında bu, Türk İHA’larının Ukrayna’nın Rus işgaline karşı direnişi için son derece önemli olduğunu kanıtlayan ilk olay değildi. Rusya’nın Ukrayna işgalinin ilk günlerinden bu yana düşük maliyetli ve ölümcül olan TB2 model uzaktan kumandalı İHA’ların, Rus tanklarını yok etmede ve Rusya'nın ilerlemesini engellemede etkili olduğu defalarca kez kanıtlandı. Aslında bu bir tesadüf değil. Rusya ocak ayında, Ukrayna sınırına çok sayıda asker yığdığında, Kiev sessizce Türkiye ile bir askeri alışverişe geçti ve 16 adet Bayraktar TB2 satın aldı. Böylece Ukrayna, diğer Türk silah sistemleriyle birlikte toplamda yaklaşık 60 milyon dolarlık alım yaptı. Bu rakam, bir önceki yılın aynı döneminde Türkiye'den aldığı savunma teçhizatına harcadığı miktarın otuz katını teşkil ediyor. Bu alımlar, Ukrayna’nın daha önce Türkiye'den satın aldığı yaklaşık 20 adet TB2 model İHA’ya eklendi. ‘Bayrak taşıyıcısı’ anlamına gelen ‘Bayraktar’ adlı İHA’lar Ukrayna direnişi için o kadar önemli ki Ukrayna için bestelenen bir milli marşa ilham verdi. Marş sosyal medyada viral oldu.

Ukrayna'nın kullandığı İHA’lar gündem olsa da tedarikçi ülkenin stratejisine çok daha az dikkat ediliyor. Bu çerçevede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yakın bağları olan bir Türk şirketi tarafından üretilen TB2 İHA’ları, Ukrayna'daki savaşta kritik bir denge unsuru olmanın ötesine geçiyor. İHA’lar son yıllarda Kafkaslar, Afrika ve Ortadoğu'daki bazı çatışma alanlarında çok önemli bir rol oynadı. Ankara, çoğunlukla düşük ve orta gelirli yaklaşık yirmi ülkede İHA pazarlayarak jeopolitik etkisini genişletmeyi başardı. Aynı zamanda, kendisini büyük bölgesel güçlerin çatışmalarının sonucunu belirleyecek bir konuma getirdi.

Buna karşın Ankara'nın İHA diplomasisinin sınırsız olduğu söylenemez. Türkiye’nin Ortadoğu'da, Libya gibi ülkelerde askeri hamlelerinin artması, Yunanistan ve Mısır gibi muhaliflerini, gücünü kısıtlamaya yönelik geniş çaplı yeni ittifaklar kurmaya itti. Ukrayna'da kullanılan Türk İHA’ları, Türkiye’nin Rusya ile sürdürdüğü ilişkilerdeki hassas dengeyi de baltalamakla tehdit ediyor. ABD Kongresi'ndeki Cumhuriyetçiler ve Demokratlar, son yıllarda Türk yapımı İHA’ların sayısının hızla artmasıyla ilgili endişelerini dile getirdiler. ABD Senatosu Dış İlişkileri Komitesi Kıdemli Üyesi Demokrat Parti'den New Jersey Senatörü Bob Menendez, 2020 yılında Azerbaycan'ın Ermenistan ile arasındaki çatışmada uzaktan kumandalı İHA’ların oynadığı rolden bahsetti. Menendez iddiasında “Türk yapımı İHA’ların satışları tehlikeli, istikrarsızlaştırıcı ve barış ve insan hakları için bir tehdittir” ifadelerini kullandı.

Türk hükümeti, Türkiye'nin bölgeden daha fazla düşman edinmesine neden olan ve ABD ve Avrupa ülkeleri ile kurduğu ittifakları baltalayan yıllardır süregelen tek taraflılığın ardından, uluslararası imajını değiştirmek için Bayraktar modeli ve diğer modellerdeki İHA’lardan yararlanmayı başardı. İHA’lar, Türkiye'nin Ortadoğu’da nispeten sınırlı diplomatik kaynakları kullanarak çıkarlarını savunmasına yardımcı oldu. Ankara'nın Kiev’e olan askeri yardımı,  hükümetinin yurtiçinde tehlikeli bir durumla karşı karşıya olduğu ve ABD ve Avrupa ile ilişkilerinin birkaç yıldır kriz yaşadığı bir zamanda Erdoğan'ın eline NATO'da yeni bir koz verdi. Eğer Türkiye, İHA programını başarıyla yönetmeye ve bundan yararlanmaya devam edebilirse yeni ve önemli bir nüfuz biçimi elde edebilir ve bunu yaparken İHA savaşına yeni bir anlam kazandırabilir.

Hissettirmeden ve radarlardan kaçarak

Türkiye, İHA programını yabancı tedarikçilere duyduğu kızgınlıkla başlattı. ABD, 1990'ların sonlarında, silahlı İHA’ların (SİHA) önde gelen üreticisiydi. Türkiye, ABD'nin de terör örgütü ilan ettiği PKK’ya karşı savaşmak için ABD teknolojisini edinmeye çalıştı. Daha sonra 2005 yılında ABD’yi bırakıp İsrail'e yöneldi. Ancak benzer şekilde hayal kırıklığı yaratan sonuçlarla karşılaştı. Ankara'nın son yıllarda MQ-9 Reaper'ın silahlı bir versiyonu da dahil olmak üzere ABD yapımı daha gelişmiş İHA’lar satın alma çabaları da sonuçsuz kaldı. Sonunda kendi İHA’larını geliştirmeye karar verdi.

Türkiye’ye ait resmi bir şirket, 2012 yılında bir İHA prototipi geliştirdi ve 2016 yılına kadar etkili bir şekilde keşif görevi yapmasını sağlamayı başardı. Aynı yıllarda Bayraktar TB2 model İHA, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde stajyer mühendis olan ve daha sonra Erdoğan’ın kızıyla evlenen Selçuk Bayraktar tarafından geliştirildi. Bayraktar TB2’nin seri üretimine, 2012 yılında geçildi. Üç yıl içinde hassas vuruşlar yapma becerisini kazanarak, Türkiye'nin cephaneliğinde önemli bir yeni araç haline geldi. ABD yapımı MQ-1 Predator ve MQ-9 Reaper modellerine benzer bir İHA olan TB2, orta irtifa yüksek dayanıklılık (MALE) İHA’sıdır.

ABD İHA’ları, Türk muadilleriyle kıyaslandığında, Türk İHA’ları, menzillerinin ABD yapımı olanlardan on kat daha fazla olduğundan tartışmasız daha ileri düzeyde. Aynı zamanda iki kat daha hızlı ve iki kat daha fazla silah taşıyabilecek kapasitede. Buna karşın ABD yapımı İHA’lar Türk yapımı İHA’lardan üç hatta dört kat daha pahalı. Batı ülkeleri tarafından geliştirilmiş bazı İHA’ların sadece mühimmatının, bir veya iki milyon dolardan daha az maliyetli olduğu tahmin edilen tam donanımlı bir TP2'den daha pahalıya mal olduğunu belirtmekte fayda var.

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), 2015 yılından itibaren PKK’ya karşı uzun süredir devam eden mücadelesinde İHA’ları kullanmaya başladı. Önceki üç yıl boyunca, yeni model İHA’lar Türkiye'nin PKK unsurlarının çoğunu Türk topraklarından çıkarmasına ve Irak'taki bazı liderleri de dahil olmak üzere çok sayıda PKK’lıyı etkisiz hale getirmesine olanak sağladı. Ankara, kısa bir süre sonra Suriye'de PKK’nın uzantısı olarak bilinen, çoğunluğunu Kürtlerin oluşturduğu Halk Savunma Birlikleri (YPG) üyelerine karşı da İHA’ları kullanmaya başladı. Bu strateji, Türkiye'nin güney ve güneydoğu sınırları üzerindeki kontrolünü güçlendirmesine ve sahada büyük askeri güçleri riske atmadan Suriye’nin kuzeyinde ve Irak'ta nüfuzunu artırmasına izin verdi. Ankara onlarca yıl sonra ilk kez PKK ile devam eden uzun mücadelede belirleyici bir avantaj elde edebildi.

İHA’lar dünyanın dört bir yayına satıldı

Bayraktar'ı Türk hükümetinin güvenlik öncelikleri için bu kadar vazgeçilmez kılan avantajları, kısa sürede yurt dışındaki birçok küçük ve orta ölçekteki güç için eşit derecede faydalı olduğunu kanıtladı. Artık bir ülke nispeten küçük bir yatırımla, çatışmanın dinamiklerini değiştirebilecek ya da isyancılara veya diğer güçlere karşı etkili bir caydırıcılık sağlayabilecek ölümcül bir askeri teknolojiye ulaşabiliyor. Türkiye, TB2 ihracatına 2017 yılında başladı. Beş yıl içinde, Avrupa'da; Arnavutluk, Polonya ve Ukrayna, Orta ve Güney Asya’da; Kırgızistan, Pakistan ve Türkmenistan, Afrika’da Etiyopya, Libya, Fas, Somali ve Tunus, Körfez’de; Katar ve Kafkasya’da; Azerbaycan gibi müttefikleri ve ortakları olmak üzere yaklaşık yirmi ülkeye İHA satışı gerçekleştirdi. Her ne kadar bu silah anlaşmaları ticaret ve jeopolitik bir karışımla yapılsa da her zaman Türkiye'nin stratejik çıkarlarının olduğu ülkelerle ilişkilendirildi.

Türk yapımı İHA’lar, bu anlaşmaların ardından, bazı ihtilafların seyrini değiştirdi. Libya'da, 2020 yılında Trablus'taki Türkiye destekli ve uluslararası kabul görmüş Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) Rusya tarafından desteklenen Halife Hafter'in şiddetli saldırısını püskürtmeyi başardı. Aynı İHA’lar onlarca yıl boyunca Ermeni güçlerinin kontrolü altında olan tartışmalı Dağlık Karabağ bölgesinde Azerbaycan güçlerinin topraklarını geri almalarına yardımcı oldu. İHA’lar, Suriye'nin İdlib ilinde, muhalif güçlerin Şam yönetiminin kendilerini Türkiye'ye itmeyi amaçlayan saldırısını durdurmalarını sağladı. Etiyopya'da Addis Ababa hükümetine sağlanan Türk yapımı İHA’lar, Tigray bölgesindeki isyancılarla hükümet güçleri arasında çıkan iç savaşın gidişatını hükümet güçleri lehine döndürmeye yardımcı oldu. Tıpkı diğerlerinde olduğu gibi, Türkiye'nin Etiyopya'ya olan ilgisi sadece ticari değil. Ankara, Addis Ababa ile güçlü ilişkilerini, Türkiye’nin Afrika’daki nüfuzunu öne çıkarmanın ve bölgesel nüfuz için rekabet ettiği Mısır karşısında bir karşı rol oynama aracı olarak görüyor.

Türk yapımı İHA’ların çok taraflı ihtilaflardaki rolü

Türkiye'nin düşük ve orta gelirli ülkelere önde gelen İHA tedarikçisi olarak ortaya çıkması gücüne güç kattı ancak aynı zamanda yeni denklemler de yarattı. Esasen Etiyopya, Somali ve Tunus dahil olmak üzere bazı ülkeler, İHA’ları çalıştırmak için eksiksiz bir teknik sistem paketi edinmeden satın aldı. Sonuç olarak bu ülkeler iyi eğitimli ya da sayı bakımından daha üstün olan bir düşmana karşı kesin sonuçlar elde edemeyebilir ve bazen hata da yapabilirler.

Etiyopya hükümeti, ülkenin kuzeyinde Tigray bölgesindeki çatışmalarda Türk yapımı İHA’ların verdiği zaiyat nedeniyle ağır bir şekilde eleştirildi. Bu ve benzeri durumlar,  ABD'li bazı yetkililerin Türkiye'ye yönelik eleştirilerine katkıda bulundu.

Bunun yanında birbiriyle rekabet eden ülkeler üzerindeki etkisi daha da büyük bir sorun olabilir. Türkiye'nin Libya'daki gibi çatışmalara dahil olması, Mısır, Fransa ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) dahil olmak üzere muhaliflerini alarma geçirdi. Şarku'l Avsat'ın Independent Arabia kaynaklı analiz haberine göre Mayıs 2020'de, Türkiye menşeli İHA’lar Libya'daki iç savaşın gidişatını değiştirirken Mısır, Türkiye’nin Doğu Akdeniz'deki faaliyetlerine karşı siyasi koordinasyon, diplomasi ve deniz kuvvetleri aracılığıyla karşı koymak için Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), Fransa ve Yunanistan ile gayri resmi bir ittifak kurdu. Son olarak ABD, Rusya'ya ve bir ölçüde Türkiye'ye ve bölgedeki artan askeri varlığına karşı bir önlem olarak Yunanistan'a yaptığı askeri yardımları artırdı.

Ukrayna ikilemi

Türkiye'nin insansız hava araçlarıyla diplomasisinin önemi ve belki de en tehlikeli boyutu Ukrayna'da ortaya çıktı. Kiev, 2019 yılında satın aldığı TB2 model İHA’ları ilk olarak 2021 yılında Donbass bölgesindeki Rusya destekli ayrılıkçılara karşı kullandı. Ancak Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Ukrayna'ya karşı başlattığı savaşla birlikte bu silahlar ilk kez doğrudan Rus güçlerine karşı kullanıldığında daha tehlikeli hale geldi. Rusya tanklarına, obüslerine, askeri araçlarına ve hatta ikmal trenlerine 60'tan fazla başarılı TB2 saldırısı gerçekleştirildi. Bildirilmeyenlerle birlikte bu sayının çok daha yüksek olabileceği düşünülüyor. Bayraktar İHA’larının Kiev’in Moskova'ya karşı gücünü artırmasında oynadığı beklenmedik rol, Türkiye'nin Batı ile ilişkilerinde önemli sonuçlar doğurdu. Ankara'nın NATO içindeki konumunu yıllardır görülmemiş bir düzeye yükseltti. Şu an Türkiye’nin Fransa dahil, önde gelen bazı Avrupa hükümetleriyle ilişkilerinde bir gelişme söz konusu.
BAYRAKTAR, RUSYA GEMİSİNİ YIKTI REUTERS.JPG
Bayraktar üretimi bir İHA, Yılan Adası yakınlarında bir Rus gemisinin batırılmasında rol oynadı (Reuters)

Ancak Ukrayna'daki İHA savaşı, Türkiye'nin Rusya ile aktif ilişkilerini sürdürme çabalarına dair yeni ve karmaşık soruları da gündeme getirdi. Aslında Türkiye, Karadeniz'den Suriye ve Azerbaycan'a kadar birden fazla bölgede Rusya ile karşı karşıya geldi, halen de geliyor. Yapılan değerlendirmeler Ankara’nın, Kiev'in stratejik olarak Moskova'nın kontrolüne girmemesi için elinden gelen her şeyi yapacağı yönünde. Bunun nedeni, Putin'in Ukrayna'ya yönelik saldırganlığının, Ankara'da, Türkiye’nin ezeli düşmanı olan Rusya'ya ilişkin bir gerçekçilik duygusunun olmasıdır. Ankara'nın şu an Ukrayna'ya ve Karadeniz'deki diğer ülkelere her zamankinden daha fazla değer verdiğini ve Karadeniz'in kuzeyinde kalan Rusya’ya karşı bir denge bloğu oluşturmada onları vazgeçilmez müttefikler olarak gördüğünü belirtmekte fayda var.

Ancak Putin, Ukrayna'nın bir kısmını işgal etmeyi başarırsa ya da başarısız olur ve bu başarısızlıktan Türkiye'yi sorumlu tutarsa, Türkiye'ye karşı yeni ve önemli bir baskı uygulayabilir. Putin, bu çerçevede örneğin, İdlib'den Türkiye'ye yoğun bir mülteci akışına neden olarak Ankara'nın Suriye'deki çıkarlarını hedef alabilir. Türkiye'de mülteci karşıtı duygular özellikle son zamanlarda iyice arttı. Bunun başlıca nedeni olarak ülkedeki ekonomik kriz gösteriliyor. Bu bağlamda eğer Türkiye’ye büyük bir mülteci akını olursa, Erdoğan’ın muhtemelen büyük bir baskı altına gireceği iddia ediliyor. Putin, Türkiye'nin Rusya'ya yönelik tarım ürünleri ihracatını kısıtlayarak, Rus turistlerin Türkiye'ye gitmesini yasaklayarak ya da Türkiye'ye doğalgaz tedarikini sonlandırarak Türkiye üzerinde ekonomik baskı da oluşturabilir. Bu tür hamleler Türkiye'nin ekonomik toparlanmasını baltalayabilir.

Türkiye ve Moskova-Kiev hattı

Ankara, Ukraynalıların silahlandırılmasındaki rolünü açıkça küçümsedi. Ukrayna'ya Bayraktar İHA’larını tedarik edenin Türk hükümeti değil, özel bir şirket olduğunu vurguladı. Kiev'e İHA tedarik eden bir ülke olmasına rağmen, diplomasi forumu düzenlemek de dahil olmak üzere Rusya-Ukrayna savaşında arabulucu olmaya çalıştı. Türkiye’nin tatil şehri Antalya’da 10 Mart'ta Ukrayna ve Rusya dışişleri bakanlarının da katılımıyla Antalya Diplomasi Forumu’nu gerçekleştirdi. Türkiye gerçekten de Rusya’nın zaferinden biraz daha az yenilgisinden korkuyor. Bunun nedeni kısmen Rusya'nın yararlı bir ticaret ortağı olması, kısmen de  (her ne kadar çıkarcı bir yaklaşım olsa da) Türkler ve Rusların Kafkasya, Libya ve Suriye'de yaptıkları uzlaşıların Rusya'nın yenilgisiyle tehlikeye girebilecek olmasıdır. Eğer Putin'in savaştan sonra Ukrayna'yı desteklediği için cezalandırılacak ülkeler listesi varsa, Baltık ülkeleri, Polonya, İngiltere ve ABD'den sonra Türkiye bu listenin ilk sıralarında yer alıyordur. Erdoğan'ın yeniden seçilmesi, Putin tarafından ekonomi ve hatta siber saldırılarla ilişkilendiriliyor.  

Dahası Erdoğan, Türkiye'nin ekonomisini canlandırmasına yardımcı olacak yatırımlar yapmalarını umduğu, yaptırım uygulanan Rus oligarkları Türkiye'ye çekmek istiyor. Bunun yanında Türkiye, Rusya'nın zenginliklerini korumak isteyen orta üstü sınıfı için de bir emlak piyasası haline gelebilir.  Yapılan yorumlar Erdoğan’ın bu yüzden Ukrayna'da, Putin'le diplomatik kanalları açık tutmaya ve Rusya ile olan ekonomik çıkarları korumaya çalışırken bile, Kiev'e sessizce askeri destek sunmaya yönelik bir strateji uyguladığı yönünde. Erdoğan, bu amaç doğrultusunda Batı'nın Rusya'ya yönelik yaptırımlarını desteklemeyi reddetti. Türkiye, Rusya’dan petrol satın almaya devam ediyor. Türkiye, Batı ülkelerinin aksine hava sahasını Rusya’dan yapılan sivil uçuşlara kapatmadı. Şimdilik bu iki taraflı strateji, Putin için kabul edilebilir olabilir. Eğer Erdoğan özellikle Putin’e ve Putin’i takip eden oligarklara ekonomik bir yaşam çizgisi sağlayabilirse, Rus liderin şu an için Türkiye ile gerilim yaşaması pek olası değil. Ancak Ukrayna'daki savaş uzarsa ve TB2 İHA’ları Rusya’nın amiral gemisi Moskova gibi önemli varlıklarını imha etmeye devam ederse Türkiye’nin, Rusya Donanmasına ait gemilerin Türk boğazlarından geçişini yasaklaması Ankara ve Moskova'nın doğrudan bir gerilime girme olasılığını artırabilir.

Otomatik olarak devreye giren dış ilişkiler

Ukrayna'daki savaş, Erdoğan hükümetine Batı ittifakının güçlü bir parçası olması için giderek daha fazla baskı yapsa da ABD ile ilişkiler özel bir zorluk olmaya devam ediyor. Türkiye’nin askeri teknolojisinin Ukrayna direnişindeki şaşırtıcı rolü, NATO içinde yeni bir alanda saygınlık kazanmasına ve mevcut konumunu güçlendirmesine katkıda bulundu. Rusya’nın Ukrayna işgalinin başlamasından bu yana, Erdoğan ile son dönemde siyasi çatışmalar yaşamasına rağmen Hollanda Başbakanı Mark Rutte da dahil olmak üzere bazı Avrupa ülkelerinin lideri Ankara ile ilişkilerini yeniden kurdu. Ancak Erdoğan'ın uzun süredir iyi ilişkiler içinde olduğu ABD Başkanı Joe Biden tarafından kabul edilmesi gerekiyor.

Biden, 2013-2016 yılları arasında eski ABD Başkanı Barack Obama’nın yardımcısıyken, ABD tarafının Türkiye ile başlıca muhatabı olarak kabul ediliyordu. Ancak Erdoğan'ın Mısır'da 2013 yılındaki darbeden Obama'yı sorumlu tutmasıyla ilişkiler bozuldu. (Türkiye, Arap Baharı'nın ardından Mısır'da iktidara gelen Müslüman Kardeşler hükümetinin önemli bir müttefikiydi.) O dönem Erdoğan, ABD'nin, DEAŞ’ın yenilgiye uğratılmasında başlıca müttefiki olarak gördüğü ve PKK’ya yakınlığıyla bilinen YPG’ye verdiği destek yüzünden de Washington’a karşı öfkeliydi. Biden, desteğinin, ABD’nin bir politikası olarak nitelediği ‘taktiksel, geçici ve geçişli’ olacağına söz vermiş ve bu politikayı ‘el birliği’ gibi bir forma dönüştürmeyi amaçlamıştı. Biden ayrıca Erdoğan'ın ülke içindeki demokratik kurumlarla ilgili uygulamalarında da hayal kırıklığına uğradığını bildirdi. Erdoğan, ABD’nin Ortadoğu'daki stratejik ve siyasi önceliklerine meydan okurken, Obama yönetimine karşı giderek artan doğrudan eleştirilerde bulundu. Bu yüzden Biden, Erdoğan'ın son eleştirilerinden etkilenmedi. Rusya’nın Ukrayna işgalinin başlamasının üzerinden tam bir ay geçtikten sonra, mart ayı sonlarında Brüksel'deki NATO zirvesinde Biden, Erdoğan ile bir araya gelmedi.

Türkiye'nin Ukrayna'nın Rus saldırılarına karşı direnişine sunduğu katkı, dış politikasını Batı'ya daha yakın bir şekilde yeniden düzenlemiş olsa da yapılan değerlendirmeler Biden ve bazı Avrupalı liderlerin Erdoğan karşıtlığının, Ankara ile herhangi bir yakınlaşmayı 2023 seçimlerine kadar erteleyebileceği yönünde. Bu aynı zamanda Erdoğan için bir tehlike arz ediyor. Erdoğan'ın hisseleri, İHA bağlantılı diplomasisi ve Ukrayna'ya verdiği kritik destek sonucunda şimdilik yükselmiş görünüyor. Fakat 2023 yılındaki seçimlere rağmen önümüzdeki yıl Türkiye ekonomisi toparlanıp çift haneli bir büyüme oranı kaydetmedikçe, Erdoğan’ın yeniden seçilme ihtimaline ilişkin şüpheler mevcut. İHA’lar Türkiye'ye uluslararası politikada yeteneklerinin ötesine geçme imkânı verirken, Putin’le karşı karşıya gelmesi nedeniyle ekonomisi daha da çökerse piyasalar ülkeden çekinebilir. Bu nedenle kaznılan nüfuz da heba edilebilir.

İstanbul / Şarku’l Avsat

Soner Çağaptay & Richard Outzen

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.