Rus güvenlik şirketi Wagner'in Ukrayna'da savaşmak üzere cezaevindeki mahkumlardan adam toplamaya başlaması farklı ülkelerde hatta Türkiye'nin tarihinde de geçmişte denenmiş bir yöntem. Peki mahkumlar savaşta faydalı oluyor mu?
Rusya ve Ukrayna arasında devam eden savaşta personel ihtiyacı duyan Moskova geçen ay "kısmi seferberlik" ilan etmişti.
Rusya bu savaşta askeri güvenlik şirketi Wagner'den de faydalanıyor.
Wagner şirketine bağlı paralı askerler de Rusya adına cephede savaşıyor.
Gönüllü olan mahkumların güvenlik şirketi Wagner bünyesinde görev yapacakları öne sürüldü
"Rusya savaştırmak üzere cezaevlerinden mahkum topluyor" iddiası
Geçtiğimiz günlerde Wagner şirketinin cezaevlerindeki mahkumlardan da af karşılığı savaşçı toplamaya çalıştığı yönünde haber ve görüntüler yayınlandı.
BBC tarafından teyit edilen bir videoda, Wagner'in sahibi Yevgeniy Prigozjin kalabalık bir mahkum grubuna yaptığı konuşmada kendileri için savaşmaları halinde af edileceklerini söylüyor.
Bu gelişmelerin ardından sosyal medyaya zaman zaman Rus ordusu saflarında savaşırken görülen ve eski mahkum oldukları iddia edilen kişilere dair görüntüler düşmeye başladı.
İkbal Durre, Wagner şirketinin iddiaları yalanlamadığını söyledi / Fotoğraf: Twitter
Durre: Mahkumlardan faydalanıldığı bilgisi doğru
Rusya'nın başkenti Moskova'da yaşayan akademisyen Doç. Dr. İkbal Durre, iddiaları değerlendirdi.
Medyaya yansıyan "Wagner mahkumları saflarına kattıyor" yönündeki iddiaların doğru olduğunu düşündüğünü kaydeden Durre, şirket sahibi Prigozjin'in de bunu yalanlayan bir açıklama yapmadığına dikkati çekti.
Peki Wagner'in dolayısıyla günümüzde Rusya'nın yaptığı bu uygulama istisna mı? Diğer devletler de gerektiğinde bu uygulamaya başvurdu mu?
Türkiye, tarihinde mahkumlardan savaş amaçlı faydalanıldı mı?
Prof. Dr. Mesut Uyar, Teşkilat-ı Mahsusa'nın mahkumlardan nasıl faydalandığını anlattı
"Teşkilat-ı Mahsusa kurduğu çeteler için Karadeniz cezaevlerinden savaşçı topladı"
Antalya Bilim Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi ve Askeri Tarihçi Prof. Dr. Mesut Uyar, sorularımızı yanıtladı.
Uyar, I. Dünya Savaşı esnasında Osmanlı'nın istihbarat birimi Teşkilat-ı Mahsusa'nın da hapisteki mahkumları çıkartıp kurduğu çetelere kattığını söyledi.
Teşkilat-ı Mahsusa'nın özellikle 1914'ün sonu 1915'in başında meşhur Sarıkamış harekatı sırasında Doğu Karadeniz sahilinden bir grup gönderdiğini ifade eden Uyar, "O grup bünyesinde bir sürü hapishane mahkumu var. Trabzon'dan Samsun gibi illerden hapishaneden bir sürü adam toplayıp kurdukları gruplara katıyorlar" dedi.
Teşkilat-ı Mahsusa'ya bağlı olduğu öne sürülen bir diğer grup / Görsel: Arşiv
"Affedilme karşılığı savaşıyorlardı"
Uyar, Teşkilat-ı Mahsusa'nın bu kişileri belli bir süre görev yapmaları, bu süreçte emirlere ve disipline uymaları karşılığında af etme taahhüdüyle topladığını kaydetti.
Prof. Dr, Uyar'a göre affedilme vaadi dünyanın bütün ülkelerinde mahkumları savaşa katmanın en bilindik yöntemi olarak kullanıldı. Şimdi bu kozu Rusya oynuyor. Ancak Rusya bu konuda şu ana kadar pek de umduğunu bulamadı.
Wagner'in sahibi Prigozjin'in (üstte solda) bu görüntüsünün bir cezaevinde mahkumlarla görüşmesinde çekildiği öne sürülüyor
Toplanan mahkumlar genellikle yaşlı
Rusya'nın savaştırdığı mahkumlardan şimdiye kadar umduğu faydayı elde edememesinin nedenlerini Prof. Uyar, şöyle anlattı:
Ukrayna'daki savaşa katılmaları için seçilip gönüllü olan mahkumlar, Putin'in şartlı affıyla cezaevinden çıkarılıyor. Wagner'in adamları çeşitli cezaevlerini dolaşıyor. Kendileri için uygun adamları seçiyor. Bunlar için af belgesi çıkarılıyor. Genelde eski askerleri ya da silaha yatkın olan ancak ciddi psikolojik, fiziksel sorunu olmayanları seçiyorlar. Ancak gördüğüm kadarıyla bu konuda kaynak sıkıntıları var. Seçilenlerin geneli yaşlı kişiler. Rusya'da ciddi bir alkolizm sorunu var. Mahkumlarda alkole daha yatkın olduklarında ciddi bir kısmı alkoliklerden oluşuyor.
Fransız Yabancılar Lejyonu'na katılan kişilerin geçmişine dair soru sorulmadığı iddia ediliyor / Fotoğraf: Reuters
"Lejyona başvuranlara işledikleri suçlar sorulmuyor"
Halen varlığını sürdüren ve Fransa'nın genelde yurtdışı görevlerde kullandığı Fransız Yabancılar Lejyonu'nu da geçmişinde suçu veya mahkumiyeti olan insanların yaygın olarak bulunduğu güçlerden biri olarak biliniyor.
Lejyona başvuranlardan gerekli koşullara sahip kişilere kim olduğu, hangi ülkeden geldiği ve geçmişte hangi suça bulaştıklarının sorulmadığını hatırlatan Uyar, "Fransız Lejyonu'nda bir süre çalıştıktan sonra insanlar vatandaşlık veriliyor. Kişi kendine yeni isim belirleyebiliyor. Bunlara kimse 'hırsız mısın tecavüz müsün?' diye sormuyor" ifadelerini kullandı.
Uyar, mahkumların savaşlarda asker olarak fayda getirmediği görüşünde / Fotoğraf: AA
"Mahkumlar savaşta çok işe yaramaz ama sayıyı artırıyorlar"
"Peki mahkumlar askeri olarak ne kadar faydalı?" Uyar'ın, bu soruya yanıtı, "Mahkumların askeri amaçlı kullanılması çok sıkıntılı bir durum" şeklinde oldu.
Mahkumların bir kısmı kader mahkumu olsa dahi çoğunun ciddi sorunları ve sosyal davranış bozukluğu olduğunu vurgulayan Uyar, şunları söyledi:
"Sonuçta suçlu insanlar. Bunlar ordu için iyi malzeme değil. Kendi çıkarları için her şeyi yapabilecek, satabilecek insanlar. Birlik halinde hareket etmek, savaşta arkadaşını kurtarmak için fedakarlık yapmak konusunda mahkumlar çok eksiktir."
"Mahkumlar savaşlarda çok işe yaramazlar" diyen Uyar, "Ancak sayıyı artırmaya yararlar. Bu bizim tarihimizde de başkalarının tarihinde de var. İyi bir yöntem değil. Çaresizlik belirtiyor" diyerek sözlerini tamamladı.
Mustafa Solak, Kurtuluş Savaşı'nda mahkumlardan geri hizmette faydalanıldığını kaydetti / Fotoğraf: Twitter
"Kurtuluş Savaşı'nda mahkumlardan koruma görevinde faydalanıldı"
Tarihçi Mustafa Solak da Kurtuluş Savaşı sırasında mahkumlardan ön cephede olmasa dahi geri planda koruma yapan birimlerde faydalanıldığını kaydetti.
Millî Mücadele döneminde askerlerin harman zamanı köylerine gitmelerine izin verildiğini anımsatan Solak, "Bu konuda mahpuslardan da yararlanılmıştır" dedi.
Solak, Millî Mücadele'nin kağnı komutanlarından tarihçi Enver Behnan Şapolyo'nun bu durumu şöyle anlattığını aktardı:
Millî Mücadele'nin ilk günlerinde bana millî bir görev verilmişti. O da kağnı komutanlığıydı. Bana her seferinde 40 kağnı verilirdi. Kağnıcıların çoğu kadın olurdu. Çünkü delikanlılar cephedeydiler. Bir seferinde, benim kağnıcılarımın 30'u kadın, 8'i çocuk, 2'si de 60 yaşından yukarı ak sakallı ihtiyarlar oluşmuştu. Bize muhafız olarak da silahlı "Müzaheret [Koruma] Bölüğü" erlerinden bir milis er verilirdi. Bunlar hapishanelerden çıkarılıp vatan hizmetine verilmiş mahpuslardı.
A.K.E. © The Independentturkish