1980 öncesi dönemin temel ekonomi politikası, “ithal ikameci sanayileşme (kalkınma)” politikası iken, 1980 sonrası döneminin “ihracata dayalı sanayileşme (kalkınma)” politikası oldu. 1980 öncesi daha çok korumacılığa ve yerli üretimin ithal ürünlerinin yerine ikamesinin sağlanması hedeflenirken, 1980 sonrasında liberal politikalarla rekabete açık bir ekonomik yapıyla etkinlik ve verimlilik artışı, teşviklerle dış ticaretin artırılması ve kalkınmanın sağlanması hedeflenmiştir.
1983 yılında TURGUT ÖZAL’IN kurduğu ANAP iktidar oldu. 2023 senesine kadar yaşadığımız tüm ekonomik krizlerin temelleri 24 OCAK kararlarının uygulamaya koyulması ile başladı. Liberal ekonomi politikaları halen devam ediyor.
Kara propagandalar ile algı operasyonları çok başarılı oldu.
En önemli propagandalar şunlardı;
Devlet işveren değildir.
Devlet tüccar değildir.
Devlet elindeki KİT dediğimiz şirketler elden çıkarılmalı, derhal özelleştirilmelidir. Zarar eden bu şirketler elden çıkarılmalıdır.
Sanayi yatırımları artırılmalı, köyler boşalmalıdır. Türkiye de üretilen ürünler yurt dışından daha ucuza bulunmaktadır. Ekmeye, dikmeye gerek yoktur.
Yukarıda yapılan propagandalar İMF ve diğer küresel tefeci güçler tarafından istenilen şartlar idi. Bunlar yapılmazsa başta İMF olmak üzere bu tefeciler ülkemize borç vermiyorlardı.
1980 sonrası ÖZAL’lı yıllarda ABD karşılıksız DOLAR bastı ve bizim gibi ülkelere tüketim için düşük faizler ile borç paralar verildi. Siyasi parti liderleri liberal ekonomi politikaları devam ettiği sürece ABD desteği olduğunu bildikleri için, seçim meydanlarında millete neler vaat etmediler ki.
1980 Sonrası Turgut Özal tarafından teşvik edilen ve kurulan banker şirketleri, yüksek gelir vaadi ile binlerce insanı dolandırdı. Bu şirketlerin çoklarının yönetim kurullarında emekli subaylar var idi.
Herkese ev ve otomobil vaatlerine bu saf millet kanarak oylarını verdiler. Bu konuda Tansu Çiller 2 anahtar propagandası yaptı sürekli. Benim fakir halkım ev ve araba sahibi olacağını sanarak oy verdiler iktidar yaptılar Tansu Çiller’i.. 1994 senesindeki krize TANSU ÇİLLER KRİZİ adı verildi. 1994 senesinde el konulan bankaların zararları millete yük olarak kaldı.
1999 senesinde ANAP- DSP- MHP koalisyon döneminde bankalara el konuldu. Sermayesi bitmiş olan bu bankaların zararları da vergi veren dürüst esnaf, sanayici, çiftçi ve çalışanlara yüklendi.
2002 senesinden itibaren tam 21 senelik AKP iktidarı döneminde neler oldu.
2001 senesinde KEMAL DERVİŞ döneminde İMF ile yapılan anlaşma gereği Tefeciler Türkiye’ye borç vermeye başladılar. AKP iktidar olduğu 2002 senesi 3 Kasım’ından itibaren KEMAL DERVİŞ anlaşmasını bu defa ALİ BABACAN devam ettirdi. Krizin ayak sesleri gelirken de AKP’den ayrıldı. Şimdi ahkam kesiyor DEVA Partisi’nde..
KEMAL DERVİŞ döneminde başlayan ve AKP döneminde devam eden anlaşma şartlarına göre ülkemizin can damarları ve sigortası olan şirketlerle ilgili bilgiler VE sonuçlarına şöyle bir göz atılırsa;
- ŞEKERE KOTA KOYDULAR. ŞEKERİ ESKİSİ GİBİ FAZLA ÜRETMEYECEKSİNİZ DEDİLER. ŞEKER FABRİKALARIMIZIN BÜYÜK KISMI SATILDI.
- TÜTÜN ÜRETMEYECEKSİNİZ, AMERİKA TÜTÜNLERİ ALACAKSINIZ DEDİLER. YERLİ VE MİLLİ TEKEL FABRİKAMIZ YOK EDİLDİ.
- KÂĞIT SANAYİ KALMADI. SEKA TAMAMEN YOK EDİLDİ.
- PETROL VE PETRO KİMYA SANAYİMİZİN EN BÜYÜKLERİ OLAN TÜPRAŞ VE PETKİM SATILDI.
ENFLASYON YÜKSELMESİNDEKİ EN ÖNEMLİ SEKTÖRLER KARLARINA KAR KATIYOR. BU ŞİRKETLERİ ALANLARIN, SAÇMA SAPAN VERİLEN TEŞVİKLER SAYESİNDE ÖDEDİKLERİ VERGİLER DE ÇOK KÜÇÜK.
ÖZEL SEKTÖR BANKALARINDA YERLİ SERMAYEDAR HİÇ YOK NEREDE İSE. DEVLET BANKALARINA İLAVETEN, İŞ BANKASI, ANADOLU BANKASI YERLİ SERMAYE SADECE. DİĞERLERİNDE HAKİM ORTAKLAR VEYA TAMAMINA YABANCI SERMAYELER SAHİP.
- 2002-2023 DÖNEMİNDE YERLİ VE MİLLİ İLAÇ ŞİRKETİMİZ HİÇ KALMADI. TAMAMI ABD-ALMANYA-FRANSA ve İTALYA ŞİRKETLERİNE SATILDI.
- YERLİ SİGORTA ŞİRKETİ NEREDE İSE HİÇ KALMADI. SADECE ANADOLU-GÜNEŞ- BAŞAK- ANKARA SİGORTA YERLİ ŞİRKETLER.
- EN ÖNEMLİ VE BÜYÜK LİMANLARIMIZIN TAMAMI SATILDI.
- TÜRK TELEKOM’UN % 55 HİSSESİ HARİRİ AİLESİNE USD 6.5 MİLYAR USD BEDEL ŞİLE SATILDI. KARLARINI TRANSFER ETTİ. USD 4.5 MİLYAR TÜRK BANKALARINA BORÇ TAKTI.
Görülüyor ki neye el atılsa yabancılara peşkeş çekilmiş.
İçinde bulunduğumuz 2023 senesi bitmek üzere, 2024 Mart ayında yerel seçimler olacak.
2024 senesi için çalışanların ve emeklilerin zamları sendikalar ile görüşülmeye başlandı. Alışık olduğumuz sözleri tekrar duymaya da başladık.
1980 sonrası Liberal ekonomi sisteminde gelen iktidarların tamamı aynı sözleri söylediler.
Çalışanlarımızı ENFLASYONA EZDİRMEYECEĞİZ dediler. Ama her zaman ezdirdiler ve ezdirmeye de devam edecekleri kesindir.
Oysa ki;
Enflasyona ezdirmemek için liberal ve her şeyin serbest olduğu bu ekonomi modelinden vazgeçilmelidir.
İhracat artıracağım diyerek o saçma teşvikler verilmemelidir.
Devlet olarak öncü olunmalı, ülkenin sigortası sektörlerde yatırım yapılmalıdır. Yeniden petrol rafinerisi, Petkim gibi petro kimya sanayileri kurulmalı; Kâğıt sanayi, tekel fabrikaları vs. kurulmalıdır. Kaynak da hazır. Devlet memurundan başlayarak her memuru bu şirketlere ortak edip, her sene maaş zammı bekleyen memura bu şirket karlarından pay verilmelidir.
Özelleştirme saçmalıklarından vazgeçilmelidir.
İhracat rakamları ile övünmek için ithalat rakamları düşürülmeli, üretime öncülük edilmelidir.
Bir an önce karma ekonomi modele geçilmelidir.
Sanayicilerden sadece önemli ürün üretenlere teşvik verilmelidir.
"Enflasyona ezdirmeyeceğim" diyen hiçbir iktidar yukarıda saydığım ekonomi politikalarını benimsemedi ve her zaman olduğu gibi çalışan, üretenlerini enflasyona daha çok ezdirdiler. Fakat geç de olsa sonunda gittiler.
Zam modelinizin bile ne olduğu henüz belli değil ki. 7.500 TL emekli maaşı alan emeklinin o günkü parası yeni emekli olan muadil kadro işle aynı olmalıdır. Çünkü kesintilerin olduğu dönemde ödediği emekli kesintileri bugün ile aynı değerdedir.
Örneğin, Bugün emekli olan aynı kadrolu memur 20.000 TL maaş alıyorsa, 7.500 TL alan emekli de aynı maaşı almalıdır.
22 senedir AKP MODELİ liberal piyasayı benimseyen muhalefet, Cumhuriyet döneminde en hızlı büyüyen ülkenin KARMA EKONOMİ MODELİNİ ve üretimi savunmuş olsaydı, iktidarda olması söz konusu edilemeyen bir AKP olurdu.
Maalesef aynı şeyleri yaptıkları için alternatif olamadıkları gibi, sürekli daha çok kan kaybetmeye devam ediyorlar.
Böyle giderse ellerindeki bazı büyük şehirleri de kaybedecekleri kesindir.
“Önce Vatan” diyen, kendi çıkarlarının vatandaş ile eşit olması gerektiğini düşünen partiler iktidara gelemediği sürece, daha çok devam eder enflasyona karşı bu ezilmeler.
Aynen katılıyorum...