Çin yönetimi, Türkiye dahil olmak üzere yurtdışındaki Uygur Türklerini, Doğu Türkistan’da kalmış olan aile üyeleri ile tehdit ediyor. Türkiye’nin farklı şehirlerinde yaşayan Uygur Türkleri, Çin’in kendilerini nasıl tehdit ettiğini ve ajanlığa zorladığını Kırım Haber Ajansına (QHA) anlattı.
Çin hükumeti, Türkiye Cumhuriyeti dahil olmak üzere yurtdışındaki Uygur Türklerini, Doğu Türkistan’da kalmış aile üyelerini rehin alarak veya onlar aracılığıyla tehdit ediyor. Çin istihbaratı bu yönde, özellikle Türkiye’de, Çin’in Doğu Türkistan’daki soykırım ve baskı politikasını kamuoyuna duyurmaya yönelik faaliyet yürüten insan hakları örgütleri hakkında bilgi topluyor.
Türkiye’nin farklı şehirlerinde yaşayan Uygur Türkleri, Çin’in kendilerini nasıl tehdit ettiğini ve ajanlığa zorladığını Kırım Haber Ajansına (QHA) anlattı.
"ANNEMLE VEDALAŞTIM"
Enver (gerçek isim değil) Türkiye’ye 2014 senesinde eğitim için geldi. Doğu Türkistan’ın Korla şehrinde doğan Enver, ilk, orta ve lise eğitimini orada tamamladı. Daha sonra ailesinin desteği ile yurt dışına eğitim için gitti. Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı bursu ile bir Türkiye’deki bir üniversitede okudu. Enver, 2016’dan sonra ailesi ile olan iletişiminin tamamen koptuğunu anlattı. En son Haziran 2021’de annesi ile Wechat üzerinden konuştuklarını aktardı. Enver, annesinin kendisini bir sivil polis aracılığı ile aradığını, anne babası ve kardeşlerini tekrar görmek istiyorsa sivil polisin istediği bilgileri toplaması gerektiğini söylediğini ifade etti. Ayrıca topladığı bilgileri düzenli olarak aktarması için şantaj yapıldı. Enver ise bu durumdan dolayı endişelendiğini bildirerek, “Çok endişelendim. Buradaki kardeşlerimin bilgilerini Çinlilere nasıl verebilirim ki? Bu açıkça vatana ihanetti, ben böyle yetiştirilmedim. Tekliflerini geri çevirip annemden dua istedim ve helalleştim” ifadelerini kullandı.
UYGUR TÜRKÜ EDEBİYAT ÖĞRETMENİ KAMPTA
Çin’den tehdit alan bir başka isim ise Alimcan (gerçek isim değil). Doğu Türkistan’ın Artuş şehrinden akademisyen bir ailenin en büyük çocuğu. Maddi durumlarının iyi olması ve babasının öğretmen olması hasebiyle Alimcan da okumayı seven biri olarak yetişti. Alimcan, üniversite eğitimi için 2015 yılında Türkiye’yi seçti. Aynı yılın Eylül ayında yerel yönetimin önüne çıkardığı zorluklara rağmen Türkiye’ye gelmeyi başardı. Konya’da üniversite eğitimine devam ederken 2016 yılında babasının toplama kampına alındığını annesinden öğrendi ve daha sonra ailesiyle iletişimi tamamen koptu.
"BEN HALA BU DURUMU KABULLENEMİYORUM"
Alimcan babasının kampa alındığını duyduğunda şoke olduğunu söyleyerek, “Babam lisede Uygur Edebiyatı hocasıydı. Mesleğini çok severdi. Öğrencilerine ana dilini iyi öğretmek için çabalardı. Babamın toplama kapına alınması beni yıktı. Hiçbir suçu yoktu babamın. Annemin ruh halini düşünemiyorum” diyerek üzüntüsünü dile getirdi. Ailesiyle iletişim kurup kurmadığını sorduğumuzda ise, "Geçen yıl kardeşimin Wechat hesabından annemle görüştüm. Polisler sürekli benim geri dönmem gerektiğini söyleyerek anneme baskı yapıyormuş. Annem ise bu durumu bana anlattı ve beni geri dönmemem için tembih etti. fakat ben hala bu durumu kabullenemiyorum” dedi.
"AİLEM ALLAH’A EMANET, SİZDEN KORKMUYORUM"
Çin zulmünün mağduru olan bir başka isim ise İstanbul’da yüksek lisans yapan Osman (gerçek isim değil). Ailesinden 5 kişinin toplama kampında olduğunu ve Çinli polislerin Wechat üzerinden kendisine ulaşarak geri dönmesi için tehdit ettiğini dile getirdi.
Bir sivil polisinin kendisine Wechat’tan mesaj gönderdiğini ifade eden Osman, konuşmayı şöyle anlattı:
"2017 yılında Wechat’tan bir Çinli bana mesaj gönderdi. Bana ailemden anne babam dahil 3 kardeşimin eğitim merkezinde olduğunu söyledi. İlk başta inanmadım. Daha sonra bir akrabam bunu doğruladı. Sonra o Çinli tekrar mesaj göndererek, bana 'derhal geri dön' dedi. 'Neden?' diye sorduğumda 'Aileni özlemiyor musun?' diye cevap verdi. Bende 'Ailem Allah’a emanet. Sizden korkmuyorum. Geri dönmeyeceğim' dedim."
Doğu Türkistanlı Osman, 21. yüzyılda kendilerine yapılan bu zulmü her platformda anlatmaya devam edeceğinin altını çizdi.
"ÇİN’İ KÖTÜLEYEN KİŞİLERİN İSMİNİ, NE İŞ YAPTIĞINI SÖYLE"
Bir diğer soykırım tanığı Abdullah (gerçek isim değil) ise Antalya’da yaşayan bir öğrenci. 2016 yılından itibaren Kaşgar’daki ailesinden hiç bir haber alamadığını ve abisi ile en son 2017 yılında Wechat üzerinden konuştuğunu söyledi. Daha sonra ailesi ile iletişiminin tamamen koptuğunu ifade eden Abdullah, "2019 yılında bana bilinmeyen bir numaradan telefon geldi. Açtığımda annemin sesini duydum. İlk başta çok heyecanlandım. Uzun bir süre konuşamadım. Annem ise benim iyiliğimi okulumu iyi netice ile bitirmem gerektiğini söylüyordu. Daha sonra ağlamaya başladı. Bende ağladım. O sırada telefonu başka biri aldı. Büyük ihtimalle Çinli polisti. Bana, 'Annenle tekrar konuşmak istiyorsan, çevrende Çin’i kötüleyen kişilerin ismini, ne iş yaptığını, Xinjang’da nerede oturduğunu her hafta seni aradığımda söylemen yeterli olacak' dedi. Ben de bunu yapamayacağımı söyleyince telefon kapandı. Ondan sonra bir daha aramadı. Hala ailemden kimseyle iletişim kuramıyorum" dedi.
"KESİNLİKLE MERHAMET GÖSTERMEYİN"
Çin, Uygur Türklerinin milli, dini ve kültürel özgürlüklerini giderek kısıtlayarak; gözaltı, beyin yıkama ve kısıtlama gibi ağır insanlık suçları ile bir soykırım işliyor. Bu politika ile ilgili Amerikan New York Times gazetesine sızdırılan son belgeler, Çin lideri Şi Cinping'in 2014 Doğu Türkistan ziyaretinde yerel bölge yetkililerine, "kesinlikle merhamet gösterilmeyin" emri verdiğini ispat etti.
DOĞU TÜRKİSTAN'DA BİR SOYKIRIM YAŞANIYOR!
Çin Halk Cumhuriyeti hükumetinin sistematik baskıları ve asimilasyon politikaları ile Doğu Türkistan’da topyekûn bir halk soykırıma uğradı ve bugün halen uğramaya devam ediyor. Milli, dini, siyasi ve kültürel olarak Doğu Türkistan’da Çinli olmayan tüm Türk kökenli milletler, bu baskının kurbanı oluyor.
Doğu Türkistan’da soykırıma varan ağır insan hakları ihlalleri, her geçen gün dünya kamuoyunun daha çok gündemine geliyor. Etnik ve kültürel ayrımcılığa ve insan hakları ihlallerine maruz kalan Doğu Türkistanlılar, ucuz iş gücü olarak Çinli şirketlerde çalıştırılıyor.
Öte yandan, Birleşmiş Milletlerin resmi verilerine göre ise Çin Komünist Partisi, kültürel soykırım uyguladığı Doğu Türkistan’daki toplama kamplarında, milyonlarca insanı yasa dışı bir şekilde alıkoyuyor. Çin hükumeti, toplama kamplarında ve ceza kamplarında insanlık dışı şartlarda tutulan Uygur Türklerinin durumuna dair tüm verileri dünya kamuoyundan gizliyor.