Artık bu ülkenin ileriye taşınmasında Ülkücülere gerek kalmadı mı?
Onlar tarihi misyonlarını tamamladılar mı?
Gerçi bu saatten sonra ortaya çıkacak Ülkücü de kalmadı.
Devamını sağlayacak bir gençlik de oluşmuş değil.
Bir çoğu ebedi aleme intikal etti.
Büyük bir kısmı da politikadan el çekmiş durumda.
.....
Bunları nereden çıkardınız diyenlere!
50 +1 mi
40 + 1 mi restleşmesinden sonra sular ısınmaya başladı.
AKP’nin tabanında “MHP’den kurtulalım” sesleri yükselmeye başladı.
Bu restleşme üzerine “Sinan Ateş” dosyası açıldı.
Sizin yaptıklarınızı biz zaten biliyorduk.
Bütün belgeler elimizde der gibi bir atılım başladı.
Neticede Ülkü Ocakları Genel Başkan yardımcısı gözaltına alındı.
Sinan Ateş’i öldürenlerin MHP milletvekili Olcay Kılavuz ile görüştüklerinin belirlendiği belirtildi.
Öyle zannediyorum ki bu dosyanın arkasından “Muhsin Yazıcıoğlu” dosyası da açılır ve bu dosyada olanlar da MHP’nin üzerine yıkılırsa, buna şaşırmayacağım.
Buna paralel olarak İYİ Parti’nin içinde de değişik bir düğmeye basma işleminin de gerçekleştiğini göz ardı etmeyelim. Ne de olsa MHP’den kaçan Ülkücüler burada yuvalanmıştı.
.....
80 öncesi bütün Ülkücülerin belleklerinde Rahmetli Türkeş ile kurmaylarının arasında geçen şu anekdot yer alır;
“Efendim, bu istihbarat elemanı bunu gönderelim”
“Evladım o giderse onun yerine tanımadığımız biri gelir. En azından gözümüzün önünde”
Göz önünde olan adam Türkeş rahmetli olduktan sonra onun kurduğu partinin başına geçti.
Hem nasıl geçiş.
Hafızalarda yer alan ikinci bir olay ise;
1978 yılında Adana’dan gelip Ankara Gölbaşı'nda bir arabanın içinde yakalanan uzun namlulu silahlar.
Aracın içinde bulunan 5 kişi tutuklandı.
Ama aracın sahibine hiçbir şey olmadı.
O zaman Ülkü ocaklarının ve partinin önünden arkasından geçen herkes tutuklandı ama araç sahibine bir şey yapılmadı.
Yani bu zamana kadar bu adama hiçbir şey yapılmadı.
Görevli olarak gelen kişi görevini yaptı.
Buradan şu sonuca ulaşabilir miyiz?
“MHP’yi Devlet dizayn etti ve de ediyor”
Öyle ya İstihbaratın bir elemanı partinin başına geçtiyse bütün işler Devletin eliyle yürütülmüş olmaz mı?
Oradan gelen bilgiler kullanılmaz mı?
Bir anlamda görevini tamamlayanın fiili hayatına da son veriliyor.
Buna örnek olarak Asala’yı bitiren adam olarak gösterilen Abdullah Çatlı ve ekibini gösterebiliriz.
Asala’nın bitişinden sonra gelişen olaylarla Abdullah Çatlı ve Ekibi “Susurluk” denen bir başka dosya ile kapatılmış olmadı mı?
Bu konudaki bütün detaylar rahmetli Cumhurbaşkanı Özal’ın özel kalem müdürü olan Feyzi İşbaşaran’da mevcuttur diye düşünüyorum.
.....
Zira Rahmetli Türkeş ve Özal’ın görüşmeleri neticesinde yapılan bir plan çerçevesinde bu harekât yürütülmüştür. Ve o günün bilgi kaynağı olarak da Feyzi İşbaşaran gösterilmiştir. (O günün gazete ve kayıtlarına geçen bilgiler bu şekilde basında yer almıştır )
MHP’ye yönelik bu hareketlerden sonra insanın aklına şu soru geliyor;
Bu hareketin düğmesine seçimlerden önce mi basılacak,
Yoksa harekâtın tamamlanması seçim sonrasına mı bırakılacak.
Eğer bu günlerde yeni bir parti yeni bir oluşum olursa hiç şaşırmayacağım.
Biz bu gelişmeleri şu cahil aklımızla düşünüyorsak;
Birincisi Devlet,
İkincisi de Türkiye’nin geleceğini düşünen aklı başında insanlar, bu oluşumun gerçekleşmesi için harekete geçeceklerdir.
Gelecekte kullanılmak üzere yeni gençler ve yeni nesiller aranacaktır.
Olan sadece bu vatan için bedel ödemeyi bir görev addeden “İsimsiz Kahramanlar”a olmuştur. Bu uğurda can veren 5 binden fazla insan yeniden dünyaya gelecek olsalar, her halde aynı şuur ve düşünce ile aynı gayreti gösterirlerdi.
Uğruna can verdikleri davalarının ipinin çekildiğini, en azından görmemiş oldular.
Bu konuda yanıldığımı görmek isterdim.
Zaman bize her şeyi gösterecek.
Bekleyip göreceğiz..
Çok güzel anlatmışsınız Ali kardeş. Ancak ülkücülük bitti mi sözünüze HAYIR diyeceğim. Ülkücülük fikirdir, felsefedir, hayat tarzıdır. Bitmesi mümkün değildir: Cezaevinde yatarak bedel ödemiş birisiyim 66 yaşındayım, Yozgatlı'yım. BALGAT'ı tanımıyorum. 20'li yıllarımdaki gibi şuurlu ülkücüyüm. Eskiden ülkücü idi denilenlerden değilim. Bir oğlumun adı ALPEREN, diğerinin adı OĞUZ KAĞAN, Bilmem anlatabildim mi?