"AYAKLARINIZI VURMAYIN EFENDİLER!..
BENİM MUKADDES ANALARIMIN VE BACILARIMIN BAŞINA VURUYORSUNUZ.
BENİM ANAM, BABAMDAN YÜKSEKTİR.
HAKİKATE TAHAMMÜL EDEMİYORSUNUZ!..”
Tunalı Hilmi Bey - Bolu Mebusu
..
Yaradanın, sahipliğini erkeğe teslim ettiği bile bilinmeyen ancak erkeğin bu emanete ihanet ettiği apaçık kanıtlanmış, eskilerde adı sanı unutulmuş kadın haklarının savunucusudur, bu çıkışı yapan Tunalı Hilmi Bey..
Çoğunluğu Orta Doğu ülkelerinde ve uydumuzun ilkel toplumlarında (etek, uçkur her ne derseniz deyin) ve mutfak kölesi, kapı arkası süpürgesi gibi görülen ana ve bacılarımızdır söz konusu olanlar..
Tunalı Hilmi Bey; kadın hakları konuşmasını, ayaklarını tahta döşemeye, ellerini tahta sıralara vurarak protesto eden geri kafalı ve yaygaracı mebuslara haykırmıştır yukarıdaki sözleriyle..
Tunalı Hilmi Bey ve kendi düşünce paralelindeki gönüldaşları, onurlu ve kararlı duruşları ile bu ülkenin "Saygın" Ana ve Bacılarına "İNSAN" kimliği kazandırmışlardır..
Aradan 100 yıl geçti.
İran meclisindeki kadar vekilimiz var mı?
Hani Kadın hakları? diye soran da çıkacaktır; ayaklarını parke döşemeye vuran masadaki EKABİRLER gibi önlerindeki sini’ye ellerini vurup yer sofrasında yemek yiyen protestocular da olacaktır. "Neden bu kadar çok hak tanınıyor kadınlara, baş tacı ediliyorlar" diyen tahta kafalılar da..
Küresel güçlerin beyinlerini uyuşturdukları ilkel toplumlar için yazdıkları ve yaşama geçirdikleri politikaları bu yöndedir de ondan..
Cengaver Tunalı Hilmi’nin bu destanını kaç kişi bilir bizim eski kuşaktan, ya da cep telefonuna klonlanmış yeni kuşaktan?
Konuyu ne çoğu tarih öğretmenlerimizden ne de o BÖÖÖÖYÜK siyasetçilerimizden duymamışızdır itiraf edeyim bu güne kadar..
Belki bilmeyen yoktur da, ben kör kuyuda kalmış olabilirim.. Okutulmayan kadınlar gibi.
..
Bir yakınım kız çocuğunu okula göndermemişti..
Ve Cumhuriyet okulunda okutmadığı kızını, "saldım çayıra, Mevla kayıra" dercesine 15 yaşında verdi kocaya.
Annesini 4 yaşında yitiren bu oyun çağındaki çocuk, kaçmak istedi kocasından, sığınmak istedi, üvey analı Baba evine.
Ne babası izin verdi, ne de okumuş kardeşleri..
Onca çocuk sahibi olmaya devam etti biçare, evlatlarını büyüttü.
Hangi nedenler canına tak etti bilinmez ve bir gün "yetti artık beee" diyerek canına kıydı gitti..
Karanlık yaşamlar için, eline tutuşturulmuş feneri bile bulunmayan böyle kadınlar için feryad etti işte TUNALI HİLMİ Cumhuriyet kürsüsünden; ayaklarıyla tepinen, elleriyle sıraları tokatlayan protestoculara, gür sesi ile haykırarak…
"AYAKLARINIZI VURMAYIN EFENDİLER!..
BENİM MUKADDES ANALARIMIN VE BACILARIMIN BAŞINA VURUYORSUNUZ.
BENİM ANAM, BABAMDAN YÜKSEKTİR.
HAKİKATE TAHAMMÜL EDEMİYORSUNUZ!..”
.
Sayın Okurlarım,
Cumhuriyet’in çağdaş ve yürekli mebusları bugünün kadınına "Yurttaş" kimliği kazandırırken, geri vitesli ebeveynler fikri hür, vicdanı hür "Kadın" kimliği dahi kazandıramamışlardır, henüz kendi kapı arkası süpürgelerine..
TUNALI HİLMİ gibi Cumhuriyetçilerin meydanlarda da yüreğimizde de HEYKEL’inin dikilmesi gerekir…
Ruhları şad, ebedi yerleri CENNET olsun..
Ve TUNALI HİLMİ kolyelerini, boşverin boyunlarında, yüreklerinde taşıması gereken KADINLARIMIZ yüceltecektir ülkemizi ..
Cumhuriyetimizin yokluk yıllarında akademisyen kadın sayısını bir kenara bırakalım, kaç adet okumuş kadın sayınız vardı?
2002 yıllarında 26 bin olan akademisyen kadın sayımız 76 bini geçmiş olsa bile, her 4 kişiden birinin kadın profesör varlığına ulaştığı Almanya’nın çok gerisindeyiz..
Bu ilkeye gönülden bağlı yurttaşlar ve kadınlar yetiştirelim..
Sayısız engel ve yaşam güçlükleri karşısında pes etmeyen kadın modeli yetiştirirsek ancak, ülkemiz şaha kalkar..
Aksi durumda kaplumbağa hızında yürüyen ülkeler gibi biz de, uzay uydu hızındaki güçlerin her dönem egemenliği altında ezilip kalırız..
Bilimin beyin hücrelerini aydınlatmadığı KADINLAR da, esaretin karanlığı ve BIYIK’lılarının ördüğü duvar arkasında heder olup giderler..
Değerli yazarımız unutulmuş müthiş bir kimliği hatırlatan yazınızı gözlerim dolarak okudum. Ne mutlu bize ki; Tunalı Hilmi bey gibi aziz insanlara rahmet okuyan ve kadına değer veren, ülke geleceğinin onun ellerinde olduğunu bilen beyefendiler de var. Hep de var olsunlar. Kaleminize sağlık..