Dün bir dönem boştan yere karalanıp durdu.

Bu gün de bir başka dönemi karalayıp durmayalım.

Unutmayalım ki “Kişi söyledikleriyle imtihan edilmeden son nefesini vermez” diyor Peygamber Efendimiz.

Türkiye dün söylenen sözlerin imtihanıyla bugün karşı karşıya.

Dün camilerin kapısına askerler dizilmişti, Müslümanlar girmesin diye.

Bugün camilerin kapısına polisler dizildi Müslümanlar girmesin diye.

Ama hiç kimse neden ve niçinine bakmadan diline sardığı gibi konuşmuştu.

Yarın da boş yere konuşmamak için bugün olanları hafızalarımıza iyi almamız gerekiyor.

Bugün camilerin kapanması dün yanlış yere itham edilen kesimin hakkının iadesiydi.

Buradan çıkaracağımız ders şudur ki;

Türkiye düşmanları insanlarımızı karşı karşıya getirmek için boş durmuyor.

Ellerimizi başımızın arasına alıp düşünmemiz lazım.

Bir Müslüman olarak biz ne yaptık ki Yaradan bizi kendi evine girmekten alıkoydu.

Bu sadece ülkemiz için değil, dünya Müslümanlarının merkezi olan Kâbe için de geçerlidir.

Dün;

İnönü camileri kapattı yaygarasıyla bugüne kadar geldik. Sahifeleri açıp da bakmadık.

İnönü camileri neden kapatmıştı.

Camilerin kapısına neden jandarma dizilmişti!

Evet, Niğde Ulukışla’da olmuştu bunlar.

Sezar’ın hakkı da Sezar’a teslim edilmeliydi, ama edilmedi.

Atatürk ölmüş…

İkinci dünya savaşı başlamış ve İnönü cumhurbaşkanı seçilmişti..

Hitler'in Orduları Avrupa ülkelerini birer birer ezip geçiyordu.

Alman tankları Fransızların asla geçilemez dedikleri Maginot hattını bile geçmişti..

Daha 1941 yılında 13 ülke teslim bayrağını çekmiş, Alman Orduları Türkiye sınırına dayanmıştı.

Düşünüldü taşınıldı.. İstanbul saray ve müzelerindeki tüm değerli eşyaların Anadolu’nun ortasında Niğde ve Ulukışla’da dini mabetlere saklanmasına karar verildi..

Özel tren hazırlandı.

İçi çinko, özel bölmeli sandıklar yaptırıldı.

Topkapı Sarayı, Dolmabahçe Sarayı ve İstanbul Arkeoloji Müzesi’ndeki kutsal emanetler, Hazreti Muhammed’in hırkası, mühürü, kılıcı, oku, yayı, Kabe’nin anahtarı, Hazreti Osman’ın kanlı Kuran-ı Kerim’i, padişahların tahtları, eşyaları, hazine, silah, tablo, porselen, paha biçilmez el yazması eserler, büyük bir gizlilikle ve titizlikle sandıklara yerleştirildi.

1942 yılı.. Alman Ordularının Trakya sınırımıza dayandığı o günlerde;

Bir gece 391 sandık… 48 vagona yerleştirildi.. Tren paha biçilmez değerdeki yüküyle, büyük bir gizlilik içinde ve koruma altında Anadolu’nun ortalarına doğru hareket etti…

Kutsal emanetler ve o paha biçilmez değerdeki mücevher ve el yazması eserler Niğde’de Ak Medrese ve Sarı han ile Ulukışla’da bir camiye yerleştirildi.

Her şey gizlilik içinde yapılmak zorundadır..

Yerel yöneticilere bile bilgi verilmez.. Camilerin etrafına özel askeri birlikler konuşlandırılır… Bu ibadet yerlerine kimse yaklaştırılmaz..

Tarihi vesikalar olayı bu şekilde açıklarken kimseye bir söz edilmez.

İşin doğrusu yapılmış hem de ifşa edilmeden.

..

Ve bugün!

Tarihler 20 Mart 2020’yi gösterirken,

Diyanet başkanlığı eliyle cumaların kılınmayacağı minarelerden anons edilirken,

Camilerin kapısına da polis kuvvetleri diziliyordu.

Müslümanların camiye girişleri engelleniyordu.

Ve bugün de insanlık adına doğrusu yapılmıştır.

Tarihi tekerrür ettirmemek için bugünden tedbirimizi almalıyız.

Başka bir imtihan sahifesi açmadan değerlendirmeliyiz.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.