Dünya Filistin’e ağlıyor,
Ya da ağlıyor gibi gözüküyor.
Herkes İsrail’e lanetler okumakla meşgul.
İsrail zaten lanetlenmiş bir toplum.
Allah’ın lanetlediği bir toplum.
Her kim ona yardım ve yataklık ederse onlar da lanetlenmişler sınıfına girer.
Allah’ın nazarını üzerine çeker. Yaradan’a ters düşer.
Ama hiç kimse neden ve niçinlere bakmıyor.
Dr. Brande şöyle der;
“Savaşı güçsüz taraf başlatıyorsa içlerinde güçlüden yana tetikçi vardır”
Tam da bu anlamda Mossad ajanlarının kurduğu söylenilen Hamas, İsrail’e saldırarak yeni bir 11 Eylül hadisesi icat etti.
Herkes bu oyunu seyrediyor.
Özellikle de kukla liderlerle idare edilen Müslüman ülkeler.
Hiç kimse elindeki kozları oynamak istemiyor.
Müslümanlar işlerini Allah’a havale ediyor.
Bu saldırı Gazzelilerin sonunu hazırladı.
Gazzeliler bulundukları yerden ya taşınacaklar ya da yok edilecekler.
Bunun üçüncü bir alternatifi yok.
Bakmayın siz siyasi diplomasiye.
Bakmayın siz “Ey Amerika” “Ey Rusya" diyenlere.
Bunların hepsi de bir uyutma politikasından ibaret olacaktır.
Neden mi?
Nil nehri ile Fırat nehrini içine alan şu haritaya iyi bakın.
Özellikle de;
Müslümanım diyenler,
Ülkücüyüm diyenler,
Ve özellikle de Kürdüm diyenler.
Bu harita İsrail’in "Vaat Edilmiş Topraklar" haritası.Osmanlı’nın temelleri üzerinde kurulan Kudüs merkezli İsrail’in varlığı, tarihi ve siyasi hedeflerini tayin eden bir harita. Amaçları 10. Yüzyıl ortalarında Avusturyalı Gazeteci Theodor Herzl’in öncülüğünü yaptığı Siyonist hareket, Kudüs yakınlarındaki Zion veya Sion dağının merkez alınarak Osmanlı’nın Kudüs Sancağında Büyük Yahudi Devleti’nin kurulmasını sağlamak.
Şimdi buna adım adım gidiliyor.
Haritada Irak’ın işi bitti mi? Bitti.
Haritada Suriye’nin işi bitti mi? Bitti.
Bu günlerde de Gazze’nin işi bitecek mi? Bitecek.
Ondan sonra sıra kime gelecek?
Sırada kim var dersiniz?
Hadi halen göremeyenlere biraz ipucu verelim.
Zaman zaman yerli basın yazmıştı;
“Hatay’da neler oluyor”
“Sınır illerindeki mülteci sayısı yerli halkın nüfusunu aştı”
Afganlı ve Suriyeli mültecilerin Türkiye’ye taşınması bu sonucu doğurdu.
Şimdi Haritaya bir daha ve daha dikkatli bakın;
Hatay nerede, sınır iller hangi çizginin içinde!
PKK’ya destek olanlar,
Kürdistan hayali kuranlar,
Kürt devleti kurmak isteyenler,
Bu işin farkında mısınız?
İsrail’in Vaat Edilmiş Topraklar haritası gerçekleştiğinde,
Topun ağzında ilk Kürtler olacak. Ülkeden kopunca onların da yaşama hakkı bitecek.
Geleceğinizi görmek istiyorsanız Gazze’nin duman tüten semalarına iyi bakın..
...
Ali Bektan yazarımız sürekli yazıp duruyor;
“Türkiye HAARP silahının hedefinde!..” diyor..
Depremler bile boş değil.
Ayakta duran bir Hatay,
Sağlam yapılı bir İskenderun,
Kale gibi duran, Kahramanmaraş, Gaziantep, Adıyaman,
Hiçbir zaman İsrail’in işine yaramayacak. Yerle bir olması onların emellerinin gereğidir.
Oradaki işlerin savsaklanmasının nedenlerini hala anlamadınız mı?
"Hala düşünmeyecek misiniz?” diyor,
"Hala görmeyecek misiniz?” diyor Yaradan..
Türkiye’nin ekonomik olarak kuşatılması boş değil.
Bunları ekonomiyi bilmeyen insanlar değil,
Ekonomiyi ve bu milletin zafiyetini çok iyi bilen kişi ve kişilerce uygulanan bir programın sonucunda, ülke ekonomisi çıkmaza sokuldu. Üretim kaynakları neredeyse yok edildi.
Çiftçi, emekli, esnaf işin içinden çıkamaz hale getirildi.
Zam ve vergilerle, haksız ve adaletsiz uygulamalarla insanlar bunaltılıp meşgul ediliyor.
Zimmet, rüşvet, rant, fetö, kadın ölümleri araştırılsın diyorsun.
Malum zatlar ikisi birden reddediyor. Adalet ellerinde kaos ortamı oluşsun istiyorlar.
Şunu iyi bilin ki, siz bunları görmeyecek kadar "celladına aşık olmuş" bir zümreyi meydana getiriyorsunuz. Ve kendi sonunuzu da hiçbir zaman göremeyeceksiniz.
Bir Sümer sözü şöyle diyordu;
“Çobanın kavalıyla yaylaya gittiğini zanneden koyun, hiçbir zaman mezbahaya gittiğini bilemeyecektir.”
...
Ortaya atılmış yıllardır çalışan bir de "Büyük Ortadoğu Projesi" var.
Neydi bu proje?
ABD’nin güvenlikten sorumlu danışmanı (Dışişleri Bakanı) Condoleezza Rice’ın 7.8.2003 Washington Post gazetesinde yayınlanan “Transforming The Middle East – Ortadoğu’yu Dönüştürmek” adlı yazısında Fas’tan Basra körfezine kadar Ortadoğu’da bulunan 22 devletin rejiminin, sınır ve haritalarının değiştirileceğini, Türkiye’nin de bunların içinde olduğunu vurgulamıştır.
Ve Tarihler 13 ocak 2009’u gösterirken Başbakan Recep Tayyip Erdoğan TBMM AKP grup toplantısında milletvekillerine açıklamada bulunuyordu.
Büyük Orta Doğu Projesi'nin (BOP) amaçları ve bu amaçlar içinde Türkiye'nin üstlendiği görevin belli olduğunu belirterek, BOP’un Ortadoğu barışına yönelik kurulduğunu, bunun yanında bölgenin ekonomik kalkınmasına, özgürlüğüne, kadın haklarına yönelik kurulmuş, eğitim özgürlüğünü daha ileri safhalara taşımak için atılmış bir adım olduğunu savunuyor..
BOP çerçevesinde Türkiye'ye de görev verildiğini ve Türkiye’nin de bu görevi üstlendiğini belirten Erdoğan sözlerini şöyle sürdürüyordu:
“Bu, aslında şu anda zaten doğmadan ölen bir proje durumuna düştü. Bunu kalkıp ikide bir, gerek ana muhalefeti gerek yavru muhalefeti, bu şekilde kullanıyor. Bunun bizi bağlayıcı yanı yok. Bu konuyla ilgili olarak bizi bağlayan, Tayyip Erdoğan'ın attığı bir imza yoktur. Bu sadece insani olarak bizim üstlendiğimiz görevdir. Kusura bakmasınlar, ne ana muhalefet ne yavru muhalefet ne yanındakiler, bizim şu anda Ortadoğu'da duyduğumuz hassasiyeti, bugüne kadar duymadıkları gibi bundan sonra da duyamazlar”../..
Yerli basına göre Erdoğan 35 defa “BOP Eşbaşkanıyım” ifadesini kullanmış bir insan.
Karar milletin. Aradan 14 yıl geçmiş.
Şimdi bu satırları tekrar gözden geçirin. Bunların hangisi doğru?
Bu doğmadan ölen bir proje mi yoksa adım adım ilerleyen canlı bir proje mi?
...
2003 yılından bu yana Müslüman ülkelerin sınır yapıları ve demografik yapıları değişmiş mi değişmemiş mi? Kan, zulüm, adaletsizlik ve vahşet sergileniyor mu sergilenmiyor mu?
Suriye orada,
Esed orada,
Suriyeliler kiminle savaş etmiş ki ülkelerini terk edip Türkiye’ye gelmişler.
Halen sorgulamayacak mısınız? 20 milyon (özellikle de genç) Suriyelinin Afganlının ne işi var burada.
Hala bu değişimleri göremiyorsanız,
Siz geleceğe ne bırakacaksınız?
Siz torunlarınıza ne anlatıp, nasıl cevap vereceksiniz?..
Siz sadece sosyal medyada ve meydanlarda kınamayla, tel’inle yetinin; “İsrail’e lanet olsun” diye..
O zaten lanetli,
Onun akıbeti zaten belli..
Ya siz ne yapıyorsunuz?
Halen görmeyecek misiniz?