Açıklanan 2019 üniversite sonuçlarına göre, eğitimimizin durumunun her yıl daha da kötüye gittiği anlaşılmaktadır. Matematikte 40 soruda, 4,7 doğru; Fizikte 14 soruda, 1,03 doğru; Kimyada 13 soruda, 1,29 doğru; Biyolojide 13 soruda, 1,29 doğru, Türk Dili ve Edebiyatında 24 soruda, 4,9 doğru yanıt ortalaması vardır. Yani kısaca Türk Dili ve Edebiyatında %20, diğer derslerde yaklaşık %10 doğru yanıt bulunmaktadır. Bu tablo ülkemizin eğitimdeki acıklı durumunu göstermektedir. Bu sonuçlarla bilim toplumu olmamız olanaksızdır. Yıllardır Milli Eğitim politikalarında yapılan yanlışları söyleyen uzmanların görüşü dikkate alınmayarak, tüm okulların imam okulu yapılması için çalışılmaktadır. Yazboz tahtası haline getirilen eğitim sistemi sürekli değiştirilerek, küresel piyasanın kucağına bırakılmıştır. Düşünen ve sorgulayan eğitim yerine, biat eden eğitim modeli ile ülkemizin geleceği karartılmaktadır.

.

Turgut Özal’ın ANAP iktidarıyla başlayıp, Tayyip Erdoğan’ın AKP iktidarıyla büyük bir ivme kazanarak ülkemizin yer altı ve yer üstü zenginlikleri, emperyalist talana tam anlamıyla teslim edilmektedir. Turgut Özal döneminde 1985 yılında hem maden işletmeciliğinin, hem de aramasının özel sektöre devri gündeme getirilerek, ülkemizin kaynakları uluslararası sermayeye peşkeş çekilmiştir. AKP iktidarı ile bu peşkeş çekme daha da büyültülmüş ve bunların sonucunda emperyalist talan bütün ülkeyi sarmıştır. AKP iktidarı ile emperyalist talan yandaş şirketler aracılığıyla en üst seviyeye ulaşmıştır. Ülkemizin tüm ulusal değerlerini satan siyasi iktidar, şimdi yeraltı ve yerüstü kaynaklarımıza yöneldi. Bunun için yandaş şirketler ile emperyalist şirketlerin işbirliği sonucunda büyük bir yağma ve talan dönemine başlandı.

.

Yandaş şirketler aracılığıyla emperyalist şirketler yurdumuza dört bir yandan saldırıyor, cennet köşelerimizi talan ediyor, değerli olan ne varsa alıyorlar. Kazdağları, Toroslar, Istıranca Dağları, Belgrad Ormanları, Ege’de Menderes Deltası, Urla Hacılar Koyu, Efemçukuru, Gediz Havzası, Şirince, İvrindi, Dalaman, Marmaris Okluk Koyu, Göcek koyları, Fethiye Kelebekler Vadisi, Salda Gölü, Bolu Gölcük, Kırklareli Kıyıköy Longoz Ormanları, Artvin Cerattepe, Hasankeyf, Munzur Milli Parkı, Antalya sedir, Isparta ardıç ormanları gibi daha birçok yerde yerli-yandaş ortak bulmuş çok uluslu emperyalist şirketler maden arayarak, ormanlarımızı yok ederken aynı zamanda geleceğimizi de karartıyorlar. Yeni yerleşim alanları açmak için yakılan ormanlarımız, canlıların yaşam alanlarının daralmasına, ülkemizde yeşilin yok edilmesine ve betonlaşmasına neden olmaktadır. Görgüsüz bir saray için Atatürk Orman Çiftliği’ni yok edenler vatana ihanet ettiklerinin farkında değillerdir. 1971 yılında Kanada’da kurulan ve kırktan fazla ülkede şubesi olan çevreci kuruluş Greenpeace örgütü, ülkemizdeki bu talanlara ses çıkarmamaktadır. Bu talanlara, bu yağmalara karşı bilim yapan üniversitelerden de ses çıkmamakta, ormanlarımızın yakılmasına, cennet yurdumuzun talan edilmesine tepki vermemektedir. Eğitim seviyesi yerde sürününce, ülkede yasa-hukuk tanınmayınca, bilim yapanların bile sesleri çıkmaz oldu.

Şimdi bu koşullar altında Kurban Bayramı kutlanıyor.

Günümüzden 1400 yıl önceki İslami yaşam biçiminin her boyutuyla yaygınlaştırmak istenmesi, dinin özüne de aykırıdır. Toplumumuzun ilerlemesi gerekirken, sürekli geriye doğru gidiş söz konusudur. Kurban bayramı, genel anlamda bir hayvan katliamına dönüşmektedir. 2018 yılı Kurban Bayramı’nda 866.000 büyükbaş, 2.682.000 küçükbaş hayvan kesilmiştir; kesilen büyükbaş sayısı yaklaşık altı ayda kesilen, küçükbaş sayısı ise yaklaşık bir buçuk yılda kesilen hayvan sayısı kadardır. 1980 yılında yaklaşık 85 milyon olan hayvan sayısı, günümüzde %25 azalarak yaklaşık 63 milyon olmuştur.

Turgut Özal ile başlayan liberal politikalar sonucunda hayvancılığımız da bitirildiği için, ülkemizin tarihinde ilk olarak 2010 yılında, daha sonra 2011, 2017 ve 2018 yıllarında kurbanlık amaçlı hayvan dışalımı (ithalat) yapılmıştır. Bu dışalımlara yaklaşık 4 milyar dolar verilmiştir. Son iki yıldaki aşırı dış alım sonucunda, 2019 yılı için yeni bir dış alım yapılmasına gerek kalmamıştır. Türkiye’yi her alanda dışa bağımlı duruma getiren yanlış politikalar, bugünkü sıkıntılı günlerin nedenidir. Büyük harcamalarla, yurt dışından hayvan alarak, Kurban Bayramı kutlamanın mantığı yoktur.

Bayram sevgidir, dostluktur, sanattır, eğitimdir, adalettir.

Bayram doğayı sevmektir.

Bayram vatanını sevmektir.

Bayram, ülkemize ve ulusal değerlerimize sahip çıkmaktır.

Ormanlarına, yaylalarına, kıyılarına, doğal güzelliklerine, kadınlarına, çocuklarına, tarihine, laik cumhuriyetine ve eşsiz liderimiz Atatürk’e sahip çıkamayan bir toplumda bayram kutlaması ilginç değil mi?

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.