Aylardır sosyal medya ve TV kanallarında (yoğun şekilde) “vitaminler mineraller ve vücudumuzda bulunması gereken mikro gıda eksiklikleri nedeniyle ortaya çıktığı iddia edilen hastalıklar hakkında” birçok paylaşımlar görüyorum. Hatta bazıları (insanımızın bilgisiz ve çaresiz oluşundan yararlanarak) o kadar ileri gidiyor ki; yaşayan herkesin korkulu rüyası “kanser nedeni olarak sadece B 17 vitamini eksikliğini göstermekte” tereddüt bile etmiyor.
Sosyal medya ile ilgilenen veya TV reklamları seyreden herkesin duyup – gördüğü gibi; “sadece iyot damlalarıyla, karbonatla veya A vitamini, C vitamini, D vitamini, çinko ya da kalsiyum gibi gıda takviyeleri ile birçok hastalığın tedavi edileceği iddia ediliyor.”
Yahut Dünya Sağlık Örgütünün izni ile (sadece hekimler ve kendi alanlarında uygulamak üzere diş hekimleri yetkili olmak üzere) 27 Ekim 2014 tarihinde resmi gazetede yayınlanan yönetmelik ile belirlenen “Fitoterapi (Bitkilerle Tedavi), Akupunktur, Kupa Terapi, Sülük Tedavisi, Hipnoz, Ozon Terapi, Mezoterapi, Apiterapi, Proloterapi, Osteopati, Refleksoloji, Homeopati, Kayropraktik, Larva Uygulaması, Müzik Terapi” gibi (GETAT) Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamalarının “her biri ile birçok hastalığın tedavi edileceği iddia edilmektedir.”
Bu iddiaların tamamı da insanları ciddi şekilde umutlandırabilir. Ancak bu uygulamaların hiçbirisi de (semptomların bastırılmasında, kısmen de bazı hastalıklara faydalı olsalar da) “hastalıkları özellikle ciddi hastalıkları hiçbir şekilde tamamen tedavi etmeye yetmez.” Çünkü “hiçbir hastalık sebepsiz olmaz ve hiçbir hastalık sebepler ortadan kaldırılmadan iyileşmez.”
“Bir insanın hasta olabilmesi için uzun yıllar aynı konuda aynı yanlışları yapması gerekir.” Sürekli veya genellikle yapılan bu yanlışlar sonucunda “önce hücreler bozulur, daha sonra organlar, sistemler veya dokuların bozulmasıyla insanlar hasta olur. Hastalıkların iyileştirilebilmesi için de mutlak surette bu hastalık sebeplerinin ortadan kaldırılması gerekir.”
İnsan vücudu fabrika ayarları gereği (uygun şartların yerine getirilmesi şartıyla) “hücre bazında sürekli kendini yenileyecek sistemlerle donatılmıştır. Her bir hücremizde imalat hatları, atık değerlendirme tesisleri, enerji üretim santralleri, (her türlü programın yüklü olduğu) DNA’sı ve daha birçok sistem vardır.”
Hastalıkların iyileşebilmesi için “herhangi bir yapay vitamin, mineral, kimyasal hap veya tamamlayıcı tıp uygulamalarından herhangi birine umut bağlamak yerine, bu muazzam hücrelerin sağlıklı bir şekilde çalışır hale getirilmesi şarttır.” (En basit izahıyla) Bunu sağlayabilmek içinde;
1-Genetik, kronik, dejeneratif veya doğrudan tedavisi yok gibi etiketlerle “insanların sürünerek ölüme mahkum edildikleri” hastalıklar nedeniyle ortaya çıkan “ölüm korkusu yok edilmeli.”
2-Hastalık nedenleri mutlaka hayatınızdan çıkarılmalı.
3-Bağırsak florası düzeltilerek sindirim sisteminiz iyi çalışır duruma getirilmelidir.
4-Hücrelerimizin bozulmasına neden olan toksinler ve enfeksiyonların temizlenebilmesi için gerekli olan antioksidanlar ve anti inflamatuarlar olarak şifalı bitkiler, sebzeler ve meyvelerden oluşan doğal ürünler kullanılmalıdır.
5-Hücrelerimizde bulunan “imalat hatlarının” iyi çalışır hale getirilerek bağışıklık sisteminin güçlendirilebilmesi için gerekli olan mikro gıdaların doğal ürünlerle ve doğal yollarla temin edilmesi gerekir.
(Geniş bilgi için -5 yıldır PDF olarak ücretsiz olan- “Kanserle Savaşırken Öğrendiklerim adlı kitabımı okuyabilirsiniz)
Cuma gününüz hayırlara vesile olsun.
.....
Yazarın tüm yazıları için tıklayınız
.....