Dünyada yaşanan iklim değişikliği, savaşlar ve ekonomik dalgalanmalar gıda krizine neden olurken Birleşmiş Milletler (BM) tarafından açıklanan Sürdürülebilir Beslenme ve Gıda Güvenliği kampanyasıyla temel gıdaya erişiminin kolaylaştırılması ve sürdürülebilir olması amaçlanıyor.
Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) tarafından 2010 yılında Sürdürülebilir Beslenme ve Gıda Güvenliği kampanyası başlatıldı. Bu kapsamda gıda israfının önüne geçmek, kıtlık ve yoksulluğu gidermek, güvenilir gıdaya ulaşımda kolaylık ve dünyayı gelecek nesillere yaşanılabilir bir halde bırakmak hedeflendi.
FAO, 2010 yılında sürdürülebilir beslenmeyi tanımlarken; ‘ulaşımı kolay, ekonomik açıdan uygun ve karşılanabilir, beslenme açısından yeterli, sağlıklı ve güvenilir, ekosistemi koruyan ve kültürel olarak kolaylıkla kabul edilebilen olmasının yanı sıra doğal kaynakları sürdüren biyo-çeşitliğe uygundur’ şeklinde açıkladı.
Akdeniz tipi beslenme, Gıda ve Tarım Örgütü’nün tanımına uyuyor
Gıda ve Tarım Örgütü (FAO)’nun “Sürdürülebilir Beslenme ve Gıda Güvenliği” kampanyasını değerlendiren Diyetisyen Şevval Koçdemir, kampanya ile temel gıdaya erişimin kolay ve sürdürülebilir olmasının amaçladığını söyledi. Diyetisyen Şevval Koçdemir şöyle konuştu: “FAO’nun tanımına göre baktığımızda Akdeniz tipi beslenme, sürdürülebilir beslenme tanımını karşılamakta. Akdeniz tipi beslenme, yaşam kalitesi ve sağlıklı beslenme açısından yeterli ve dengeli bir beslenme modelidir. Bu diyet modelinde yüksek seviyede zeytinyağı, mevsiminde sebze ve meyveler, kuru baklagiller, tahıllar, yağlı tohumlar; orta seviyede süt ve süt ürünleri, yumurta, tavuk, deniz ürünleri; düşük seviyede kırmızı et, doymuş yağ ve şekerli gıdalar ile besin çeşitliliği görülür. Besin ve besin öğeleri açısından gerekli olan alım düzeyini karşılayabilen bir model olduğu için önem taşımaktadır.”
bursaarena.com.tr